PKK zayıflatılacak masaya oturulacak
Etnik gerekçeli terör örgütleriyle mücadele sonucunda masaya oturulmasının belli koşullarının olması gerekiyor. O koşullardan birisi şudur: Örgütün en zayıf olduğu noktada masaya oturulur.

Ahmet Hakan'ın Erdinç Yazıcı ile röportajı
ÇÖZÜM süreci askıya alındı. Çatışma başladı. Devletin yeni hedefi nedir?
ERDİNÇ YAZICI: Etnik gerekçeli terör örgütleriyle mücadele sonucunda masaya
oturulmasının belli koşullarının olması gerekiyor. O koşullardan birisi şudur:
Örgütün en zayıf olduğu noktada masaya oturulur. Çözüm süreci başladığında PKK,
zayıf bir noktada mıydı?
ERDİNÇ YAZICI: Hakkari'de ağır bir darbe yemişti örgüt. O ağır darbeden sonra
İmralı'yla temasa geçilmişti.Güçsüz bir dönemiydi PKK'nın. Masa böyle bir anda
kuruldu. İmralı tarafından Kandil'e dikte edilen görüş şuydu: "Artık buradan
çıkış yolu yok. 35 yıldır çatışıyoruz da ne oluyor? Tahribat dışında bir şey
olmuyor. O zaman demokratik siyaset seçeneğini hayata geçirmekten başka bir
yol yok." İmralı, bu yaklaşımını Kandil'e kabul ettirmişti.
*
Peki ne oldu da her şey birden tersine döndü?
ERDİNÇ YAZICI: Barış süreci, bölgede çok yanlış işledi. Örgüt bu yanlış işleyiş
nedeniyle bölgede güçlendi. Ayrıca Suriye'deki durum da örgütün elini güçlendirdi.
Şu anda kendi tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor PKK... Böyle bir yapıyı yeniden
masaya oturtup "Hadi silah bırak, Türkiye'den çekil" demek, imkansız
bir teklifi sunmaktır.
*
Yani PKK, şu anda masaya oturmaya uygun bir durumda değil. Öyle mi?
ERDİNÇ YAZICI: Aynen öyle...
*
O zaman Kandil'e yönelik saldırıların amacı Kandil'i yok etmek değil, pes ettirmek.
ERDİNÇ YAZICI: Bugün Türkiye'yi yöneten akıl, yirmi yıl önce Türkiye'yi yöneten
akıl değil. Yirmi yıl önceki akıl "son PKK'lı öldürülünceye kadar mücadeleyi
devam ettirmek" amacındaydı. Oysa artık şunun farkına varılmış durumda:
Bu terörist faaliyet, belli bir sosyolojinin üzerine oturuyor. O sosyoloji var
olduğu sürece terörist faaliyet durmaz. Bir yandan o sosyolojiyi döndürecek
işlerin yapılması gerekmiyor. Bütün sosyoloji dönüştürülse de PKK silah milah
bırakmaz.
*
Kesin sonuç nasıl olacak?
ERDİNÇ YAZICI: İki aşamalı olacak. BİR: Terörü var eden sosyoloji dönüştürülecek.
İKİ: Askeri olarak yenilmiş terör
örgütü, masada çözüme, barışa razı edilecek.
Devletin hatası şu oldu
ÇÖZÜM sürecinde devlet nerede hata yaptı?
ERDİNÇ YAZICI: Süreçte sadece PKK, HDP ve eklentileri muhatap alındı. Bu da bölgede PKK'nın güçlenmesine neden oldu. PKK, bölgedeki yandaş Kürtlere, sivil toplum örgütlerine, siyasi yapılara, "Artık devletin muhatabı benim. Devlet anlaşma yoluyla burayı bize devredecek. Kendinizi bu yeni döneme göre ayarlayın" dedi. İşte bu duruma devlet, zamanında yeteri kadar müdahale etmedi.
Öcalan, Kandil, HDP
YAZICI'ya göre Kürt Siyasi Hareketi'nin üç unsurunun son durumları şöyle:
*
-ÖCALAN: Devlet, İmralı ile artık şu anlaşıldı: Abdullah Öcalan'ın bir etkisi
yok. Öcalan'ın etkisi, ancak Öcalan üzerinden var olabilecekleri bir iklimde
söz konusu olabilir. Şu anda karşımızda bağımsız olarak, bölgesel olarak rol
oynayan bir örgüt var. Öcalan'ın etkisi bu nedenle sınırlı... Askeri operasyonlar,
PKK üzerinde ciddi bir aşınmayı söz konusu kılarsa ve bu şartlar altında PKK
masaya oturmaya zorlanırsa... İşte o zaman Öcalan'ın karşılığı olabilir.
KANDİL: Kandil, HDP'nin büyümesinden, 80 milletvekili çıkarmasından, Demirtaş
gibi Türkiye'nin son dönemde Tayyip Bey'den sonra gördüğü en sahici liderden
rahatsız olmuş olabilir. Kandil, bu yüzden silaha sarılmış olabilir. Ama gerçek
sebep şudur: Amerika, IŞİD'le mücadelede PKK'nın Suriye kolu PYD'yi, zaman zaman
da PKK'yı Ortadoğu'da nadir bulunacak Batı yanlısı ve seküler bir güç olarak
tanımlayıp yeni ittifak ilişkilerine girdi. Ama bu taktik bir ilişkiydi. Buna
güvendiler. Ancak sonunda hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü Amerika'nın Türkiye
ile ilişkisinin siyasal ve stratejik bir ilişki olduğunu gözden kaçırdılar.
*
-HDP: HDP'nin aldığı destek, demokratik cumhuriyet temelinde uzlaşılan bir barış
ikliminin oluşmasına verilen destekti. PKK saldırıları başladığında Demirtaş,
kendisinden beklenen tavrı ortaya koymadı. PKK'nın başlattığı bir savaşı görmezden
geldi. Terörü, şiddeti meşrulaştıracak bir dil kullandı. Oysa bu denli büyük
siyasi başarı elde etmiş bir partinin, PKK'ya "Biz iddialarınızı siyaset
alanında savunmaya devam edeceğiz, hiç gereği olmayan bir iş yapıyorsunuz, bunu
kınıyoruz ve sizi yeniden Türkiye dışına çıkmaya ve silahlı mücadeleyi durdurmaya
çağırıyoruz" demesi gerekirdi. Bunu demediler. Ancak PKK, beklediğinin
çok üstünde bir darbe yiyince... Acil ateşkes çağrıları yapmaya başladılar.
Keşke ilk gün yapabilselerdi bunu.
Yüzde 90 ihtimal koalisyon olmaz
CHP ve AK Parti arasındaki koalisyon görüşmelerinde ipler kopmadı. Görüşmeler sürecek. Ne diyorsunuz, bir koalisyon kararı çıkar mı?
ERDİNÇ YAZICI: Çıkmaz. Yüzde 90 çıkmaz. Çıkma ihtimali yüzde 10 diyorum ama torpilli. Bu durumda masadan biri kalkacak.
Masadan kalkan kim olacak. AK Parti mi, CHP mi?
ERDİNÇ YAZICI: Vallaha ben de bunu merak ediyorum. Yakın zamanda en çok merak ettiğim konu bu.
Erdoğan seçim mi istiyor? "Davutoğlu koalisyon, Erdoğan seçim istiyor" kanaati doğru mu?
ERDİNÇ YAZICI: Bütünüyle doğru olduğunu sanmıyorum. Koalisyon olursa Saray'ın parti ve Davutoğlu üzerindeki etkisi minimize edilebilir, bu yolla Davutoğlu daha sahici bir lider fotoğrafı üzerine oturabilir, parti de daha kuvvetli bir kimlik kazanabilir. Fakat bu, tek başına bir koalisyon gerekçesi oluşturmaz. Davutoğlu bunu anlayabilecek donanıma ve ekibe sahip. Dezavantajlar kesinlikle fazla
AK Parti ile CHP'nin koalisyonunda avantajlar da var, dezavantajlar da var. Sizce hangisi daha fazla?
ERDİNÇ YAZICI: Bence dezavantajlar, avantajlardan kesinlikle daha fazla. En önemli dezavantajlardan biri de şu: CHP içinden bazı isimlerin PKK karşıtı operasyonlarla ilgili negatif çıkışları olduğu görülüyor. Eğer CHP ile AK Parti koalisyon yaparsa PKK'ya karşı yürütülecek etkili bir mücadelede bir çatlak söz konusu olabilir. Bu önemli bir dezavantajdır.
Seçimde risk var ama tek başına iktidar çıkabilir
"KOALİSYON olmaz" diyorsunuz. Neden?
ERDİNÇ YAZICI: Batı demokrasilerinde merkezin sağında ve solunda olan iki kanadın
iki güçlü partisi aynı sepete konulup iktidar yapılmaz. Çünkü başarısız olunduğunda
merkez çöker. Demokrasi için büyük istikrarsızlık olur. Birincisi bu. İkincisi
şu: Bu iki partinin siyasi ontolojileri birbirine karşı oluşturulmuş ontolojilerdir.
Türk sağında zaten var olan, AK Parti döneminde yeniden konsolide edilen müthiş
bir CHP aleyhtarlığı söz konusu. Tam tersi CHP için de geçerli. Bu iki parti
nasıl bir araya gelecek? Varsayalım ki koalisyon kuruldu. AK Parti, CHP'ye göre
daha derli toplu bir parti. CHP'de ise Kemal Kılıçdaroğlu'nun kontrol edemeyeceği
çevreler, eklentiler var. Bunların birisi ikna
edilse, diğeri ikna edilemeyecek. Bu nedenle böyle bir koalisyon performans
olarak da başarısız olabilir.
Ayrıca böyle MHP'YE GİDEN OYLAR DÖNEBİLİR
AK Parti ile CHP'nin koalisyon kurması ideal bir formül, ideal bir çözüm değil. Kimse "AK Parti ile CHP koalisyon kurar ve Türkiye kurtulur" demiyor. Söylenen şu: Ortada bir tablo var ve üç ay sonra seçim yapılsa bu tablonun değişme ihtimali zayıf. Başka yol olmadığı için bu seçeneğin gerçekleşmesi isteniyor.
ERDİNÇ YAZICI: Tablonun değişip değişmeyeceğini söylemek için erken. Epey zaman var. Ancak kabaca şunlar söylenebilir: AK Parti, MHP'ye yüzde 3 oy kaptırdı? Neden? Çözüm süreci, çözülme sürecine giderken müdahale etmemesi ve sağlam bir yerde durmaması sebebiyle... Bugün AK Parti, PKK'ya karşı çok sert bir mücadele veriyor. Bu nedenle MHP'ye giden oyların bir kısmı geri dönebilir. Seçimden sonra MHP'nin sergilediği performans, bu dönüşü hızlandırabilir. Çünkü MHP'de tutkulu bir iktidar isteği, Türkiye'nin bölünmesine engel olacak tutkulu birhamle fotoğrafı yok. Diğer taraftan HDP'deki savrulma oy kaybına yol açabilir. Hele baraj yüzde 7'ye düşürülürse barajın neden olduğu abanma zayıflayabilir. Bu nedenle dengeler değişebilir. Süreci görmemiz gerekir.
KAOS İKLİMİ AK PARTİ ALEYHİNE
Ama şu anda şöyle bir tablo var: Her gün yeni saldırılar oluyor, toplumsal huzur bozuldu, şehit cenazeleri geliyor... Bu durum böyle sürerse erken seçimde ahalinin tepkisi AK Parti'ye yönelmez mi?
ERDİNÇ YAZICI: Süreci görmemiz gerekir derken bunu kastetmiştim. Yani seçim AK Parti açısından önemli bir risk de taşıyor.
ERDİNÇ YAZICI: Eğer hükümet, seçime kadar PKK üzerinde psikolojik üstünlüğü
koruyamazsa, şehit cenazeleri ve kaos iklimi yaratılırsa... Gayet tabii ki bu
AK Parti'nin aleyhinde bir siyasi neticeye yol açabilir. O bakımdan önümüzdeki
dönemi öngörmek çok zor demiştim. Ancak ben, AK Parti'nin süreci iyi yönettiği
takdirde yeniden iktidara rahatlıkla gelebileceğini düşünüyorum.
Çözüm süreci Erdoğan'ın çıkışıyla askıya alınmadı
ERDOĞAN karşıtlarının son günlerde dile getirdikleri bir iddia var. Diyorlar ki: Kürtlerin desteğini kaybeden Erdoğan, milliyetçi oyları kazanmak için çatışmayı körüklüyor. Ne diyorsunuz bu yaklaşıma?
ERDİNÇ YAZICI: Bunu diyenlerin çoğu Türkiye'yi bir muz cenneti zannedenler. Türkiye, 80 milyona yakın nüfusu olan, ciddi devlet geleneği olan kurumsal bir yapı. Tayyip Erdoğan'ın ya da Ahmet Davutoğlu'nun tek başına kararlarıyla değişebilecek bir ülke değil. Sürecin askıya alınmasının sebepleri belli... Bu sebepler oluşmasaydı Sayın Cumhurbaşkanı'nın tek başına çıkışıyla süreç askıya alınmazdı.
Erdinç Yazıcı Kimdir?
-ÇANKIRILI. Ilgaz Dağı'nın tepesindeki bir köyde dünyaya gelmiş.
-55 yaşında.
-Siyasal öğrencisi bir kızı var, adı Elif Aslı.
-Ankara'da yaşıyor.
-Sosyoloji doçenti.
-Sosyal politikalar uzmanı.
-Gazi'de hoca.
-HAS Parti kurucularından...
-Numan Kurtulmuş ile
AK Parti'ye katıldı