DİYARBAKIR E Tipi Cezaevi'nde 24 Eylül 1996 tarihinde çıkan ve 10 tutuklunun
ölümü, 24'ünün de yaralanmasıyla sonuçlanan olaylarla ilgili 72 sanık hakkında
açılan dava, 10 yıl sonra sonuçlandı. Mahkeme 3 sanığın beraatine karar verirken,
7 görevliye yapılan suçlama zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldı. 62 görevli
5'er yıla mahkum olurken, olayın 1999 yılından önce meydana gelmesi nedeniyle
Şartla Salıverme ve Cezaların Ertelenmesi Kanunu'ndan yararlanarak cezaevine
girmekten kurtuldu.
Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 59'uncu duruşmaya tutuksuz yargılanan,
aralarında rütbeli asker ve polis amirlerinin de bulunduğu 29'u asker, 36'sı
polis, 1'i cezaevi doktoru, 2'si cezaevi müdürü, 4'ü de infaz koruma memuru
olmak üzere 72 sanıktan hiçbiri katılmadı. Duruşmada müdahil avukat Sezgin Tanrıkulu
ile Meral Danış ve bazı sanık avukatları hazır bulundu. Tüm sanıkların savunmalarının
alınması, tanıkların dinlenmesi ve kanıtların toplanmış olması nedeniyle mahkeme
karar verileceğini bildirerek, müdahil ve sanık avukatlara ‘son sözlerini' sordu.
Sanık avukatlarından Hakkı Kurtuluş, cezaevi olaylarının yaşandığı dönemde
Olağanüstü Hal uygulaması bulunduğunu, asayişi sağlamakla görevli olan kolluk
kuvvetlerinin silah kullanma yetkileri olmasına rağmen bunu yapmadıklarını,
olayda meşru müdafa şartlarının oluştuğunu belirterek beraat kararı verilmesini
istedi. Sanık avukatlarından İlker Tuna ise, cezaevindeki isyanın tutuklular
tarafından önceden planlanıp organize edildiğini savunarak, müvekkilleri için
beraat istedi.
Müdahil avukat Sezgin Tanrıkulu, geçen 10 yıl içinde 30'dan fazla mahkeme heyeti
değiştiğini söylerken, “Dava makul sürede sonuçlanmadığı için Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi'ne (AİHM) başvurduk. Davanın 10 yıl sürmesi sanıkların korunduklarının
göstergesidir. Yargılama boyunca hiçbir talebimiz kabul edilmedi. Sanıklara
soru soramadık. Hoşgörüden faydalanarak serbest dolaşıyorlar. Mahkemeden vicdani
kanaatini kullanarak adalet bekliyoruz'' dedi.
Cumhuriyet Savcısı Lütfü Karabacak, davaya ilişkin açıkladığı esas hakkındaki
görüşünde, cezaevindeki olayların bastırılması için dönemin Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'nden yardım istendiğini, güvenlik güçlerinin koğuş elektriklerini keserek
cop ve kalkanlarla müdahalede bulunduklarını, 10 tutuklunun ölümüne neden olunduğunu
söyledi. Savcı Karabacak, yargılanan 62 polis ve asker sanık için TCK'nın 452/1,
31, 33, 36 maddeleri uyarınca ‘Katil kastı olmadan birden fazla kişiyi öldürmeye
sebebiyet vermek' suçundan ceza verilmesini istedi. ‘Görevi ihmal' suçundan
TCK'nın 230'uncu maddesi gereğince 1 yıla kadar hapisleri istenen emniyet amirleri
Hamza Altınbaş, Mahmut Kızışar, Nesimi Özbaş'ın ise kanıt yetersizliğinden beraat
etmelerini istendi.
Savcı, ‘Kasten adam yaralamak' suçundan yargılanan infaz koruma memurları Fethi
Ahmet Onat, Recep Alaca, Halil Uygun, Şakir Tanrıseven, cezaevi müdürleri Mahmut
Çaça, Aziz Güven ile olaylarda yaralanan ve Gaziantep'e sevkedilen Kadri Demir
adlı tutukluya, ‘Sevki uygundur' raporu verip ölümüne neden olduğu için ‘Görevi
ihmalden' suçundan 3 yıla kadar hapsi istenen cezaevi doktoru Serdar Gök'ün
işledikleri suça öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davalarının
ortadan kaldırılmasını istedi.
Mahkeme, 62 sanığa ‘Kastın aşılması suretiyle 1'den fazla kişiyi öldürmek'
suçundan TCK'nın 450/5 ve 452/1 maddesi uyarınca önce 18 yıl hapis cezası verdi.
Bu ceza, hafifletici nedenlerle 6 yıla indirildi. Sanıkların iyi hallerini dikkate
alan mahkeme sanıklara 5'er yıl hapis ve 3'er yıl kamu hizmetlerinden men edilmesine
karar verdi.
Mahkeme, emniyet amirleri Nesimi Özbaş, Mahmut Kızışar ve Hamza Altınbaş'ın
kanıt yetersizliğinden beraatlerine, infaz koruma memurları Fethi Ahmet Onat,
Recep Alaca, Halil Uygun, Şakir Tanrıseven, cezaevi müdürleri Mahmut Çaça, Aziz
Güven ile cezaevi doktoru Serdar Gök'ün ise işledikleri suça öngörülen 5 yıllık
zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle dosyalarının ortadan kaldırılmasına oy
çokluğuyla karar verdi.
Üye hakim Sadık Gözükara ise, sanıkların ‘kasten adam öldürmek' suçundan cezalandırılmaları
gerektiğini savunarak karara muhalif kaldı. 5'er yıl hapis cezasına çarptırılan
62 sanığın işlediği suçun 23 Nisan 1999 öncesinde gerçekleşmesi nedeniyle aldıkları
ceza 4616 sayılı Şartla Salıverme ve Cezaların Ertelenmesi Kanunu kapsamına
girmesi nedeniyle tutuklanmalarının söz konusu olmadığı belirtildi.
milliyet