Bozdağ: Vatandaş terör kurşunuyla ölüyor

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, vatandaşın terör kurşunuyla hayatını kaybettiğini söyledi.

Kaynak : İhlas Haber Ajansı
Haber Giriş : 22 Ocak 2016 13:12, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Bozdağ: Vatandaş terör kurşunuyla ölüyor

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Taksim The Marmara Otel'de düzenlenen Bilirkişilik Sempozyumu'na katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Bozdağ, terörle mücadeleye değindi.

Bekir Bozdağ, "Bu gün dünyadaki ülkeler arasında terörle mücadelesinin hukuk devletinin ilkelerine azami riayet ederek sürdüren yegane ülke Türkiye Cumhuriyeti Devletidir. Bizimde eksiklerimiz var tabi ki ama bu konuda en fazla hassasiyeti gösteren ülke Türkiye'dir. Sivil vatandaşlarımız zarar görmesin diye büyük bir gayret içerisindeyiz. Bundan sonrada bu gayret sarf etmeye devam edeceğiz.

Terör örgütü sivil vatandaşlarımıza zarar vermek için çok büyük bir gayret içerisindedir. Ama bu güne kadar bilerek herhangi bir sivil vatandaşımıza zarar verilmiş değildir. Bölgede hayatını kaybeden sivil vatandaş vardır. Onların büyük bir kısmı ya terör örgütünün ya infazıdır, ya da terör örgütünün kurşunlarıyla hayatını kaybetmiştir. Çatışma sırasında hayatını kaybeden çok az sayıda vatandaşlarımız var, keşke bu kayıplarımızda olmasaydı. Onlarında teröristlerin silahından çıkan kurşunla mı yoksa güvenlik güçlerinin kurşunla mı hayatını kaybettiğine dair adli incelemelerde devam etmektedir. Bu zaten bu incelemelerin sonunda ortaya çıkacaktır. O nedenle Türkiye bu noktada vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tesis etmek kamu düzeni ve güvenliğini korumak için adımlarını hukuk çerçevesinde atmaya devam edecektir" dedi.

"ADLİ TIP KURUMU YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPTIKTAN SONRA CENAZELERİ ALDILAR"

Adli Tıp Kurumuyla ilgili yapılan değişikliklere değinin Bakan Bekir Bozdağ, "Adli Tıp Kurum yönetmeliğinde yapılan değişikliklere değinmek istiyorum. Çünkü, büyük bir istismar buradan da görünmektedir. Şu anda bölgede cenazeler söz konusu olduğu zaman adli incelemelerde gerektiren durumlar oluyor ve otopsi yapılıyor. Gerektiği zaman Adli Tıp Kurumuna intikal ediyor ve orada da yapılan incelemelere göre sonuçlar çıkıyor ona göre de hareket ediliyor. Morglarda bulunan cenazeler ailelere teslim edilmek istendiğinde aileler cenazeleri almıyor. Kendi istekleriyle değil, terör örgütünün baskısı nedeniyle almıyorlar. Alırsanız, şöyle olur, böyle olur diyerek terör örgütü aileleri tehdit ediyor. Kanun gereği kimsesiz ve alınmayan cenazelerin belediyelere verilmesi lazım. Çünkü, belediye kanunları bu konudaki yetkilileri belediyelere yüklemiştir. Belediyelerde gelip almıyor.

O zaman bir cenaze var ortada bizim inançlarımıza göre cenazelerin hemen defnedilmesi lazım. PKK terör örgütü ve onu da destekleyen siyasi parti onu vekilleri hem AİHM'e hem anayasa mahkemesine hem de başka yerlere müracaat edip, 'devlet cenazeleri vermiyor' ifadelerini kullanıyorlar. Bir yandan aileler cenazeleri almasınlar diye baskı yapıyorlar, öte yandan belediyeler cenazeleri almıyor, bir diğer taraftan da mahkemelere, medyaya ve meclise gelip oyun yapıyor. Bu yüzden de Adli Tıp Yönetmeliğinden değişikliklere gittik. Belediye yanına Mülki İdari Amirliğini koyduk. Eğer kimsesizse belediye, belediye almadı Mülki İdare amiri alacak. Eğer üç gün içerisinde aile cenazeyi almazsa, bu durumda da yine cenazeleri Belediye ve Mülki İdari Amirliği tarafından defnedileceğine dair değişiklikler yaptık. Bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği gün cenazeleri almak için geldiler" diye konuştu.

Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cenazeler kendilerine teslim edildi. Ama PKK terör örgütü yüzünden aileler cenazeleri belediyelere teslim etmek zorunda kaldılar. Belediyelerde aldıkları cenazeleri götürüp mezbahaneye koydular. Elinizi vicdanınıza koyun, cenazeleri teslim almayan belediyeler, aileleri tehdit eden PKK terör örgütü yönetmelik değiştikten sonra cenazeleri teslim aldırdı. Arkasında da çıkıp cenazelerimizi bize vermiyorlar dediler. Kim olursa olsun öldükten sonra ayrı bir şekilde muamele görmesi lazım onuda yapmıyorlar. Bu yapılanların örgüt propagandası olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Ülkemizde Kürt asıllı gençlerimiz ölmeye öldürmeye ikna eden terör örgütü, onların cenazelerini de terör amacıyla kullanmaktan çekinmemektedir. Bu vahşi yüzü bir kez daha görmemiz gerekiyor."

"KİŞİSEL VERİLERİN GÜVENCESİ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR REFORMU HAYATA GEÇİRECEĞİZ"

Türkiye'de kişisel verilerin işlenmesi bu güne kadar bir yasaya tabi değildi diyen Bakan Bozdağ, "Kişisel Verileri Koruma Kanunu Türkiye'de kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişiliğin tamamına kişisel verileri işlerken uyacakları asgari kuralları bu kanun getiriyor. Asgari kuralların dışında özel kurallar varsa onlarda ilgili özel kanunlarda var. Bu uygulama Kişisel Verilerin işlenmesinin Anayasası düzenlemesi, herkes buna uyacak. Bu çerçevede kişisel verileri işleyecekler. Vatandaşlar bu verilere ulaşma, eksiği varsa tamamlama, yanlışı varsa onu sildirme hak ve imkanlara sahip olacak. Herkes kendisiyle ilgili kişisel verileri işleyenlerin elinde ne veriler var onlara daha güvenli yoldan ulaşma imkanı bulacaklar. Türkiye'de bu kanun gündeme gelince, milleti hükumet fişleyecek diye haber yapanlar, manşet yapanlar, ya bu işi bilmeden yapıyorlar ya da bilerek bir algı operasyonu çerçevesinde yapıyorlar. Esasında bu kanun gündeme geldi ve yasalaşıyor diye Türkiye'de ki vicdanlı ve objektif bakan herkesin, bu kanunu hazırlayanlara teşekkürü hak ediyor demesi lazımdı. Kişisel verilerin güvencesi için çok önemli bir reformu hayata geçireceğiz. Bu kişileri fişleme değil, kişileri fişleyenlere karşı kişileri koruma, verilerini koruma kanunudur. İlk defa bunları koruyan bu verileri işleyenlere hesap soran bir düzen getiriyoruz. Herkes hukuka uygun bir şekilde verileri işleme konusunda bir gayretin, çabanın içinde olacaklar" şeklinde konuştu.

Uzun süre devam eden davalarla ilgili bir proje geliştirdiklerini ifade eden Bozkır, "En eski tarihli dava 1932 yılında açılmış Çanakkale'de bir dava. Tam 83 yıldır devam ediyor. Bu büyük bir ayıp. Bunun gibi bir çok dava var. yılan hikayelerine dönmüş bu vahaları sona erdirecek bir mekanizma kuracağız. Hakimlerin karar vermekten çekindikleri bu davaları kesin hükme bağlayacak bir mekanizmaya ihtiyacımız var. Bu davaları bitiren adımı da atacağız. Türkiye'de o 83 yıllık davayı kimse konuşmayacaktır. Bir başka adım atıyoruz bununla birlikte. Yargıda zaman yönetimi dediğimiz projeyi haziran ayına kadar faaliyete geçireceğiz. Bir vatandaş cumhuriyet savcılığına şikayette bulunduğu zaman savcılık bu şikayeti muhtemel sonuçlandıracağı zamana dair bir belge verecek. 'Ben bu şikayeti aldım 6 ay bir yıl da sonuçlandıracağım'. Böylelikle hem savcılarımız hem mahkemelerimiz kendilerini vatandaşa karşı başlamış, kamuoyu denetimine açmış olacak" dedi.

MURAT HOROZ

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber