AK Parti'den önemli bir isimle iftar yemeğindeydik birkaç gün önce. Malatya'da
yaşananlardan başlayan sohbette laf döndü dolaştı, şu meşhur "Hamili kart
yakinimdir" gerçeğine geldi. Mesleğini bunca senedir Ankara'da icra eden
bir gazeteci olarak, "Siz siyasilerin, özellikle de bakan ve milletvekillerinin
birçok kişiye referans olduğu, tayin vs. gibi birçok işte araya girdiği bir
sır değil" dedik. Karşımızdaki kişi, iktidar partisinin her açıdan ön planda
olan milletvekillerinden biriydi. Mesaisi de, etkinliği de yoğun, popülaritesi
yüksek bir politikacı... Durum böyle olunca da, sadece seçim bölgesinden değil,
çok farklı çevrelerden gelen taleplerin muhatabı...
Ama yaşadığı iki olay var ki, bizi bile şaşırtıyor. (AK Parti milletvekilinin
adını vermeyeceğiz. Vekilimize "Ahmet", yaşadığı olayların içinde
yer alan asistanına da "Ayşe" diyelim mesela.) Bir gün, Ahmet Bey'in
TBMM'ndeki makamına, Adalet Bakanlığı'ndan bir telefon gelir. Bir daire başkanı,
Ahmet Bey'in asistanı Ayşe Hanım'a, "Sayın vekilimizin isteğini yerine
getirdik. Lütfen kendisine iletin" der.
Tecrübeli asistan, Ahmet Bey'in böyle adetlerinin pek olmadığını bildiğinden
biraz şaşırsa da "Tamam" deyip notunu alır ve milletvekilini arayıp
bilgi verir. Ahmet Bey, "Ben Adalet Bakanlığı'ndan hiç kimseden, hiçbir
şey istemedim ki" dedikten sonra arayan daire başkanı ile telefonla görüşür.
Daire başkanı milletvekiline de "İsteğinizi yerine getirdik" deyince
Ahmet Bey, "Ben sizden ne istedim ki?" diye sorar. Sonrasında ortaya
şu diyalog çıkar:
- Efendim bir süre önce arayıp "Bizim bir yakınımız Sivas'ta cezaevinde.
Bu mahkumun İstanbul'a nakli aile açısından önemli" dediniz ya... Biz de
söz konusu mahkumu Sivas'tan İstanbul'a naklettik, onun bilgisini vermek için
aramıştım.
- Hayır ben böyle bir şey istemedim. Sizinle de ilk kez konuşuyorum zaten şu
anda.
- Ama arayan kişi siz olduğunuzu söyledi.
- Ama değildim.
- Nereden bilebilirdim ki?
- Bakın belli ki birisi benim adımı kullanıp size bir iş yaptırmış. O kişiyi
bulabilir misiniz bilmem ama her şeyden önce İstanbul'a naklettiğiniz o mahkumu
hemen eski yerine Sivas'a geri gönderin. Bundan sonra da bir daha benim adımla
sizi arayanlara inanmayın.
İkinci olay da yine asistan Ayşe Hanım'a bu defa Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü'nden
gelen telefonla ortaya çıkıyor. Bir uyanık, "Ben Ahmet" diyerek genel
müdürü arıyor, tam dört kişiyi işe almasını istiyor ve üstüne bir de bağırıp
çağırıyor. Üstelik "Bana haber verin" deyip makam (!) ve cep numaralarını
da bırakıyor. Milletvekili asistanı sahte Ahmet Bey'i arıyor ve "Ben Ahmet"
yanıtını alınca dayanamayıp, "Ben de asistanınız Ayşe!" cevabını veriyor...
Durum Şeker Fabrikaları'na bildiriliyor. Sahte vekilin telefonlarına ise o günden sonra ulaşılamıyor. İşte böyle... Nadiren de olsa, gıyabında yaşanan "Hamili kart yakinimdir" vakalarından, "kart sahibi"nin haberi dahi olmayabiliyor.
murat çelik/bugün