Erdoğan: Bay Kemal SSK'nın başındayken durum içler acısıydı

SSK'ya giderdim, tabi orada ne çileler çektiğimi bir ben bir Allah biliyor. Doktor ilaç yazıyor size, tamamını alamıyorsunuz. Zaten her eczanede ilaç yok, hastanenin eczanesinden ilaç alabiliyıorsunuz. Şimdi biz her eczaneden ilaç veriyoruz. İsteyen istediği hastaneye gidiyor. Bay Kemal SSK'nın başındayken durum içler acısıydı.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 22 Haziran 2018 23:21, Son Güncelleme : 23 Haziran 2018 00:59
Erdoğan: Bay Kemal SSK'nın başındayken durum içler acısıydı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT 1, TRT Haber, TRT World ortak yayınında yanıtlıyor. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;

SEÇİM SÜRECİ: Bizim tabii 2 aydan daha fazla oldu. Biz bu süreci il kongreleriyle de beraber geçirdik. Bu il kongrelerimizi aynı zamanda seçim mitingleri olarak geçiriyorduk. Bir taraftan kapalı spor salonlarının dışında açık alanda konuşmalarımız, kapalı spor salonlarının içinde de kongremizi yapıyorduk. Şu anda seçim kampanyamızı da buna ilave ettik. 100'e yakın bu konuda konuşmalarımız oldu. Yoğun bir süreci yaşamış olduk. Örneğin dün il olarak Gaziantep'le noktaladık. Gaziantep'ten sonra yine bir toplu yayına girdik. Bugün de İstanbul'un 7 ilçesini dolaştık. 7 ilçeyi dolaştıktan sonra sizlerle ortak yayındayız. Bir gün kala artık halkımıza, milletimize diyoruz ki Pazar gününe birlikte hazırlanalım.

BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZIN SANDIĞA GİTMESİNİ İSTİYORUM: Özellikle tabii bu konu hakikaten çok çok önemli. Bu ziyaretlerin veyahut da bu gezinin memlekete gitmenin kazası olur. Ama bu seçimin asla kazası olmaz. Dolayısıyla vatandaşlarıma partili - partisiz fark etmez. Bu seçim normal bir seçim de değil. Bir dönüm yaşıyoruz. Bu dönüm noktasında vatandaşların demokratik hakkını muhakkak kullanmasının gereğini hatırlatmak istiyorum. Hele şimdi bir yeni yönetim sistemini ilan edeceğimiz bu sistemde bütün vatandaşlarımızın sandığa gitmesini istiyorum.

HERHALDE DERSİNE İYİ ÇALIŞMAMIŞ, ZATEN ÜCRETSİZ: Yatırımlar noktasında Türkiye neredeydi nereye geldi. Yatırımlarda eğitim öncelikli, sağlık 2. sırada. Biz geldiğimizde savunma 2. sıradaydı. biz savunmayı biraz geriye aldık. Biz o günden bugüne 580 bin öğretmen atamış. Mesela ben kendi dönemimi hatırlıyorum, bizim sınıfımız 75 kişilikti. Anadolu'da bu durum 100'ü geçiyordu. Şimdi ben İstanbul'un ilçelerinde soruyorum çocuklara, bir tanesi diyor 15 bir tanesi 22. Bu önemli bir şey. Bizim teksir kağıdıyla okuduğumuz dönemler oldu. Nedir teksir kağıdı, saman kağıdıyla yapılırdı. Üzerindeki mürekkep dağılırdı okunmazdı. Biz geldik, çocukların kitaplarını masalarına koyduk. Kuşe kağıda. Biz geldiğimizde üniversite öğrencilere 45 lira burs veriliyordu. Biz geldik 400'lere çıkardık. Şimdi Bay Muharrem diyor, üniversiteler bedava olacak. Herhalde dersine iyi çalışmamış, çünkü üniversiteler zaten ücretsiz.

İSTEYEN İSTEDİĞİ HASTANEYE GİDİYOR: Yine bizim dönemlerimizde, 10 öğrenciden 1'i üniversiteye gidebiliyordu. Biz geldik artık bu durum 10'da 10. Sağlıkta tabi çekilen çileler belli. Okmeydanı SSK'ya giderdim, tabi orada ne çileler çektiğimi bir ben bir Allah biliyor. Doktor ilaç yazıyor size, tamamını alamıyorsunuz. Zaten her eczanede ilaç yok, hastanenin eczanesinden ilaç alabiliyıorsunuz. Şimdi biz her eczaneden ilaç veriyoruz. İsteyen istediği hastaneye gidiyor. Bay Kemal SSK'nın başındayken durum içler acısıydı.

MARMARAY BENİ DUYGULANDIRIYOR: Bir başka önemli husus, biz Türkiye'de ulaşım altyapısında devrim yaptık. Mesela Marmaray beni duygulandırıyor. Şu ana kadar 268 milyon kişi Marmaray'dan geçti. Avrasya Tüneli'ni yaptık, oradan geçen araç sayısı 23 milyon. Yavuz Sultan Selim Köprüsü 69 milyon araç geçti. Bay Muhharrem sen bunları yıkacağına, bir takdir et. Fiyatı sana yüksek geliyorsa, Rahmetli Özal'ın yaptığı köprüden geç. Gerek Yavuz Sultan Selim, gerek Marmaray, Gerek Avrasya Tüneli, bizim İstanbul'un trafik sorununu rahatlattı. Bu da bize gurur veriyor.

SAVUNMA SANAYİİ: Bir diğer önemli adım da savunma sanayii. Şimdi biz bunlar için göreve geldiğimizde ben o zaman Bush'a rica ederdim. 'Bize İHA verin' dedim 'kongre müsaade etmedi' dediler. Sayın Trump 'bizim kaliteli silahlarımız var' diyor. Ver diyoruz kongre müsaade etmedi.

TÜRKİYE ARTIK O DÖNEMDEKİ TÜRKİYE DEĞİL: Temennim odur ki burada bir yanlışa düşmezler. Ama şunu bilmeleri lazım Türkiye artık eski Türkiye değil. CHP zihniyeti uçak fabrikasını kapattı ve orayı gaz ocağı fabrikası yaptı. Türkiye artık o dönemdeki Türkiye değil.

PAZARTESİ TÜRKİYE ÇOK FARKLI ŞEKİLDE UYANACAK: Her şeyden önce şunu söyleyeyim. Pazartesi Türkiye çok farklı şekilde uyanacak. Yabancı birçok köşeler falan onlar kurlarla ilgili olayı iyice düşürmeye başladılar. Şimdi bu gösteriyor ki onlar da yaptırmış oldukları kamuoyu araştırmasında durumun bekledikleri gibi değil tam teresine gittiğini gösterdi. Büyümedeki 7,4 oranı çok çok önemli biz şimdi G7 ülkeleri arasında 2., OECD ülkeleri arasında birinci sıradayız. Türkiye artık işsizlikte son dönemlerin en düşük rakamlarına kadar geldi. Genç işsizlikte de bir düşüş var. Bunlar bir şey gösteriyor. Türkiye karşı tarafa bir güven veriyor.

CİDDİ BİR OYUNA GELDİLER: Gerek Sayın İnce gerek Sayın Kılıçdaroğlu'nun kongrelerde birbirlerine karşı hakaretlerini bilirsiniz. Tüm seçim kampanyası boyunca ben bunları dev ekranlarda gösterdim. Şu anda ben yine de bay Muharrem'in Bay Kılıçdaroğlu'nun ciddi bir oyununa geldiğini düşünüyorum. Seçimi kazanamayacağını biliyor zaten. Ama seçimden sonra ben Bay Kemal'i daha rahat yerim. Burada benim milletimin Pazar günü bunlara anlayacakları dilden bir demokratik cevap vermeleri lazım.

BUNLARLA MİLLETİ ALDATAMAZSINIZ: Edirne cezaevinde terör örgütünün arkasında olduğu bir kişiyi ziyaret ediyor. İcazet alıyor veya destek alıyor. Bu adam 7 Haziran seçimlerinin akabinde Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, 53 Kürt kardeşimin ölümüne neden olan kişidir. Tutuklu olmak bu noktada seni temize çıkarmıyor. Belki de bu süreç içerisinde mahkum olacaksın Bunları bizim görmemiz lazım. Bizim üzüntümüz, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının onu ziyaret edip meydanlara çıkıp söylemesi. Bunlarla milleti aldatamazsın. Biz Güneydoğu'da güçlüyüz. Hele ben bu kayyumlarla başlayan süreçle Güneydoğu şu anda bir başka. Buralarda biz çok ciddi yatırımlar yaptık. Biz yapım ekibiyiz. Niye? Buralar bizim vatan topraklarımız. Terör örgütü yakıp yıktı diye öylece bırakamayız.

AÇIK ARA ÖNDEYİZ: Kürt anneleri bu şekilde ağlatan bu PKK terör örgütü bu HDP nasıl oluyor da hala oy alıyor. Anlamakta zorlanıyorum. Ben şu anda devranın değiştiğini düşünüyorum. Van, Diyarbakır mitingleri muhteşemdi. Şanlıurfa, Gaziantep muhteşemdi. Şanlıurfa ve Gaziantep'te açık ara öndeyiz. İnşallah bu defa Diyarbakır'da farklı bir netice koyacak diye inanıyorum. Mardin inşallah koyacak diye inanıyorum.

VERİLEN SÖZLER YERİNE GETİRİLMEDİ: Terörle mücadelede Türkiye'nin güvenlik güçlerinin ne denli bir özgüven sahibi olduğu ortaya çıktı. Şahsen zaman zaman kendi göbeğimizi kendimiz keseriz dedim. Gerek Fırat Kalkanı, gerek Zeytin Dalı harekatı bunun en somut örnekleriydi. Sayın Obama döneminde Zeytinlik Operasyonu diye Fırat Kalkanı Harekatı'nın öncesi operasyonu yapacaktık. Fakat bizi aldattılar. Bu Zeytinlik Operasyonu'nu yapmış olsaydık belki de Fırat Kalkanı'na gerek kalmayacaktı. Münbiç'i de o Zeytinlik Operasyonu içerisinde halledecektik. Ama bu verilen sözler yerine gelmedi.

SİZ YOLUNUZA, BİZ YOLUMUZA: Gelmeyince de bu Trump yönetimi iş başına geldi. Onunla da bu durumu konuştuk. Ona da aynı şeyleri söyledim ikili görüşmemizde. Dedim ki; 'siz yanınıza PYD'yi alıyorsunuz, YPG'yi alıyorsunuz bunlar terör örgütüdür. Bunlar PKK'nın yan kollarıdır. Yapmayın, gelin biz bunu beraber yapalım.' Dediler ki; 'benim generallerim bana bu konuda Türkiye'nin silahlı kuvvetleriyle bu iş olmaz, ÖSO ile bu iş olmaz diyorlar. Dedim ki; 'biz buraya iki tugay tahsis ederiz. Özgür Suriye Ordusu da bu işte rol alacak ve biz beraberce bu işi başarırız.' Baktım ki heyetler arası toplantıya geçtik. Bunlar aynı şeyde direniyorlar. Aynı şeyde de direnince ben 'kusura bakmayın. Siz yolunuza, biz yolumuza...

3 BİN DEAŞ'LIYI DERDEST ETTİK: Biz o toplantıdan sonra kararımızı verdik ve Fırat Kalkanı Harekatı'nı başlattık. Fırat Kalkanı Harekatı'yla da onlar aslında ne kadar yanıldıklarını gördüler ve biz 3 bin DEAŞ'lıyı derdest ettik. Demek ki Türkiye bunları yapabiliyor. Kiminle? Özgür Suriye Ordusu'yla. ÖSO'nun bu konudaki hakkını da kendilerine teslim etmek lazım. Onların şehadete çok farklı bir inançları vardı. Bizim askerlerimize de güvenleri gerçekten çok çok iyiydi. Onların lider kadrolarını ağırladım. Onlarla da görüşmelerim oldu. Lider kadrolarının bize olan sadakatlerini de gördüm. Hele hele bunların içerisinde biri vardı ki çok enteresan. Her tarafından delik deşik olmuş. Midesini komple almışlar. O haliyle hala savaşıyor ve onun öldürülmesi için de özel yüklü bir prim vermişler. O hiç yılmıyor. Böyle insanlar var ÖSO'nun içinde.

ZEYTİN DALI OPERASYONU: Bu çalışmaların akabinde de biz Rusya'yla münasebetlerimizi iyi götürdük. Biz en azından Fırat'ın batısındaki çalışmalarımızı çok daha verimli bir şekilde götürelim dedik. Benim Sayın Putin'le olan gerçekten özel ilişkilerim, bunun yanında istihbaratın ağırlığı, dışişleri bakanımın, dışişleri bakanlarıyla münasebetleri ve yoğun ilişkilerimiz, bunların hepsi önce Soçi çalışması, ardından Ankara... Tabii bunların hepsi Astana çatısı altında yürütüldü. Buna sadık kalmak suretiyle çalışmaları sürdürdük. Daha sonra Zeytin Dalı Operasyonu'na girdik. Zeytin Dalı Harekatı'nda da bizim bütün çalışmamız Rusya'yla beraber oldu. Rusya'yla beraber başarılı gitti. Şu an itibarıyla Zeytin Dalı Operasyonu'nda 4600'ü aşkın terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirdik. Hala devam ediyor. Burada artık PYD veya YPG kim olursa olsun bizim orada 12 gözlem kulemiz var ve bu 12 gözlem noktasıyla Afrin tamamen kontrol altında.

BUNLARIN OLMASI BİZİ RAHATLATACAK: Bir de İdlib var. İdlib noktasında da Rusya'yla, İran'la... Merkezi yönetimle de bütüm münasebetleri Rusya tarafı yürütüyor. Şu anda Cerablus ve El Bab'a 200 bin civarında bir geri dönüş oldu. Bunun daha da artacağını bekliyoruz. Bunların olması bizi rahatlatacak. Bu ayın 4'ünde Dışişleri Bakanı'mız Amerika'ya gitti. Orada Pompeo ile bir görüşmesi oldu. Bu görüşmeyle de birlikte Münbiç'te bir yol haritası belirlendi. Bu 90 günlük bir yol haritası. Bu yol haritasıyla da oradan YPG, PYD tamamen orayı boşaltacak. Yüzde 90-95'i Arap'tır. Sakinleri gelip oraya yerleşecek. Onların da oraya yerleşmesiyle bu 200 bin sayısı çok daha artacaktır diye düşünüyorum. Başka yerler için de bu durum söz konusu. Görüşmeler çok sağlıklı bir şekilde devam ediyor. Temenni ederim ki bu sağlıklı gidiş bölgeyi çok daha rahatlatacaktır. Kuzey'de de gelişmeler farklı noktalara gelecektir.

15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ: CHP bir defa bu darbe girişiminin adeta içindedir. Tankların önüne 'önce ben çıkarım' diyen kişi Kılıçdaroğlu, tanklarla anlaşıyor ve tankların arasından geçip gidiyor. Ana muhalefet partisinin gerek adayının gerekse genel başkanının kesinlikle darbeyle mücadele diye bir derdi yok. Darbenin faili FETÖ, bugün (Kemal) Batmaz'la ilgili bazı belgeler çıktı ortaya. Belgeyle bunlar ciddi manada köşeye sıkışmış olacaklar. Bağdat Caddesi'nden tanklar geçiyor ve bu tanklar alkışlanıyor. Bu da manidar.

YAPTIKLARIMIZ, YAPACAKLARIMIZ VAR: En deneyimli iki siyasi lider vardır. Bir Putin, bir de ben. Çünkü başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı sürecimizi şöyle art arda koyduğumuz zaman 15-16 yıllık bir sürecimiz var. Putin'in hakeza öyle. Şimdi bu süreç içerisinde yaptıklarımız, yapacaklarımız var. Amerika'nın da bu attığımız adımlardaki duruşumuz onlara mesaj veriyor. Bunlar öyle eğilip, bükülen bir takım değil. Öyleyse hakkı neyse hakkını ister. Biz hakkımızın dışında bir şey istemiyoruz. Dolayısıyla da koalisyon güçleriyle ilgili ortada bir Fransa var, Almanya, İngiltere var. Bunlar Türkiye'nin burada haklılığını görmeleri, bunu teslim etmeleri lazım. Bunu teslim etmezlerse biz eğilip bükülmeyiz. Burada bizim duruşumuz bu defa hakkımızın gereğidir. Buradan tehdit yiyen Türkiye'dir.

TÜRKİYE'Yİ KUŞATMAK İSTEDİLER: Sayın Macron'un 'ne zaman çıkacaksınız, fazla durmayın' diye lafları oldu. Kendisine dedim ki; 'Sayın Macron, siz Cezayir'de ne kadar kaldınız? Ruanda'da ne kadar kaldınız? Onların takvimini bir önünüze getirin. Bizimkini konuşuruz. Biz orada işimiz bitene kadar kalacağız. Kaldı ki biz orada katliama gitmedik. Ama siz Cezayir'de katliama gittiniz. Ruanda'da katliama gittiniz. Biz bunları yapmıyoruz. Biz sadece terör örgütleriyle uğraşıyoruz. Bu terör örgütleri Suriye'nin kuzeyinde bir koridor oluşturmak, Türkiye'yi kuşatmak istediler. Bu örgüt bir terör örgütüdür.

TÜRKİYE'NİN YENİ SİSTEMİ

- Meclis'in Hükümeti denetim araçları daha da güçlendirilmiş olarak devam ediyor. Yargı da bu denge içinde çok daha sağlıklı çalışma imkanı bulacak. Yüksek yargı organlarının üye seçiminin bir kısmının Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında dağıtılmış olması bu dengeyi daha da güçlendiriyor. Özetle yeni sistemde herkes kendi işini yapacak, kimse diğeri üzerinde tahakküm kurmaya çalışmayacak.

- Her şeyden önce tabii bu yeni yönetim sisteminde demokrasinin ve Cumhuriyet'in temel niteliği olan güçler ayrılığını kesinlikle zayıflatmıyor, tam tersine daha da güçlendiriyor, tahkim ediyor.

- Yeni model, özellikle yürütmenin çok daha hızlı, pratik ve sonuç odaklı hareket etmesine imkan sağlıyor

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber