Piyasalar, küresel çapta enflasyon-resesyon ikilemi arasında merkez bankalarının para politikalarında gevşeme döngüsüne girmesi beklentileriyle yıla başlamıştır. Bu dönemde devam eden küresel belirsizlikler ve riskler, yatırımcıların güvenli liman arayışını artırarak altına olan talebi güçlendirmiştir.
ABD Tarifeleri ve Jeopolitik Riskler
Özellikle ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve başlamasıyla gündeme gelen "tarife" konuları, küresel ekonomik görünüme ilişkin endişeleri artırmıştır. ABD'nin yakın ticaret ilişkileri yürüttüğü ülkelerle sorun yaşaması, risk algısının yükselmesine neden olurken, devreye alınan tarifelerin enflasyonist baskıları artıracağı değerlendirilmiştir. ABD Merkez Bankası'nın (Fed) politika alanını kısıtlayıcı etkisi olmuştur.
ABD'nin potansiyel olarak büyüyen bütçe açığına ilişkin endişeler de altının fiyatını yukarı yönlü destekleyen ikinci faktör olarak öne çıkmıştır. Jeopolitik tarafta ise İsrail ordusunun ateşkesi bozarak Gazze Şeridi'ne yeniden saldırı başlatması ve Trump ile Putin arasında Ukrayna savaşında varılan anlaşmanın sonuçlarına ilişkin belirsizlik, altının güvenli liman olarak talep görmesini sağlamıştır.
Merkez Bankalarının Altın Alımları ve Dolar Endeksi
Artan risk algısı, merkez bankalarını altın alımına yönlendirmiştir. Merkez bankalarının jeopolitik ve ekonomik risk ile enflasyona karşı korunmak ve portföylerini çeşitlendirmek amacıyla altına olan talepleri orta ve uzun vadede artmıştır. Büyük merkez bankaları, yılın ilk yarısında portföylerini altına doğru kaydırmıştır.
Rekor fiyatlara rağmen Çin'den fiziki altın talebi güçlü seyretmiştir. İsrail ile İran arasındaki çatışmalar da yatırımcıların güvenli liman varlıklara yönelmesine neden olmuştur. Ayrıca, 2024 yılını 108,5 seviyesinde tamamlayan dolar endeksi ilk yarıda 96,7'ye çekilmiştir. Zayıflayan dolar endeksi, altının ons fiyatındaki yükselişe katkı sağlamıştır.
Fed ve Altına Yönelik Talep
ABD Başkanı Donald Trump'ın, Fed Başkanlığı için yeni bir ismi eylül ya da ekim ayında seçip açıklamayı değerlendirdiği yönündeki haber akışı da Fed'in bağımsızlığına ilişkin endişeleri artırarak altına talebin artmasına neden olmuştur.
- Dünya Altın Konseyi verilerine göre, fiziksel altınla desteklenen borsa yatırım fonlarına (ETF'ler) yılın ilk yarısında 2020'den bu yana en büyük yatırımcı girişi yaşanmıştır.
- Konseyin anketine katılanların %95'i altın rezervlerinin artacağını öngörmektedir.
Altının Ons Fiyatındaki Artış
Altının ons fiyatı, yılın ilk yarısında %26 artışla 3.303 dolara kadar yükselmiştir. En fazla aylık yükseliş %9,3 ile mart ayında görülmüştür. Ticaret savaşlarına yönelik artan belirsizlikler ve Fed ile ABD hükümeti arasındaki politika uyumsuzluğu endişeleriyle altının ons fiyatı nisanda 3.499,99 doları test etmiştir.
İkinci Yarıda Beklentiler
Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş, yılın ikinci yarısında tarife belirsizlikleri ve jeopolitik gerilimlerin azalması beklentileriyle altının ons fiyatının bu yıl sonuna kadar ani bir gelişme dışında 3.700 doları geçmeyeceğini öngörmektedir. 2024 sonunda altının ons fiyatının 3.300-3.500 dolar arasında konumlanacağını tahmin etmektedir.
Erbaş, ons altın fiyatının yılın geri kalan kısmında 3.000 doların altına çok düşeceğini zannetmediğini belirterek, "Bugünden 2.500 dolar, 2.700 dolar bana uzak geliyor. Çünkü yabancı kurumlar da devamlı revizyona gidiyor. 3.000-3.400 arasında bir yerde biz önümüzdeki 6 ayı geçiririz." değerlendirmesinde bulunmuştur.
Doların zayıflamasına dikkat çeken Erbaş, "Dolar, yaklaşık son 50 yılda en hızlı değer kaybını yılın ilk yarısında kaydetti. Tarifeler ile ilgili tahmin ediyorum orta yol bulabileceği şekilde anlaşma yapacak, diğer taraftan jeopolitik risklerin giderilmesi konusunda da orta vadeli bir planı var olduğunu düşünüyorum." demiştir.