FETÖ'cüler hücrede çok pişman olacak

15 Temmuz darbe girişimini yapan FETÖ'nün teröristleri ve onun bürokrasi içindeki kripto üyeleri tüm dünyaya örnek bir yargılama süreciyle mahkemelerde hesap veriyor. FETÖ'nün TBMM'ye düzenlediği saldırı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Marmaris'te kaldığı otele yönelik saldırı davalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan adına müdahil avukatlık da yapan Mustafa Doğan İnal, 15 Temmuz'un yargı ayağına ve bundan sonra yaşanabilecek sürece ilişkin çarpıcı tespitlerde bulundu. İnal'ın çizdiği manzara, teker teker ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılan FETÖ'cü teröristlerin ölmekten beter bir tutukluk süreci yaşadığını da gösterdi.

MAKUS TALİHİ YENDİK

FETÖ davalarına müdahil avukat sıfatıyla katılan biri olarak size göre 15 Temmuz gecesi biz ne yaşadık? 15 Temmuz bir işgal girişi miydi, yoksa geçmişte yaşadığımız herhangi bir darbeden farkı yok muydu?

15 Temmuz darbe girişimi tıpkı diğer darbeler gibi ülkenin sömürülmesi ve işgali için zemin oluşturma çabasından öte bir şey değildir. Ülkemizin yaşadığı 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat darbelerine baktığımızda Türkiye'nin önünü açmaktan ziyade sürekli geriye götürdüğünü, ülkenin kaynaklarının hortumlandığını söyleyebiliriz. Tabii 15 Temmuz darbe girişiminin diğer darbelerden bir farkı var. Diğer darbeler büyük oranda darbeciler lehine sonuçlanmışsa da 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimiz müthiş bir direniş gösterdi ve kahramanca mücadele vererek bu girişimi sonuçsuz bıraktı. 250 şehit verdik ve iki binden fazla vatandaşımız yaralandı ama milletimizin makus talihini de yendik. Artık bu millete karşı darbe yapmayı aklından geçiren birileri varsa bunu bir kez daha düşünürler. Emperyalist güçlerin başka formüllerle hesapları olabilir, bunlara karşı da uyanık olmamız gerekir.

YILARCA SİNSİCE BEKLEDİLER

FETÖ davalarında terör örgütü mensuplarının mahkeme salonlarında başta 15 Temmuz şehit aileleri olmak üzere davayı takip edenlere karşı takındıkları küstah tavırlar konuşuluyordu. Bu tavırlar devam ediyor mu?

15 Temmuz davalarında FETÖ'cü sanıklar duruşma salonunda tabiri caiz ise kuyruğu dik tutmaya çalışıyorlar. Çünkü terör örgütü üyeleri aslında vatana ihanet ederken suçüstü yakalandılar, yıllarca sinsice bekledikleri planları suya düştü ve deşifre oldular. Bakmayın onların öyle kahraman edasıyla durduğuna. Çoğu korkak olan bu darbeciler yakalandıktan sonra yanlarında avukatları olduğu halde pek çok itirafta bulundu ve suçlarını ikrar ettiler. Ancak süreç içerisinde örgüt liderinden aldıkları talimata uygun olarak "Biz yandık bari hocamız yanmasın, diğer örgüt üyeleri zarar görmesin" düşüncesiyle tamamen yalan ve inkar savunmasına giriştiler. Çünkü kaybedecekleri bir şey yok diye düşünüyorlar.

ÇOK PİŞMAN OLACAKLAR

Şehit yakınlarına ve gazilere karşı küstahça davranışları yok dersek yalan olur. Darbeciler bir yandan yargılamalarda hiçbir şey olmamış gibi hareket edip suçluluk psikolojilerini örtmeye çabalarken diğer yandan da şehit yakınlarını, gazileri tahrik etmek için provoke etmeye çalışıyorlar, bazen gülüp eğleniyorlar. Ama tabi mahkemeler davaları karara bağlayıp verilen cezaları açıkladığında ise perişan oluyorlar. Cezaları kesinleşince cezaevlerinde çok daha pişman olacaklardır. Çünkü şartları daha da ağırlaşacak, bir hücrede tek başlarına kalacaklar. Ama esas ceza tabi ki ilahi adalette olacak ve o gün Rabbimizin huzurunda kaçacakları hiçbir yer olmayacak.

FETÖ davalarında daha hızlı yargılama yapılabilir miydi?

FETÖ davaları tüm hızıyla devam ediyor. İstanbul'da yaklaşık 60 fiili darbe davası var ve bunların büyük kısmı ilk derece mahkemelerinde sona erdi ve karara bağlandı. İstanbul'da görülen davalardan 34 şehit ile en çok şehidin yer aldığı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü davası da 12 Temmuz tarihinde karara bağlandı ve 99 sanığa ceza verildi. Davaların hızlı yürümesi bir yana sağlıklı ve adaletli yürümesi önemli. Bunun için bazı tedbirler alındı. Bu davalara bakan mahkemelere yeni dosya verilmediği gibi ilave heyetler oluşturuldu. Duruşma salonları hazırlanarak bu davalara tahsis edildi. Yargılamaların hızlı ve sağlıklı yürümesi için devlet kendi üstüne düşeni yaptı diye düşünüyorum. Bundan sonra iş davaya bakan mahkeme heyetlerine kalmış durumda. Ayrıca bu davalarda yüzlerce klasörden oluşan dosyalar ve dijital materyaller bulunmakta, yüzlerce sanık yargılanmakta. Her sanığın eylemlerinin tek tek değerlendirilmesi ve karara bağlanması önemli.

iBADET KESiMi iHANETTEN AYRILMALI

FETÖ mensubuyla sade bir vatandaşı ayıracak kriterler neler olmalıdır?

FETÖ ile mücadele ederken mağduriyetle olmaması için tedbirler alınması gerekiyor. Örgüt uluslararası güçlerin taşeron olarak kullandıkları bir yapı ve manipülasyon yapmayı çok iyi biliyorlar. 17-25 Aralık süreçlerinde buna yakından şahit olduk. FETÖ üyeleri mağdur olmasalar dahi mağduriyet edebiyatı yapıyor. Bu da gerçek mağdurlarla örgüt elemanlarının ayıklanmasını zorlaştırıyor. Mağduriyetlerin oluşmaması için örgütün eylemlerini bilerek ve isteyerek katılan elemanlarla dini duyguları istismar edilerek örgütün faydalanmaya çalıştığı kişileri ayıklamalı, somut ve tutarlı kriterlerle bunları ayırt etmeliyiz. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi ibadet, ticaret ve ihanet zincirinde olanlardan ibadet kesimini ayıklamalı ve topluma kazandırmalıyız.

OPERASYONLAR SÜRECEK

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından FETÖ'ye yapılan operasyonlarda, çoğu halen ordu ve emniyette görevde olan 500'den fazla şüpheli gözaltına alındı. Bu şartlara göre OHAL devam mı etmeli, kaldırılmalı mı?

FETÖ ile mücadele 15 Temmuz ile nihayete ermedi. Örgüt 15 Temmuz ile açığa çıktı, yaptığı en büyük operasyon milletimizin direnişiyle başarısız kılındı. Ama süreç devam ediyor. Hem suçları açığa çıkan darbeci FETÖ üyeleriyle hesaplaşılması, deşifre edilmeyenlerin ortaya çıkarılması, örgütün gizli üyelerinin tespit edilerek yakalanması gerekiyor. 24 Haziran seçimlerinden önce ve sonra pek çok operasyon yapıldı, yapılmaya da devam edilecektir. Terör örgütünün tamamının etkisiz hale getirilmesi ve yargı önüne çıkarılması gerekiyor. Bugüne kadar yapılan işlemlerde OHAL şartları idarenin ve yargının elini güçlendirdi, kolaylaştırdı. 24 Haziran seçimleriyle Milletimiz Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'a büyük bir güven duyduğunu gösterdi ve ilk turda seçimler sonuçlandı. Artık yeni bir sistemimiz var ve sistem zamanla oturacak inşallah. OHAL süreci de artık misyonunu tamamladı gibi. Güçlü bir Cumhurbaşkanı ve güçlü bir Meclis ile zaten gerek duyulursa her türlü önlemi alacak kararlar yine alınabilir.