Rahip Brunson kararı üzerinden Türk yargısını yargılamak

Bir kısım yazar ve siyasetçiler, Rahip Brunson kararı özelinde, Türk yargısının bağımsız karar veremediğini belirterek eleştiri oklarını, Türkiye'yi tehdit eden ABD'ye yöneltmek yerine, yargının bağımsızlığı ilkesi özelinden hareketle Türkiye'yi eleştirmektedir.

95 yıllık Cumhuriyet tarihinde, hukuk çoğu zaman siyasi bir ideolojinin veya siyasi menfaatlerin güdümünde olmuştur.

En bariz örnek başörtüsü sorunudur... Şuan çözülmüş olan bu sorun, 28 Şubat sürecinde, dönemin hakim ideolojisince irticanın simgesi olarak görülmüştü. Ülkemiz özelinde durum böyle iken bu durumun sadece Türkiye'ye has bir sorun olduğunu söylemek ülkemize haksızlık etmektir.

Almanya'da evleri yakılan Türklerin davalarını uzun yargılamalarla zamanaşımına uğratabilmektedir.

Veya ABD sadece Türkiye'yi belirli bir siyasi çerçevede tutabilmek için Halk Bankası Genel Müdür yardımcısı Hakan Atilla'yı hapiste tutabilmekte veya binlerce sayfa dokümana rağmen 15 temmuz darbesinin başı Gülen'i ve diğer FETÖ'cüleri koruyabilmekte ve ülkemize iade etmemektedir.

Yine bir çok Avrupa ülkesi, belgelere rağmen DHKPC, PKK ve FETÖ'cüleri barındırmakta hatta ülkemize karşı faaliyetlerinde lojistik destek sağlamaktadırlar. Zira ülkemizde darbe girişiminde bulunarak kendi halkına bomba yağdıran FETÖ'cü hainler bağımsız! Yunan yargısınca niçin korunmaktadır? Burda Yunanistan'ın hiçbir siyasi hesabının olmadığını ve sadece bağımsız! Yunan yargısının kararıdır ve bu FETÖ'cüler suçsuzdur mu diyeceğiz?

Bütün bunlardan hareketle, Devletler arası sorunlarda her zaman hukuk da bir araç olarak kullanılabilmektedir. Ve bunu tüm ülkeler yapabilmektedir.

Bu bağlamda, rahip Brunson davasına salt yargı bağımsızlığı ilkesi çerçevesinde yaklaşmak ve sadece Türk yargısını bu mantıkla yargılamak, ülkemize haksızlık yapmanın yanında Türkiye'yi de uluslararası arenada zora sokmaktadır.

Türkiye'nin uluslararası çıkarları neyi gerektiriyorsa rahip Bronson konusunda o yapılmalıdır.

Yusuf Demir/ memurlar.net