Gül: Yeniden aday olma konusunu Başbakanla konuştuk/ Video

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığına yeniden aday olup olmayacağına ilişkin tartışmaların seçime iki seneden fazla süre varken gündeme gelmesini, 'hoş değil' sözleriyle değerlendirdi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 28 Şubat 2013 00:21, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığına yeniden aday olup olmayacağına ilişkin tartışmaların seçime iki seneden fazla süre varken gündeme gelmesini, ''hoş değil'' sözleriyle değerlendirerek, ''Biz bu konuyu kendi aramızda (Başbakan Erdoğan ile) kısa bir şekilde konuştuk'' dedi.

Gül, CNN TÜRK televizyonunda canlı yayınlanan ''Eğrisi Doğrusu'' programında, ülke gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

Programın yapımcısı Taha Akyol'un, Cumhurbaşkanı Gül'ün yeniden aday olup olmayacağına ilişkin tartışmaları hatırlatarak, ''Ben sorayım size, hazır bulmuşken 14 ayda bir defa, ne yapacaksınız 2014'te-'' sorusuna Gül, ''Tabii siz bu soruyu sormasaydınız, size program bittikten sonra herkes 'Niye sormadın' derdi, 'Böyle bir soru sorulmaz mı' derdi'' karşılığını verdi.

Akyol'un, ''Net bir cevap almak için soruyu süsleyerek sorduğunu'' belirtmesi üzerine Gül, ''Yerinde sordunuz bu soruyu ama siz benim yerimde oturuyor olsaydınız şimdi benim vereceğim cevap gibi cevap verecektiniz ondan da emin olun. Bunun daha vakti var doğrusu, bunun daha vakti var. Başkalarına da baktığınızda hep böyle olmuş. Bunun daha vakti var, vakti geldiğinde muhakkak ki arkadaşlarımla konuşacağız, kendi aramızda tartışacağız ve ondan sonra ne yapacağıma ona göre karar veririm'' ifadesini kullandı. Cevabının yeterli olduğunun ifade edilmesi belirtilmesi üzerine Gül, ''Yani net oldu o zaman'' diye konuştu.

-Gülerek karşılık verdi-

''Basın başdanışmanınız Ahmet Sever'in açıklamasından sonra birtakım tartışmalar oldu. Siz bu meseleyi Sayın Başbakan ile konuştunuz mu-'' sorusunu Cumhurbaşkanı Gül, ''Zaten bu konuların, o zaman dikkat ederseniz daha çok vardı, en az iki seneden fazla bir vakit varken bunların tartışılması açıkçası hoş değildi tabii ki. Biz bu konuyu kendi aramızda kısa bir şekilde konuştuk, evet'' diye yanıtladı.

Akyol'un, ''Bize de bir şeyler fısıldar mısınız kimse duymaz, ne konuştuğunuz aramızda kalsın'' sözlerine Gül, gülerek karşılık verdi.

''Sizin yaşınız çok erken. 2014'te görev süreniz dolduktan sonra ben Abdullah Gül'ün siyasette kenara çekilip hatırat yazacağını, zaman zaman üst düzeyde danışmanlık yapacağını düşünemiyorum. Hiç olmazsa 'aktif siyasete devam ederim etmem' diye bir şey alamaz mıyım'' denilmesi üzerine Gül, şöyle konuştu:

''Dediğim gibi bütün bunlar için daha vakit var. Tabii ki biz, doğrusu ben tabiri caizse vatan millet meseleleriyle çocukluğumuzda doğrusu kendimi o işlerin içinde buldum, bu faaliyetlerin içinde buldum. Neredeyse bütün lise hayatım, üniversite öğrencilik hayatım, özel hayatımız adeta zevkimiz olmayacak şekilde hep bu hareketlerin içerisinde geçti. Üniversite hocalığım aynı şekilde, sadece yurt dışında çalıştığım süre içerisinde biraz Türkiye'den uzak kaldım ama ondan sonra hep devlet hizmetinde ve milletin hizmetinde oldum. Tabii ki hep milletin hizmetinde muhakkak ki olmaya devam edeceğim. Nasıl olur, ne olur bunlar da Allah sağlık, sıhhat versin, ömür versin bunlar hep bakalım gelecekle ilgili. Şimdi somut söyleyeceğimiz şey yok.''

-''Tutukluluğun bir cezaya dönüşmesi üzücü''-

Akyol'un, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasının ardından açıklamalarını hatırlatarak, uzun tutukluluk dönemlerine ilişkin bazı iyileştirmeler yapılmasına rağmen kamuoyunda geniş kitlelerin hassasiyetini ifade eden konularda bir vicdan rahatsızlığının olduğunu belirtip, yargı konusundaki görüşünü sorması üzerine, Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi:

''Beraber çalıştığım bir Genelkurmay Başkanının tutukluluğu ilk günden beri bizim için bir üzüntü kaynağıdır, bunu ifade etmek isterim. Sizin de söylediğiniz gibi benim görüşüme göre yargılanma yeri farklıydı ama nihayetinde mahkemeler öyle karar verdiler. Bugünkü mahkemeler ve yargıyla ilgili konular, burada tabii bir de şunu söylemem gerektiğine inanıyorum. Anayasamıza göre, yargı konularında telkinde bulunmak, müdahalede bulunmak, onları herhangi bir şekilde yönlendirmek olamaz, böyle bir şey olamaz. Bu, bir anayasa maddesi. Tabii ki ona en çok riayet etmesi gereken kişi cumhurbaşkanıdır. Ama diğer yandan da tabii ki Türkiye açık bir toplumdur ve tartışmalar, görüşler ifade edilmektedir ve ifade edeceğim görüşlerin de bu çerçeve içerisinde algılanmasını isterim önce. Sorduğunuz için demiyorum, biraz önce sizin de ifade ettiğiniz gibi üç senedir neredeyse önemli platformlarda bu konuyla ilgili görüşlerimi gayet ilkeli şekilde açıklıyorum. Nerede- TBMM'nin açılışında yaptığım konuşmalarda uzun uzun bahsediyorum. Yani bütün milletvekillerinin, parti liderlerinin hükümet üyelerinin önünde söylüyorum görüşlerimi. Sonra yine yargıyla ilgili önemli toplantılarda bu görüşlerimi yine ifade ediyorum. Tutukluluğun bir cezaya dönüşmesi ve dönüşüyor şekilde ortaya çıkıyor olması üzücü tabii. Her ne kadar yeni düzenlemelerle bu sayılar azalıyorsa da özellikle şu anda herkesin takip ettiği, kamuoyunu çok meşgul eden davalarda bu devam ediyor.''

-''Bazı subayların yaşlarının ileri derecede olduğu ortada''-

Gül, hukuki bir araç olan tutukluluğun başvurulabilecek son çare olduğunu söyledi. Tutuklulukta kaçma ve delillerin yok edilebilmesi unsurlarının öne çıktığını dile getiren Gül, şöyle devam etti:

''Bu noktalarda baktığımızda daha dikkatli olunabilir diye düşünüyorum. Hele hele usul yönünden hiç tartışmalara fırsat vermemek gerekir. Yine konuşmalarımda bunun da altını çok çizdim. Çünkü bunlar takip edilen mahkemeler, takip edilen davalar olduğu için hiç fırsat vermemek gerekir. Tabii ki hakimlerin işi kolay değil, onların dosyalarında neler var, onları doğrusu bilemiyoruz, dosyalarında onlar da nihayetinde kendilerini bağlayan kanunlar var, dosyalar var. Bu konularda belki yol birazcık uzun olabilir ama usul konusunda özellikle daha çok titiz davranmanın gerekliliğine inanıyorum. Bir de bütün imkanlarımızı seferber ederek bu davaların kısa süre içerisinde bitirilmesini tabii ki sağlamamız gerekir. Özellikle bazı subayların yaşları itibarıyla yaşlarının ileri derecede olduğu da ortada. Nihayetinde hepimiz insanız tabii. Belli yaşlardan sonra belli sağlık problemleri ortaya çıkmakta. Bütün bunların da bu süreçlerde dikkate alınmasının çok doğru olacağına inanıyorum.''

-''Yapmaları gereken işleri yapıyorlar''-

''Sayın Başbakan 'Orduda tayin edecek subaylar bulamıyoruz' diye yakınma yaptı. Gerek terörle mücadele bakımından gerekse kademelerde, terfilerde. Siz MGK'nın başındasınız, bütün askeri şura kararları ancak sizin tasdikinizle gündeme geliyor. Sıkıntı nedir-'' sorusuna karşılık Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve komutanların işlerine çok hakim olduklarını, görevlerini profesyonelce ve büyük fedakarlıkla yaptıklarını vurguladı.

Gül, bu kadar etkin ve koordineli bir dönemin daha önce yaşanmadığını ifade ederek, ''Bugün de yine bölgedeler kendileri. Devamlı bölgeyi geziyorlar ve gerçekten büyük gayretle ve çok profesyonel, kendi mevzularını, kendi sorumluluklarını üstlenerek yapmaları gereken işleri yapıyorlar. Bunun altını özellikle çizmek isterim'' dedi.

Yargılamalar konusunda ''Kurunun yanında yaş da yanıyor'' düşüncesinin herkes için bir sıkıntı olduğuna dikkati çeken Gül, şöyle konuştu:

''Buralarda daha titiz davranılması, masumiyet ilkesinin daha çok öne çıkartılması, bunlara daha çok dikkat edilmesi gerektiği kanaati var doğrusu hepimizde. 'Savcıların iddialarının hepsi hayalden mi üretilmiş' de denemez. Nihayette geçmişimize baktığımızda seçilmiş hükümetlerin görevlerine birçok müdahalelerin olduğunu da biliyoruz. Türkiye bunları yaşadı ama burada bir askeri disiplin içerisinde bulunan insanlar nasıl hareket edebilirdi, ne olurdu- Onları biraz daha iyi anlamak gerektiği kanaatindeyiz. Bu anlamda sıkıntılar oluyor bazen. Çok önemli bir görevdeki komutan, yurt dışına göndermişsiniz, önemli bir görev yapıyor orada, getirseniz bir türlü, getirmeseniz bir türlü. Bu tip sıkıntılar. Çok sıkıntılı bir süreç tabii. Bunun süratli bir şekilde bitirilmesinde büyük bir fayda var.''

Cumhurbaşkanı Gül, sıkıntının daha çok Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'yla ilgili olup olmadığı sorusuna, ''Biraz öyle gözüküyor, evet'' yanıtını verdi.

Suçlamaların ''terör'' başlığı altında yapılmasının rahatsızlık yarattığına işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, ''Terörden hepimizin neyi anladığı belli. Diğer taraftan suçlamalara baktığımızda, seçilmiş hükümetin çalışmalarına mani olma, hükümeti değiştirme... Bütün bunlar. Bütün bunlar terör olarak sınıflandırılınca bu biraz, biraz değil, gerçekten bu rahatsız edici bir durum ortaya çıkartıyor'' ifadesini kullandı.

Gül, hakimlerin ve savcıların bu konuda suçlanamayacağını belirterek, onların da kanunlara bağlı kaldığını söyledi.

''Terör örgütü mensubu olmasa dahi terör örgütü üyesi gibi muamele edilir'' yönündeki kanun hükmünü anımsatan Gül, ''pankart açanı hapse attı'' diye hakimlerin veya savcıların suçlanamayacağını vurguladı. Gül, ''Yapacağımız şey yasalarımızı tekrar gözden geçirmek ve yasalarımızda bu tip düzenlemeleri yapmak. Nitekim üçüncü yargı paketinde yaptık, dördüncü yargı paketi de geliyor. Orada da bu tip bazı aksaklıkları giderici düzenlemeler yapılıyor'' diye konuştu.

-''Her şeyi kanunlarla düzenlemek elastikiyeti engeller''-

Üçüncü yargı paketinin çıkmasının ardından seçilmiş milletvekillerinin tahliyesine ilişkin beklenti oluştuğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Üçüncü yargı paketinde adli kontrolle bağlayarak tahliye sistemi en ağır suçlular için bile getirilince birtakım tahliyeler olacak diye umutlandınız'' sözleri üzerine, şunları kaydetti:

''Haklısınız, tabii. Yaşı ileri seviyede olan ve ayrıca kaçma ihtimali, delilleri değiştirme ihtimali ne kadar söz konusu olabilir- Bir de adli kontrol olunca o birçok şeyi engelliyor. Burada biraz zihniyet meselesi oluyor. Bütün bu konuları kanunlarla düzenlemek de doğru değil. Her şeyi kanunlarla düzenlemek demek her şeyi detaylandırmak demek. Her şeyi detaylandırmaya başladığınızda, o, elastikiyetin kaybolması anlamına gelir. Bu başka sıkıntıları ortaya çıkar. O açıdan zihniyet değişikliği ve bakış açılarının daha toleranslı olması daha doğrudur diye düşünüyorum.''

Muhabir: Sarp Özer-Eda Ünlü Özen

Yayıncı: Murat Taydaş

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber