Anasayfa

Delil yetersizliğinden beraat eden memura disiplin cezası verilebilir mi?

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, davacının aynı fiil kapsamında yapılan ceza yargılamasında beraat etmiş olmasının, disiplin suçunun sübutuna etki edip etmediği hususuna açıklık getirdi. Memurun her ne kadar ceza yargılamasında rüşvet suçu yönünden delil yetersizliğinden dolayı beraat kararı, görevi kötüye kullanma yönünden ise zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş olsa dahi disiplin cezası verilerek memuriyetten atılabileceğine hükmetti.

Haber Giriş : 2025-11-02T00:10, Son Güncelleme 2025-10-27T09:40

Olay:

İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7 maddesi uyarınca "meslekten çıkarma" cezasıyla cezalandırılmıştır

İlk derece mahkemesi işlemi iptal etmiş ama Danıştay bozmuştur. İlk derece mahkemesi ise ""rüşvet almak" suçlamasıyla yapılan ceza yargılamasında beraat eden davacının, aynı suç kapsamında kendisine isnat edilen "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiili sübuta ermediği" gerekçesi ile kararda ısrar etmiştir.

İDDK: Ceza yargılaması ile disiplin yargılaması arasındaki farktan yola çıktı

Davacının disiplin soruşturmasına da konu edilen fiilleri, ceza yargılamasında "rüşvet" ve "görevi kötüye kullanma" olarak vasıflandırılmış ve bu rüşvet suçlamasından beraatine, görevi kötüye kullanma kapsamında kaldığı değerlendirilen atılı suça ilişkin kamu davasının zaman aşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiş ise de, davacının fiilleri, disiplin hukuku manasında disiplin cezasına konu olabilir. Nitekim disiplin bakımından davacının fiili "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" olarak vasıflandırılmıştır.

Ceza yargılamasında, davacıya isnat edilen suçlar, Türk Ceza Kanunu'nda tarif edilen "rüşvet" ile "görevi kötüye kullanma" suçlarıdır ve davacının ceza hukuku bakımından değerlendirmesi de bu suçların oluşup oluşmadığı yönünden yapılmıştır. Ceza hukukundaki "rüşvet" ve "görevi kötüye kullanma" suçları ile disiplin hukukundaki "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilleri farklı unsurlardan teşekkül etmektedirler ve farklı hukuki tanımlara sahiptirler.

Tüm bunlara göre, aynı fiillerin değerlendirilmesi kapsamında olsa da, ceza yargılamasında davacıya atfedilen suçlar ile disiplin hukuku bakımından davacıya atfedilen disiplin fiilinin unsurlarının ve tanımlarının farklılık arz ettiği; öte yandan ceza yargılamasında söz konusu fiillerle ilgili olarak delil yetersizliği nedeniyle beraat ve zaman aşımı nedeniyle düşme kararları verildiği dikkate alındığında, bu fiillere ilişkin olarak, yapılan disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası ile cezalandırılması doğrudan davacının masumiyet karinesinin ihlali sonucunu doğurmayacak olup, anılan fiillerin ihlal ettiği belirtilen disiplin suçu kapsamında yer alıp almadığı ve sübut bulup bulmadığı hususunun kıymetlendirilmesi gerekmektedir.

T.C.

DANIŞTAY

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No: 2024/1766

Karar No: 2025/831

İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

... İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapan davacının, "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7 maddesi uyarınca "meslekten çıkarma" cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı terfi, parasal, özlük ve sosyal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, "davanın reddi" yolunda verilen ve kanun yolu aşamalarından geçerek kesinleşen ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, "yargılamanın yenilenmesi" suretiyle kaldırılarak, dava konusu işlemin iptali ile yoksun kaldığı terfi, parasal, özlük ve sosyal haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; Mahkemelerinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, Danıştay Beşinci Dairesinin 29/12/2016 tarih ve E:2016/23616, K:2016/13973 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak; dosyaya sunulan belgelerden davacı hakkında düzenlenmiş bir fiziki takip evrakı bulunmadığının ve yargılandığı ceza davasında beraat ettiğinin anlaşılması nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinde öngörülen yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğu sonucuna varıldığı; "rüşvet almak" suçlamasıyla yapılan ceza yargılamasında beraat eden davacının, aynı suç kapsamında kendisine isnat edilen "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiili sübuta ermediğinden, mülga Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7 maddesi gereğince "meslekten çıkarma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği; öte yandan, hukuka aykırılığı saptanan dava konusu işlem sebebiyle davacının yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal, özlük ve sosyal haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece tazmini gerektiği gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne, dava konusu işlemin iptaline, tazminat talebinin kabulü ile davacının yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal, özlük ve sosyal haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti:

Danıştay İkinci Dairesinin 20/01/2022 tarih ve E:2021/10797, K:2022/114 sayılı kararıyla; kamu görevlilerince gerçekleştirilen eylemlerin hem ceza hem de disiplin hukukuna konu edilebileceği, burada dikkat edilmesi gerekenin, her iki alanda da tipiklik unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği olduğu, ceza hukukunda suç olarak nitelenen bir eylemin disiplin hukukunda aynı isim altında disiplin cezasına konu edilebildiği durumlar olduğu gibi, farklı adlar altında tanımlandığı veya ceza hukuku anlamında suç olarak tanımlanmayan bir fiilin disiplin hukukunda ceza verilmesini gerektiren fiiller içinde yer aldığının da görüldüğü; ayrıca, kamu görevlilerince gerçekleştirilen fiillerin, hem ceza hem disiplin hukuku anlamında birden fazla suça konu olabileceği açık olduğundan, ceza yargılamasında verilen kararların, her durumda disiplin soruşturması sonucunda verilecek kararlar açısından bağlayıcı olduğunun da düşünülemeyeceği; davacının disiplin soruşturmasına da konu edilen eylemlerinin ceza yargılamasında "rüşvet almak ve vermek" suçu olarak nitelendirildiği ve bu suçtan beraatine karar verilmiş ise de, davacının eylemlerinin disiplin hukuku anlamında disiplin cezasına konu olabileceği; somut uyuşmazlıkta, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla, davacı hakkında, "rüşvet almak" suçunu işlediğine dair, mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, yüklenen suçu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle, isnat edilen "rüşvet almak" suçundan dolayı davacının beraatine karar verilmiş ise de, bu yargılamada, davacıya isnat edilen suçun, Türk Ceza Kanunu'nda tanımlanan "rüşvet almak ve vermek" suçu olduğu, davacının beraat ya da mahkumiyetine yönelik değerlendirmenin de bu suçun oluşup oluşmadığı yönünden yapıldığı, "rüşvet almak" suçu ile "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiillerinin farklı unsurlardan oluştukları ve farklı hukuki tanımlara sahip oldukları, diğer taraftan, anılan ceza mahkemesi kararında, davacının, "meslekten çıkarma kararına esas alınan fiziki takip evraklarının ve tape kayıtlarının sahte olduğu, kendisiyle ilgili olmadığı" yolundaki iddialarına ilişkin olarak, bu iddiaları kanıtlar nitelikte, fiziki takip evrakları ve tape kayıtlarının sahte olduğu yönünde bir değerlendirmenin de yapılmadığı, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının ... tarihinde gündüz ... saatleri arasında ... numaralı trafik ekibinde görevli olduğu, davacı hakkında doğrudan iletişimin dinlenilmesi ve kayıt altına alınması tedbirinin uygulanmadığı, ... Cumhuriyet Başsavcılığının ... sayılı soruşturması kapsamında ... sayılı tahkikat evrakı ile işlem yapıldığı, 27/03/2010 tarihinde amir vekili Y.T.'nin davacıyı aradığı, yine 21/04/2010 tarihinde saat 16:34'te M.K.'nin Y.T. ve davacı ile görüştüğü, aralarında geçen konuşma kayıtlarında, kantar ölçümü yapılan araçlarla ilgili olarak işlem yapılmaması konusunda mutabakat sağladıkları tespit edilmiş olup, her ne kadar ceza yargılamasında "rüşvet almak" suçu yönünden unsurları oluşmayan suçtan dolayı beraat kararı verilmiş olsa dahi, yukarıda belirtilen fiiller yönünden disiplin hukuku açısından yapılan değerlendirme sonucunda "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediği sübuta eren davacının, meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, "rüşvet almak" suçlamasıyla yapılan ceza yargılamasında beraat eden davacının, aynı suç kapsamında kendisine isnat edilen "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilinin sübuta ermediğinden bahisle dava konusu işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti:

... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla; dava konusu işlemin iptali, tazminat talebinin kabulü ile davacının yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal, özlük ve sosyal haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Davalı idare tarafından, disiplin hukuku ile ceza hukukunun soruşturma ve yargılama usullerinin, verilen cezanın niteliği ve bu cezanın doğurduğu sonuçlar, cezanın etkileri, ceza ve suçların tanımı ve konuluş amaçları yönlerinden birbirinden farklı özellikler taşıdığı, nitekim yürütülen kamu hizmetinin gerektiği şekilde görülmesini, memurun görevine bağlılığını ve kamu görevlisinin statüsünün korunmasını sağlamaya yönelik olan disiplin cezalarının, kamu düzenini korumak esasına dayanan ceza kanunlarının getirdiği cezalardan farklı nitelik taşıdığı, bu nedenle bir kamu görevlisinin fiilinin disiplin hukukuna göre değerlendirilmesine ve disiplin suçu kabul edilip disiplin cezası ile cezalandırılmasına engel teşkil etmediği; davacı hakkında ceza yargılamasında ceza verilmemiş olmasının disiplin soruşturmasının geçerliliğine bir etkisi olmayacağı, yapılan disiplin soruşturmasında ve verilen disiplin cezasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı; davacı her ne kadar disiplin suçunun sabit olmadığını iddia etmekte ise de söz konusu iddialarını destekleyecek hiçbir somut delil bulunmadığı, disiplin soruşturması kapsamında temin edilen tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde disiplin konusu fiilin sübut bulduğunun açık olduğu belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Davacı tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ:

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı, ... İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yapmakta iken, hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.

... Cumhuriyet Başsavcılığının ..., Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının ... ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının... sayılı soruşturmaları kapsamında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü koordinesinde "rüşvet ve görevi kötüye kullanma" suçlarına yönelik gerçekleştirilen operasyon neticesinde, hakkında soruşturma yapılan emniyet görevlilerinin, İstanbul ilinin çeşitli ilçelerinde büyük alışveriş merkezlerinin personelini taşıyan şirketlerin servis minibüslerine, taşıyacakları personeli beklerken normal şartlarda park yasağı bulunan bölgeye park ettirip bekleme yaptırdıkları, hafriyat işi yapan şirketlere ait kamyonların belirlenen saatler dışında şehir içine girmesine ve tonajlı yük taşımasına müsaade ederek karşılığında servis şirketleri ile hafriyat şirketi sahiplerinden günlük, haftalık ve aylık olarak sistematik bir şekilde rüşvet aldıkları iddiaları üzerine hazırlanan soruşturma raporunda; davacının A bölgesinde (Bakırköy) görevli olduğu sırada E..., ..., Kard..., Kart..., A... yapı hafriyat, Ö... inşaat sahipleri şirketi çalışanlarını tanıdığı ve bölge amir vekili olan polis memuru Y.T.'nin yönlendirmesi ile adı geçen firmaların araçlarına cezai müeyyide uygulamadığı; B... beton şirketi çalışanı M.K.'nin kullandığı araca tonaj uygulaması yapmadığı; 27/03/2010 tarihinde Y.T.'nin davacıyı telefonla aradığı, görüşmede ...'nin, "ömrünüzle alakalı konu ... şey yapmayın tamam mı abicim" dediği, davacının da "abi tamam" dediği; fiziki takipte, Ö... inşaata ait hafriyat yüklü araca, trafiğe çıkış saatini ihlal ettiği halde, herhangi bir müdahale yapılamadığı, ...-... kod numaralı ekiple kamyon şoförünün görüşme yaptığı; 21/04/2010 tarihinde M.K.'nin Y.T.'yi telefonla aradığı, görüşmede ...'nin "abi perşembe günü iki tane ... şimdi de bir arabamı kantara aldılar abi uygulama yaptılar abi" dediği, ...'nin telefonu yanında bulunan ... isimli şahsa (aracı kantara çıkaran polis) verdiği, ...'in "... abi sen misin" dediği, ...'nin "benim benim benim ...im dün ... abi tanıştırdım onuda bir tanısın abicim" dediği, ...'in "şey abi kantara çıkarttımda bu kantarda plakayı falan not alıyor sıkıntı olurmu" dediği, ...'nin "yoo uygun a... k... ya Allah Allah" dediği; görev listesinin incelenmesinden, davacının ... kod numaralı ekipte görevli olduğu; 23/04/2010 tarihinde M.K.'nin telefonla Y.T'yi aradığı, ...'nin "abi teşekkür ederim siz ne zaman uygun görürseniz müsait olduğunuz zaman abi bir konu görüşmek istiyorum abi mümkün mü abi ne zaman istersiniz abi" dediği, ...'nin "olur olur olur abi olur abi ben o H... otoparkına geçerken seni arayım oldumu" dediği hususlarının tespit edildiği belirtilmiştir.

Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararı ile "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7 maddesi uyarınca davacı, meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmıştır.

Bu işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı terfi, parasal, özlük ve sosyal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı dava, ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı reddedilmiş ve karar kanun yolu aşamalarından geçerek kesinleşmiştir.

Davacı daha sonra yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuş ve temyizen incelenen dava açılmış, ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla talebin reddine karar verilmiştir.

Söz konusu karar temyiz incelemesi aşamasında bozulmuştur.

Anılan Mahkemenin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile bozma kararına uyularak yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne, dava konusu işlemin iptaline, tazminat isteminin kabulü ile davacının yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal, özlük ve sosyal haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Kararda, Mahkemelerinin ara kararlarıyla ilgili yerlerden talep edilmesine karşın davacı hakkında düzenlenmiş bir fiziki takip evrakı bulunmadığına dikkat çekilmiştir.

Bu karar, Danıştay İkinci Dairesinin 20/01/2022 tarih ve E:2021/10797, K:2022/114 sayılı kararı ile "dava konusu işlemin iptali ile işlem nedeniyle yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet" görülmediği gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece önceki kararda ısrar edilmiştir.

Davacı hakkında, 27/03/2010 ile 21/04/2010 tarihlerinde gerçekleştiği belirtilen fiilleri ile ilgili olarak ceza yargılaması da yapılmıştır.

Konu ile ilgili ceza yargılamasında, gelinen aşama itibarıyla ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla, 27/03/2010 tarihli olayla ilgili olarak rüşvet almak suçundan davacının delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmiş; 21/04/2010 tarihli olayla ilgili olarak davacının fiilinin görevi kötüye kullanma kapsamında kaldığı ancak atılı suçun zaman aşımına uğradığı belirtilerek kamu davasının düşmesine karar verilmiştir. Ceza mahkemesinin anılan kararında, usule uygun olmayan ve delil değeri bulunmayan fiziki ve teknik takip sonucu elde edilen verilerin delil olarak değerlendirilmediği belirtilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:

Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü'nün 8/7. maddesinde, "Yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak

" fiili, meslekten çıkarma cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar arasında sayılmıştır.

7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/6-ç maddesinde, "Yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla ya da kin ve dostluk gibi nedenlerle kötüye kullanmak" fiili, meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiiller arasında belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Israr hususu, davacının aynı fiil kapsamında yapılan ceza yargılamasında beraat etmiş olmasının, disiplin suçunun sübutuna etki edip etmediği noktasındadır.

Bir fiile ilişkin yürütülen ceza yargılaması neticesinde verilen beraat kararının, aynı fiile ilişkin yapılan disiplin soruşturması neticesinde tesis edilecek olan disiplin cezasında dikkate alınmaması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/2 ve Anayasa'nın 38. maddelerinde ifadesini bularak temel hak ve özgürlükler arasında yer alan masumiyet karinesinin ihlali neticesini doğurabilir.

Bununla birlikte, söz konusu fiile ilişkin verilen her beraat kararı, aynı fiil bakımından disiplin cezası tatbik edilmesi halinde masumiyet karinesinin ihlali neticesini doğurmayacaktır.

Nitekim Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun... tarih ve B. No:... sayılı bireysel başvuru kararında, "55. Disiplin suçuna ve ceza yargılamasına konu eylemlerin aynı olduğu hallerde disiplin soruşturmasıyla ilgili uyuşmazlıklara bakan idari mahkemelerin fiilin sübutuyla ilgili olarak ceza mahkemesinin ulaştığı kanaate saygı göstermesi ve bunu sorgulayacak ifadeler kullanmaması beklenir. Aksi takdirde kişinin ceza mahkemesinde beraat etmiş olmasının bir anlamı kalmaz. Bu bakımdan idari mahkemeler dahil devletin diğer otoritelerinin beraat kararından şüphe duyulmasına yol açacak biçimde hareket etmekten kaçınmaları gerekir (benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Barış Baş, § 62).

56. Ceza yargılaması sonucunda delil yetersizliği gerekçesiyle beraat eden başvurucunun kendisine suçlu muamelesi yapılmadan, disiplin kurallarına aykırı eylemi usule uygun bir şekilde tespit edildiği takdirde idari yaptırıma tabi tutulması mümkündür. Bu bağlamda başvurucunun yukarıda aktarılan ilkeler çerçevesinde disiplin süreci nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediğinin değerlendirilebilmesi adına adli ve idari makamların kendi görev sınırlarını aşarak başvurucuyu suçlu ilan edip etmediği, disiplin hukuku ilke ve kuralları içinde kalınarak değerlendirme yapılıp yapılmadığı ve kullanılan dil itibarıyla başvurucunun masumiyeti üzerine gölge düşürülüp düşürülmediği açıklığa kavuşturulmalıdır." açıklamasıyla ilgililer hakkında verilen her beraat kararının, aynı fiilin disiplin cezası müeyyidesine tabi tutulmasına engel teşkil etmeyeceği, ceza yargılaması sonucunda delil yetersizliği gerekçesiyle beraat edenlerin, kendisine suçlu muamelesi yapılmadan, disiplin kurallarına aykırı fiili usule uygun bir şekilde tespit edildiği takdirde, disiplin cezası ile cezalandırılabilecekleri belirtilmiştir.

Kamu görevlilerinin fiilleri, hem ceza hem de disiplin hukukuna konu edilebilir. Burada mühim olan husus, her iki alan bakımından da tipiklik unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Ceza hukukunda suç sayılan bir fiilin disiplin hukukunda aynı isim altında disiplin cezasına konu edilebildiği haller olduğu gibi, farklı isimler altında tarif edildiği veya ceza hukuku manasında suç olarak tarif edilmeyen bir fiilin disiplin hukukunda cezalandırmayı gerektiren fiiller içinde yer aldığı da görülmektedir. Ayrıca, kamu görevlilerince gerçekleştirilen fiiller, hem ceza hem disiplin hukuku manasında birden fazla suça konu olabileceğinden, ceza yargılamasında verilen kararların, her durumda disiplin soruşturması sonucunda verilecek kararlar açısından bağlayıcı olduğu da düşünülemez. Nitekim 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 131. maddesinde, "Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahküm olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz." kuralına, 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 5. maddesinde de "Herhangi bir fiilden dolayı ilgili hakkında yapılan adli soruşturma veya kovuşturma, aynı fiilden dolayı ayrıca disiplin soruşturması ve tahkikat yapılmasını, disiplin cezası verilmesini ve bu cezanın yerine getirilmesini engellemez." kuralına yer verilmiştir.

Davacının disiplin soruşturmasına da konu edilen fiilleri, ceza yargılamasında "rüşvet" ve "görevi kötüye kullanma" olarak vasıflandırılmış ve bu rüşvet suçlamasından beraatine, görevi kötüye kullanma kapsamında kaldığı değerlendirilen atılı suça ilişkin kamu davasının zaman aşımı nedeniyle düşmesine karar verilmiş ise de, davacının fiilleri, disiplin hukuku manasında disiplin cezasına konu olabilir. Nitekim disiplin bakımından davacının fiili "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" olarak vasıflandırılmıştır.

Ceza yargılamasında, davacıya isnat edilen suçlar, Türk Ceza Kanunu'nda tarif edilen "rüşvet" ile "görevi kötüye kullanma" suçlarıdır ve davacının ceza hukuku bakımından değerlendirmesi de bu suçların oluşup oluşmadığı yönünden yapılmıştır. Ceza hukukundaki "rüşvet" ve "görevi kötüye kullanma" suçları ile disiplin hukukundaki "yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilleri farklı unsurlardan teşekkül etmektedirler ve farklı hukuki tanımlara sahiptirler.

Yukarıda da temas edildiği üzere, ... Ağır Ceza Mahkemesinin... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla 27/03/2010 tarihli olayla ilgili olarak rüşvet suçundan davacının delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verilmiş; 21/04/2010 tarihli olayla ilgili olarak davacının fiilinin görevi kötüye kullanma kapsamında kaldığı ancak atılı suçun zaman aşımına uğradığı belirtilerek kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

Tüm bunlara göre, aynı fiillerin değerlendirilmesi kapsamında olsa da, ceza yargılamasında davacıya atfedilen suçlar ile disiplin hukuku bakımından davacıya atfedilen disiplin fiilinin unsurlarının ve tanımlarının farklılık arz ettiği; öte yandan ceza yargılamasında söz konusu fiillerle ilgili olarak delil yetersizliği nedeniyle beraat ve zaman aşımı nedeniyle düşme kararları verildiği dikkate alındığında, bu fiillere ilişkin olarak, yapılan disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası ile cezalandırılması doğrudan davacının masumiyet karinesinin ihlali sonucunu doğurmayacak olup, anılan fiillerin ihlal ettiği belirtilen disiplin suçu kapsamında yer alıp almadığı ve sübut bulup bulmadığı hususunun kıymetlendirilmesi gerekmektedir.

Davacının... tarihinde 07:30-19:30 saatleri arasında ... kod numaralı trafik ekibinde görev ifa ettiği, yapılan iletişim tespitine göre amir vekili Y.T.'nin davacıyı aradığı; 21/04/2010 tarihinde saat 16:34'te M.K.'nin Y.T. ve davacı ile görüştüğü, aralarında geçen ve "Maddi Olay" bölümünde belirtilen konuşma kayıtlarında, kantar ölçümü yapılan araçlarla ilgili olarak işlem yapılmaması konusunda mutabakat sağladıkları değerlendirilmiş olup, her ne kadar ceza yargılamasında rüşvet suçu yönünden delil yetersizliğinden dolayı beraat kararı, görevi kötüye kullanma yönünden ise zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş olsa dahi, yukarıda belirtilen fiiller yönünden disiplin hukuku açısından yapılan değerlendirme sonucunda "yetkisini veya nüfuzunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak" fiilini işlediği sübuta eren davacının, meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki İdare Mahkemesi ısrar kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline, tazminat talebinin kabulü ile davacının yoksun kaldığı terfilerinin yapılması, parasal, özlük ve sosyal haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine,

4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2025 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY

XX- Aynı fiillerin değerlendirilmesi kapsamında olsa da, ceza yargılamasında davacıya atfedilen suçlar ile disiplin hukuku bakımından davacıya atfedilen disiplin fiilinin unsurlarının ve tanımlarının farklı olduğu; öte yandan ceza yargılamasında söz konusu fiillerle ilgili olarak delil yetersizliği nedeniyle beraat ve zaman aşımı nedeniyle düşme kararları verildiği dikkate alındığında, bu fiillere ilişkin olarak, yapılan disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası ile cezalandırılması, doğrudan davacının masumiyet karinesinin ihlali sonucunu doğurmayacak olup, anılan fiillerin ihlal ettiği belirtilen disiplin suçu kapsamında yer alıp almadığı ve sübut bulup bulmadığı hususunun kıymetlendirilmesi gerekmektedir.

Dosyadaki iletişim tespitleri incelendiğinde, 27/03/2010 tarihinde davacıyı Y.T.'nin telefonla aradığı, görüşmede ...'nin, "ömrünüzle alakalı konu ... şey yapmayın tamam mı abicim" dediği, davacının da "abi tamam" dediği; 21/04/2010 tarihinde M.K.'nin Y.T.'yi telefonla aradığı görüşmede ...'nin "abi perşembe günü iki tane ... şimdi de bir arabamı kantara aldılar abi uygulama yaptılar abi" dediği, ...'nin telefonu yanında bulunan ... isimli şahsa (aracı kantara çıkaran polis) verdiği, ...'in "... abi sen misin" dediği, ...'nin "benim benim benim ...im dün ... abi tanıştırdım onuda bir tanısın abicim" dediği, ...'in "şey abi kantara çıkarttımda bu kantarda plakayı falan not alıyor sıkıntı olurmu" dediği, ...'nin "yoo uygun a... k... ya Allah Allah" dediği görülmektedir.

Bu çerçevede, konuşmaların, atfedilen disiplin suçuna ilişkin bir bağlam içerisinde yapılıp yapılmadığının açık ve seçik olarak anlaşılamadığı; 27/03/2010 tarihli görüşmede davacının amiriyle konuştuğu ve amirinin sözünü ettiği bir hususta "tamam" şeklinde cevap verdiği; 21/04/2010 tarihli olayda ise davacının ...'nin kullandığı aracı kantara çıkarttığı esnada yine amiriyle görüşme yaptığı, davacının amirine "plakayı falan not alıyor sıkıntı olur mu" dediği, amirinin ise "uygun" olduğunu belirttiği anlaşılmaktadır.

Söz konusu halleriyle bu iletişim muhtevasından, davacının yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullandığı cihetinde tam bir vicdani kanaat edinmek ve böylesine bir neticeye varmak mümkün görünmediğinden, üzerine atılı disiplin suçunun sübuta ermediği değerlendirilmiştir.

Buna göre, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile temyize konu ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.

Memurlar.Net