4 Şubat 2005 günü yapılacak MEKİK toplantısının Üniversite'deki bölümüne iktidar Milletvekillerinin katılmaması konusunda bir çağrıda bulunmuş, nedenlerimizi de sıralamıştık…
Gerçekten de, son beş yılda en önemli kent dinamiği olması gerekirken alabildiğine izole edilen Üniversite'nin yönetimi hakkında iddiaları da aşan öylesine belge ve bilgilere ulaştık ki, bir dönem ülke genelindeki cadı kazanından beterinin bu kentte kaynatıldığına dair dokümanlar karşısında susmak bize göre değildi…
Yaptığımız çağrının etkisi nedense medyaya pek yansımadı…
Oysa Üniversite Rektörlüğünün internet sitesi ve bültenlerle tüm medyaya duyurduğu 4 Şubat MEKİK toplantısı çağrımızın ardından tek kelimeyle fiyaskoya dönüştü.
Mersin'in beş iktidar Milletvekilinden sadece biri, sekiz CHP'liden de yalnızca Şefik Zengin bu toplantıya katıldı.
Başka 
  deyimle 12 de 2…
Üstelik yine Rektörlüğün duyurusunda katılacağı duyurulan AK Parti İl Başkanı da özellikle kendisine ilettiğimiz bazı belgelerden sonra MEKİK'e katılmadı…
Valilik 12 Milletvekilinden sadece ikisinin, iktidarı temsil eden AK partiden ise yalnızca Ali Er'in katılması gibi ciddi tepki karşısında sessizliğe bürünürken, Üniversite Basın Bürosunun Rektörlükte gerçekleştirilen toplantıyı hiçbir şey olmamış gibi medya ve kamuoyuna duyurma biçimi “bu ne pişkinlik” dedirtecek türden…
“MEKİK Daimi Kurul Toplantısı” nı habere dönüştüren Büroya göre;
“Toplantıya, Mersin milletvekilleri, iktidar ve ana muhalefet parti il başkanları ile MEKİK Daimi Kurulu üyeleri katılmış…”
İyi de haberde verilenlerle gerçeklerin ilgisi yok ki…
Yetkililer, 
  özellikle İktidara mensup dört milletvekilinin ve AK parti İl Başkanının kampus 
  alanında yapılan toplantıya neden katılmadıklarını doğru dürüst okumak, algılamak 
  ve gelecekle ilgili eylem planlarını buna göre kurgulayacaklarına,  katılımdaki 
  eksikliği bile görmezlikten gelmişler…
Oysa 
  herkesten önce Oral 
  gerçekleri kabul etmek zorunda…
71 
  milyon dolarlık dış 
  kaynaklı yatırım için hazine garantisi tasarlayanlar, bunun için gerekli siyasi 
  desteği ancak iktidar milletvekillerini yanlarına alarak gerçekleştireceklerinin 
  bilincindeyse, dönüp eski politikalarını, öğretim üyesi, görevlisi ve öğrencilere 
  geçmişte reva görülenlerle ilgili öz eleştiride bulunmak, varılan noktadan ders 
  çıkarmak zorundalar…
Özellikle 
  Oral' 
  ın Rektör olmasının ardından Üniversite öylesine olaylara tanık oldu ki…
Kendisi 
  de benzer bir başka Üniversitenin davranışları nedeniyle emekli olmak zorunda 
  kalmış Prof 
  Dr. Ömer İnan'a, pek çok öğrenci ve öğretim elemanına reva görülenlere 
  isyan etmiş, yaşamı boyunca insan 
  hakları, özgürlükleri kutsal bellemiş  
  Mir Dengir Fırat'a rağmen, hiçbir şey olmamış gibi Mekik 
  toplantısı bahanesiyle birilerinin AK 
  partili siyaset adamlarıyla  aynı 
  fotoğraf içinde yer alma gayretleri geri tepmiştir.
Aşağıda 
  anlatacağımız öykü bile Rektörlüğün yönetim anlayışını göstermesi bakımından 
  kamuoyu ve AK 
  parti Milletvekilleri için bir ders niteliğinde…
2002 
  Ocak ayının ilk günleri…
Rektör 
  Oral kendisine ulaştırılan 
  imzasız, 
  isimsiz, adressiz, tarihsiz bir mektubu çöpe atacağına ciddiye alıp 
  konunun ilgilisi Yüksek Okul Müdürüne havale eder, hem de dönemin Başbakanı 
  Bülent Ecevit'in isimsiz, 
  imzasız ihbar mektuplarının işleme koyulmaması genelgesine rağmen…
Değerli 
  büyüğüm, saygı değer Rektörümüz 
  diye başlayan ispiyon destanı noktası virgülüyle –bozuk ifadelere rağmen metin  
  aynen korunmuştur- şöyle devam etmektedir:
“Sizin Mersin Üniversitesinin rektörü olarak ne kadar çalışkan üniversitenin gelişmesi ve ilerlemesi için insanüstü çaba gösterdiğinizi biliyor ve başında bulunduğunuz üniversitede öğrenci olmaktan gurur duyuyoruz. Ayrıca sizin, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyetinin değerlerine karşı ne kadar hassas olduğunuzu biliyoruz. Bundan amacımız, mersin Meslek Yüksekokuluna öğretim elemanı olarak alınacak olan Tunay Alkan hakkındaki kaygılarımızı size iletmekti. Bu şahıs tarikatçı bir kişi olup, gerici ve irticai bir yapıya sahiptir. Üniversite gibi hassas bir yerde böyle bir kişinin ders vermesinin sakıncalarını takdirinize bırakıyoruz. Bu kişinin devlet hayatında referans olarak taliban tipi, şeriat kurallarının görmek isteme gibi bir görüş ve arzu içinde olmasıdır.
Mersin Meslek yüksekokulunda öğretim elemanı Fatih Özdemir ile bilgisayar teknisyeni Erol gülmez denen şahıs birlikte gerici ve irticai kafaya sahip yada yatkın öğrencilerle ilgilenmekte ve faaliyet yürütmektedirler. Bilgilerinize sunar ellerinizden öperiz.
Öğrencileriniz.
Bilgi için 
YÖK, Genel Kurmay, MGK, Cumhurbaşkanlığı”
Ne kadar kolay değil mi?. Birbirini çekemeyen ya da, o Alkan'ın girip kazandığı sınav yüzünden trenin kaçacağını anlayan birileri oturup akıllarına esen şeyleri hem de isim, adres olmadan karalayacaklar… Ve koca Rektör bunları elinin tersiyle iteceğine ciddiye alacak.
Mektubun ciddiye alınıp, işleme koyulduğunu nerden mi biliyoruz?.
Rektör 
  ihbar mektubunu kaldırıp atacağına altına kendi el yazısıyla not düşerek, dönemin 
  Yüksek okul müdürü Esat 
  Yılgör'e “Vaki 
  iddiaların incelenmesi, yerinde ise soruşturma açılmasını rica ederim” 
  notuyla havale ediyor.
11.01.2002 
  tarihinde Rektörlüğün gizli damgalı üst yazısı ve ekindeki mektubu alan Prof. 
  Dr. Yılgör 
  18.01.2002 
  tarihinde konuyu tahkik etmek üzere atanan “soruşturmacılara” 
  Mersin 
  Meslek Yüksek Okulu Müdürü sıfatıyla mektup yazıp 30.01.2002 
  tarihinde Müdürlük makamında bulunmalarını istiyor…
Sonra 
  ne mi oluyor?...
Gerçek 
  dışı ihbar mektubuna soruşturma ekibi gülüp geçmiş olmalı ki, konu kapanıyor.
Fatih 
  Özdemir Üniversite 
  İnternet sitesi bilgilerine göre, halen Meslek 
  Yüksek Okulu Öğretim görevlisi…
Tunay 
  Alkan' a gelince ister 
  inanın ister inanmayın, ispiyon mağduru, o yazılan iddialara inat günümüzün 
  Mersin 
  Milli Eğitim Müdür yardımcısı…
Bu 
  öyküden haberdar Ak 
  parti Mersin Milletvekillerinin yerinde siz olsanız ne yapardınız?...
Rektör 
  Oral, 
  MEKİK' in 4 
  Şubat günü neden boşa gidip geldiğini bu yazıdan sonra daha iyi anlamış 
  olmalı…