İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

TBMM Başkanı Yıldırım'dan 3600 ek gösterge açıklaması

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, Ak Parti verdiği sözün arkasında durur, 3600 ek gösterge sözü mutlaka yerine getirilecek dedi.

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 10 Aralık 2018 00:35, Son Güncelleme : 10 Aralık 2018 00:54
TBMM Başkanı Yıldırım'dan 3600 ek gösterge açıklaması

Edip Üzen/Memurlar.net

Genel seçimler öncesinde polis, öğretmen, din görevlilerine ve şube müdürlerine hemen hemen tüm partiler tarafından 3 bin 600 ek göstergenin verileceği vaat edilmişti.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım'a memurlar.net olarak, Çin, Kırgızistan ve İran seyahatinde yaptığımız görüşmede kendisine, 3600 ek gösterge konusunu sorduk. Yıldırım, 3600 ek gösterge sözünün mutlaka yerine getirileceğini söyledi.

İşte Binali Yıldırım'a sorduğumuz sorular ve cevaplar

3600 ek gösterge ile ilgili söz verildi. Yerel seçimlerden 3600 ek gösterge ile ilgili kanunun çıkmasını öngörüyor musunuz?

Tabi bu yürütmenin sorumluluğunda bir konu. Bununla ilgili vaatler verildi ve mutlaka vaatler yerine getirilir. Ben seçimden önce olur mu, olmaz mı noktasında takdir ederseniz ki kendi alanımda olmadığı için bir şey söylemem olmaz. Ama söz ağızdan çıktı bir kere. AK Parti'nin de özelliği verdiği sözün arkasında durmak. Gecikme de olsa bile, mutlaka bu dikkate alınacaktır.

Yeni seçim döneminde sosyal ağlar ve sosyal platformları, sosyal mitingler şeklinde kullanılacak olmasını nasıl buluyorsunuz?

Ben sosyal medyayı 2014 İzmir seçimlerinde Belediye Başkanlığı adaylığımda kullandım. Yoğun olarak bu geçtiğimiz milletvekili seçiminde de kullandım, referandumda da kullandım. Bu mecra esasında bizim kuşağın çok iyi algılayamadığı, etkilerini, hedef kitlesini tam olarak kavrayamadığımız bir mecra. Halbuki bildiğimiz usullerle, yüz yüze propaganda, mitingler, bunların kapsama alanı şu anda sosyal medyanın daha altına indi. Yani interaktif iletişim özellikle belirli yaş grupları için kanaat oluşturmada vazgeçilmez bir mecra oldu. Bu değişimden mahrum kalmamak için mutlaka bu alana da girmeniz gerekiyor. Mesela ben geçen seçimde sosyal medya üzerinde tartışma programına katıldım, aykırı sorular soruldu onlara cevap verdim, yani korkmamak lazım.

İstanbul adaylığı ile ilgili konuşmak istememenizi anlıyoruz ama sizden ricamız, bu konuda bir şey söylememe üzerine kendi disiplininizi paylaşırsanız.

Yani siz sormuş oldunuz. Bu konuyla ilgili gelişmeleri hep beraber izliyoruz ama benim şu aşamada bununla ilgili herhangi bir cevap vermem doğru olmaz, sadece bu kadarını söyleyeyim, şu anda sorumluluğunu taşıdığım bir görevim var, o görevimin gereğini yapıyorum. Pazartesi bütçe görüşmeleri başlayacak, bütçe görüşmeleri yeni sistemin ilk bütçesi olacak, bütçe görüşmelerinin açılışını yapacağım, 21'inde de kapanışını yapacağım ve bu arada Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki işlerimizi takip etmeye devam edeceğiz.

Kılıçdaroğlu'yla ne görüştünüz görüşmenizin içeriği neydi? O görüşme Yerel seçimle ilişkilendirildi

Şimdi bir kere, iki rakip parti yerel seçimde herhalde, aynı ittifak grubunda olmayan iki parti yerel seçimde herhalde sizin adayınız kim, diye konuşmaz öyle mi? Bize kendisi geldi, tebrik etti, ziyaret etti, ona karşılık bir nezaket ziyaretidir.

Artı, pazartesi başlayacak bütçe görüşmeleri bu sistem değişikliğinden sonra yapılacak ilk bütçe görüşmesi, dolayısıyla bu konuda da bir istişarede bulunduk, yani beklentiler nedir, ne yapılmalı, görüş alış verişinde bulunduk.

Meclis çalışmaları açısından baktığınızda, seçime ne kadar süre kala bir tatil programı hedefleniyor? Torba yasa var.

İki tane torba yasa oldu. Dolayısıyla muhtemelen Genel Kuruldan hemen sonra bu 2 yasa çıkarılabilirse çıkarılacak, sonra bir ara verilebilir, zaten hep öyle yapılır, bütçeden sonra ara verilir.

Ocak'ın 5'i-10'u arası tekrar toplanır. Bir müddet daha çalışacağını düşünüyorum. Tabi bu Genel Kurulun alacağı bir karardır. Danışma Kurulu yapılır, Başkanlık Divanı Toplantısı yapılır, neticede bir karar alınabilir ara vermeye yönelik.

O kararın ne olacağı, eğer ara verilecekse ne zaman verileceği mutabakatla sağlanırsa Danışma Kurulunda olur, olmazsa zaten gruplardan biri veya fazlası yeterli desteği alırsa böyle bir öneriyi gündeme getirebilir.

Bu adaylık süreci başladığından beri sizi de olumsuz yönde etkileyen siyasi sözler, siyasi dedikodular süreci başladı. Bu siyasi dedikoduların odağı da size yönelikti. Yani bir protokol meselesi, iki ilçelerdeki adayların belirleme süreci. Siz gerçekten böyle bir sıkıntı yaşadınız mı?

Ben bunları tebessüm ederek izliyorum. Bütün bu yazılan, çizilenleri okuyunca tebessüm ediyorum, 'ya ben bunları ne zaman söylemişim' diye de kendi kendime soru soruyorum.

Bunlar benim dışımda konuşuluyor. Ancak, ben ömrü hayatımda makamların en yükseğinin milletin gönlündeki makam olduğunu düşünüyorum, bakışım hep bu olmuştur. Ben 3 sefer görevi bıraktım, 4 sefer göreve tekrar döndüm, hiç bir hayal kırıklığı, umutsuzluk filan yaşamadım. Millet bize fırsat verir, imkan verirse çalışırız, tamam derse de orada da bırakmasını biliriz. Yani devlet umuru neyi gerektiriyorsa o yapılır.

Siyasi kariyeriniz sürekli talep edilen tırnak içinde 'adam' olduğu yönünde gidiyor, yerel seçimlerde öyleydi, Meclis Başkanlığı süreci öyleydi, Başbakanlığa geçişiniz de öyleydi.

Türkiye'de, herkesin mutabık olduğu bir adam oldunuz, İzmir adaylığınız da öyleydi. Yine yerel seçimler ve yine Binali Yıldırım ve yine aranılan ve istenilen adam deniliyor. Siz kendi siyasi kariyerinize dönüp baktığınızda şu ana kadarki bu hali nasıl bir değerlendiriyorsunuz?

Bu benim için büyük bir mutluluk vesilesi. Yani vatandaşımız bir yerde ihtiyaç duyuyorsa bize, partimiz de bu ihtiyacı görüyorsa, bu millete, ülkeye hizmet için büyük bir fırsattır, yani ben bunun kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. Yani bazen nefsimize ağır gelse de memleket meselesi deyip her şeyi bir kenara bırakmalıyız, bunu herkes yapabilmeli diye düşünüyorum.

Önemli olan, insanların mutluluğu için, ülkenin refahı için, geleceği için çalışmak, fedakarlıksa fedakarlık, gönüllüyse gönüllü olmak. Yani bu konuda hiç zerre kadar tereddüdümüz olmadı, bundan sonra da milletimize, ülkemize konumumuz ne olursa olsun hizmet etmeyi kutsal bir görev olarak biliyoruz.

Şu ana kadar sizin hiçbir görevi kendinizin talep etmemiş olması enteresan değil mi?

Yani olayların gelişimi hep böyle oldu. Talep eden olmadım

İzmir'de siz aday olma iradesi gibi bir şey koymadınız ortaya.

Tabi o zaman İzmirliler doğrusu istediler, hatta gazetelerde yazılar filan çıktı, İzmir için iyi olur diye adımız telaffuz edildi. Genel Başkanımız ve partimizde bu talebe kayıtsız kalmadı ve İzmir Belediye Başkanlığına aday gösterildim. Ama gündem maalesef o kadar kötüydü ki biz İzmir'i projeleri konuşma fırsatı bulamadık. 17-25 Aralık'la başladık, onunla bitirdik. Kasetler, konuşmalar, suçlamalar, seçim geldi. Ama şunu söyleyeyim; Ben o zamanki anketleri hatırlıyorum, böyle testere dişi gibi, bir bakıyorsun yüzde 43'e yükselmiş, bir bakıyorsun yüzde 31'e inmiş. Böyle böyle birer hafta aralarla böyle gitti.

Biz o zaman kazanmaya çok yakındık, yani AK Parti siyasi tarihinin İzmir'de en yüksek oyunu aldı o seçimde, bütün olumsuz şartlara rağmen yaklaşık 980 bin oy aldık.

Size düşkün bir aileniz var, hem torunlarınız öyle, hem Hanımefendi, çocuklar öyle, Şimdi onlar açısından zor olmuyor mu?

Yani kader çizgimizde ne varsa onu göreceğiz, bundan kaçış yok. Yani tabi ki her görevin kendine has farklı bir tatmin düzeyi var. Ev içi istişareye önem veren birisiyim. Ancak bir karara varınca, herkes her zaman arkamda olur, asla yalnız kalmam.

Ömrü, icraatlarla geçmiş bir insanım. Meclis Başkanlığı çok itibarlı, çok şerefli bir görev, kısa süre geçmesine rağmen, parti grupları ile olumlu bir ilişki tesis ettiğimi söyleyebilirim.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber