Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin korona salgını nedeniyle aldığı tüm sağlık güvenliği tedbirlerine rağmen Almanya'nın Türkiye'ye seyahat uyarısı ve riskli bölge kararının hiç bir haklı gerekçeye dayanmadığını söyledi. Çavuşoğlu, bu kararın sadece Türkiye'yi değil, Alman vatandaşlarını ve Alman şirketlerini de cezalandırmak anlamına geldiğini eleştirdi. Çavuşoğlu şöyle dedi: "bu bizi çok büyük düş kırıklığına uğrattı. Ama sabrımızı yitirmedik. Berlin'in seyahat uyarısı objektif kriterlere dayanmıyor. Bizim için Alman turistlerin sağlığı bizim kendi vatandaşlarımızın sağlığından daha az önemli değil. Biz, havaalanlarında, otel transferlerinde, restoranlarda ve tüm başka yerlerde turistlerin güvenliğine yönelik çok geniş tedbirler aldık. Turistik tesislerin sertifika alması gerekiyor. Bu talepleri yerine getiremeyen tesislere izin verilmiyor. Sertifika düzenleme ve kontrolleri TÜV-Süd'le beraber bir Alman şirketine daha verdik. Biz güvenli taraftayız."
Almanları da cezalandırıyor
Seyahat uyarısı kararının gerçekçi olmadığını eleştiren Çavuşoğlu, "ben seyahat uyarısı için bir gerekçe göremiyorum. Bu haksızlık. Bizim sağlık sistemimiz Alman sağlık sistemi gibi dünya çapında en iyilerinden. Bunu pandemi salgınında gösterdik" diye konuştu. Çavuşoğlu kararın sadece Türkiye'yi değil, Almanları da cezalandırmak anlamına geldiğine vurgu yaparak şöyle dedi: "Bununla sadece biz değil, Alman vatandaşları da cezalandırılıyor. Sadece turistler değil. Türkiye seyahat sektöründe çok sayıda Alman şirketi var. Antalya hava limanını Fraport işletiyor. Tüm bunlar tam bir düş kırıklığı. Ama biz bu krizin üstesinden birlikte geleceğiz."
Kimseyi geri çevirmiyoruz
Bakan Çavuşoğlu, Balkan güzergahında mülteci sayısının arttığı sorusuna ise şu yanıtı verdi: "biz gelen mülteciyi geri çevirmiyoruz. Ama başka bir ülkeye gitmek isteyeni de alıkoymuyoruz. Türkiye 10 yıldır çok ağır bir mülteci yükü çekiyor. Korona kriziyle bu çok daha ağırlaştı. Mesele, Avrupa ödüyor, Türkiye mültecileri tutuyor meselesi değil. İşbirliğine ihtiyaç var. Biz artık bir çözüm üretmeliyiz."
Libya'da siyasi çözüm istiyoruz
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin Libya politikası üzerine soruyu ise
şöyle cevaplandırdı: "biz Libya'da darbecilerin değil, meşru hükümetin
tarafındayız. GNA Hükümeti muharebede zaferler elde etti, ama darbeci Hafter
saldırılarına devam ediyor. Türkiye güçler arasında bir denge sağladı. Şimdi
sırada ekonomi geliyor. Hükümet Hafter'den kurtarılan bölgelerde vatandaşlarının
su, elektrik, hizmet gibi ihtiyaçlarını da karşılamak zorunda. Bütün bunlar
para. Ama Hafter, Libya hükümetinin petrol satabilmesini engelliyor. Türk şirketlerinin
başlattığı altyapı projeleri savaş nedeniyle tamamlanamadı. Libya hükümetiyle
ekonomik işbirliğini nasıl güçlendireceğimizi konuştuk. Ülkenin mali yardıma
ihtiyacı var."
Çavuşoğlu Libya'daki çatışmalara taraf olan diğer ülkeler gibi Türkiye olarak
ülkedeki hammadde yataklarını soyma niyetiyle yardım etmediklerini vurguladı
ve "Türkiye siyasi çözüm istiyor, barış istiyor. Silahlar sustuktan sonra
bir yol haritası geliştirilmesi gerekiyor. Bunu da konuştuk" dedi.
Hafter olmayacak
Çavuşoğlu, çözümde Hafter'e yer olacak mı sorusuna, "hayır, Hafter şansını
kaybetti. Artık geçti. Sayın Merkel'in de Hafter'in Berlin'deki tavrından ne
kadar düş kırıklığına uğradığına bizzat şahit oldum. Başbakanlığa bile gelme
ihtiyacı göstermedi. Hafter bizim Moskova'da ateşkes için çabamızı da bir fırsat
olarak kullanmadı. Saldırmayı tercih etti ve ülkenin başına geçmek istediğini
açıkladı. Şimdi sıkışınca, ateşkese ilgi duydu" yanıtını verdi.
Çavuşoğlu, Rusya da konuya böyle mi bakıyor sorusuna, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
Putin'e Hafter'in bir darbeci olduğu ve onun arkasında durmaması yönünde uyarıda
bulunduğunu söyledi ve "Libya'nın bütünlüğü için birlikte çaba göstermeliyiz.
Burda ABD de etkili olabilir. AB ve Afrika Birliği'nin rolü de önemli"
dedi.
Çavuşoğlu Yunanistan Başbakanı Mitçotakis'in Libya konusunda Türkiye hakkındaki sözlerine yönelik soruya ise "Yunan Başbakan önce aynaya bakıp, kendine nerde hata yaptım diye sorsun. İktidara gelince, Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine Akdeniz'de işbirliği teklif etti. Ege'deki karasuları sorununu çözebiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları konuşmak istedi. Ama Atina yanaşmadı. Yunanistan, Fransa ve AB'yle bir olup bize karşı çalışmak yerine oturup bizimle görüşsün. Atina'nın bizi dışlamaya çalışması boşuna. Biz kendi çıkarlarımızı ve Kuzey Kıbrıs'ın çıkarlarını savunacağız" cevabını verdi.