Anasayfa

Cüceloğlu, camide babalarla konuşan müdürle görüştü

Her Cuma günü babalarla sohbet eden Rehberlik ve Araştırma Merkezi müdürü Hilmi Eren, bu sefer Doğan Cüceloğlu ile bir araya geldi.

Haber Giriş : 2019-04-11T11:25, Son Güncelleme 2019-04-11T11:48

Her Cuma günü babalarla sohbet eden Rehberlik ve Araştırma Merkezi müdürü Hilmi Eren, bu sefer Doğan Cüceloğlu ile bir araya geldi.

Cüceloğlu, Hilmi Eren'in kendisine anlattıklarını sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı.

İşte Hilmi Eren'in Cüceloğlu'na babalarla randevulaşma ve camide sohbetler ile ilgili anlattıkları.

MESLEĞE BAŞLANGICIM

2002'de üniversiteyi bitirdim. Tayinim Zeytinburnu'ndaki bir ilköğretim okuluna çıktı. İlk işim sizin yaptığınız gibi ailelere ulaşmak, onlara seminer vermek oldu. Bu seminerlerin beğenilmesi üzerine ilçedeki diğer okullardan seminer talepleri gelmeye başladı. 2006'da Zeytinburnu Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM)'ni kurmakla görevlendirildim. Kurucu müdür olarak ve İstanbul'un en genç müdürü sıfatıyla bu göreve başladığımda mesleğimin 4. yılındaydım.

Yine ilk misyonum ANNE-BABA Seminerleri başlığıyla okullara gitmek oldu. Başlangıçta her şey güzel gibiydi. Salonlar doluydu, ilgi üst düzeydeydi. Ama bir şey eksikti: Katılımcıların neredeyse tamamı bir cinsiyete aitti: Kadınlar! Anneler vardı, babalar yoktu. Benim babalara da ulaşmam gerekiyordu. Anneler de bunu tasdik ediyorlardı. "Eşlerimiz gelmiyor, sizden işittiklerimizi aktarınca tesiri de olmuyor. Anlattıklarınızı bizzat uzmanından duymaları lazım." diyorlardı.

BABALARLA RANDEVULAŞMAM

Babalara nasıl ulaşabilirdim? Babaların % 80 inden fazlasının her hafta 1 gün gittiği bir yer vardı: Cuma günleri Cuma namazına gittikleri camiler. Müftüden randevu aldım, düşüncemi ona anlattım. Cuma vaazı saatinde "Aile ve Babalığın Önemi" üzerine konuşma yapmak istediğimi söyledim. İlahiyat okumak gerektiği cevabını aldım. Beklemek yersizdi. Hemen o yaz İlahiyat'a kaydoldum. Sonrasında daha da güçlüydüm. Hem bir Psikolojik Danışman hem de İlahiyatçı olmuştum. Bu sefer rotam İstanbul İl Müftülüğü oldu. Teklifim olumlu karşılandı. Alınan Valilik izniyle, önce Zeytinburnu'nda sonra da Bakırköy RAM müdürü olduğum dönemde tüm Bakırköy'de camilerde seminerler vermeye başladım.

Her Cuma farklı bir camide Cuma namazı öncesinde mihraba geçiyor, takım elbiseyle "Aziz Cemaat!" diye konuşmama başlıyordum. Camilerin cem olunan yani toplanılan yerler olduğundan, Peygamberimizin kendi uygulamalarından da örnekler vererek Aile ve Babalığın önemi üzerine konuşmalar yaptım. Bugüne kadar 450 bin civarında babaya ulaştım. 2019'da da her cuma bu çalışma devam ediyor. Sizin SAVAŞÇI ruhunuz bende de işe yaramıştı. İzin alamadım deyip vazgeçmemek, gerekli çalışmaları yapmak sonuç vermişti. Onlarca camide yapılan bu konuşmalarda tek bir şikayet gelmedi.

Cami konuşmalarım sonrası, Namaz bitiminde onlarca, bazen yüzlerce baba etrafımı sarıp bana teşekkürlerini iletiyor. Çocuklarıyla artık daha fazla ilgileneceklerini, işin ciddiyetini anladıklarını ifade ediyorlar. Namaza gelenler, konuşmayı dinledikçe dikkat kesiliyor ve ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Yüzlerce baba, dayı, amca, abi ve dede "İletişim, eşlerine göstermeleri gereken anlayış, nitelikli beraberlik, empati, rol model olmanın önemi ve çocuk eğitiminin sadece annelerin görevi olmadığı" hakkında cümleler işitiyor.

Çalışmada Cami adabına ve ruhuna uygun bir konuşma yapılması elbette çok önemli. Zaten İslam dini Aile ve Babalığın önemini destekleyen pek çok örnekle dolu. Konuşmamda yer yer bunlara da değiniyorum. Her Cuma İstanbul'un muhtelif camilerinde yüzlerdeki memnuniyeti görmek ve insanımızın hayatında değişim sağladığımı fark etmek, beni daha da motive ediyor, İstanbul İl Müftülüğünün de bu konuda alkışlanması gerektiğini düşünüyorum. Benzer çalışmaların yapılması durumunda da hem konuların hem konuşmacıların hassasiyetle seçilmesi gerektiği kanaatimi aktarmak isterim.

Ben bu göreve talip oldum ve gönüllü koşturuyorum. Camilerdeki bu çalışma için bir ücret de talep etmiyorum. Ücretim, babaların memnuniyeti ve hayır duası.

Değerli okurlarım, değerli meslektaşım Mehmet Hilmi Eren'i bir kez daha kutluyor ve toplumun geleceği adına verdiği hizmetler için kendisine teşekkür ediyorum. Son olarak şu cümlesinin altını çizmek istiyorum: "Benzer çalışmaların yapılması durumunda da hem konuların hem konuşmacıların hassasiyetle seçilmesi gerektiği kanaatimi aktarmak isterim."

Memurlar.Net