"Milli Güç Platformu" üyeleri, İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi
durdurma kararı verdiği "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri:
Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları" başlıklı konferansın gerçekleştirilmesi
planlanan Boğaziçi Üniversitesi'nin ana kapısı önünde protesto gösterisi yaptı.
Platform Başkanı ve Hukukçular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi avukat Kemal Kerinçsiz,
burada platform üyeleri adına yaptığı açıklamada, mayıs ayında Boğaziçi ve Sabancı
üniversitelerince 'İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri" konulu
konferans düzenlendiğini, ancak Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in toplantının "Milletin
arkasından hançerlenmesi" anlamına geldiğini ifadesi üzerine ertelendiğini
söyledi.
Kerinçsiz, şu görüşleri ileri sürdü:
"Maalesef bugünkü ertelemeye eleştiri yapanlar, o zaman Başbakan ve hükümet kanadı, yine kendi hükümet kanadından gelen tepkilere ses çıkarmamışlardı. Bugün göstermiş oldukları katı, sert acımasız eleştirileri yapmamışlardı. Aradan 3 ay geçti. Türkiye'deki Ermeni diasporası çok güzel çalışıyor ve ikinci konferans kararı verildi.
Bu karar, hükümetin dışarıdan almış olduğu Avrupa Birliği (AB) dayatmaları
sonucunda oldu. Başbakan'ın kendine özgü fikri değildi.
Dün Avrupa Parlamentosu'nda Ermeni konusu tartışılırken, bu olay gündeme geldi
ve bir parlamenter, 'Bize söz verilmişti, nasıl ertelenir?' diye tepki gösterdi.
Bu sözü veren kimler? Başbakan mı, Dışişleri Bakanı mı? Başbakan'dan bu konuda
açıklama bekliyoruz." Mahkemece durdurulan konferansın bilimsel olmadığını
savunan Kerinçsiz, toplantıda sadece Ermeni diasporasının tek yanlı ifade ettiği
fikirlerin tartışılmak istendiğini ileri sürdü.
"MAHKEMEYE BÜYÜK SALDIRI YAPILDI"
Kerinçsiz, İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nin konferansa ilişkin yürütmeyi durdurma
kararına da değinerek, şunları kaydetti:
"Toplantının ertelenmesinden sonra mahkemeye büyük saldırı yapıldı. Bu
saldırıyı yapan da Sayın Başbakan olmuştur. Başbakan, 3 kişiden oluşan idare
mahkemesi heyetinden birinin ismini açıkça zikrederek diğer iki hakimi tahkir
etmiştir. Hukuki bilgileri yerin dibine batırmıştır. Böyle bir hakkı ve hukuku
yoktur. Düşünce hak ve özgürlüğünden bahsederken, Anayasa'nın temel ilkesini
başta Sayın Başbakan olmak üzere Başbakan gibi düşünen bazı siyasetçiler, bazı
medya mensupları mahkemenin üzerine saldırmışlardır. Bir dava devam ederken
asla müdahale edilmemesi gerektiği fikrini bir tarafa atmışlardır. Alınan karar
ihtiyati tedbirdir. Asıl dava devam etmektedir." Avukat Kemal Kerinçsiz,
"iktidarın bir kanadının 'verdiğiniz karar yanlıştır' diye hakimlerin üzerine
gittiğini" iddia ederek, "Başbakan'a soruyorum. Açıklamalarınızdan
sonra mahkemenin tesir altında kalmaması mümkün mü? Dava devam ediyor. Hakimler
nasıl karar verecek? Bundan sonra çıkan kararın, Başbakan'ın baskısı altında
çıktığı inancında olacağız. Böyle bir hukuk ihlalini kabul edemeyiz" diye
konuştu.
Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararını 19 Eylül Pazartesi günü aldığını ve
APS yoluyla düzenleyici üniversitelere gönderdiğini dile getiren Kerinçsiz,
kararın infazı için dün noter vasıtasıyla tebligat yaptırdıklarını hatırlattı.
Kerinçsiz, tebligatlarından önce kararın üniversitelere gittiğini, ancak herhangi
bir gelişme olmadığı için kendilerinin kararı yeniden üniversitelere, İstanbul
Valiliği'ne, Emniyet Müdürlüğü'ne, Sarıyer ve Beşiktaş ilçe emniyet müdürlüklerine
tebliğ ettirdiklerini kaydetti.
Kemal Kerinçsiz, "İşin gerçeği bu konferansın amacı Sevr'in yeniden hortlatılmasıdır.
Ülkenin kaosa sürüklenmesi ve parçalanmasının sağlanmasıdır. Ermenistan ve Kürdistan'ın
oluşumunun sağlanmasıdır" dedi.
"527 BİN TÜRK ERMENİ ÇETELERİNCE KATLEDİLDİ"
Milli Güç Platformu Başkanı Kerinçsiz, Türk milletinin tarihinin dünyanın en
şerefli ve en temiz tarihi olduğunu vurgulayarak, Türk milletinin hesabını veremeyeceği,
utanacağı hiçbir davranışı olmadığını, buna Ermenilerin 1915'te güvenlik nedeniyle
göç ettirilmelerinin de dahil bulunduğunu söyledi.
Osmanlı'nın Ermeni tehciri kararında haklı olduğunu ifade eden Kerinçsiz, Türkiye'nin
bu konudaki arşivlerini açtığını, arşivlere göre de Ermeni çeteleri tarafından
katledilen Türklerin sayısının 527 bin olduğunu anlattı.
Kerinçsiz, "Boğaziçi Üniversitesi'nin 'gerçek dışı Ermeni tezlerini sunmak
amacıyla bu konferansı düzenlediğini, bu üniversitenin bir devlet üniversitesi
olduğunu" kaydederek, "Ancak bu üniversitenin en önemli özelliği,
'Ben İstanbul'u bu tepeden fethedeceğim' diyen Amerikalı misyoner Hamlin tarafından
Robert Kolej namıyla kurulan bir misyoner ve ajan okulunun devamı olmasıdır"
diye konuştu.
Türk milletinin hoşgörülü ve sabırlı olduğunu, ancak sabrının da bir sınırı
bulunduğuna işaret eden Kerinçsiz, gün gelip sabrın taşabileceğini sözlerine
ekledi.
Bu arada platform üyeleri, üzerinde "Dünü unutmadık" yazısı ile Ermenilerin
Türklere yaptıkları katliamlara ilişkin fotoğrafların yer aldığı panoyu üniversitenin
kapısının önüne bıraktılar.
Platformun protestosuna, Milliyetçi İşadamları Derneği, Kıbrıs Türk Dernekleri,
Hukukçular Birliği, Balkan Türkleri dernekleri ve MHP üyeleri ile Bağımsız Türk
Ortodoks Patrikhanesi Sözcüsü Sevgi Erenerol da katıldı.
Öte yandan Kültür ve Töre Derneği üyeleri, üniversitenin kuzey kampusü önündeki
yolun karşısındaki duvara da, üzerinde "Hocalı katliamını unutmadık",
"Ermeni çetelerin katlettiği Türk diplomatları unutmayalım" yazılı
pankartlar ile Ermenilerin katlettiği Türklerin fotoğraflarını astılar.
Dernek Başkanı emekli Kurmay Albay Necati Çankaya da Ermenilerin gerçekleştirdikleri
katliamları anlattı.
Çankaya, tek yanlı konferans düzenlenmesine izin veremeyeceklerini ve ülkeye
sahip çıktıklarını söyledi.
BEDRİ BAYKAM'IN AÇIKLAMASI
BÜ önünde "Yurtsever Hareket" adına basın açıklaması yapan sanatçı
Bedri Baykam da, "konferansın son derece yanlı, antidemokratik ve dünya
kamuoyunu yanıltıcı bir anlayışla düzenlendiğini" savunarak, "toplantının
yapılmamasını tercih ettiklerini" söyledi.
Baykam, şunları kaydetti:
"Ancak demokratik bir ülkede önyargılı, bilimsel ve demokratik nesnellikten
uzak böyle bir toplantının düzenlenme özgürlüğü olduğunu, üzüntüyle de olsa
kabul ediyoruz. Bu nedenle, izleyicilerinin bile seçilerek çağrıldığı ve çoğunlukla
soykırım tezini savunan konuşmacıların yer aldığı, tartışmaya açık olmayan,
karşıt görüşlere kapalı toplantıyı protesto ediyoruz."