Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi yoğun bakım ünitesinde
tedavisi süren Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın, tıbbi durumunun yanı sıra psikolojik
durumu da bozuldu. Hastanenin Psikiyatri bölümünün verdiği ilk rapora göre;
cezaevinde kaldığı koğuşta intihar şoku da yaşayan Aşkın'da "sürekli ağlama,
mantıksız konuşma, sabit bakış ve parmak emme" gibi davranışlar gözlendi.
YYÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın, tutuklu bulunduğu Van M Tipi Kapalı Cezaevi'nde
aynı koğuşu paylaştığı YYÜ Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı'nın intihar
etmesinin ardından, kalbindeki rahatsızlık nedeniyle 13 Kasım'da Tıp Fakültesi
Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı.
Raporda, hastanenin acil polikliniğine getirilen Aşkın'ın sağlık durumunun;
kardiyoloji, kalp damar cerrahisi, psikiyatri ve genel cerrahi anabilim dalları
doktorları tarafından değerlendirildiği anlatıldı. Rapora göre, Aşkın'a, "akut
stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğu, sık ventriküler erken atım ve
anterior derivasyonlarda yüklenme bulguları, pankreatit ayırı tanısı, aort anevrizması"
tanı ve ön tanıları konuldu.
Durum çok ciddi
Aortta anevrizma (genişleme) oluşması nedeniyle anjiyo yapılan Aşkın'ın durumu
hâlâ ciddiyetini koruyor. Raporlara göre, bazı gazetelerin yaptıkları yayının
aksine Aşkın'ın çok ciddi sağlık sorunları bulunuyor.
Çok sayıda rahatsızlığı var
Rektör Aşkın'da, yoğun bakımdaki tanı ve tedavisi sonucu pek çok hastalık saptandı.
Bazıları raporda şöyle:
"Elektrolit bozuklukları (hipopotasemi ve hipokalsemi), ürik asit düzeyi
yüksekliği, hiperglisemi (kan şekeri düzeyi yüksekliği), kan gazı bozukluğu
(yeterli oksijen sağlanamaması - metabolik alkaloz), kalp ritim bozukluğu, hipertansiyon,
aort anevrizması ve sol ventrikül hipertrofisi, sol kalp çaplarında artık ve
diyastolik disfonksiyon, EKG'de T dalgalarında düzleşme, dinamik ST değişikliği,
T'ye yakın geçen sık ventriküler erken atımlar, düz grafilerde meditasyen genişlemesi
saptandığı ve bunun üzerine ilgili klinikler tarafından rektörün konsülte edildiği..."
Anestezi (reanimasyon), göğüs hastalıkları, dahiliye, fizik tedavi ve rehabilitasyon, genel cerrahi, kardiyoloji, kalp damar cerrahisi ve psikiyatri birimleri tarafından konsültasyon raporları verilen Aşkın'ın 17 Kasım'da çekilen MR'ında da "aortta anevrizmatik genişleme, renal kortikal kist ve retroperitoneal yerleşimli kistik kitle saptandığına" işaret ediliyor.
Raporun altında Prof. Dr. Cevat Yakut, Doç. Dr. Niyazi Güler, Doç. Dr. Çetin
Kotan ve Başhekim Doç. Dr. Hüseyin Avni Şahin'in imzaları bulunuyor.
'Durum bildirir rapor'da ise 23 Kasım'da anjiyografisi yapılan Aşkın'da koroner
yavaş akım, sağ koroner arter PL (arka ve yan bölümü besleyen damar) dalında
plak ve sol inen damarın orta bölümünde yüzde 65'lik darlık saptandığı belirtiliyor.
Bu nedenle de Rektör Aşkın'ın tıkalı damarına 3.5 - 12 milimetre ölçeğinde stent
konulmasının planlandığı da raporda yer alıyor.
Aşkın'a stentin önümüzdeki hafta içinde takılacağı bildirildi.
Sürekli ağlıyor
Milliyet, özellikle psikolojik durumunda önemli sorunlar gözlenen ve değişik
tarihlerde konsültasyon yapılan Aşkın'ın raporlarına ulaştı. Hastanenin Psikiyatri
bölümünün verdiği konsültasyon raporunda, Aşkın'ın psikolojik durumuyla ilgili
çarpıcı ifadeler yer alıyor. 13 Kasım tarihli raporda şöyle deniliyor:
"Hastanın cezaevinde aynı odada kaldığı arkadaşı suisid (intihar) girişimiyle
hayatına son vermiş. Hastada bunun üzerine sıkıntı, ağlama, çarpıntı, vücutta
yaygın titreme, mantıksız konuşmalar, dezorganize hareketler (parmak emme gibi)
gelişmiş. Hastada beraberinde sıkıştırıcı tarzda yoğun bir göğüs ağrısı gelişmiş.
Bunun üzerine hasta acil servisimize getirilmiş."
Raporda, Aşkın'a yapılan muayene sonucunda "Akut stres bozukluğu ve yaygın anksiyete bozukluğunun düşünüldüğü" ifade edilerek, "Yattığı servisten rekonsültasyonu uygundur" denilerek şöyle devam ediliyor:
Genel görünüm, tutum: Görüşmeye karşı ilgisiz. Göz teması kurmuyor.
Öz bakımı orta. Hasta sürekli ağlıyordu.
Bilinç, yönelim: Bilinç açık. Yönelim tam.
Dikkat: Spontan dikkat artmış. İstemli dikkat azalmış. Bellek muayenesi
yapılamadı.
Algı: Aktif halüsinasyon yok. Konuşma volümü, miktarı ve hızı yavaşlamıştı.
Düşünce: Süreci tabii. İçeriğinde aktif hezeyan, fobi, obsesyon yok.
Duygu: Duygulanım disforik.
Davranış: PMA (psikomotor aktivite) artmış. Hasta bir miktar ajiteydi.
Zekâ: Tabii.
İçgörü: Var.
Yargılama: Tabii.
Soyut düşünce: Tabii.
Fizyolojik işlevler: Uyku, iştah azalmış.
'Çaresizlik depresyon yaratır'
İstanbul Tıp Fakültesi'nden Prof. Özkan, 'Raporlara göre gerilime bağlı reaksiyonlar gelişmiş. Nedeni çaresizlik hissi' dedi
"Olayı kişi olarak değil, raporda yer alan tablo olarak değerlendireceğini"
belirten İstanbul Tıp Fakültesi Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Sedat Özkan, "Kişinin yoğun bir psikolojik örselenme
ve travma altında olduğunu düşündürüyor" dedi.
Travma sonrası stres bozukluğununun deprem sonrasında da çok sık görüldüğünü
anlatan Özkan, şu değerlendirmeyi yaptı:
Ortaya çıkışı
"Rapordan anlaşıldığı gibi, psikosomatik bazı reaksiyonlar ortaya çıktığını,
yani psikolojik gerginlik ve gerilime bağlı bazı fizyolojik yakınmaların ortaya
çıktığını yani psikosomatik reaksiyonları düşündürüyor.
Bunlar tabii travma yaşayan kişinin bedensel ve ruhsal bütünlüğü üzerinde bir
darbe oluşturan dış olaylar ve durumlar karşısında insanlarda gelişir.
Tedirgin olan, kaygı ve belirsizlik yaşayan, kontrol edemediği duygusunu yaşayan,
şok altındaki insanda bazı psikolojik anlamda istemsiz davranışlar görülebilir.
Özellikle bu travma etkisi kronikleşiyorsa, o zaman istemsiz davranış ve tepkiler
ortaya çıkar. Bunun yanı sıra fiziksel ve düşünsel belirti ve bulgular da ortaya
çıkar. Dış dünyayla ilişkiye dönük belirtiler ortaya çıkar ki, kişinin gelişim
düzeyine, yaşına başına uymayan bazı reaksiyonlar görülebilir.
Diken üstü hali
Stres kuramına göre, kişi önce bir uyanıklık hali, ondan sonra bir alarm hali,
sonra da tükenme haline gelir. Alarm, yani diken üstünde durma hali uzun süre
devam ederse daha ciddi tıbbi ve psikolojik reaksiyonlar ortaya çıkma riski
taşır. Üçüncü aşamada zaten depresyona doğru gider. Kronik stres ve travmanın
devam etmesi, kişi özellikle çaresizlik, umutsuzluk, çözümsüzlük ve kontrol
edememe şeklinde algılarsa, akabinde mücadeleci tutumdan vazgeçmeye doğru giderse,
bir şekilde depresif bir psikolojiye girebilir.
'İntihara gidebilir'
Yaşanan stres kronikleştikçe bedensel işlevler üzerinde olumsuz etki gelişir.
Kişinin mevcut bir tıbbi hastalığı varsa onun açığa çıkması, şiddetlenmesi,
seyrinin olumsuzlaşmasını kolaylaştırır. Örneğin kalp hastalığı, hipertansiyonu
varsa olumsuz etki eder, tedaviye cevabı aksatır. Mevcut hastalığı kötüleştirir.
Depresif bir durumdan sonra intihar gelişir, çaresizlik, tükenmişlik, umutsuzluk
bütün girişimlere, çabaya rağmen durumu değiştirememe, bir sonuç elde edememe,
mücadelesi sonuç vermiyorsa o zaman çözümsüzlük algısıyla bağlantılı umut yitimi
gelişir."
Milliyet