İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı

'Çekilme olmazsa harekat kaldığı yerden devam edecek'

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Harekata 5 gün ara verdik. Bu sürede teröristler güvenli bölgeden çıkarılacak, bunlar gerçekleşmezse harekat kaldığı yerden devam edecek." dedi.

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 19 Ekim 2019 15:55, Son Güncelleme : 19 Ekim 2019 17:15
'Çekilme olmazsa harekat kaldığı yerden devam edecek'

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD ile varılan mutabakat çerçevesinde Barış Pınarı Harekatı'na 5 gün ara verildiğini hatırlatarak, "Bu süre zarfında teröristler güvenli bölgeden çıkarılacak, ağır silahları toplanacak ve tahkimatlar, mevziler tahrip edilecek. Şayet bunlar gerçekleşmezse harekat kaldığı yerden devam edecek. Bu konuda birliklerimizin hazırlıkları tamdır." dedi.

Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla Kayseri'de düzenlenen toplu açılış törenindeki konuşmasında, hemşehrileriyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi, Kayseri'nin sadece bölgesine değil, ülke ekonomisine sağladığı katkılarla Türkiye'nin parlayan yıldızı olduğunu belirtti.

Küresel ve bölgesel düzeyde risk ve tehditlerin arttığı hassas bir dönemden geçildiğini vurgulayan Akar, "Bu hassas dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri başta FETÖ, DEAŞ, PKK/YPG gibi terör örgütleri olmak üzere vatanımızın, mavi semalarımızın ve 82 milyon vatandaşımızın huzur ve refahına yönelecek her türlü tehdit ve tehlikeye karşı 'ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir." diye konuştu.

Terörle mücadelenin gece-gündüz, yaz-kış, dağ-bayır demeden yurt içinde ve sınır ötesinde en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edeceğine işaret eden Akar, "Ülkemizi terör belasından kurtarmakta kararlıyız. Terör bitmeden durmak yok." ifadesini kullandı.

Fırat'ın doğusundan Türkiye'ye yönelik DEAŞ ve PKK/YPG tehdidine dikkati çeken Akar, şunları söyledi:

"Bu tehdidin ortadan kaldırılması konusundaki görüşlerimizi, amaçlarımızı ve kararlılığımızı başta Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bizler, kamuoyuyla uzun zamandır paylaşıyoruz. Yaklaşık 70 yıllık NATO üyesi bir ülke olarak önceliğimiz, müttefiklerimizle birlikte hareket ederek bu terör tehdidini ortadan kaldırmak yönündeydi. Bu amaçla uzun görüşmeler gerçekleştirdik, ortak birtakım çalışmalar yaptık ancak maalesef birçok konuda anlaşma sağlanmasına rağmen nihai noktada mutabakat sağlanamadı ve Türkiye, terörle mücadelede yalnız bırakıldı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda kendi adımlarımızı attık ve Barış Pınarı Harekatı'nı başlattık. 'Gerekirse, ihtiyaç olursa kimseye muhtaç olmadan bu milletin desteği ile kendi göbeğimizi kendimiz keseriz' dedik ve kestik."

- "En makul, mantıklı ve insani yol"

Barış Pınarı Harekatı'nın Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, BMGK'nin terörle mücadeleye yönelik kararları ile BM sözleşmesinin 51'inci maddesinde yer alan "meşru müdafaa hakkı" çerçevesinde yapıldığını ve tamamen hukuki olduğunu anlatan Akar, "Bu harekat ile Fırat'ın doğusunda DEAŞ ve PKK/YPG varlığını sonlandırmayı, hudutlarımızın ve halkımızın güvenliğini sağlamayı, burada bir barış koridoru tesis ederek Suriyeli kardeşlerimizin de kendi evlerine, topraklarına dönüşlerini gerçekleştirmeyi amaçladık, buna çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen ay BM Genel Kurulu'nda tüm dünyaya ilan ettiği gibi güvenli bölge, Suriye halkının kendi evlerine, kendi topraklarına dönüşü konusunda en makul, en mantıklı ve en insani yoldur." diye konuştu.

Türkiye'nin tüm komşularının toprak bütünlüğüne saygılı olduğuna değinen Akar, "Ancak sınırlarımızda bir terör koridoru oluşturulmasına da göz yummayız. Burada terör örgütlerinin varlığını, asla kabul etmiyoruz." dedi.

Sadece ülke ve milletin güvenliğine değil, aynı zamanda bölgede yaşayan Kürtler, Araplar, Asuriler, Keldaniler, Aramiler, Hristiyanlar ve Yezidiler gibi diğer her türlü dini ve etnik grupların güvenliğine de büyük önem atfettiklerini dile getiren Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hangi din ve etnik gruptan olursa olsun, bölgedeki masum ve mazlum insanların yanında olduk, olmaya devam edeceğiz. Bizler yanımızda olmalarının mutluluğunu yaşıyoruz onlar da bizlerle olmanın güven ve huzurunu yaşıyorlar. 'Kürtlere saldırıldığı ve sivillere zarar verildiği' şeklinde asılsız, saçma sapan iddialarla dezenformasyon yapılıyor. Defalarca söyledik; hedefimizde adı değişse de birbirinden farkı olmayan ve bölgeyi istikrarsızlığa, kaosa sürüklemeyi amaç edinen PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri ile bunlara ait barınak, sığınak, mevzi, silah, araç ve gereçler bulunmaktadır."

- "Envanterde bu tür mühimmat bulunmuyor"

Bakan Akar, terör örgütü PKK/YPG'nin Kürtlerin, DEAŞ'ın da Müslümanların ve İslam'ın temsilcisi olmadığını ifade ederek, "Bunun en açık göstergesi sahada Mehmetçiğin karşısında duramayan alçak, aşağılık teröristlerin Şanlıurfa, Mardin, Şırnak ve Gaziantep illerimizde sivil halkımızı hedef almasıdır. Harekat başladığından itibaren bu alçakların havan ve roket saldırılarıyla aralarında bebek ve çocuklar da olmak üzere 20 vatandaşımız şehit olmuş, 181 vatandaşımız da yaralanmıştır." bilgisini verdi.

Görüşmelerinde tüm muhataplarına "Sizin ülkenizin bir şehrine on günde binden fazla havan ve roket atılsa, 9 aylık bebek dahil birçok vatandaşınız şehit olsa ne yapardınız?" sorusunu sorduklarını aktaran Akar, "Buna cevap veremezler, veremiyorlar. Çünkü biz haklıyız, bunu onlar da biliyor. Fakat bunu kabullenmek işlerine gelmiyor." ifadesini kullandı.

Teröristlerin masumların kanı ve canı üzerinden propaganda üretmek için saldırılarını sivil halkın bulunduğu park, hastane, ibadethane gibi yerlerden yaptığına dikkati çeken Akar, şöyle konuştu:

"Amaçları, Silahlı Kuvvetlerimizin bunlara karşılık vermesi ve sivil kayıpların yaşanmasıydı ama biz bu oyunu gördük. Dünyanın da bu namertlerin gerçek yüzlerini görmesini bekliyoruz. Bu alçaklar aynı şekilde dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanmış olaylara ait fotoğrafları, harekat sırasında olmuş gibi sosyal medyada yayınladılar. Hatta 'kimyasal silah kullanıldı' iftirasıyla kara propaganda yaptılar ancak arkadaşlarımız, burada da çok iyi çalışarak bu alçakların sahtekarlıklarını ortaya çıkardı. Tekrar tekrar söylüyorum ki, biz uluslararası hukuk ve anlaşmalar ile yasaklanan hiçbir mühimmatı veya kimyasal silahı kullanmadık, kullanmayız. Zaten bu tür mühimmat Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunmamaktadır. Gururla ifade ediyorum ki bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz tüm operasyonlarda masum insanların zarar görmemesi için hiçbir ülkenin göstermediği hassasiyeti gösterdik."

- "Terörden muzdarip bölge halkı da hasretle Mehmetçiği bekliyor"

Milli Savunma Bakanı Akar, yedi iklim üç kıtada at koşturan ve buralara barışı, huzuru, istikrarı ve adaleti götüren atalarından ilham alan Mehmetçiğin, Barış Pınarı Harekatı'nı da aynı hassasiyetle icra ettiğinin altını çizerek, "Binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerlerimiz, yani kültürümüz ve inancımız gereği sivil, masum insanlar, tarihi eserler, kültürel ve dini yapılar ile çevre, bizim için dokunulmazdır. Operasyonlardan sonra Cerablus, El-Bab ve Afrin'in hali bunun en güzel kanıtıdır." dedi.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında bölge halkını zalim, cani terör örgütlerinin zulmünden kurtaran kahraman ve fedakar Mehmetçik'in, Fırat'ın doğusunda da Suriyeli kardeşlerinin yanında, terör örgütlerinin karşısında olduğunu dile getiren Akar, şunları kaydetti:

"Mehmetçik, milli, manevi ve mesleki değerlerimizle bölge halkının gönüllerini fethediyor. Terör belasından muzdarip bölge halkı da hasretle Mehmetçiği bekliyor. Şu anda harekata 5 gün ara verdik. Bu süre zarfında teröristler güvenli bölgeden çıkarılacak, ağır silahları toplanacak ve tahkimatlar, mevziler tahrip edilecek. Şayet bunlar gerçekleşmezse harekat kaldığı yerden devam edecek. Bu konuda birliklerimizin hazırlıkları tamdır. Moral motivasyon yüksektir. Emredildiğinde, Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla her istikamete harekata hazırız. Mehmetçik, dün olduğu gibi bugün de mazlum ve mağdurların umudu; zalimlerin, alçakların korkusu olmaya devam edecektir.

'Ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışı ile çıktığımız bu yolda 82 milyon vatandaşımızın desteğine, güvenine ve duasına layık olmaya çalışıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman ve fedakar evlatları; bir kahramanlık destanını daha şanlı tarihimize altın harflerle yazdırmıştır. Bu vesileyle harekata katılan silah arkadaşlarımı kahramanlık ve fedakarlıklarından dolayı kutluyor, her birini alınlarından öpüyorum. Desteği, sevgisi, güveni ve duasını bizlerden eksik etmeyen asil milletimize, sizlere de şükranlarımı sunuyorum. Harekat sırasında şehadet mertebesine ulaşan başta kahraman ve fedakar silah arkadaşlarımız ve Suriye Milli Ordusu mensupları olmak üzere asker-sivil tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum."

Bugüne kadar şehitlerin, gazilerin tek damla kanını yerde bırakmadıklarını, bundan sonra da bırakmayacaklarını, onların sevdiklerinin gözyaşlarının hesabını sorduklarını ve sormaya devam edeceklerini dile getiren Akar, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Türkiye, zat-ı devletlerinin liderliğinde meşru güvenlik kaygılarını gidermek için hem sahada hem masada gereken her türlü adımı atmakta kararlıdır. Bunun herkes tarafından iyi anlaşılması gerekir. Asil milletimizin bağrından çıkan TSK; aklın ve bilimin ışığında, anayasa çerçevesinde ve yasalar doğrultusunda, yurt içinde, sınır ötesinde her türlü tehdit ve tehlikeye karşı milletinin emrinde görevinin başındadır. Bu tehdit ve tehlikeleri bertaraf edip asil milletimizi terör belasından kurtaracağız."

Kürsüye gelişinde alandakileri asker selamıyla selamlayan Akar'ın konuşması zaman zaman "Kayseri seninle gurur duyuyor." sloganları ile kesildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber