İlk derece mahkemesi davayı reddetti
PTT Merkez Müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta iken, alıcılara ulaşılmaması durumunda şikayet edilmeme ihtimali bulunan muhtelif postaların ücretlerini tahsil etmesine rağmen, gönderileri talep edilen adrese göndermediği, bu gönderilen ücretlerini uhdesine geçirdiği, bu durumu hem disiplin soruşturmasındaki ifadesinde hem de adli yargıda yargılandığı davada kabul ettiği ve anılan yargılama kapsamında zimmet suçunu işlediğinin sabit görüldüğü hususları birlikte dikkate alındığında; tevdi edilen gönderileri talep edilen adrese göndermeyerek, gönderilerin parasını uhdesine geçiren davacının bu fiilinin, memurluk sıfatı ile bağdaşmayan nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici bir eylem olduğu sonucuna varılmıştır.
Danıştay HAGB'nin etkisine açıklık getirdi
Kesinleşen ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği gerekçesiyle verilen beraat kararının, disiplin cezası bakımından da sadece aynı suç nev'i bakımından bağlayıcı olacağı; bir başka ifadeyle, ceza yargılamasının (beraat kararının) konusunu teşkil eden suç, disiplin hukuku yönünden de aynı suç kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan, ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle ya da delil yetersizliğinden dolayı hakkında beraat kararı verilen memurun eylem, tutum ve davranışlarının bir başka disiplin suçu kapsamına girmesi halinde, disiplin hukuku yönünden disiplin cezası ile cezalandırılmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere, disiplin cezasına konu olan eylemin aynı zamanda Türk Ceza Kanununa göre de suç olması halinde ceza davasında verilecek kararın disiplin cezasını etkileyeceği açık olup, ceza yargılaması sonucunda "zimmet" suçu ile ilgili olarak verilen; "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı, davacı hakkında hukuki bir sonuç doğurmadığı gibi, masumiyet karinesi kapsamında "zimmet" fiilinin sabit olduğu sonucuna ulaşıldığından bahisle disiplin cezası ile cezalandırılmasının, masumiyet karinesinin ihlali sonucunu doğurduğu da açıktır.
T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2022/1483
Karar No: 2025/528
İSTEMİN KONUSU:
... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin... tarih ve E:..., K:...
sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
... PTT Merkez Müdürlüğünde memur olarak görev yapan davacının, "Memurluk
sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde
bulunmak" suçunu işlediğinden bahisle 399 sayılı KHK'nın 3771 sayılı Kanunla
değişik 44. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin
birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca "Devlet memurluğundan
çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ve sözleşmeli personel olması nedeniyle
hizmet sözleşmesinin feshine ilişkin Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi
Yönetim Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti
... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; davacının...
PTT Merkez Müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta iken, alıcılara ulaşılmaması
durumunda şikayet edilmeme ihtimali bulunan muhtelif postaların ücretlerini
tahsil etmesine rağmen, gönderileri talep edilen adrese göndermediği, bu gönderilen
ücretlerini uhdesine geçirdiği, bu durumu hem disiplin soruşturmasındaki ifadesinde
hem de adli yargıda yargılandığı davada kabul ettiği ve anılan yargılama kapsamında
zimmet suçunu işlediğinin sabit görüldüğü hususları birlikte dikkate alındığında;
tevdi edilen gönderileri talep edilen adrese göndermeyerek, gönderilerin parasını
uhdesine geçiren davacının bu fiilinin, memurluk sıfatı ile bağdaşmayan nitelik
ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici bir eylem olduğu sonucuna varıldığından;
tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu
İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından
ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte
görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin
üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, mahkumiyet niteliğinde olmadığından
memuriyete engel olmadığı, verilen cezanın orantılı olmadığı, idarenin bütün
zararının karşılandığı belirtilerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması
gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davacının verdiği ifadede üzerine atılı eylemleri ikrar ettiği, aynı olay nedeniyle
hakkında ... Ağır Ceza Mahkemesinin E:... sayılı dosyasında zimmet suçundan
dava açıldığı, 1 yıl 15 gün mahkumiyet olarak hükmedilen kararın hükmün açıklanmasının
geri bırakılması kararına çevrildiği, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata
uygun olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ: ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare
Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten
ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının, Ankara İli, ... İlçesi PTT Merkezinde memur olarak görev yapmakta
iken, yapılan bir ihbar üzerine Haymana yolu üzerinde içerisinde toplam gönderi
bedeli 1.211,20-TL olan 604 adet kayıtsız gönderinin olduğu poşetin bulunması
üzerine, 20/06/2018 tarihinde yapılan aramalarda davacıyla aynı yerde çalışan
güvenlik görevlisi H.E.'nin şahsi dolabında ücret tatbik edilmeyen toplam gönderi
bedeli 1.091,20-TL olan 682 adet kayıtsız gönderinin bulunduğu, bunun üzerine
başlatılan soruşturma neticesinde, ... tarih ve ... sayılı PTT Yüksek Disiplin
Kurulu kararıyla 657 sayılı Kanunun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin
(g) alt bendindeki fiili işlediği sabit görülerek devlet memurluğundan çıkarma
cezasıyla cezalandırıldığı ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 45. maddesinin
birinci fıkrasının (d) ve 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bentleri uyarınca
sözleşmesinin feshedilmesine karar verildiği, söz konusu kararın ... tarih ve
... sayılı PTT Yönetim Kurulu kararıyla onaylanması üzerine, anılan Yönetim
Kurulu kararının iptali istemiyle temyizen incelenmekte olan davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT :
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E)
bendinin (g) alt bendinde, ''Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede
yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak'' fiili, devlet memurluğundan
çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış; 131. maddesinde
ise, "Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya
başlanmış olması disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa
göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına
engel olamaz." hükmüne yer verilmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Hükmün Açıklanması ve Hükmün Açıklanmasının
Geri Bırakılması" başlıklı 231. maddesinin beşinci fıkrasında, "Sanığa
yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya
daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç
doğurmamasını ifade eder."; yedinci fıkrasında, "Açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilen hükümde, mahküm olunan hapis cezası ertelenemez
ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez." ; sekizinci
fıkrasında, "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi
halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur." düzenlemeleri
yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
657 sayılı Kanun hükümleri kapsamında ceza mahkemesi kararlarının, disiplin
cezalarına etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Disiplin cezasının sebebini
oluşturan eylem ve davranışlar, aynı zamanda ceza kanununda da suç sayılabilir.
Bu durumda, disiplin cezası yaptırımı ile birlikte ceza yaptırımı da uygulanabilir.
Bu iki yaptırım türünün hukuki dayanağı, amaç ve sonuçları birbirlerinden farklıdır.
Ceza yargılamasında suçun niteliği ve delillerin takdirinde uygulanan ilke ve
kurallar ile disiplin hukuku açısından uygulanan ilke ve kurallar birbirinden
farklı olduğundan; idarenin, kamu görevlisi hakkında disiplin cezası vermemesi,
ceza mahkemelerince ceza verilmesine hukuki engel oluşturmayacağı gibi, aynı
şekilde, ceza yargılaması sonucu beraat kararı verilmiş olmasının, disiplin
cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Ancak, kesinleşen ceza yargılaması sonucunda suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği gerekçesiyle verilen beraat kararının, disiplin cezası bakımından da sadece aynı suç nev'i bakımından bağlayıcı olacağı; bir başka ifadeyle, ceza yargılamasının (beraat kararının) konusunu teşkil eden suç, disiplin hukuku yönünden de aynı suç kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan, ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle ya da delil yetersizliğinden dolayı hakkında beraat kararı verilen memurun eylem, tutum ve davranışlarının bir başka disiplin suçu kapsamına girmesi halinde, disiplin hukuku yönünden disiplin cezası ile cezalandırılmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Davacının üzerine atılı bulunan ve disiplin soruşturmasına konu olan fiillerin aynı zamanda Türk Ceza Kanunu kapsamında da suç teşkil etmesi nedeniyle yargılandığı davada, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile "zimmet" suçundan neticeten 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu karara karşı yaptığı itirazın reddine karar verilmesi üzerine, anılan kararın 17/03/2020 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
Yukarıda da belirtildiği üzere, disiplin cezasına konu olan eylemin aynı zamanda Türk Ceza Kanununa göre de suç olması halinde ceza davasında verilecek kararın disiplin cezasını etkileyeceği açık olup, ceza yargılaması sonucunda "zimmet" suçu ile ilgili olarak verilen; "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı, davacı hakkında hukuki bir sonuç doğurmadığı gibi, masumiyet karinesi kapsamında "zimmet" fiilinin sabit olduğu sonucuna ulaşıldığından bahisle disiplin cezası ile cezalandırılmasının, masumiyet karinesinin ihlali sonucunu doğurduğu da açıktır.
Ancak, disiplin cezasına esas olan soruşturma raporunun incelenmesinden; fiilin işleniş şekli ve niteliği, ortaya konulan deliller ve tanık ifadeleriyle kanıtlanan ve 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde ifadesini bulan; "Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlere bulunmak" fiilinin karşılığı olarak davacı hakkında tesis edilen işlemde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığından; İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde hukuki isabet bulunmamakta ise de, temyize konu karar sonucu itibarıyla yerinde olduğundan, bu husus, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına
karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare
Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının
yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama
kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ... Bölge İdare Mahkemesi
... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine
gönderilmesine, 05/02/2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.