Profesör, vefa borcunu eko kardiyografi cihazı ile ödedi

ERZURUM Atatürk Üniversitesi Tıp Fakülte Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, 31 yıldan beri görev yaptığı kliniğine 180 bin liraya satın aldığı bir eko kardiyografi cihazını hediye etti. Şenocak, "Burada kariyer, ihtisas yaptık, çocuklarımın biri eczacılık, biri tıp fakültesinde okudu. Devletin lojmanında oturduk. Bunların hepsini hesaba katınca buraya bir vefa borcumuzu ödeyelim dedik" açıklamasında bulundu.

Kaynak : DHA
Haber Giriş : 03 Ekim 2020 18:11, Son Güncelleme : 03 Ekim 2020 18:12
Profesör, vefa borcunu eko kardiyografi cihazı ile ödedi

ERZURUM Atatürk Üniversitesi Tıp Fakülte Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, 31 yıldan beri görev yaptığı kliniğine 180 bin liraya satın aldığı bir eko kardiyografi cihazını hediye etti. Şenocak, "Burada kariyer, ihtisas yaptık, çocuklarımın biri eczacılık, biri tıp fakültesinde okudu. Devletin lojmanında oturduk. Bunların hepsini hesaba katınca buraya bir vefa borcumuzu ödeyelim dedik" açıklamasında bulundu.

Mezun olduğu Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1981 yılında yüksek lisans, 1982 yılında ise iç hastalıkları alanında doktora yapan Hüseyin Şenocak, 1989 yılında kardiyoloji bölümünde Yrd. Doç. Dr. öğretim üyesi oldu. 1992 yılında aynı bölümde doçent ünvanı alan Şenocak, 1998 yılında profesör olarak kardiyoloji bölümünde hastalara şifa dağıtmaya devam etti. Araştırma Hastanesi Kardiyoloji servisinde çalışmasını sürdüren Prof. Dr. Hüseyin Şenocak, büyük bir hazla görev yaptığı üniversite ve kliniğe vefa borcunu ödemek için 180 bin lira ödeyerek eko kardiyografi cihazı aldı. İlk eko kardiyografi cihazını İstanbul'da yaşayan hayırsever bir işadamından da verdiği destekle aldıklarını söyleyen Şenocak, "Kardiyoloji servisleri çok yoğun hizmet veriyorlar. Eko kardiyografi cihazları bizim en çok kullandığımız cihazlardan birisi. Sadece kendi hastalarımız için değil bütün hastane için bu hizmeti veriyoruz. Hangi serviste yatarsa yatsın mutlaka eko kardiyografi isteniyor ve bize geliyor. Dolayısıyla çok kullanılan ve çabuk yıpranan cihazlar. Serviste bir tane olması yetmiyor. Yoğun bakım, servis, anjiyo, poliklinik gibi bakarsanız en az bu cihazlardan 4-5 tane olması gerekiyor. Devletimiz tabi bu cihazları esirgemiyor. Yıllardan beri üniversitemiz bu cihazları aldı. Fakat pandemi döneminde kritik ve 100 yılda bir görülen süreci yaşıyoruz. Hekim olarak da biz buna şahitlik ediyoruz. Ciddi anlamda ülkeye ekonomik bir yük oldu. Bu arada hayırsever bir insan İstanbul'da yaşayan Erzincanlı iş adamı bana hastaneye ihtiyacı olan cihaz alınması için belli miktarda bir para vaad etti. Ben de katkı sağlayarak ihtiyacımız olan eko kardiyografi cihazı aldık. Bu bana büyük bir şevk verdi" diye konuştu.

'ÜÇÜNCÜ CİHAZI ALACAĞIZ'

"Vefa borcum var" dediği üniversiteye birşeyler yapmayı uzun zamandır düşündüğünü ifade eden Şenocak, şunları söyledi:

"Üniversite hayatımızda bize çok şeyler verdi. Burada kariyer, ihtisas yaptık, çocuklarım burada okudu. Birisi eczacılık, diğeri tıp fakültesinde okudu. Devletin lojmanında oturduk. Bunların hepsini hesaba katınca buraya bir vefa borcumuzu ödeyelim dedik. Ben de bir cihazı tek başıma almaya karar verdim. Üçüncü bir cihaz alma hedefim var. İş adamlarından sözler aldım. 3'ncü cihazı da aldığımız zaman inanıyorum ki yaklaşık 7-8 yıl böyle bir konuda ihtiyacımız olmayacak. Ben bu cihazı alırken hastanemiz de bize bunların en gelişmişinden bize bir tane daha aldı. Onu da hastların kullanımına sundu. Bunlarda onlara göre biraz daha alt grup, fakat rutin kullanımda mutlaka olması gereken cihazlardır. Küçük bir katkı sağladık. Ben bundan çok mutlu, huzurlu oldum."

EMEKLİLİĞİME 5 YILIM VAR

Hekimlik çok kutsal bir meslek olduğunu belirten Şenocak, "İnsanların sağlığına bir katkı sağladığınız zaman ve onların size güzel sözlerle dönüş yaptığı zaman çok mutlu oluyorsunuz. En büyük desteği, katkıyı çalışma arkadaşlarımdan aldım. Tüm çalışma arkadaşlarım bu yaptığım hareketi çok takdire şayan buldu. Beni defalarca tebrik ettiler. İnanıyorum ki bunu duyan herkes bundan mutlu olacaktır. Yapma imkanı olan insanlarda bu anlamda bu işe yönelecektir. Ben Erzincanclıyım iki şehri bir arada yaşıyorum. Burayı da çok seviyorum. Hayatımın üçte ikisi Erzurum'da geçti. Burada yaşadığıma hiç pişman olmadım. Çeşitli defalar başka üniversitelerden, başka yerlerden teklif geldi. Ama hem memleketime yakın olması hem de buradaki hayat şartları benim özellikle Atatürk Üniversitesi'nde çalışmanın bana verdiği hazzı bulamayacağım için gitmedim. Bundan da hiç şikayetçi değilim. 5 yıl var emekliliğime, elimden geldiği kadar bu hizmetlerime devam edeceğim" dedi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber