Dünyada ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici gücü tarımdır. Tarım sektörü "Tarım
4.0" kavramının ortaya çıkması ve dijital teknolojilerin yaygınlaşması
ile birlikte önemli bir dönüşüm geçirmeye başlamıştır. Tarım 4.0 teknolojilerinin
benimsenmesi, tarımsal üretkenliği artırma, atıkları azaltma, maliyetleri düşürme,
gıda güvenliğini ve kalitesini artırma gibi büyük bir potansiyel ortaya çıkarmaktadır.
Toprağın işlenmesi, tohumun ekilmesi, ürüne dönüştürülmesi ve ürünlerin hasat
edilmesi için büyük bir emek ve zaman gerektirmektedir. Artan dünya nüfusu,
iklim değişikliği, azalan doğal kaynaklar ve kentleşme gibi küresel zorluklar,
tarım sektörünü büyük bir dönüşüme zorlamaktadır. İşte bu noktada dijital tarım,
sadece bir seçenek olmaktan çıkıp, gıda güvenliğini sağlamak ve sürdürülebilir
bir gelecek inşa etmek için kritik bir zorunluluk haline gelmektedir.
Neden dijital tarım?
Geleneksel tarım yöntemleri, genellikle "tarlanın her yerine aynı uygulama"
prensibiyle ilerler. Ancak tarlaların her köşesi aynı toprak yapısına, aynı
nem oranına veya aynı besin ihtiyacına sahip değildir. Bu durum, su, gübre ve
kimyasal gibi değerli kaynakların israfına, çevresel kirliliğe ve gereksiz maliyetlere
yol açar. İklim değişikliği ise kuraklık, aşırı yağış, don gibi tahmin edilemez
hava olaylarını daha sık ve şiddetli hale getirerek tarımsal üretimi doğrudan
tehdit etmektedir.
Dijital tarım, bu zorluklara akılcı ve sürdürülebilir çözümler sunar. Temelinde
veri bilimi, otomasyon ve hassas uygulama yatar. Tarladan toplanan gerçek zamanlı
veriler sayesinde çiftçiler, "sezgi" yerine "bilgiye" dayalı
kararlar alarak, her bitkinin ve toprağın spesifik ihtiyaçlarını karşılayabilir.
Ayrıca bu uygulama artan işgücü yetersizliğine de doğrudan çözüm olabilmektedir.
Dijital tarım çiftliği, birbirine entegre çalışan akıllı teknolojilerin bir
ekosistemidir
" Toprağın nemini, sıcaklığını, pH'ını, besin elementlerini ve hatta bitkinin
kendisindeki stresi ölçen akıllı sensorlar, tarlanın her köşesinde dinamik bir
işlev görür. Tarlanın mikro-iklim koşullarını anlık olarak raporlar.
" Termal kameralarla donatılmış drone'lar ve uydular, bitki sağlığı, büyüme
hızı, hastalık belirtileri, zararlı popülasyonları ve yabancı ot dağılımı hakkında
detaylı haritalar sunar. İnsan gözünün göremediği sorunları erken aşamada tespit
ederler.
" Akıllı sulama sistemleri, toprak nemi verilerine göre vanaları otomatik
açıp kapatırken, değişken oranlı gübreleme ve ilaçlama makineleri, drone'lardan
gelen reçete haritalarına göre tarlanın sadece ihtiyaç duyulan bölgelerine hedefli
uygulama yapar.
" Gelecekte otonom traktörler ve tarım robotları, ekimden hasada kadar
birçok işi insan müdahalesi olmadan gerçekleştirecektir.
" Toplanan tüm veri setleri, bulut tabanlı yazılım platformlarında bir
araya getirilir. Yapay zeka ve makine öğrenimi algoritmaları, bu verileri analiz
ederek ekim zamanı, sulama miktarı, gübreleme dozu, hastalık/zararlı risk tahminleri
ve en uygun hasat zamanı gibi konularda çiftçilere bilinçli kararlar almaları
için öneriler sunar.
Dijital tarımla sürdürülebilir, verimli ve karlı bir gelecek sağlanabilir
" Kaynak Verimliliği: Su, gübre ve pestisit gibi girdilerde %15 ile %70
arasında tasarruf sağlanabilir. Bu, hem maliyetleri düşürür hem de doğal kaynaklar
üzerindeki baskıyı azaltır.
" %15-25 Oranında Su Tasarrufu, Gübre Tasarrufu, İlaç Tasarrufu
" %5-15 Oranında Verim Artışı: Bitkilerin ideal koşullarda büyümesi ve
hassas bakım sayesinde verim yükselir.
" %5-10 Oranında İşgücü Verimliliği Artışı: Otomatikleşen rutin görevler
sayesinde işgücü daha kritik alanlara yönlendirilir.
" Ürün Kalitesinde İyileşme: Stresin azalması ve besin dengesinin sağlanmasıyla
ürün kalitesi artar.
" Çevresel Etkinin Azalması: Su ve kimyasal kullanımının azalmasıyla sürdürülebilir
tarıma katkı sağlanır.
" Veriye Dayalı Karar Alma: Sezgisel yaklaşımlar yerine somut verilere
dayalı, bilimsel tarım uygulamaları yapılır.
Tarımın yeni yüzü dijital tarım!
Dijital tarım, sadece büyük ölçekli işletmeler için değil, küçük ve orta ölçekli
çiftçiler için de erişilebilir hale gelmektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte
sensor maliyetleri düşmekte, kullanıcı dostu yazılımlar yaygınlaşmakta ve devlet
destekleri artmaktadır. Türkiye gibi geniş tarım arazilerine sahip ülkeler için
dijitalleşme, tarımsal potansiyeli tam anlamıyla kullanma ve küresel gıda pazarında
rekabet gücünü artırma fırsatı sunmaktadır.
Tarım, geçmişten günümüze bizi besleyen köklü bir sektördür. Ancak gelecekte
de bu rolünü sürdürebilmesi için değişime ayak uydurmak zorundadır. Dijital
tarım, bu değişimin öncüsüdür; toprağın fısıltılarını duymamızı, bitkilerin
ihtiyaçlarını anlamamızı ve doğayla daha uyumlu, daha verimli bir üretim modeline
geçmemizi sağlayan akıllı bir köprüdür. Geleceğin tarımı, sadece daha fazla
üretmek değil, aynı zamanda daha akıllı, daha sürdürülebilir ve daha çevre dostu
üretmek üzerine kuruludur. Bu yolculukta, teknoloji çiftçinin en büyük yardımcısı
olacaktır.
Örnek bir dijital tarım çiftliğine ihtiyaç var!
Türkiye, genç nüfusu, geniş tarım alanları ve iklim çeşitliliği ile dijital
tarım uygulamaları için büyük bir potansiyele sahiptir. Gerek kamu destekleri
gerekse özel sektörün yatırımlarıyla bu alandaki farkındalık ve uygulama düzeyi
artmaktadır. Dijitalleşen tarım, ülkemizin gıda güvenliğine katkı sağlamanın
yanı sıra, çiftçilerin maliyetlerini düşürerek rekabet güçlerini artırmalarına
ve daha sürdürülebilir bir tarım yapmalarına olanak tanımaktadır. Elbette, bu
dönüşümün tam anlamıyla yaygınlaşması için çiftçilerin eğitimi, teknolojiye
erişim maliyetlerinin düşürülmesi ve altyapı eksikliklerinin giderilmesi gibi
konular üzerinde çalışmaya devam edilmesi gerekmektedir.
Bu hususta en büyük eksiklik uygulamanın konuşulanların çok gerisinde olmasıdır.
Örneğin tüm parametrelerin birlikte uygulandığı ve sonuçlarının çiftçiler ve
kamuoyu ile paylaşıldığı örnek bir dijital tarım çiftliği yoktur. Oysa "işte
orada tüm dijital tarım uygulamalarının birlikte yapıldığı örnek bir dijital
tarım çiftliğimiz var" diyebilmeliydik!
A. Aydın ÇANKAYA