Adalet Ağaoğlu: Çaresizlik duygusu, insan hakkının en büyük terörü. Utancımız, direnişimiz olsun
Dün öğle üzeri sekreterim Alev, "Van 100. Yıl Üniversitesi Hastanesi
Başhekimi arıyor" dediğinde yüreğim hop etti. Sadece gazetelerdeki fotoğraflarından
tanıdığım Rektör Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın üniversitesinden beni neden arıyor
olabilirlerdi ki?
"Ben Doç. Dr. Hüseyin Avni Şahin" diye kendini takdim eden başhekimin
ilettiği mesaj ise, 1 - 2 dakika içinde beni gözyaşlarına boğmaya yetti:
"Yarım saat önce rektörümüzün yanındaydım. Bugünkü yazınızı okumuş. Sizi
aramamı o istedi. "Lütfen benim için Meral Hanım'ı ara ve ona şu mesajımı
ilet: Umarım tahliye olunca kendisini ziyaret edeceğim ve o duygusunu giderecek
çözümleri birlikte konuşacağız" dedi.
Suçluluk duygusu
Melek Ulagay'ın çektiği namus cinayetleri belgeseli üzerine yazdığım dünkü yazı
şöyle bitiyordu: "Filmi izledikten sonra üstüme garip bir suçluluk duygusu
çöktü. Aslında bu duyguyu hiç tanımadığım Van Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Yücel Aşkın'a karşı da duyuyorum..."
Tutuklu olduğu için telefon etmesi yasak olan Prof. Aşkın'ın, günlük kontrol
için kendisini ziyaret eden doktoru aracılığıyla telefon ettirmesinin, beni
nasıl allak bullak ettiğini kelimelere dökmem mümkün değil. Telefonda hüngür
hüngür ağlamaya başladım.
Prof. Aşkın o haliyle, benim İstanbul'da bir elim yağda, bir elim balda denebilecek
bir ortamda, bir bilim adamının başına gelenlere çaresizlik içinde seyirci kalmamdan
duyduğum suçluluk duygusunu gidermeye talip!
Telefonun öbür ucundan ağladığımı duyan Başhekim Şahin, "Bu duygularınızı
da rektörüme ileteceğim" diyerek bana veda etti.
Prof. Aşkın, inşallah bana vaadini yerine getirebilir...
Ve bir teselli...
Nadiren ağlarım. Bu telefonun ardından dakikalarca gözyaşlarımı tutamadım. Sevgili
Adalet Ağaoğlu'nun faks mesajı da tam bu sırada geldi:
"Bir teselli: Unutma, yanındayım
Hem Melek Ulugay Taylan'ın usulünce gözlere, yüreklere soktuğu 'namus cinayetleri'
konusundan, hem Van Üniversitesi Rektörü -benim de şahsen hiç tanımadığım- Prof.
Dr. Yücel Aşkın'ın durumundan ötürü, taa şurama kadar utanç duyguları içindeyim.
İnsan hakları deyip durduğumuz şey bu mu?
Kim bilir senin gibi, benim gibi çaresizlik ürünü utanç duygularıyla boğulan
daha kimler kimler var?
Günübirlik siyasal çatışmaların gürültüsü, hak - hukuk, düpedüz insanın insanlık
haklarının korunması uğruna atılmış çığlıkları örtüp geçiyor. Namus cinayetlerinden
ya da bir rektörü, nedeni örtük biçimde hapse / hastanelere yatırmaktan daha
büyük terör olur mu?
Düşünüp taşınmayı öğrenmiş kişiler, eminim seninle birlikte utanç içindedirler.
Utancımız, direnişimiz olsun..."
Derhal Ağaoğlu'nu arayıp Prof. Aşkın'dan gelen telefonu aktarınca "Bu da
insanlık ölmedi dedirtiyor. Bak en umutsuz zamanımızda birdenbire hayata akıyoruz"
dedi.
meral tamer/milliyet