Van Gölü alarm veriyor!
Türkiye'nin en büyük gölü olma konumunda olan Van Gölü, çevresindeki yerleşim yerlerinin büyümesi ve atıkların doğrudan veya dolaylı yollarla sularına dökülmesi sonucu kirlilik alarmı veriyor. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Van Gölü'ne akan kaynakların üzerine inşa edilen HES ve barajlara dikkat çekerek, bunların engellenmemesi halinde gölün gözden çıkarılabileceği uyarısında bulundu.

Son yıllarda bu kirliliğin ciddi anlamda vücut bulduğu yerlerden Van'ın her
geçen gün göç alması ve nüfusunun gittikçe yükselmesi ile Van Gölü'ndeki kirlilik
tehlikeli boyutlara ulaştı. 2014 Mart seçimleri ile beraber büyükşehir statüsüne
kavuşan kentteki atık su arıtma tesisi ile Van Gölü'nün çevresindeki taş ocakları
ve barajlar, gölün geleceğini tehdit ediyor. Bunun yanı sıra gölün civarında
yaşayan insan sayısının bir milyonu geçmesiyle beraber, göldeki kirlilik de
üst safhalara ulaştı. Yine dünyada sadece Van Gölü'nde yaşayan inci kefali balığı,
gölde oluşan kirlilik ve yanlış avlanma sebebi ile yok olma riski ile karşı
karşıya. Sivil bir inisiyatif veya gölün civarındaki belediyeler önlem almadığı
takdirde, bir çok medeniyete tanıklık ve ev sahipliği yapan Türkiye'nin en büyük
gölü konumundaki Van Gölü yok olmakla yüz yüze kalacak. 17 yıldır Van Gölü'ndeki
balıklar, göldeki popülasyon ile kaçak balıkçılığı önleme üzerine araştırmalar
yapan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa
Sarı, Van ve Van Gölü'ne akan kaynakların üzerine inşa edilen HES ve barajlara
dikkat çekerek, bunların engellenmemesi halinde Van Gölü'nün gözden çıkarılabileceği
uyarısında bulundu.
'Kaybeden hep Van Gölü oldu'
Akademik çalışmaların yanı sıra kurucusu olduğu Doğa Gözlemcileri Derneği'nin
başkanlığını sürdüren Sarı, Van Gölü'nün dünyanın en kıymetli ve nadide ekosistemlerinden
birisi olduğunu belirtti. Van Gölü çevresine yerleşen insanların atıklarını
doğrudan veya dolaylı olarak göle döktüğünü kaydeden Sarı, "Bugün Van Gölü'nün
etrafında bir milyondan fazla nüfus yaşıyor. Bu insanların atıklarının tamamı
Van Gölü'ne gidiyor" dedi. Van Gölü'nün çevresinde son yıllarda yoğun bir atık
arıtma tesisi yapma faaliyeti yürütüldüğünü belirten Sarı, ancak bu arıtma tesislerinin
hiç birinin doğru dürüst çalışmadığına vurgu yaptı.
'Devlet çevreyi korumak zorundadır'
Türkiye'deki hiçbir su havzasının Van Gölü havzası kadar geniş su kütlesine
sahip olmadığını söyleyen Sarı, "Van ve Van Gölü havzası su kaynakları açısından
çok önemli. Bu kaynakları HES ile baraj ile ya da yanlış kullanımla kirletmeyelim"
dedi. Devletin çevreye olan olumsuz yaklaşımına da dikkat çeken Sarı, kalkınma
ve çevreyi bir madalyonun iki yüzüne benzeterek, birisi olmadan diğerinin olamayacağını
ifade etti. Sarı, "Bir taraftan kalkınarak, öbür taraftan kalkınırken çevreye
zarar vermeyeceğiz. Kalkınmayı tetikleyen unsur, insanların gelir seviyesinin
arttırılmasıdır. Bunu kim yapar, devlet ve hükümetler yapar. Devlet aynı zamanda
çevreyi korumak zorunda mıdır, evet korumak zorundadır. Ama bir taraftan insanların
gelir düzeyi arttırılsın diye devlet bir politika geliştirirken, aynı politikanın
içerisinde çevreyi koruma yaklaşımı ne yazık ki zayıf kalmaktadır" dedi.