AB için eğitim kriterleri
AB ile ilgili müzakere süreci bilindiği gibi eğitimle başladı. Müzakereler,
MEB, YÖK, TÜBİTAK ve DPT uzmanları tarafından sürdürülüyor.
Milli Eğitim Bakanı Çelik'in bu konuda AB'den Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci
Ali Babacan ile Dışişleri Bakanı Gül'den daha fazla çaba harcadığını hatırlatmakta
yarar var.
Çelik, bu konuda "Parola 13/29" sloganıyla yeni bir kampanya başlattı.
Amaç, AB müzakere sürecinden en kısa sürede, yüz akıyla çıkmak.
Eğitimi 13 ana başlık altında müzakereye açan Çelik, ayrıca bu konuda 29 da
kriter belirledi. AB ile uyum çerçevesinde ele alınan ve geliştirilen bu kriterler,
elbette onların da istemlerine yer veriyor. Ama Kopenhag Kriterleri gibi dayatma
şeklinde değil. Yani, en azından biz kendimiz belirlemiş olduk. Öyle ya da böyle.
Eksik ya da yuvarlak. İsterseniz gelin önce ana başlıklara göz atalım. Bir sonraki
yazıda da, neredeyse hepimizin uyması gereken 29 kriteri ele alalım.
İşte müzakerelerin sürdürüleceği 13 ana başlık:
1. Öğretmen ve formatörlerin eğitim ve öğretimlerini çağın şartlarına uygun
hale getirmek.
2. Bilgi toplumu için gerekli temel becerileri geliştirmek.
3. Bilgi teknolojilerine herkesin ulaşabilirliğini garanti altına almak.
4. Finans ve insan kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasını sağlamak.
5. Öğrenme ortamlarını herkese açmak.
6. Öğrenmeyi daha cazip hale getirmek.
7. Eşit imkânları ve sosyal uyumu desteklemek.
8. Çalışma hayatı ve bilimsel araştırmalar arasında toplumun geniş kesimlerini
içine alacak şekilde bağlantılar kurmak ve olan bağlantıları kuvvetlendirmek.
9. Girişimci ruhunu geliştirmek.
10. Yabancı dil öğrenimini ilerletmek.
11. Ülkeler arası hareketliliği ve değişimleri artırmak, Avrupa işbirliğini
güçlendirmek.
12. Bilimsel ve teknik alanda iyileştirmelere gitmek ve bu alanlara ilgiyi artırmak.
13. Aktif vatandaşlığı, eşit imkânları ve sosyal uyumu desteklemek.
Fazla iddialı değil!
Ana başlıklara bakıldığında çok iddialı bulmayanlar olabilir. Hatta bazılarınız,
"Bunlar zaten bilindik şeyler. Temel Eğitim, YÖK, TÜBİTAK ve DPT'nin beş
yıllık kalkınma planlarındaki hedeflere bakın hepsinin orada görürsünüz diyenler
de bulunabilir.
İşte bu yüzden performans ve ilerlemeyi izlemek için kriterler oluşmuş. Bugüne
sığmayacağı için bir sonraki yazıya bırakıyorum. Orada hedefler ve yaptırım
gücü sanki biraz daha kesin bir dille ifade edilmiş.
Yukarıdaki ana başlıklar, bir hedeften çok, amacı ortaya koyuyor. Bu amaçlar
da Tanzimat'tan bu yana zaten hep istediğimiz ama bir türlü kavuşamadığımız
hedefler. Ama bugüne kadar bir dayatanımız yoktu. Dahası, yerine getirdiğimizde
ödül olarak alacağımız bir elmaşekerimiz hiç olmadı. Ama şimdi önümüzde AB'ye
tam üyelik gibi çok önemli bir ödülümüz olacak. İşte bu yüzden ilerleme süreci
dünden farklı olabilir.
AB konusunda hükümetin performansının düştüğünü hemen herkes dile getiriyor.
Başmüzakereci Ali Babacan'ın bir türlü havaya giremediği de bilinen bir gerçek.
Dışişleri Bakanı Gül ve AB Genel Sekreterliği'nin de bu konuda başarılı bir
performans sergilediğini söylemek abartılı olur.
MEB ve Çelik'in en azından şimdilik niyeti ve gayretleri takdire şayan, Sonrası
ne olur onu da hep birlikte izleyeceğiz.
Özetin özeti: İyi işler yapanları ve bu yolda çaba harcayanları alkışlamaya
hazırız. Eleştiri gibi onun da gerekliliğine inanıyoruz.
Abbas Güçlü/Milliyet