Kuşcenneti'nin ilk bekçisi, Ali Kızılay

Avrupa Konseyi'nin sulak alanların en iyi korunduğu bölgelere verilen A sınıfı diploma ile ödüllendirilen Kuşcenneti'nin ilk bekçisi Kızılay, Kuşcenneti'nin hem dünyada hem de Türkiye'deki milli parklar içinde özel bir yere sahip olduğunu söyledi.

Parkı koruduğu yıllarda, Kuşcenneti'nin, Bandırma Orman Bölge Şefliği'ne bağlı olduğunu ifade eden Kızılay, "Kuşcenneti'ni korumak için geceleri bile orada yattım. O yıllarda, Kuşcenneti sınırları içinde ilk Pelikan yuvasını da ben yapmıştım. Yuvada altı Pelikan kalıyordu. Çok sayıda göçmen kuş gelirdi. Ayrıca, başta ördekler olmak üzere Kuşcenneti'nin yerli kuşları da vardı" dedi.

Kızılay, görev yaptığı yıllarda Alman Kuşbilimci Curt Kosswig ile zaman geçirdiğini dile getirerek, "Kuşcenneti'nde yıllarca tek başıma görev yaptım. Kuşcenneti'ni keşfeden Alman kuşbilimci Curt Kosswig ile aramızda güven ilişkisi oluştu. Bana çok güvenirdi. Ondan, başta kuşların Latince isimleri olmak üzere çok şey öğrendim" diye konuştu.

-"Kuşcenneti'ni herkesin koruması gerekir"-

Manyas Gölü'nün eskisi gibi temiz olmadığına dikkati çeken Kızılay,

"Eskiden Kuşcenneti yöresindeki tüm köyler, içme suyu olarak Manyas Gölü'ndeki suyu kullanırdı. Göl'de 18 tür küçük balık vardı. Gölün suları tertemiz ve içilebilir olduğundan köylüler, tarlalarına çalışmaya giderken yanlarına su almazlar, gölden içerlerdi. Şimdi, kirlilik nedeniyle Göle, ayağımızı bile sokamıyoruz" ifadelerini kullandı.

Kızılay, Kuşcenneti'ndeki kirliliğin çevredeki fabrikalardan gelen atıklardan kaynaklandığını ileri sürerek, şunları söyledi:

"Fabrikalar ve bazı kuruluşların atıklarının, bir kanalla Manyas Gölü'ne aktığını görünce Kosswig ile çok tedirgin olduk. Kosswig, 'Kuşcenneti için tehlike başladı' dedi. İşte o zamandan beri Kuşcenneti ve Manyas Gölü'ndeki kirlilik, her geçen gün arttı. Bugün de bu durum sürüyor. Kuşların göç yolları üzerinde çok önemli bir otel niteliğinde bulunan Kuşcenneti'ni herkesin koruması gerekir."