Cumhurbaşkanı Gül: Büyük üzüntü duyuyorum

Cumhurbaşkanı Gül Kophenhag'da konuştu

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 19 Mart 2014 07:33, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Cumhurbaşkanı Gül: Büyük üzüntü duyuyorum

Yavuz SEMERCİ / KOPENHAG

Mutlu insanlar diyarı olarak bilinen Danimarka'nın Kraliçesi 2. Margrethe'nin daveti üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le 2 günlük bir ziyaret için Kopenhag'dayız. İlk kez Türkiye'den Danimarka'ya bir devlet ziyareti düzenleniyor, o nedenle bu ziyaret ayrı bir önem taşıyor. Kopenhag'daki görüşmeler, iki ülke siyasi ve ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi ve Türkiye'nin AB müzakere sürecinin haricinde "yeşil" gündeme odaklanıyor.

Gül, dün ilk olarak Türk ve Danimarkalı işadamlarıyla bir çalışma yemeğine katıldı. Daha sonra Danimarka Sanayiciler Birliği'nde düzenlenen İş Forumu açılışına gittik. Oturuma Veliaht Prens Frederik de katıldı. Akşam ise Danimarka Kraliçesi 2. Margrethe ve eşi Prens Henrik tarafından Gül çifti onuruna Amalienborg Sarayı'nda resmi akşam yemeği verildi.

Ziyaretin ikinci gününde Veliaht Prens Frederik, Gül'e Danimarka'nın yeşil stratejisini yerinde gösterecek. Yeşil gündem çerçevesinde, ilk durak Yeşil Ev (Greenhouse) olacak. Gül, dünyanın enüsilin ihtiyacının yarısından fazlasını üreten Novo Nordisk'in fabrikasını da ziyaret edecek. Gül'le bu yoğun Kopenhag gündemi arasında Türkiye gündemiyle ilgili görüşme fırsatımız oldu. İşte Gül'ün mesajları:

- Bir siyasi mücadele dönemi sürüyor. Bu arada devletin kurumları arasında da bazı çatışmalar yansıyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz siyasi iklimin kimseyi mutlu etmemesi gerekir herhalde. Bütün bu yaşadıklarımızdan rahatsızım ve büyük bir üzüntü duyuyorum. Öyle oluyor ki birdenbire eski Türkiye manzaralarına benzer manzaralar çıkmaya başlıyor. Cenazeler kalkıyor. Yüz binler yine sokaklarda. Cenazeler bir o taraftan, bir bu taraftan gibi algılar oluşuyor. Ama çok şükür ki babalar, anneler bunu hemen yıktılar ve buna hiç fırsat vermediler.

- Bir hasar tespiti yapmak gerekecek mi?

Anayasal kurumlara baktığınızda Silahlı Kuvvetler'le, Anayasa Mahkemesi'yle, Yargıtay'la ilgili değil problem. Tabii ki bütün kurumların içerisinde, siyasetin içinde, toplumun içinde farklı görüşte olanlar var. Bu ayrı bir konu. Ama baktığınızda Türkiye'nin kurallarının biraz noksanlığından kaynaklanıyor.

- Kuralların eksikliğinden mi kaynaklanıyor, yoksa zor zamanlarda kuralları kaldırmaktan mı kaynaklanıyor? Bu süreç Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar sürecek deniliyor...

Bunların seçimlerle bağlantısını kurmamak gerekir. Siz eğer şeffaflıkla ilgili tüm kuralları yerine getirirseniz; Sayıştay'ından, İhale Yasası'ndan, mal bildiriminden tutun da bütün imarlarla ilgili kurallara kadar bunları çok sıkı kayıt altına alacak şekilde getirirseniz sorunlar olmaz. Kural ihlali varsa veya bir telefon yetkisiz şekilde dinleniyorsa bunların cezaları o kadar kesin hale gelir ki bütün bunları kimse yapmaya cesaret edemez, herkes cezasını ödemeye başlar.

- Bir restorasyon dönemine mi ihtiyaç var?

10 sene içinde 3-4 sene önceki gibi parlak bir havamızın olmadığını herkes görüyor. Bunu hepimizin hemen geri kazanması lazım...

- Yaşananlar çok geçmişe benzemiyor. Yarısı Başbakan'a hırsız diyor, diğer yarısı paralel devlet diyor. Paralel yapı var mı?

Devlet kurumlarının içinde farklı dayanışmaların olduğunu görüyoruz. Herkes her kademeye gelebilir. Çalışanların referansı Anayasa, kanunlar, hiyerarşi olacaktır. Bunun dışında bir dayanışma söz konusu olduğunda buna hiç kimse müsaade etmez.

- Var mı efendim?

Tabii var. Bu tip dayanışmanın örnekleri var; dolayısıyla buna müsaade edilemez.

- Yolsuzlukların engellenmesine yönelik bir algı var.

Yok yok. Yolsuzluklarla ilgili hiçbir şaibe bırakılamaz. Bütün bunlarla ilgili ne gerekiyorsa açık, şeffaf bir biçimde soruşturmalar yapılır, hukuki süreçler hepsi çalıştırılır ve çalışması gerekir de.

- Başbakan ile oğlu arasındaki konuşmayı dinlediniz mi?

Ben inanın ki onları dinlemiyorum. Ama tabii ki sizin yazdıklarınızı okuyoruz. Başbakan'ın paralel yapıyla ilgili vurguları çok yüksek; vahim bir yapılanma olduğu Milli Güvenlik Kurulu'nda da gündeme gelmiş.

- Sizce vahamet hangi boyutlarda?

Kanunsuzluk yapanlara, suç işleyenlere, farklı referanslarla devlet sistemi içinde hareket edenlere yönelik yasal süreçler tabii ki işler. Bunun dışında insanların farklı fikirleri olur, suç işlemediyseler söyleyebileceğiniz bir şey yok...

- Çözüm süreciyle ilgili değişik yorumlar yapılıyor...

Türkiye'nin esas yapısal meselesi, söylediğiniz şeydir. Seçimlerden sonra Türkiye'nin aslında nasıl manzaralarla karşı karşıya kalacağına siyasetçiler, herkes kafa yormalı ve Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü herhangi bir şekilde tehdit edecek, riske atacak bir gelişme kesinlikle olmamalı. Demokratik anlayışımız çerçevesinde, özgürlükler çerçevesinde Türkiye bu konuda önemli adımlar atıyor. İşe bakın ki geçen gün yasalaşan demokratikleşme paketlerinden biri bununla ilgilidir ve ne bir kişi yazı yazdı, ne bir kişi bir söylemde bulundu lehte veya aleyhte. Türkiye'nin temel meselelerinden birisiydi halbuki.

- Dış güçler söylemi var. Kimdir bu dış güçler?

Ben bunları kabul etmiyorum. Doğru bulmuyorum açık söyleyeyim. Tabii ki Türkiye'nin müzmin kararlı muhalifleri vardır. Ama bunlar belli çevrelerdir ve her zaman biliriz. Ama tutup da 10 sene boyunca bize övgüler yazmış, bizim yaptığımız güzel hareketleri takdir etmiş, her yerde övmüş olanlar şimdi haklı veya haksız bizi tenkit ediyorsa hemen Türkiye düşmanı ilan etmek, bunlar biraz üçüncü dünya söylemi şeyler. Türkiye buradan kurtuldu. Tabii ki siz kendi yaranızı açık bırakırsanız oraya gelip sinekler konar.

- Berkin'le ilgili bir gelişme var mı?

Önce hepimiz, Berkin olur, Burak olur, şehit polisimiz olur, hepsini acısını derinden hissetmeliyiz. Çünkü bu ölümler, her bir ailenin kendi kıyametidir. Dolayısıyla bunun acılarını hepimiz duymamız gerekir. Ve bunların tekrarlanmaması için, faillerinin mutlaka ortaya çıkarılması lazım. İşte hukuk devleti dediğimiz şey bu. Ki bir daha olmasın.

- Kırım meselesi?

Türkiye'nin tezi şu: Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü tanıyoruz. Bu şekilde ülkelerin bölünmesine, ayrılmasına taraftar değiliz. Bunların yolu açıldığında nerede ne göreceğinizi bilemezsiniz. Onun için müttefiklerimizle istişare içindeyiz. Rusya da bizim yakın komşumuz olduğu için onlarla da her seviyede görüşülüyor. Yeni bir soğuk savaş dönemi başlamaması lazım. Başlarsa herkes bundan zarar görür. Derslerin alınmış olması lazım...

- Danimarka'daki karşılama ne güzeldi değil mi?

Seremoniler, semboller önemli. Türkler dediğinizde de aklınıza at gelir...

- Bizdeki karşılamalarda at yok, kullanabilir miyiz?

Genelkurmay'a sordum. Çalışma yapıyorlar. Onlar da istedi. Bakalım...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber