Erdoğan, bürokrasiyi eleştirdi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bürokrasinin, "yılların, kendilerine vermiş
olduğu bir gücü acımasızca kullandığını" ifade ederek, "Bürokrasi,
bürokrasi, bürokratik oligarşi filan falan deyip duruyorum. Belki bürokrat arkadaşlarım
da bundan rahatsız oluyorlar. Ama bu yanlışı yapmayanlar hiç rahatsız olmasınlar"
dedi.
Erdoğan, Hilton Oteli'nde düzenlenen Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve
Üreticileri Birliği (SETBİR) Genel Kurulu'na katıldı.
İstihdamın en önemli sorunların başında geldiği Türkiye'de, bunu gidermeye
dönük sektörlerin başında hayvancılığın geldiğini belirten Başbakan Erdoğan,
Türkiye'nin tarım ülkesi olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, geniş ve verimli arazileri, küçük ve büyük baş hayvan potansiyeli
ile bölge ülkeleriyle aslında rahatlıkla rekabet edebilecek güce sahip olduğunu
anlatan Erdoğan, "Ama yılların ihmali, maalesef bizim bu gücümüzü ortadan
kaldırmıştır. Şimdi bir toparlanma dönemi içindedir" dedi.
Geçmişte, yeterince planlı çalışılmadığını, Türkiye'nin potansiyelinin yeterince
değerlendirilmediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Süreç içinde sorunlar üst üste katlanarak büyümüş, çözümü de güçleşmiştir.
Bu çözümleri üretebilmek ve bu sıkıntıları ortadan kaldırabilmek şartları ne
yazık ki güç hale gelmiştir. Çünkü rekabet halinde olduğumuz ülkeler, ciddi
mesafeler almıştır.
Biz ise hep olumsuz istikamette gelişmeler kaydettik. ülkemizdeki büyük ve
küçük baş hayvanlarla ilgili rakamlara baktığımızda, bir çok cinsin yanı sıra
bunların bir defa sayı itibariyle sürekli azaldığını gördüğümüz gibi verimlilikte
de ciddi düşüşlerin olduğunu gördük. Fakat son 3 yılda sayı olarak azalma belki
var ama verimliliğe baktığımızda ciddi bir artış görüyoruz."
MAKRO HEDEFLER
1980 yılından itibaren hayvancılık sektöründe yaşanan olumsuz gelişmelerin,
"uygulanan ekonomik politikaların yanı sıra, ülke meselelerine bakış açısındaki
yanlışlarla da doğrudan ilgili olduğunu" ifade eden Başbakan Erdoğan, sektörün
her şeyden önce çeşitli stratejileri bulunduğunu söyledi. Ülke siyasetini belirleyenlerin
meseleleri bir bütünlük içinde ele almazlarsa, sorunların "kördüğüm"
olacağını anlatan Başbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Göreve geldiğimiz
günden beri yapmaya çalıştığımız şey; bütünlüklü bir siyaset ve yönetim anlayışı
oluşturmaktır. Bunu sektörle iç içe yapmak da bizim en önemli hedefimizdir.
Her şeyden önce makro hedefleri tutturmadan, sektörel düzenlemeler yapamazsınız.
Ne mutlu ki bize, Türkiye son 3 yılda bütün makro ekonomik hedeflerine ulaşmıştır."
KÖYDES Projesi'ne de değinen Erdoğan, geçen yıl köye dönük projelere 500 milyon
dolar, bu yıl ise 2 katrilyon lira kaynak ayrıldığını söyledi. Erdoğan, bu adımı
atarken, çiftçinin, köylünün, tarımla uğraşan vatandaşların kendilerine özgüven
oluşturacak bir alt yapı oluşturmasını hedeflediklerini kaydederek, köydeki
hayat kalitesini yükseltmenin, ekonominin geneli açısından da hayati öneme sahip
olduğuna işaret etti. "1000 Köye 1000 Tarımcı Projesi" kapsamında
yapılanları da anlatan Başbakan Erdoğan, bu projeyi daha ileri noktaya taşıyarak
özellikle tarım ve hayvancılığın kalkınmasına katkı sağlamak istediklerini söyledi.
"ALDIĞIM MAAŞTA BUNUN HAKKI VAR"
Bilgi ve tecrübeyi bir araya getirerek, geleceğe yürümenin kararını verdiklerini
ve bu yöndeki gayretlerini sürdüreceklerini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yıllar boyunca süregelen ihmalin, vurdumduymazlığın ne boyutlara geldiğini
biliyorsunuz. Değerlendirmelerinizi, eleştiri ve önerilerinizi alacağız, imkanlarımız
ölçüsünde de ne gerekiyorsa bunu da yapacağız, yapmaya mecburuz.
Tabii her zaman söylüyorum, zaman zaman da 'acaba fazla mı bu işi kaçırdım'
diye de düşünüyorum. Hep, 'bürokrasi, bürokrasi, bürokratik oligarşi filan falan'
deyip duruyorum. Belki bürokrat arkadaşlarım da bundan rahatsız oluyorlar. Ama
bu yanlışı yapmayanlar hiç rahatsız olmasınlar. 'Ben görevimi yapıyorum' desin.
Ama bir de bakıyorum, girişimci, müteşebbis bu konuda bir adım atacak, adım
attığı zaman kalkıp bir masadan öbür masaya, bir masadan öbür masaya gidiyor.
Eğer böyle bir turnike, bürokratik bir turnike oluşturacak olursak, bu ülkemdeki
girişimciyi de yoruyor ve 'lanet olsun' deyip ondan sonra da bir kenara çekiliyor.
İşte biz bunu istemiyoruz.
Benim bürokratım Allah aşkına şunu yapsın; şu anda benim huzuruma gelen bu
girişimci, aslında 'benim aldığım şu maaşta bunun hakkı var, yani ben bu maaşı
alıyorsam eğer bu girişimci güçlenirse, daha güç bulursa, ülkemde yatırımlar
yaparsa, benim gibi bir çok insanın da istihdamına vesile olacak, biran önce
benim bunun işini görmem gerekir' anlayışıyla bunu düşünmesi lazım, buna katkıda
bulunması lazım. Bu yapılıyor mu? Maalesef yapılmıyor. İşte biz bunun üzüntüsü
içindeyiz, hüznü içindeyiz.
Yılların, kendilerine vermiş olduğu bir gücü acımasızca kullanıyorlar. Bunu
görüyoruz... Bunu hep birlikte aşmaya da mecburuz.
Er ya da geç bu aşılmalı. Bu sadece Türkiye'nin sorunu mu? Hayır.
Dünyanın sorunu. ABD'ye gidin aynı şeyden şikayetçi görürsünüz, Avrupa'ya,
gidin orada da aynı şeyden şikayetçi görürsünüz. Bunu en azından asgariye indirmek
bizim görevimiz."