Baronluk bitti: Kendilerini vesayetin merkezi sanıyorlar
Yenişafak Gazetesinde yer alan habere göre: Kanun değişikliği ile imtiyazlarını kaybedecek barolar, bazı üyelerini organize edip yollara düşürdü. Perde gerisinde devasa bir ekonomik-siyasi rantı kaybetme telaşı var. Yeni yasa ile İstanbul, Ankara ve İzmir gibi on binlerce üyesi bulunan baroların gelir kaynakları bölünecek. Çoklu sistemle, siyasete ayar verme devri de tarih olacak.
 
			Yenişafak Gazetesinde yer alan habere göre: CHP'nin darbe tehdidi ve toplumun sinir uçlarına yönelik provokatif eylemlerin ardından bu kez de 'barolar' sahneye çıktı. Bazı barolar 'demokrasi' ve 'savunmanın bağımsızlığı', 'savunma siyasallaşacak', 'çoklu baro yandaş baro' gibi söylemlerle Türkiye'nin dört bir yanından Ankara'ya yürüdü. Başkent girişinde bazı girişimlerde bulunsalar da valilik ve emniyet dün aldığı kararlarla provokasyona geçit vermedi.
KASAYA PARA AKIYOR
Barolar yasanın gündeme geldiği ilk günden beri 'demokrasi ve savunma bağımsızlığı' gibi söylemlerin arkasına sığınsa da, perde gerisinde milyonlarca liralık ekonomik rant ile siyasi ayrıcalıkları kaybetme korkusu var. Barolar, aidat ve her vekaletnameye yapıştırılan 'baro pulu' ile milyonlarca lira gelir elde ediyor. Örneğin avukat başı yıllık 451 TL aidat alan İstanbul Barosu'nun 47 bin üyesi bulunuyor. Sadece üyelerden baronun kasasına yıllık 22 milyon liraya yakın para giriyor. Açılan her dosyadan da barolara 12 TL baro pulu ücreti alınıyor. İstanbul'da senede 100 bin civarında dosyadan 1 milyon 200 bin liraya yakın gelir elde ediliyor.
DEREBEYLİĞİ BİTECEK
Toplanan bu paraların nereye harcandığı ise tam bir muamma. Çoklu baro sisteminin gelmesiyle bu gelir bölünecek. Baro başkanlarının üyelerinden aldığı paralarla hüküm sürme dönemi tarih olacak. Çoklu sistemle, ana muhalefet partisi gibi hareket eden büyük barolardaki siyasi ve ideolojik tekel de kırılacak. Bu baroların siyaset kurumuna ayar verme dönemi sonsuza dek kapanacak. 28 Şubat sürecinde verdiği hukuk mücadelesi ile tanınan Avukat Hüsnü Tuna, baroların imtiyazlarını kaybetmemek için yürüdüklerini söyledi. Tuna şunları kaydetti:
AVUKATLARIN HAYRINA TEK ADIM ATMADILAR
"1985 yılından beri İstanbul'da avukatlık yapıyorum. İstanbul Barosuna kayıtlıyım. 1985 yılından beri İstanbul Barosu'nun yönetimlerinin avukatların menfaatine yaptıkları şeyin çok çok sınırlı olduğunu gördüm, yaşadım halen de yaşıyorum. Avukatlar için yapması gerekenlerin yüzde 90'ını yapmıyorlar. Stajyerlerle ilgili çalışma yapmaları lazım, avukatların durumlarını düzeltmek için, avukatların sosyal statülerinin korunması için hiçbir adım atmıyorlar ve bugüne kadar hiçbir hesapta vermediler. Mesela yaptıkları harcamalarla ilgili stajyer avukatlar için yapmaları gerekenleri yapmadılar.
FOYALARI ORTAYA ÇIKACAK
Eş, dost, akraba ya da yurtdışından getirdikleri lobi hukukçulara yem olarak sundular. Ama bunların hesaplarını vermediler baro seçimlerinde. İstanbul Barosu 25-30 yıldır avukatların menfaatine hiçbir şey yapmadı. Baronun varlığı yokluğu hiç fark etmez benim içim. Şu andaki yürüyüşleri haksız bir yürüyüş bence, barolardaki dükalıklarının bozulmasını istemiyorlar. Yeni bir baro gelirse baro pulundan alınan paralar yeni barolarla paylaşılacak. Yeni barolar da bu paralarla avukatlara yönelik çalışmalar yaparsa bunların foyaları ortaya çıkacak."
Yeni baro taslağı tamam: Birden fazla baro kurulan illerde, mevcut baro bir numara olacak
Kendilerini vesayet merkezi görüyorlar
Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi Başkanı Av. Mehmet Sarı da baroların mevcut yapısının mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Baroların öncelikle üyelerinin hak ve menfaatlerini korumakla sorumlu olduğunu aktaran Sarı, "Fakat Türkiye'deki baro uygulamasına baktığımızda özellikle bazı barolarda ideolojik bir saplantı var. Muhalefetin açığını kapatma çabası içerisindeler. Baroların asıl görevleri olan üyelerine yönelik ya da hukukun geliştirilmesi adına çalışmaların yapılmadığı gözüküyor" dedi.
MEVCUT YAPI DEĞİŞMELİ
Alınan aidatlara rağmen özellikle mesleğe yeni başlayan avukatların ekonomik 
  problemleri olduğuna vurgu yapan Sarı, "İş dağılım noktasında ciddi problemler 
  var. Hukuk fakültelerindeki eğitim ile alakalı meseleler var. En önemlisi mahkemelerde 
  takipçisi olması gereken davaların zamanında yürüyüp yürümediği, hukukun derinleşmesi 
  adına gerekli çalışmaların yürütülmesi adına ciddi beklentiler var. Fakat tek 
  tartışılan muhalefetin ana blok sözcüsü rolü oluyor. Anayasanın 135. maddesindeki 
  kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütü tanımlaması içerisinde kendilerini sanki 
  bir anayasal vesayet merkezi gibi görüyorlar. Zaman içerisinde hükümete hat 
  bildirmeye kadar varıyor. Ankara Barosu'nun son yapmış olduğu çıkışlara baktığımızda 
  toplumun değer yargılarını hiçe sayıyor. Bu yapı böyle gitmez. Mevcut yapının 
  değiştirilmesi lazım" ifadelerini kullandı.
  Kudretleri bitecek bütün dertleri o
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da bazı baroların, baroların yapısıyla ilgili gerçekleştirilmesi planlanan değişikliklere itirazlarını "Bunlar kendi güç ve kudretlerinin kaybolmasından rahatsızlar" diye yorumladı. Değişiklikle ilgili konunun yeni olmadığını, uzun süredir gündemlerinde bulunduğunu söyleyen Dağ, "Çoklu baronun insanların özgürlüğüne daha dönük olduğuna, herkesin kendi istediği baroda çalışma imkanının söz konusu olacağına dair bir kanaat oluştu. Bu kanaat oluştuktan sonra da birçok ince detayı çalışmaya gayret ettik. Bu anlamda bir ilde 5 bin avukat varsa o 5 bin avukatı geçen yerlerde ikinci baro kurma imkanı olacak. Eğer son anda teklifte herhangi bir değişiklik söz konusu olmazsa da şu anda 2 bin avukat bir araya geldiğinde kendi barosunu oluşturabilecek" değerlendirmesinde bulundu.
'GELİN KONUŞALIM DEDİK' GELMEDİLER
Bazı baro başkanlarının değişikliğe yönelik itirazlarına ilişkin de Dağ, şunları 
  söyledi:
  "Peki bu arkadaşlar neye itiraz ediyorlar diyecek olursak, şöyle baktığımızda 
  bunlar kendi güç ve kudretlerinin, ellerinde olan imkanın kaybolmasından müşteki 
  olarak bu itirazda bulunuyorlar. Peki niye yürüyorlar? Yani işin doğrusu niye 
  yürüdüklerini onlar bilmiyorlar, biz de anlayamıyoruz. Neden? Çünkü barolarla 
  ilgili bu çalışma belirli bir olgunluğa eriştikten sonra AK Parti Grubumuz baroları 
  davet etti, 'buyurun tartışalım'. Ne yazık ki şu anda yürüyen baroların büyük 
  bir kısmı özellikle Ankara, İstanbul, İzmir böyle bir toplantıya iştirak etmeyeceğini 
  söyledi."
  Bazı baro yönetimlerinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Yargı Strateji Belgesinin 
  açıklandığı toplantıya da katılmadıklarını hatırlatan Dağ, "'Biz sizle 
  aynı şekilde düşünmüyoruz' deyin, biz de öyle diyelim. Dolayısıyla ayrı ayrı 
  düşünüp bir noktaya gelmek belki çok kolay olmuyor. Yani sizin biriyle tokalaşabilmeniz 
  için elinin açık olması lazım. Karşınızda yumruk varsa tokalaşamazsınız veya 
  o konuda bir anlaşma veya bir fikir mücadelesi, fikir teatisi yapma durumunuz 
  söz konusu olmaz" ifadelerini kullandı.
Talha Menteş
 
		
 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										