Bir zamanlar sokağın çocuklarıydılar

Kimi 3 kimi 5 yıl boyunca köprü altlarında, hurda arabaların içinde yaşadı. Aç kaldılar; kimsesiz, korumasızdılar. Büyüdüler, geçmişe sünger çekip meslek sahibi oldular. Hayatlarındaki dönüm noktası da İstanbul Gençlik Rehabilitasyon ve Meslek Edindirme Merkezi ile tanıştıkları yıldı.

Haber Giriş : 15 Ocak 2015 19:24, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bir zamanlar sokağın çocuklarıydılar

Üç genç... Üç kader arkadaşı... Hikayeleri benzer... Onlar, bir zamanlar sokakta yaşayan çocuklardı. Kimi baba, kimi ağabey şiddetinden kaçmak için sokağa sığınmak zorunda kaldı. Kimi de annesinin vefatından sonra kimse sahip çıkmadığı için...

Şu anda üçü de meslek sahibi... Başları dik... Ellerine altın bileziklerini takmış olmanın gururu içindeler. Ortak paydaları, İSMEM mezunu olmaları.

İstanbul Gençlik Rehabilitasyon ve Meslek Edindirme Merkezi'ne (İSMEM) geldiklerinde toydular. Kafaları karışık, hayattan umutları yoktu. Ancak burada geçirdikleri süre içinde her biri ayakları yere sağlam basan gençler haline geldiler.

Umudun yeşerdiği yer: İSMEM

Merkez 2003 yılında kuruldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteriyor. Amacı sokakta yaşayan çocukları topluma kazandırmak.

Merkez 14 - 21 yaş arası gençleri alıyor. Hem rehabilite ediyor hem de meslek sahibi ediyor. Bilgisayar, ağaç işleri, berberlik, bahçıvanlık, CNC, elektrik, elektronik, sıhhi tesisat ve boyacılık alanlarında eğitimler veriliyor. Gençler bir yandan da eğitim-öğrenimlerine devam ediyor.

2004 yılından bugüne toplam 1699 gence mesleki eğitim ve rehabilitasyon hizmeti verildi. 463 genç bu eğitim sürecini başarıyla tamamladı. 19 genç halen İstanbul Darülaceze Müdürlüğü bünyesinde çalışıyor.

İşte bu gençlerden üçü ile İstanbul Darülaceze Müdürlüğü'nde bir araya geldik. Sokağı, İSMEM'in kazandırdıklarını ve geleceği konuştuk.

9 yaşında sokakta... Tek başına...

C.T, 1988 doğumlu. Sokakla 9 yaşında tanıştı.

Bir çocuğun kolay kolay kaldırabileceği bir şey değil yaşadıkları. Onun kabusu 6 aylıkken annesini kaybetmesiyle başlıyor. 7 yaşına kadar babasının yüzünü dahi görmüyor. Dede sahip çıkıyor. Dedesinin vefatıyla yüzleşmeler de başlıyor.

Çocuğuna sahip çıkmayan bir baba, okula göndermek yerine çalışmasını isteyen bir amca var hayatında... Kendi yaşıtındaki çocukların oyun oynaması, amcasına ilk isyan bayrağını çekmesine sebep oluyor. Amcasının oto tamirhanesinde çalışmasındaki ısrarı, sokağa açılan bir kapının anahtarı oluyor.

"Babam vefat edince evden kaçmalarım arttı. Önce kendi semtimizde yani Gazi Mahallesi'nde kalmaya başladım. İlk zamanlar uzağa gidemiyordum; hem küçüktüm hem de korkuyordum. Amcamlar geceleri nerede kaldığımı bilmiyorlardı. Zaman ilerledikçe, yani alıştıkça Gaziosmanpaşa, Küçükköy, Taksim, Beyoğlu'na doğru gittim. Böyle üç yıl geçti."

Günlerce aç dolaştığı oldu. Karnını doyurmak için hırsızlık yaptığını, hatta park edilmiş minibüslerin içine girip bozuk para aldıklarını ifade ediyor C.T.

Sokağın soğuğu

Sokakta yaşayanlar için en büyük sorun kış mevsiminde kalacak yer bulmak.

C.T. sokakta yaşadığı sürece üşümemek için kendince bir yol geliştirdiğini söylüyor:

"Çamurun içinde yattığım oldu. Sabaha kadar üzerime yağan yağmurdan kalkamadığım zamanlar da... Genelde tamirhanelerin önündeki hurda arabaların içinde yatıyordum, oralar biraz daha sıcak oluyor. Üst üste giyiniyordum. Arabanın içine girdim, sabah uyandığımda arabanın arka camı hariç her yeri karla kaplıydı. Ayaklarım donmak üzereydi, internet kafeye gidip ısındım."

13 yaşındayken Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu yurtlarıyla tanışıyor. Ancak yapamıyor. Defalarca kaçıyor.

En sonunda da İSMEM (İstanbul Gençlik Rehabilitasyon ve Meslek Edindirme Merkezi) ile tanışıyor.

İSMEM'li yıllar

Tam adı: İstanbul Gençlik Rehabilitasyon ve Meslek Edindirme Merkezi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı. Sokakta yaşayan gençlerin topluma kazandırılmasını amaçlıyor. Gençler burada aldıkları eğitimle meslek sahibi oluyor.

İSMEM hayatındaki en önemli durak. Onu meslek sahibi yapan, ona özgüvenini yeniden kazandıran ve eşiyle tanışmasına vesile olan yer.

C.T. merkeze gelir gelmez bölüm seçimi yaptı. Tek tercihi vardı, o da bilgisayar.

İSMEM'deki eğitim süreci tam dört yıl sürdü. Bir yandan müfredat dersleri aldı, bir yandan da mesleki ve teknik eğitim.

"Devletin yurtlarında kalırken 'Buradan çıkarsam n'apacağım?' sorusunu sorardım. Gelecekten korkardım. 18 yaşına geldiğimde beni yollayacaklardı. Mesleki eğitimim yoktu, tüm bunların hepsini İSMEM'de öğrendim. Eğitimden sonra bize 'Gidin' demediler. Bizi bekar evlerine yerleştirdiler. Eşyamızı aldılar. Kendi ayaklarımızın üzerinde durabileceğimize kanaat getirdiklerinde de bizi mezun ettiler. Sokakta kalsaydım, nerede olurdum bilmiyorum. Belki cezaevinde, belki de donarak ölmüştüm" diyor.

İlk parasını 2005 yılında kazandı. Şu anda bilgisayar tamiri, sistem network alanlarında uzman. Darülaceze'nin İstanbul Kayışdağı'ndaki müdürlüğünde çalışıyor. "Buradan ayrılırsam kendi dükkanımı kurup paramı kazanacak durumdayım ama ayrılmayı düşünmüyorum" diyor.

27 yaşındaki C.T'nin eşi 5 buçuk aylık hamile. Kız bebek bekliyorlar. Kızına "Mine" ismini vermeyi düşünüyorlar. Mine, annesinin adı.

Ağabey şiddetinden kaçıp sokağa sığınmak

İ.A'nın en büyük özlemi hiç görmediği aile sevgisi. Sekiz çocuklu bir ailenin çocuğu olmanın bedelini dayak yiyerek ödediğini söylüyor. Bir de annesi ve babasının bu şiddete göz yumduğunu... Ağabeyinden gördüğü şiddet üç yıl sürdü; dayanılmaz noktaya vardığındaysa evine de, okuluna da veda etti.

İ.A : "Sokaktan çok korkuyordum ama dayaktan daha çok korkuyordum. Mecburen kaçtım" diye özetliyor durumunu.

"Biz ilk tayfayız"

29 yaşındaki İ.A, "Türkiye sokakta yaşayan çocukların varlığını fark ettiğinde biz sokaktaydık" diyor. 1997 yılında sokakta yaşamaya başladı. Henüz 9 yaşındaydı.

Sokaktayken tiner, hap ve bally kullandığını söylüyor. Daha çok ısınmak için madde kullanıldığına dikkat çekiyor. Onun kullanma nedeniyse farklı. "Genelde tineri utanma duygusunu yenmek için kullandım. Para isterken çok utanırdım. Tinerden sonra rahat rahat gidip para isterdim. Aldığım parayla da karnımı doyururdum" diyor.

"Isınmak için hayvanları takip ederdik"

Sokakta yaşadığı üç yıl boyunca üç arkadaşıyla birlikte hareket etti. Yazın herhangi bir sorun yaşamadığını ama kışın soğuğunda çok sıkıntı çektiğini anlatıyor. Daha çok ATM kulübelerinde, havalandırma önlerinde ve garajlarda yatıp kalktığını söylüyor; "Hayvanlar ısınacak yeri bulurdu. Biz de onları takip ederdik, bizi sıcak yere götürürlerdi. Onların yattığı yerde yatardık. Mesela ağaç altları çok sıcak olur. Selvi ağacının üstü kapalıdır, altı sıcak olur. Eskiden karton serer onun altında yatardık. Bakırköy'de köprü altları var. Uyumamız gereken zamanlarda hayvanlar bize çok yardımcı oldu" diyor.

"İBB benim ailem"

İSMEM'e 2006 yılında geldi. Artık 20 yaşındaydı. İlk geldiğinde hangi bölümü okumak istediğini sordular. Tereddüt etmeden "Bilgisayar" dedi.

Askerlikten sonra İSMEM, İ.A'yı reklamcılık şirketine işe yerleştirdi, orada veri elemanı olarak çalıştı.

O da Darülaceze'nin Kayışdağı'ndaki müdürlüğünde çalışıyor. Kadro sıkıntısından dolayı şu anda temizlik elemanı. En kısa zamanda bilgisayar başına geçmek istiyor.

"İSMEM hayatıma, SHÇEK (Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Genel Müdürlüğü) yurtlarının katamadığını kattı. Giriş gelişme sonuç diyebileceğim tek yer. Sonuç odaklı bir kurum. SHÇEK öyle değil. 'Biz çocuğa eğitim verelim, sonra ne yapıyorsa yapsın' mantığı var. Sonuç odaklı bir kurum değil. Biz İBB sayesinde para kazandık, üstelik bize ev de kurdular. Bunlar bize özgüven kazandırdı. Buradaki insanlara ebeveyn gözüyle bakıyoruz" diyor.

Oyuncak özlemi

Çocukluğunda bir tane bile oyuncağı olmadı N.Ö'nün. Oyuncak hasreti meslek seçiminde de etkili oldu.

Kaynak, demir doğrama yapıyor. N.Ö "Küçükken de bu tip işlere yatkındım. Benim hiç oyuncağım olmadı. Kendim yapmaya çalıştım hep. Sağda solda bulduğum tekerlekleri birleştirir, kendime oyuncak yapardım. Uçurtma, sapanlar, üflemeli bir şeyler de yaptım" diyor.

İSMEM'de mekanik okudu. Darülaceze'nin Kayışdağı'ndaki merkezinde demir-alüminyum işlerinden o sorumlu. Herhangi bir yatak kırıldığında direkt onun kapısı çalınıyor. Teknik serviste üç kişiler.

İşini severek yapıyor. "Ekmek kazanıyorum. Yapmak zorunda olduğum için değil sevdiğim için yapıyorum. Çalışmaya devam ediyorum" diyor.

"Kaderle dans edilmez"

Sokakla tanıştığında 8 yaşındaydı. Aile içi şiddetten dolayı sokakta yaşamaya başladı. Babasının annesini çok fazla dövdüğüne tanık olduğunu anlatıyor. En sonunda da aile kavramının bitişine.

N.Ö, "Dört sene sokakta kaldım, yaşadım. Sokakta açlık hissi, kimsesizlik, soğuk çok zordu. Tek değildim, arkadaşlarım vardı. Çok farklı bir dünya, her türlü tehlikeye açıksın. Olmaması gereken bir şey. Ama kader... Ben istemedim, bunu ben tercih etmedim. Sokak çocuğu olmayı ben seçmedim. Hayatı genç yaşta göğüsledim. Ama daha güçlü oldum" diyor.

Mücadeleci... Kendi ifadesiyle kaderle bir alıp veremediği yok. Onunla dans edilmeyeceğini çok küçük yaşta öğrenmiş durumda.

"Aile çok önemli"

Aile sevgisinden uzak bir çocukluk geçirdi, çocukluğunu yaşayamadı. Hayatında kimsenin ona doğruyu göstermedi.

"Allah kimseyi düşürmesin bu pozisyona. Çok şey özlüyorsun, benim en büyük özlemim aile sevgisidir. Kendimizi aile olarak temsil edemedik. Hiç okuluma annem babam gelmedi. Herhangi bir sorun olduğunda ya psikolog ya da SHÇEK uzmanları geliyordu. Velim hiç olmadı" diye ifade ediyor.

"İBB bana hami oldu"

Hayatının en deli dolu zamanında İSMEM'e geldiğini söylüyor. Aldığı eğitim ve disiplinle örnek öğrenciye dönüştüğünü anlatıyor. "Burs bile aldım" diyor.

Eğitim sürecinde çok çabalayıp çalıştığını ifade ediyor. "Burası tutunduğum bir dal oldu. Bana hami oldu. Beni hayata hazırladı. Ben artık bileziğimi taktım, kendi ayaklarım üzerinde durabiliyorum. Ben zorluk karşısında eğilmeden, bükülmeden ilerledim. Bizim arabada o konuda geri vites yok" şeklinde şu anki durumunu özetliyor.

Al Jazeera

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber