Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, özelleştirme sürecinde ''Yerliye mi, yabancıya mı verelim? Ona mı verelim, buna mı verelim?'' tartışmalarının olabileceğini ifade ederek,
''Türkiye olarak şunu iyi bilmemiz lazım. Türkiye sermaye birikimi az olan
bir ülke'' dedi.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bakanlıkta yaptığı açıklamada, Temmuz ayı bütçe
gerçekleşmeleri hakkında bilgi verirken, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı.
Unakıtan, gazetecilerin, ''ABD'de bir petrol şirketinin stratejik nedenlerden
dolayı özelleştirilmesinden vazgeçildiğini'' belirterek, Türkiye'de stratejik
kurumların neden özelleştirilmeye çalışıldığına ilişkin sorusu üzerine, bazı
medya haberlerinin resmi makamların kararı gibi sunulmaması gerektiğini ifade
ederek, şöyle devam etti:
''Burada Çin bir yerde özelleştirme için müracaat etti. Orada işte (Bu özelleştirmeyi
yabancıya verelim mi, vermeyelim mi?) diye bizim burada olduğu tartışmalar oldu.
O özelleştirmeye girecek olan kendi karar verdi. Kendi girip, 'almayacağım'
dedi.
Hiçbir resmi kararda bu giremez, bu alamaz, yabancı sermaye herhangi bir hisse
buradan alamaz diye bir şey söz konusu değil. Yani orada yabancı sermayenin
önüne set çekilir hiçbir karar yok.''
''(YERLİYE Mİ, YABANCIYA MI VERELİM?) TARTIŞMALARI OLABİLİR''
''(Yerliye mi, yabancıya mı verelim? Ona mı verelim, buna mı verelim?) tartışmaları
olabilir. Herkes fikrini söyleyebilir. Bizde de söyleyip duruyorlar'' diyen
Unakıtan, ''Türkiye olarak şunu iyi bilmemiz lazım. Türkiye sermaye birikimi
az olan bir ülke'' dedi.
Unakıtan, Türkiye'nin kalkınması için yeni sermayeye ihtiyacı bulunduğunu belirterek,
bunu da ancak yabancı sermayeyi getirmek suretiyle yapabileceğini söyledi.
Yabancı sermayenin Türkiye'ye katacağı çok şeyler bulunduğunu ifade eden Unakıtan,
şunları söyledi:
''Çevrenize bakın. Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti'ne ve diğer ülkelere
bakın. Her ülke kendisine daha fazla yabancı sermaye çekmek için adeta yarışıyor,
mücadele ediyor ve adeta rekabet savaşı veriyor.
Bu durumda Türkiye'nin onlardan daha çok, daha fazla yabancı sermayeye ihtiyacı
olduğunu bile bile yabancı sermaye gelirken buna karşı çıkmak acaba akılla ne
kadar bağdaşıyor? Memleketi kalkındırmak istiyorsak bu isteğimizle ne kadar
bağdaşıyor. Şunu bir tartışalım, konuşalım yani.'' Türkiye'nin ''kalkınmak için
yatırım yapma mecburiyeti'' gibi bir gerçeği bulunduğuna işaret eden Unakıtan,
Türkiye'nin yerli yatırımcılarının yapmış olduğu yatırımların yetersiz olduğunu,
daha fazla yatırım yapılması ve daha fazla sermaye gelmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye'nin kamu ve özel sektör tasarruflarının yeterli olmadığına dikkati
çeken Unakıtan, ''Türkiye'nin büyüklüğü zannedildiği kadar değil. Halimizi bilelim,
durumumuzu bilelim'' dedi.
Unakıtan, İspanya'daki bir bankanın aktif büyüklüğünün Türkiye'nin 4 katı olduğunu
ifade ederek, ''Şimdi size soruyorum. Böyle küçük mü kalalım? (Küçük olsun,
bizim olsun mu?) diyelim. Yoksa yabancı sermayeyi daha fazla nasıl getirebiliriz,
nasıl Türkiye'ye çekebiliriz. Onun mücadelesi ve gayretinde mi bulunalım? Bunun,
lütfen akıl ölçüleri içinde cevabını bulun'' diye konuştu.
''YABANCI SERMAYE GELMESİ İÇİN YILLARDIR UĞRAŞILIYOR''
Türkiye'ye yabancı sermaye gelmesi için yıllardır uğraşıldığını belirten Unakıtan,
şunları dedi:
''Şimdi gelmeye başladı. Bu sefer niçin geliyor bunlar... Olur mu böyle şey
canım. Hatta bu yetersiz, bu gelenler yetersiz. Türkiye'nin çok daha fazla yabancı
sermayeye ihtiyacı var. Kalkınmak, çağdaş ülkelere yetişmek istiyorsak ve evlatlarımızın
istikbalini düşünüyorsak daha fazla yabancı sermayeye ihtiyaç var.
Efendim (Yabancı sermaye hazırları almasın da, kendi burada kursun.) Canım,
adam da hesabını yapacak. Efendim (Karlıları almasında, zararlıları alsın.)
Öyle bir şey var mı? Şimdi Erdemir'i düşünüyoruz. (Erdemir'i yabancı mı alsın,
yerli mi alsın?) Erdemir gitti, Romanya'da şirket aldı, Bulgaristan'daki özelleştirmeye
girdi. Sen alıyorsun, dışarıdan da senden gelip alındığında kötü mü yani. Öyle
şey, öyle açık gözlülük var mı?
Bunu lütfen bilimsel platformda iyice tartışıp, ona göre karar verelim. Hatta
tartışmaya bile gerek yok.'' Özelleştirmeyi karlı, zararlı diye yapmadıklarını,
devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarmak için yaptıklarını hatırlatan Unakıtan,
''Devlet ekonomik faaliyetleri yürütmez. Yürütürse de, ha böyle yürütür işte.
Siyasiler her tarafı çiftlik haline getirmiş. İstediği, tanıdığı akrabasını
almış, onu almış, oy almak için daha fazla adam almış. İskenderun'a bakın. İskenderun
şimdiye kadar 3 milyar doların üzerinde zarar etmiş. Bu para kimden toplandı.
Vergisini ödeyen bütün 70 milyon nüfustan toplandı. Şimdi bu adalet mi, bu yönetim
mi? Böyle şey olur mu?'' diye konuştu.
O nedenle milleti artık bu pisliklerden kurtarmak istediklerini kaydeden Unakıtan,
onun için de devletin ekonomik faaliyetlerden çekileceğini ve bu özelleştirmelerin
tamamlanacağını, Türkiye'nin geleceğinin buna bağlı olduğunu söyledi.
''SİSTEM BÖYLE GİTMEZ''
Yurtdışındaki finansal kuruluşların, ekonomistlerin, yurtiçindeki makul düşünenlerin
görüşlerine bakıldığında bu işin böyle gitmeyeceğinin görüldüğünü belirten Unakıtan,
şunları kaydetti:
''Hepiniz diyorsunuz ki bu sistem böyle gitmez. Gitmez. Neden? Devletin bu
hantal yapısıyla, bu devlet gider mi? Hantal yapı neden? Devlet düzenleme, denetleme
görevini bırakmış, ticaretle uğraşıyor. Şimdiye kadar gübreyi, şekeri, sütü
devlet üretiyor. Bu olmaz ki. O zaman bütün bu ekonomik faaliyetler özel sektöre
ait olacak. Devletin tüccarlık, sanayicilik, üretim yapması hiçbir şekilde ekonomik
değerlendirilemez.
Maaşlı bir memur gelecek genel müdür olacak. Efendime söyleyim aynı maaşı alacak.
Orası karlıysa aynı maaşı, zarar da etse aynı maaşı. Nasıl olacak bu? Hangi
ticarete sığıyor. Ondan sonra genel müdürleri zaten orayı iyi etmesi için koymuşuz,
o kadar parayı da veriyoruz. Genel müdür kalkıyor, efendim özelleştirilecek
şeye mani olacak. Orası ona değil de, buna satılacak. Kime satılırsa satılır,
sana ne. Sen genel müdürsün maaşını alan bürokratsın maaşını alırsın, orayı
da en iyi şekilde yönetmek mecburiyetindesin.'' Özelleştirmenin politikasının
siyasi iradeye ait olduğunu, bunun kararını siyasi iradenin vereceğini vurgulayan
Unakıtan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Şimdi özel sektörde de bankayı satıyor biri. Aydın Doğan bankasını sattı,
(Ben bunu yabancıya mı, yerliye mi satayım) diye genel müdüre mi soracak? Sen
ne dersin? Ne demek ya... Özelleştirme ise sahibi, Özelleştirme İdaresi karar
verir. Genel müdür onun iradesini yerine getirir. Efendim özelleştirme için
genel müdür niye istifa etmiş. İstifa eder, yerine başkası... Koltuk boş kalmaz,
koltuk doldurulur. Herkesin kendi görevini çok iyi bilmesi, ona göre de hareket
etmesi lazım.''
VERGİ REFORMU
Bakan Unakıtan, üzerinde çalışılan vergi reformunun ne zaman IMF ile görüşüleceği
konusundaki bir soru üzerine, Dünya Bankası, AB ve IMF gibi uluslararası kuruluşların
zaman zaman teknik çalışmalar yaparak bunları kendilerine ilettiğini belirtti.
Unakıtan, ''Vergi reformu ile ilgili esas çalışma, Gelir İdaresi'nde, Vergi
Konseyi'nde yapılan çalışmalardır. Bununla ilgili olarak diğer uluslararası
kuruluşların bize ulaştırdığı raporlara bakarız, faydalanacağımız noktalar varsa
faydalanırız. Yoksa da kendi kendi kararımızı veririz'' dedi.