Özhaseki'nin projesi 'Çocuk Köyü' sadece Kanada'da varmış

AK Parti'nin adayı Mehmet Özhaseki'nin Ankara için 111 projenin içerisinde "Beni en heyecanlandıran proje" dediği Çocuk Köyü'nün dünyada sadece Kanada'da olduğunu söyledi. Ankapark'ın hemen arkasındaki 1 milyon metre kare arazi üzerine kurulması hedeflenen projede çocuklar için 100 ayrı etkinlik alanı öngörülüyor.

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 20 Mart 2019 07:30, Son Güncelleme : 20 Mart 2019 06:48
Özhaseki'nin projesi 'Çocuk Köyü' sadece Kanada'da varmış

AK Parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, 'Teke Tek Seçim Özel' programında Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.

Mehmet Özhaseki, Ankara'nın kültür, sanat, spor gibi alanlarda tam anlamıyla 'başkent' olması gerektiğini söyleyerek, kendi döneminde bu tür projelere ağırlık vereceklerini söyledi. Dikey mimariye kesinlikle taviz vermeyeceklerini belirten Özhaseki, "Bu konuda o kadar çok proje iptali ettim ki, müteahhitlerin çoğu bana düşman oldu" ifadelerini kullandı. Rakibi Mansur Yavaş'ın belediyeciliği bilmediğini iddia eden Özhaseki, "Kendisine sürekli projelerini göreyim" demesine rağmen ortaya somut olarak bir şey çıkaramadığını savundu. Özhaseki kendisi hakkında öne sürülen iddialar üzerine ise "Gerek hakkımda olduğu söylenen Sayıştay raporu ve gerekse FETÖ ile ilişkilerimi kanıtlayan bir belge bulurlarsa adaylıktan çekilirim" sözlerini kullandı.

Özhaseki rakibi Mansur Yavaş'la ilgili olarak ise şunları söyledi:

Geçmişteki davalara baktım. 10 senedir tanışıyorlar. Niye her gün bu kirli adamla berabersiniz. Adam diyor ki, 'onun bürosundan çıkmazdım'. Bu adam çok kirliyse 10 senedir ne yaptın sen bu adamla? 10 sene boyunca oturup kalkarken niye beraber oldun bu adam kirliyse? Bir de mağdur edebiyatı gidiyor. Kirli ilişkiye giren sensin, o adamlarla düşüp kalkan sensin. Şantaj mektuplarını okudunuz, 'düğününü basarız' falan deniyor. Tam 1,5 sene tehdit, şantaj mesajları sürüyor. Gerçekten mide bulandırıcı bir iş...

Özhaseki'nin konuşmalarından öne çıkan ana başlıklar şöyle:

Özellikle Ankara, İstanbul gibi büyük vilayetler artık dünya kentleriyle yarışıyor. Kıt kaynaklarda maksimum pay alabilme yarışı devam ediyor. Büyük şehirlerimiz acemilik kaldırmaz. Türkiye'de bütün vilayetlerde A protokolünde vali, garnizon komutanı ve belediye başkanı var. Vali bir eğitimden geçiyor. Garnizon da bir eğitimden ve disiplinden geçiyor. Belediye başkanı nasıl oluyor. Partiler oturuyor, kimi koyarsak başarılı oluruz, kiminle çok oy alırız hesabı yapılınca şehirlerde felaketle karşı karşıya kalıyoruz. Şehirlerin hali hakikaten acemiliği kaldıracak gibi değil. Başkan ufuklu birisiyse şehirler büyüyor ve gelişiyor, aksi halde şehirler geri gidiyor.

"ANKARA BİZİM İÇİN GURUR VERİCİ BİR KENTTİR"

Sayın Cumhurbaşkanımız anket yaptı. 'Ankara ve İstanbul'da kim belediye başkanı olmalı?' diye sordu. Ankara'da Özhaseki, İstanbul'da Binali Yıldırım çıktı. Ben sayın Cumhurbaşkanımıza 'belediyelere abilik yapayım, para yönetimi, algı yönetimi nedir anlatayım' dedim. Böyle bir görev çıkınca ne Binali Bey ne de ben itiraz etmedik. Ankara bizim için gurur kenti. Gazi Mustafa Kemal'in kenti. Oraya başkan olmak her kula nasip olmaz. Seve seve kabul ettik ve başladık.

"ANKAPARK'A 250 MİLYON DOLAR HARCANMIŞ, MAKUL BİR RAKAM"

Dünyanın birçok büyük kentinde Ankapark'a benzer projeler var. Tabii şehirlerde sadece siz hizmetleri suyun akması, asfaltın yapılması, otobüsün saatinde çalışması olarak görürseniz o zaman şehirlerde kocaman bir huzurevi gibi bir durum ortaya çıkar. Şehirde kültür, sanat, meşru biçimde eğlence olmalı. Yeri burası mıydı? Bu proje doğru mu, değil mi derseniz, böyle bir yer olmalıydı. Trafik meselesine baktım, arkadaşlarım tıkanıklık olmadığını söylediler. Para konusunda spekülatif haberler çıktı, belki o rahatsız etti arkadaşlarımızı. 250 milyon dolar harcanmış, o da makul bir rakam.

"BEN İÇİMİZDEKİ DURUMA MALESEF ARABESK MEDENİYETİ DİYORUM"

Yıllarca belediye başkanlığı yaptım. Her safhasını birebir yaşadım. İlk günlerdeki sorunlar farklıydı. Sonraki dönemdeki sorunlar da farklıydı. Suyla, gecekonduların dönüşümüyle uğraştık. Altgeçit, üstgeçit, yollar, sosyal tesisler ve ulaşım akslarıyla uğraştık. Anadolu'da yaklaşık bin yıldır yaşanıyoruz. Ecdadın Anadolu'da kurduğu medeniyete Selçuklu medeniyeti deniyor. Bir medeniyet inşası kurulmuş. Biraz daha güçlendiğimiz, devlet olduğumuz dönemlerde kurulan medeniyete Osmanlı medeniyeti diyoruz. Şimdi günümüze geldik. İlk yılar fakirlik yıllarımız, planlama çok geç. Bakanlığım döneminde Ankara'nın bir bölü yüz binlik planları ben inceleyerek imzaladım. İki şanssız olay yaşamışız, birincisi göçler. Bunun karşısında gerek yerel yönetimler gerekse merkezi idare hazırlıksız yakalanmışlar. Şimdi buna ben arabesk medeniyet diyorum.

"ÇOK PROJE İPTAL ETTİM! MÜTEAHHİTLER BENİ DÜŞMAN İLAN ETTİ"

Betonlaşmanın mimarı değilim. 21 yıllık belediye başkanlığımda bir emsali aşan planlama yapmamaya çalıştım. Şahıs planlaması benim imzamdan çıkmamıştır. TOKİ'de de bir evrim geçirildi. Bizim bildiğimiz klasik metod uygulandı. Bir emsal varsa iki emsale çıkarıldı. Herkesi ev sahibi yapmak gibi fikir. O zaman da kutucuklar çıktı. Son 5 yılda Ergun Bey'le başladık. Sayın Cumhurbaşkanımız titizlikle takip ediyor. O dönemde İstanbul'da o kadar çok proje iptal ettim ki. Müteahhitler herhalde beni düşman ilan ettiler. Niye? Haksız gördüm. Haksız kazanç elde ediyorlar, müthiş binalar dikeceklerdi. İptal ettim, vicdanen çok rahat ettim.

"MANSUR BEY ÇIKACAK, SORULAR SORULACAK CEVAP VERECEK"

3 kadar önceydi, gazetelerde bir haber vardı. Mansur Yavaş haberi. Orada bir iş takipçiliğinden bahsediliyor. Vekalet yok, sözleşme yok, üsten götürmeden bahsediliyor, gazete böyle bahsediyor. Ulusal gazetede başlık olmaya başladı. İki üç gün yazdı. Sonra Ömer Bey çıktı, 'sen adaysın, çık bunlara cevap ver, vekaletsiz iş takip ediyorsun, vergi kaçırıyorsun, şantaj yapmışsın, karşı taraf öyle söylüyor, çık bunları söyle' dedi. Bir gün vatandaş bana bu gazeteyi gösteriyor. Benim sözlerim aynen şu, 'Bırakın mahkemeler karar verecek, kapatın' dedim. Şimdi parti sözcümüzün basın toplantısından sonra Mansur Yavaş basın toplantısı düzenledi. Eline bülten almış, okudu, okudu geçti. Haseki, Haseki, Haseki diyordu. Şöyle söylemeye başladı, 'Ben malvarlığından bahsettim, onu vermemek için bana iftira atıyor' dedi. Karşılıklı 28 dava açılmış. İnanın ben bu kadar kirli ilişki görmedim. Mansur Bey çıkacak, cevap verecek. Olayın gerçek yüzü neyse anlatacak.

"MADEM BU ADAM KİRLİYSE 10 SENEDİR NEDEN OTURDUN, KALKTIN"

Dosyayı inceledim,baktım korkunç. İsterseniz o konuyu da açarız. Müsaade ederseniz söyleyeyim o zaman: Bu senedi kim düzenledi? Yaptığı toplantıda 'bana bıraktı senedi? diyor. Arkasından 1. İcra Dairesi'ne şöyle demiş avukatı: Bizzat müveklilimin gözünün önünde atılmış bir imzadır. Senetler jandarmaya, emniyet kriminale, adli tıbba gidiyor. Burada kesinleşmiş bir tane karar var. Bu senedin sahte olduğu yönünde. Kötü niyet tazminatı, arkasından 500 bin lira ceza yazılıyor. Şimdi 28 tane dava açılmış. Bu adamla ilgili araştırdım. Geçmişteki davalara baktım. 10 senedir tanışıyorlar. Niye her gün bu kirli adamla berabersiniz. Adam diyor ki, 'onun bürosundan çıkmazdım'. Bu adam çok kirliyse 10 senedir ne yaptın sen bu adamla? 10 sene boyunca oturup kalkarken niye beraber oldun bu adam kirliyse? Bir de mağdur edebiyatı gidiyor. Kirli ilişkiye giren sensin, o adamlarla düşüp kalkan sensin. Şantaj mektuplarını okudunuz, 'düğününü basarız' falan deniyor. Tam 1,5 sene tehdit, şantaj mesajları sürüyor. Gerçekten mide bulandırıcı bir iş.

"MANSUR BEY BUNLARA CEVAP VEREMİYORSA ALTINDA KALIR"

Mansur Yavaş'ın 3 aydır taktiği şu, 'geçen seçimlerde hakkım yenildi'. Şimdiki sloganları 'hak yerini bulacak'. Geçtiğimiz seçimleri hatırlayın. Cumhurbaşkanlığı seçimi, referandumu hatırlayın. CHP'nin taktiği var. 'Farkı açtık, alıyoruz' deniyor. Sandıklar açılıyor, sonra aynı şeyi söylüyorlar 'sandığa sahip çıkamadık' diye. Şimdi sizin mağduriyetiniz haklı ise vatandaş bunu görür. Bu sorulara cevap alamadıysak vatandaş '1 dakika' der. Ama şunlara cevap vermediği sürece altında kalır ve bana göre ezilir.

"ANKARA'DA 72 TANE MÜZE VAR AMA KİMSE BUNUN FARKINDA DEĞİL"

Adaylığım bana tebliğ edildiğinde 30 kişilik ekip dizdim. Ankaralılar neden şikayetçi, ne bekliyor, ne istiyor, hangi projelerin öne çıkması lazım, tek tek çalıştık. Mimar, mühendis, çocuk psikologları var. Özellikle inşaata dayanan anlayıştan ziyade insanı esas alan, gençleri, kadınları öncelleyen projelere ağırlık verdim. Birinci projem Kültür Yolu Projesi'dir mesela. Ankara turizmden istifade etmesi açısından dünya kentlerinde en geride kalan birisiydi. Kültür, inanç, termal, sağlık, doğa projesi yapabiliriz. Ankara tarihte tam 8 kez başkentlik yapmış bir şehir. Ankara Kalesi'nden Hacıbayram'a teleferik hattı. Roma Hamamı, Ulus, Kızılay, Ankara 8 kilometre. 72 tane müze var kimsenin haberi yok. Cumhuriyet döneminin en önemli kamu binaları Ankara'da. Kimse bunların farkında değil. İlk yapacağım işlerden birisi bu.

"ANKARA'DA ÇOCUK KÖYÜ PROJESİ 1,5 SENEDE UYGULAMAYA KONULUR"

Çocuk Köyü Projesi. Bir tek Kanada'da var. Çocuklarımız ne yazık ki evlerin köşesindeler, sokaklara çıkamıyorlar. Kavgayı bile orada öğrendik. Hiç kimse çocuğunu sokağa bırakamıyor. Sanal bir aleme dalıyor. Çocuğu hayata hazırlayamıyoruz. Tam 1 milyon metre kare arazi. Ankapark'ın arka tarafında yeşillik alan. Orada çocuklara 100 ayrı etkinlik hazırladık. Bir yandan hayata hazırlanacak bir taraftan oyun oynayacaklar. Sinemaya, tiyatroya gidecekler. Çocuklarımız artık oradan çıkmayacak diye düşünüyorum. Uygulama projesini birkaç ay içerisinde bitirir 1 sene içinde tamamlarım. 1,5 sene sonra herkes çocuğunu oraya götürmeye başlar.

"KAYAK MERKEZİ İÇİN ALLAH'IN DAĞINA PARA MI DÖKECEKSİN DEDİLER"

Kayseri'de yerel siyasi aktörleri, akademisyenleri çağırdım. Yaptığımız toplantıda 'bu şehir ticarette, kültürde, sporda, sanatta neler yapabilir' dedim. O kadar güzel netice çıktı ki. Birisi çıktı 'kayak merkezi olur' dedi. O arkadaşla gidip Alpler'i gezdik. Geldik bunu şehirde söyledim. Herkes 'Allah'ın dağına ne para dökeceksin' dediler. Raylı sistem için aylarca dil döktüm. O zaman il başkanı beni 'bu raylı sistem niye şehrin ortasından gidiyor, tarlalardan gitse olmaz mı?' dediler. Sonra bunları Amsterdam'a götürdüm. Sonra Alpler'e götürdüm. 60'larda bir adam çıkmış kayak merkezi inşa etmiş, yılda gelirleri 7 milyar Avro. Geldim kayak merkezi inşa ettim.

"MELİH BEY KENDİ DÖNEMİNE AİT İŞLERİ YAPTI, ALLAH RAZI OLSUN"

Kayseri'de cadde ortalarında, çarşı merkezlerinde amatör müzisyenlere yer ayırdım. 300'e yakın koro var Ankara'da. Doğru dürüst bir salonları yok. Kültür sanatın gelişmesi adına elimden ne gelirse yapacağımı söyledim. Her dönemin kendine has ihtiyaçları var. Kendi dönemimde ilk başladığımda suyla, kanalla, arıtma tesisiyle uğraştım. Melih Bey de öyle başladı. Arkasından ihtiyaç olan şeyleri yapmaya başlıyorsunuz. Arkasından altgeçit, üst geçit yapıyorsunuz. Şimdi yeni döneme ait işaretleri ortaya koymanız lazım. Melih Bey kendi dönemine ait işleri yaptı gitti, Allah razı olsun derim. Karayalçın da, Dalokay da aynı şeyleri yaptı.

"KAYSERİ'DE MERKEZDEN PERGEL AÇIN 16 TANE İÇKİLİ YER GÖRÜRSÜNÜZ"

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı'nı aradım 'Bir pergel merkeze koyun, kaç tane içki satılan yer var?' dedim. 16 tane yer çıktı. Kayseri'de her gün konser veren bir yer var. Biraz da arz talep meselesi. İstendiği zaman yapılıyor. Karşı tarafta bir beklenti yoksa, müşteri bulmuyorsa zorlamıyorsunuz. Alkol satılmıyor, içkili yer yok, kültür sanat yok demek Kayseri'ye koskoca bühtan olur.

"KAYSERİ'DEKİ STADI CEBİMİZDEN TEK KURUŞ ÇIKMADAN YAPTIM"

Şu anda gelir gideri karşılamıyor gibi gözüküyor. Doğrusu para yönetimi konusunda doğrusu kendimi mahir addediyorum. Kayseri'de başladığımda borçlu belediye vardı. Bıraktığımda öyle değildi. Kayseri'de cebimizden tek kuruş çıkmadan stad yaptık. 10 bin kişilik kapalı spor salonu yaptırdık. Dünya Basket Şampiyonası'nın bir ayağı yapıldı. Devletin kesesinden bir lira çıkmadı. Baraj ve terminal aynı şekilde. Belediyeler iyi bir organizasyon yapabilirse para harcamazsınız. Benim yaptığım stad, Suat Kılıç tarafından 'Haseki Modeli' diye çeşitli yerlere yapıldı. Nasıl yaptık? Şehrin merkezinde çürük raporu olan stadyum var. Gençlik Spor Genel Müdürü'ne geldim. Mülkiyetini bana verirlerse istediğim gibi yapabileceğimi söyledim. Aldım, Meclis'te planladım, sattım. Bana 75 milyon lira biçmişlerdi. Ben 100 milyon 500 bin liraya sattım. O paranın 70 milyonuyla stad yaptım. Geri kalan parayla 10 tesis yaptım.

"MANSUR BEY'E 'NE OLUR PROJELERİNİ' GÖREYİM DEDİM"

Senet olayı çıkıncaya kadar bu konulara girmiyordum. 3 ay boyunca çalıştım, kitapçığı hazırladım ve altına imzamı attım. Burada 111 proje var. Karşınıza çıkan 3-4 aday var. Bana saldıran Haydar Bey de dahil. Mansur Bey'i sıkıştırınca proje söylemeye başladı. Diyorum ki, 'ne olur Ankara'ya üçüncü kez adaysın. Ticarette, sanayide, gençlikte, kültür sanatta ne düşünüyorsun?' Bunları yaz ben de göreyim. EYT'lerin sorununu çözeceğim dedi, alay konusunu oldu. Bunu çözecek olan Meclis. Fakir raporu dışında belediyenin kimseye para verme imkanı yok. Bir tek belediyenin direk para vereceği konu bu.

"MANSUR YAVAŞ EYT'LERLE İLGİLİ AÇIĞA DÜŞTÜ"

Durmadan 'ben size bunu vereceğim, EYT'cilere bunu dağıtacağım' diyor. Herkes onu tiye almaya başlayınca danışmanları onu uyardı. 'Bu konuda açık düştük' dedi. En sonunda 'sağlık yardımı yapacağım' dedi. EYT'lerle ilgili açık düştü, sonra telafi etmek için böyle bir formül buldular.

"KIRSAL KALKINMAYLA İLGİLİ DESTEKLERİN SÜRMESİ LAZIM"

Kırsal kalkınmayla ilgili belediyeler destek verirlerse, onların önünü açarsa bu doğru proje olur. Kırsal kalkınmayla ilgili desteklerimizin sürmesi lazım. Herkes doğduğu yerde doymalı diye düşünüyorum. O ilçelerle ilgili bütün belediye tesislerini yapacağız. Oradaki üretilen her bir ilçemizin kendine has ürünlerin pazarlanması noktasında bizim mutlaka önayak olmamız lazım.

"KAYSERİ'DE TARİHİ ESERLERİN BİR TEK ÇÖPÜNE DOKUNMADIM"

Ben nihayetinde bir tarihte geldim. Neyi bulduysam onu yaptım. Benden önce CHP belediyesi vardı, 100 bine yakın gecekondu vardı. Bankamatikle çalışan işçiyi gördük biz orada. Kalenin iki katlı surları belediye yıkmış. Mimar Sinan'ın hamamını belediye yıkmış. En son Tavukçu mahallesinde ne bulduysam korumaya aldım. Kümbet, cami, kilise dahil oradaki sivil mimari örneklerin hepsini korumuş insanım. Metin Sözen hocayla senelerce çalıştık. Tarihi eser nasıl korunur bunların derslerini anlattık biz. Bir tek çöpüne dahi tarihi eserin dokunmadım. Hepsini restore ettim.

"ANKARA TÜRKİYE'NİN EN GÜZEL STADYUMU'NA KAVUŞUYOR"

Ankara'da 25 sene milli maç yapılmamış. Neden? Tesis yapılmadığı için. En son proje hazırlandı. Sayın Cumhurbaşkanımızla araçla giderken projeyi gösterdim, çok beğendi. Kadir Has Stadyumu'nu yaptırırken dünyada 10 şehir gezip her birisinden birini alarak stad yaptık. Kışın soğuğunda yukarıdan sıcak vuruyor, seyirci seyrediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız zaten stadları biliyor futbolu seviyor. 'Bir an önce yapalım' dedim. Bir 10-15 içinde projesi yapılır. Eski stadın yerine yapılacak. Yürütmeyi durdurma çıkmış, herhalde bu mahkeme kararı kalkar. Orada 26 tane ferdi spor yapılabilecek salon olacak. orası bir kompleks olarak yapılıyor. Türkiye'nin bana göre en güzel stadına Ankara kavuşuyor.

"BİR TARAFTAN KOMŞULUK İLİŞKİLERİ DİĞER YANDAN TEKNOLOJİ"

Daha yatay mimarinin hakim olduğu, komşuluk ilişkilerinin olduğu mahalle konseptinin içerisinde şehirlerin gelişmesini diyoruz ama gelişen şartlara ve teknolojiye ayak uydurmak gerekiyor. Şöyle bir yasa tasarısı hazırlamıştım. Mahalle konsepti içerisinde herkes ev yaptırmak isterse kooperatiflere Hazine arazisini bedava verelim. Komşuların birbirini tanıdığı,bakkalın olduğu. Bir taraftan da bu bizim özendiğimiz komşuluk ilişkileri var ama, bir taraftan yağmur yağdığında suların bir yerde toplandığı ve o suların kullanıldığı, elektrik tasarrufun riayet edildiği bir ortam.

"KANALANKARA MOGAN'DAN MAMAK'A UZANAN BİR MİLLET BAHÇESİ"

Özellikle şehirlerin belası olan belediyelerin de sıkıntısı olan plan tadilatlarıyla değişirse şu görünen manzara olur. Planlar aslında mantık üzerinde yapılıyor. Daha sonra devreye girenlerle yapıldığında ortaya çıkan tablo oluyor. Bizim şehirlerimizin en büyük belası o. Bir bakıyorsunuz bina yükselmiş. Bu bina niye yükseldi, arkasında ne var? Şimdi kanun teklifi yazdım. Bana göre kanun önümüzdeki dönemde çıkacaktır. Kanalankara 13 tane millet bahçesinden birisi. Mamak'tan başlayıp, Mogan'a kadar devam eden bir hat. Eymür ve Mogan Ankara'nın iki değerli gölü. Oradan Cebeci'ye uzanacak millet bahçesini bir an önce gerçekleştirirsek, Ankara'nın nefes alacağı en önemli alanı çıkarmış oluruz.

"ÖNÜMÜZDEKİ AYIN SONUNDA ANKARA'DAKİ KAMU KURULUŞLARI GEÇİYOR"

Kirli kağıtları bile fabrikalarımızda bulamadığımız için gidip dışarıdan 150-200 dolar verip getirtiyoruz. Ankara sıfır atığa geçecek. Sağolsun Emine Hanım bunu üstlendi, himayesine aldı. Önümüzdeki ayın sonuna kadar Ankara'da kamu kuruluşları buna geçiyor. Organik atıklar için de belli nüfusa göre makina ayarladık.Isıl işlemlerden geçerek biblo olarak çıkıyor nihayetinde.

"SAYIŞTAY BÖYLE BİR RAPORU YAYINLASIN ADAYLIĞI BIRAKIRIM"

Her üç ayda bi Sayıştaşcılar gelir ödemeleri gözden geçirirler. Hakikaten orada ters bir şey çıkmışsa burnunuzdan fitil fitil getirirler. Böyle bir Sayıştay raporu çıksın ben adaylığı bırakırım.

"KUZEY KAROLİNA'YA EKİPLE GİTTİK MECLİS'TE AYAKTA ALKIŞLADIK"

Sene 2011'in sonuydu. Yazışmaya başladık. Kuzey Karolina bizimle kardeş olmak istediler. Biz kardeş şehirlere giderken şöyle bir yol izliyoruz. Mesela Kabartay Balkar Cumhuriyeti, Macaristan, Strasburg. Buralara giderken sanayi odasına, ticaret odasına yazarız. İmzalaycağımız protokoller var, gelmek ister misiniz diye yazarız. Macaristan'a 40 kişi gittik. ABD'ye kalabalık heyetle gittik. Meclis 9.4.2012'de karar almış. Eyaletin başşehrine gittik. Orada Meclis'te bizi Türk ve ABD bayraklarıyla karşıladılar. Bana konuşma hakkı verdiler. Ülkemizi tanıtan bir konuşma yaptım, ayakta alkışladılar. Oraya giderken o resimde Ticaret Odası Başkanvekili var. Sanayi Odası Başkanı var. Bir gezi esnasında bu ekiple karşılaştık. Ticaret Odası'nın Başkanvekili selam vermeyelim mi? O parkta bir adacık var. Orada resim verdik.

"BOYDAK AİLESİYLE 2014'TEN SONRA BİR KÜSKÜNLÜK YAŞADIK"

Vergi ödül törenleri yapılıyor ilk beş firma Boydaklara ait. Orada valiler, bakanlar, MİT başkanları onlara merhaba diyorlar, görüşüyorlar. 2014 yılı geldiğinde onlar karşı tarafta benim rakibimi desteklemeye başladı. Bir kırgınlık, küskünlük başladı.Bunlar siyasette tavır almazdı dedik, şaşırdık. Seçimlerle iş başına geldik.Bunlarla mesafe açıldı zaten, hiç konuşmadık. Çok kalabalık bir grup. İçerisinde 30-40 ortak var. İçinde birkaç tanesi FETÖ'cü.

"HACI BOYDAK BEY'İ ÇAĞIRDIK 'AKLINIZI BAŞINIZA ALIN' DEDİK"

17-25'e kadar kimse bunların gerçek yüzünü göremedi. Çok nezaketli davranıyorlardı. 2014'te Kayseri Emniyet Müdürü ile konuştuğumuzda şöyle bir karar aldık. 'Bu adamları uyaralım, yazıktır, buranın bir örgüt olduğunu söyleyelim'. Çağırdım belediyeye Hacı Boydak'ı, 'Bak burası bir örgüt oldu, siz gelip gidiyorsunuz' dedim. Hacı Bey 'öyle olur mu?' dedi. Hacı Boydak Bey'e şunu anlattık, emniyet müdürü de biliyor. 'Düşünsene hocaefendi birisinin evini gözetler mi, Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı ne konuşuyor diye merak eder mi?' dedim. Bir iki sefer emniyet müdürümüz, hatırı sayılır insanlar görüştü. TOBB'tan Rifat Bey dahil olmak üzere 'aklınızı başınıza' alın dendi, ama dikkate almadılar. Sonun da 'işiniz rastgelsin' dedik.

"50 TANE FETÖ'DEN ADAM ATILDIĞINI İSPATLASINLAR ADAYLIĞI BIRAKIRIM"

'Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet' sözü bana aittir. Sayın Cumhurbaşkanımıza ben söyledim. Ben bunların sohbetine katılmış değilim. Kayseri'de herkes benim geçmişimi bilir. Bunların sistemli saldırıları insanı yoruyor bazen. Burada 220 tane FETÖ'den adam atılmış diyor rakibimiz. Allah adamı çarpar. Benim atadığım hiç kimse bir tanesi FETÖ'den atılmadı. 220 tane FETÖ'den adam atılmış dediler. Kayseri'de 110 tane 50 tane atıldığını ispatlasınlar adaylığı bırakırım.

"ÖZHASEKİ'Yİ FETÖ'YLE İLİŞKİLENDİRMEK İNSANLIĞA YAKIŞMAZ"

İlk çıktığımda Kayseri'ye adam gönderdiler. Bana yıllarca muhalefet etmiş bir grup var. Bir tanesi Oda TV muhabiri. Diyor ki, "Özhaseki Kayseri'de görev yaparken Oda Tv hakkında en ağır yazıları kaleme alıp, icraatlarını en sert eleştiren gazetecilerden biriyim. Özhaseki'nin ABD'ye gidip Gülen'le görüştüğüne ilişkin hiçbir şeye rastlamadım. Özhaseki'nin FETÖ'yle ilişkilendirilmesi siyasetçiliği bir kenara bırakın insanlığa yakışmaz. FETÖ'cüler çekirdekten yetişen Özhaseki'nin ülkücü olduğunu bilirler".

TAYYİP BEY: SEMPATİSİ OLAN VARSA DEFOLSUN GİTSİN DEDİ...

Bunlara ilişmedim ama insani ilişki vardır. O dönemde Hacı Boydak'a ödül veriliyor. Elini sıkmıştım. FETÖ'ye kimi menfaatten, kimi korkudan ilişti. Büyük bir bölümünü hakikaten etkilediler. Asıl tehlike 17-15'ten sonra bunlara ilişmek, bunlarla hareket etmek. 17-25 Aralık'tan 10 gün kadar sonra partimizde toplantı yapıldı. Parti genel merkezinde 81 vilayetin belediye başkanı, il başkanı, kadın kolları, meclis başkanlarını Tayyip Bey çağırır. Söz isteyen herkese söz verir, saatlerce dinler. Tayyip Bey kürsüye çıktı, 'Arkadaşlar şimdiye kadar Fetullah hoca diye bir grup vardı. Bunlar bir örgüt, lanet örgüt. Çok net söylüyorum, bizim teşkilatımız içinde bunlara sempati duyan varsa defolsun gitsin' dedi. Ondan sonra arınma başladı.

"BU KADAR YALAN SÖYLENMEZ Kİ! AYIPTIR..."

Haseki teröristlere gerilla dedi diye başladılar. Çözüm süreci, dağdan inmeler var. Gelip partide 'Valla bundan rahatsız edici bir ortam görmedik' dedik. Uzunca bir konuşmam vardı, onların iddialarını söyleyip, kınadığım sözcük. Orada onların iddiaların bölümünde 'gerilla' bölümünü yayınlamaya başladılar. Mahkemeye gittik ve durdurduk bunu. CHP adayı şunu söyledi. Ben onu projesi yok diye sıkıştırıyorum. Dedi ki, 'bırakın projeyi yakında bantlar çıkacak göreceksiniz' dedi. Ne demek yahu! FETÖ öldü gitti diyoruz ya, bunlar hala oralarda. Bu kadar yalan söylenmez ayıptır.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber