Öğretim üyeliğinden atılma kararı sürpriz oldu mu?
- Hayır, tahmin ediyordum.
Ne hissettiniz duyduğunuzda?
- Haksızlığa uğradığımı düşündüm.
Üzüldünüz mü?
- Çok üzüldüm. Önce kendi adıma üzüldüm. Anadolu'nun bir köyünden çıkıp gelmiş
bir insan olarak bu itibarı 25-30 yıllık çalışmayla, dişimle tırnağımla aldım.
Arkam olmadığı için el âlem 1 çalışırken, ben 2 çalışarak aldım. 5 kitap yazdım.
Sonra biri kalkıyor, birtakım önyargılarla bu emeğinizi alıp götürmek istiyor.
İnsan üzülmez mi, üzüldüm. Ama hakkımı arayacağım. Dişimle tırnağımla kazandığım
bir hakkı başkalarının insafına terk etmem.
'Gündem meşgul ediliyor'
Dava mı açacaksınız?
-Gereken her neyse yapacağım. Bir de ülkem adına üzüldüm. Çünkü haftalardır
gündem bununla meşgul ediliyor.
İntihal iddiası nereden çıktı?
-Meçhul bir ihbarcı 'İşletme Yönetimine Giriş' kitabım için intihal suçlamasıyla
bir dosya hazırlamış. Usul itibarıyla profesyonelce hazırlanmış bir dosya bu;
ama içerik amatörce. Dosyayı YÖK'e gönderiyor. YÖK gereği için Cumhuriyet Üniversitesi'ne
sevk ediyor. O da 'İntihal vardır' raporuyla YÖK'e yolluyor.
Raporu hazırlayan kim?
- İşletmeyle alakasız 3 idareci: Biri beyin cerrahı, biri kimyacı, biri de halk
sağlığı uzmanı...
Sizin o ana kadar haberiniz yok?
- Hayır, hiç. Sonra 8 Eylül'de YÖK Başkanı'nın talimatıyla soruşturma açıldı.
Benden bir hafta içinde savunma istendi. 10 Ekim akşamı savunmamı verdim. Dosyayı
her nasılsa bir gecede incelediler. 12 Ekim'de Denetleme Kurulu raporunu yazdı.
21 Ekim'de de YÖK Yüksek Denetleme Kurulu kararını verdi.
'İntikam gerektirecek bir şey yapmadım'
Daha önce Cumhuriyet'e "Laiklik yerine Müslümanlık" öneren makaleler
yazdınız? YÖK ya da devlet sizi bu yolla mı cezalandırdı?
- O konuyu bu davanın içine sokmak istemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki,
bu memleketin bir evladı olarak ben intikam alınmasını gerektirecek hiçbir şey
yapmadım.
2 yıl önce "Hâlâ eski görüşlerimin arkasındayım" demiştiniz.
- Ben intikam peşinde değilim. Yapılması gerekeni hukuk önünde yapacağım. Hem
yargı adaletine hem ilahi adalete inanıyorum. Toplumu germeyelim.
"Toplumu germeyelim diyorsunuz" ama Başbakan'ın açıklaması da
gerginlik yaratacak tondaydı.
- İnanmayacaksınız ama bütün bunlar olurken ben yurtdışındaydım. Benim üzerimden
yapılan tartışmayı kenardan izledim. Bu süreçte belki bana biraz üzülmek, biraz
da gereğinden fazla sabretmek düşecek. O sabrı göstereceğim, çünkü ben Başbakanlık
Müsteşarı'yım.
'Üniversiteye döneceğim'
İntihal değil diyorsunuz ama ihmaliniz de yok mu? 'Keşke her alıntının altına
dipnot koysaydım' dediniz mi sonradan?
- Hayır, demedim. Hakikaten başkasına ait orijinal bir fikri almış olsaydım
'Hatalıyım' derdim. Böyle bir şey yok.
Bu, YÖK'ün intikamı mı?
- İntikam ağır bir kavram... Ama benimle ilgili karar, 100. Yıl Üniversitesi
Rektörü'nün tutuklanmasına ilişkin tepkinin atmosferinde verildi. Yani rasyonel
değil, duygusal bir karar bu. O yüzden de kamuoyunda rövanş olarak algılandı.
Ama basın benim haksızlığa uğrayıp uğramadım konusuyla, o rektörünki kadar ilgilenmedi.
Benim eserlerime büyüteçle yapılan önyargılı yaklaşım, aleyhimde karar veren
insanlara ve eserlerine yapılsaydı, eminim ben onlardan çok daha temiz kalırdım.
Başbakan'ı rahatlatmak için istifa etmeyi düşündünüz mü?
- Suçlu olduğuma dair vicdanımda en küçük bir endişe olsaydı inanın yapardım.
Ama vicdanen o kadar rahatım ki, eminim benim aleyhimde oy kullananlar vicdanen
benim kadar rahat değildirler.
Başbakan, 'Benim müsteşarımın onların vereceği kariyere ihtiyacı yok' diye
savundu sizi, siz de böyle mi hissediyorsunuz?
- Profesörlük amaç değildi. Benim amacım bilgi sahibi olmaktı, profesörlük bu
çabamın bir getirisiydi. O unvan olmazsa ben o bilgi gücünden mahrum mu kalacağım?
Bundan sonra da profesör unvanını kullanacak mısınız?
- Tabii ki kullanacağım.
Müsteşarlıktan sonra üniversiteye dönme niyetiniz var mı?
- Tabii ki. Dünyanın en güzel işi üniversite hocalığıdır. Döneceğim inşallah.
Milliyet