Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Altaylı, etkin bir kaynağa
dayanarak, "Atabey Operasyonu" na ilişkin hafta sonu önemli bir haberi köşe
yazısından aktardı.
Buna göre, Emniyet'in "Atabey Operasyonu" nu başlattığı dakikalarda, bazı
gazetecileri Genelkurmay Başkanlığı önüne çağırarak ele geçirilecek silah ve
mühimmat listesini veren kişinin, güvenlik kameralarına yansıyan görüntüleri
bulunmuştu.
Genelkurmay ile hiçbir bağlantısı olmadığı belirlenen bu kişi, operasyonu yapan
emniyet ve savcının dahi elinde olmayan bilgi ve belgeleri, sarı zarf içinde
bazı gazetelere servis yaparken, çevredeki güvenlik kameralarına yakalanmıştı.
Altaylı, önemli kaynağına dayanarak, bu kişinin Genelkurmay'ın kameralarına
yansıyan görüntülerinin Emniyet'e ulaştırıldığını bildirdi.
Hatta, bu kişinin "en fazla 25 yaşında, kısa kollu tişört giymiş, atletik
yapılı, uzun boylu bir erkek" olduğu bilgisini de kaynağının aktarımı ile
yazısına taşıdı.
"Bizde yok..."
Peki, Emniyet'e ulaşan görüntülerin incelemesi sonucunda ne çıktı? Soruyu
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya yönelttik.
Aksu, kendisine bu konuda herhangi bir bilgi ve veri gelmediğini belirterek söze
başladı.
"Belki görüntüler doğrudan Emniyet Genel Müdürümüze iletilmiş olabilir.
Kendisine sormam lazım" demekle yetindi.
Aksu'dan gelecek yanıtı beklemeden, sorumuzu Emniyet Genel Müdürü Gökhan
Aydıner'e aktardık.
Genel Müdür Aydıner'in yanıtı da Bakan Aksu'dan farklı olmadı:
"Sayın Altaylı'yı okuyunca arkadaşlara da sordum, bize ulaşmış herhangi bir
kayıt veya görüntü yok..."
Genel Müdür Aydıner, hoş sohbet, babacan, insancıl; ancak bir o kadar da
kuralcı, ketum tavrı ile "yargıya intikal etmiş konu hakkında" daha fazla
konuşmak istemedi.
Araştırmam gösterdi ki, görüntüler sadece Emniyet Genel Müdürlüğü makamına
değil, Emniyet İstihbarat ve Ankara Emniyeti'ne de yok.
"İçimizdeki kama..."
Ancak, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet de boş durmamış.
Onlar da bu kişinin kim olabileceği konusunda kolları sıvayıp "derin çalışma"
yapmış.
Önemli bilgi ve veriye de ulaşılmış.
Tepe noktalardaki kanaat, Genelkurmay Başkanlığı önünde gazetecilere servis
yapan kişinin "Emniyet içinden biri" olduğu yönünde.
Hatta, "Ankara'da görevli bir polis olduğuna" dönük de katı bir inanç var.
Emniyet'in tepe noktasında, bu kişi ve kişilerden "içimizdeki kama" olarak söz
ediliyor.
Genelkurmay önünde servis yapan kişiye "kama" denmesinin nedenini etkin isim
şöyle açıklıyor:
"Amacı belli; Başbakan Erdoğan ve danışmanı Cüneyd Zapsu'ya askerlerin suikast
düzenleyeceği kanaatini kamuoyunda yaratmak. Böylece Genelkurmay'la hükümetin,
hatta Emniyet'in arasını açmak, soğukluk yaratmak. Ama oyunu tutmadı."
Bu kişinin "polis" olduğuna dönük kanının nedeni ise operasyon öncesinde yaşanan
gelişmeler...
Anlaşılıyor ki Emniyet, kendisine gelen bir ihbar mesajını alır almaz Eryaman
baskınını gerçekleştirmemiş.
Bir süre istihbarat çalışması yapmış, birkaç evde "izleme ve teknik takipte"
bulunmuş.
Operasyon öncesi bazı veriler ve belgeler de bu sırada elde edilmiş.
Dolayısıyla, gazetecilere daha operasyon başladığı dakikalarda sarı zarfla
dağıtılanlar, bu izleme ve teknik istihbarat çalışmasında elde edilen
belgelerden oluşuyor.
Peki kim bu kişi veya kişiler? Görüntüsü olsa da, olmasa da Emniyet
"içindeki kamanın sapını", başka yerlere batmadan yakalamış.
Kamayı içinden çıkarıp atmaya, hatta bir daha zarar vermemesi için sapını ezip,
ucunu burmaya kararlı.
muharrem sarıkaya/sabah