ÖSO esirleri: Keşke savaşmak yerine Türkiye'ye sığınsaydık

MİLLİYET ÖSO'nun esirleri ile konuştu. Biri YPG'li, biri DAEŞ'li, biri rejim askeri, bir diğeri hırsızlık yaparken yakalanan Suriyeli. ÖSO birliklerine bağlı hapishanede 'özgürlük' hayali kuran mahkumlar pişmanlıklarını anlattı

Kaynak : Milliyet
Haber Giriş : 05 Şubat 2018 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
ÖSO esirleri: Keşke savaşmak yerine Türkiye'ye sığınsaydık

Türkiye'nin, sınır güvenliğini sağlamak ve terör örgütlerinin bölgede yarattığı yıkımları sonlandırmak amacıyla başlattığı "Zeytin Dalı Harekatı" gündemimizi birden değiştirdi. Bu gelişmelerle bana da tekrar Suriye yolu gözüktü. Savaşın kol gezdiği bu topraklara her gelişimde yeni bir şey öğreniyorum ve gördüklerim iç dünyama öyle ağır bir darbe indiriyor ki yüzüme tokat gibi çarpan gerçekler karşısında zaman zaman sarsıldığımı söylesem yanlış olmaz. Bu kez yeni doğmuş bebeklerin anasız-babasız kalışını, açlığı, salgın hastalıkları, sefaleti değil de bir savaş gerçekliği olan "esareti" gördüm.

Milliyet olarak, kanın oluk oluk akıtıldığı bu ülkede bir hapishaneye girmeyi başardık. Burası Türkiye sınırına 10-15 kilometre mesafede bir yer. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birliklerine bağlı bu hapishanede YPG, DAEŞ terör örgütleri ile rejim için savaşırken esir olan ve hırsızlık yaparken yakalanan bir Suriyeli ile konuştuk. Küçücük bir odada, duvara astıkları sevdiklerinin resimleri ve yıkanmadığı için yağ bağlayan yorganlar arasında, "özgürlük" hayali kuran mahkumlar pişmanlıklarını anlattı. Mahkumlar, "Keşke savaşmak yerine Türkiye'ye sığınsaydık. Türkler merhametlidir" diyor.

O mahkumlardan biri, terör örgütü YPG mensubu, 37 yaşındaki, evli ve üç çocuk babası Serbes Hassan. Yaklaşık 1 buçuk yıldır hapishanede. Afrin'de YPG saflarında ÖSO'ya karşı savaşırken ölümün eşiğinden dönmüş, boynuna isabet eden mermi ile ağır yaralanmış. Yaralı haldeyken ÖSO tarafından yakalanmış. Hassan, "Beni esir aldılar, 'öldürürler' diye geçirdim içimden. Ama tedavi ettiler ve çok iyi baktılar" diyor. Önemli itiraflarda bulunan Hassan, kendilerini eğitmeye gelen Batılı askerlerden kırsal alan savaşı ve şehir savaşı şeklinde iki aşamalı eğitim aldıklarını söyedi. Hassan "Beni en çok şaşırtan ise bölgedeki sivilleri kalkan olarak kullanmamızı emretmeleri olmuştu" dedi.

'Şimdi çok pişmanım'

Hassan, PKK'lıların sürekli kendilerini taciz ve tehdit ederek savaşmaya mecbur bıraktığını da anlatarak şöyle devam ediyor: "Buraya esir düştüğüm günden bu yana beni kurtarmak için kimse kılını bile kıpırdatmadı. Onlarla aynı saflarda olduğum için şimdi çok pişmanım. Keşke her şeyi göze alıp Türkiye'ye sığınsaymışım."

DAEŞ'in mensuplarından bir Kürt olan 27 yaşındaki Umran Abdurrahman'ın da sonu pişmanlıklarla dolu bir hikayesi var. DAEŞ'e yıllar önce Irak'tayken katılan Abdurrahman "Önce dini dersler verdiler, sonra gerilla dersleri aldık. Bir şeylerin farkına vardığımda ve ayrılmak istediğimde uzaktan kumandalı bomba bağladılar belime ve cepheye sürdüler" diyor.

Esir takasını bekliyor

22 yaşındaki Hamza Selim, rejimin teğmenlerinden biri. DAEŞ ile savaştığını söylerken yüzü korku dolu bir ifadeye bürünüyor. Selim, "Şükür ki, ÖSO'nun eline düştüm, DAEŞ'in eline düşseydim kellemi keserlerdi. Sizin aracılığınızla aileme ve Beşar Esad'a sesleniyorum, 'Lütfen bizi merak etmeyin ama kurtarmak için de ne istiyorlarsa yapın. Bir an önce özgürlüğüme kavuşmak istiyorum'" diyor.

Şiraz Zeytun ise hırsızlık yaparken yakalanmış. 49 yaşında, Humuslu, evli ve 4 çocuk babası. 1 yıldır ÖSO'nun mahkumu. Hapishanede geçirdiği 1 yıl ona en büyük nimetin özgürlük olduğunu fark ettirmiş. Yaptıklarından pişman ve Erdoğan'a bir mesajı var: "Mazluma yardım eden Erdoğan, bize de yardım etsin."

Bünyamin Aygün

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber