Üniversitelerde büyüyen tayin sorunu çözülemiyor

Kamu Denetçiliği Kurumu, üniversitelerde görev yapan idari personele dair kurumlar arası tayin sorununun giderek büyümesine rağmen yapılan başvurulara duyarsız kalıyor!

Kaynak : Memurlar.Net - Özel
Haber Giriş : 19 Kasım 2020 10:06, Son Güncelleme : 15 Ağustos 2021 19:01
Üniversitelerde büyüyen tayin sorunu çözülemiyor

Üniversitelerde görev yapan idari personelin merkezi bir tayin sisteminin olmaması, başta eş, sağlık ve engellilik mazereti olmak üzere diğer kurumlara geçiş yapmak isteyen kişilerin telafisi güç durumlarla karşılaşmalarına neden olmaktadır.

Bu konuda uzun bir süredir gündeme getirdiğimiz haberler çözüme vesile olmasa da bu konuda farkındalık yaratabilmeyi başardık. TBMM'ye verilen kanun teklifi bunun somut bir örneğidir. Ancak, gel gelelim sorunu çözmeye kudreti olan ilgili kurumlar üniversitelerin idari açıdan özerk yapısını öne sürerek, bu sorunu üstlerinden atmaya devam etmektedir.

İdari personelin tayin sorununun nasıl bir noktaya geldiğini somut bir Kamu Denetçiliği Kurumu Kararı üzerinden sizlerle bir kez daha paylaşalım.

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesinde görev yapan başvurucu sağlık mazeretlerinden dolayı tek başına yaşaması halinde hayati riski bulunduğu gerekçesiyle ailesinin ikamet ettiği Harran Üniversitesine geçiş talebinde bulunmuştur.

Bu süreçte Harran Üniversitesi tarafından geçici görevlendirme talebi öncelik yapılmıştır. Personel ihtiyacı gerekçesiyle Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi tarafından bu durum kabul edilmemiştir. Fakat, Kamu Denetçiliği Kurumunun dostane girişimleriyle sözlü olarak muvafakat yazısı getirdiği takdirde kendisine izin verilebileceği ifade edilmiştir. Bu defa da, Harran Üniversitesi tarafından atama izinlerinin KPSS alımı için bildirilmesi, kalan kadroların da teknik kadrolar için nakil atamalara ayrıldığı gerekçesiyle talebi reddedilmiştir.

Kamu Denetçiliği Kurumu, yukarıda özetlenen durumla ilgili verdiği kararında; "Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin, 13 üncü maddesinde, memurun sağlık mazeretine dayanarak yer değiştirme talebinde bulunabilmesi için; kendi hastalığının görev yaptığı yerde tedavisinin mümkün olmadığının veya mevcut görev yerinin söz konusu kişilerin sağlık durumunu tehlikeye düşüreceğinin alınacak sağlık kurulu raporu ile belgelendirmesi gerektiği öngörülmektedir. Ancak söz konusu Yönetmeliğin "Amaç" başlıklı 1 inci maddesi ve "Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi birlikte değerlendirildiğinde, 657 sayılı Kanunun 72 nci maddesinin ve buna dayanılarak çıkarılan söz konusu Yönetmeliğin zorunlu yer değiştirmeye tabi Devlet memurlarının aynı kurum içinde yer değişikliği suretiyle atanmalarını düzenlediği görülmektedir. Üniversiteler ise, Anayasanın 130 uncu maddesi uyarınca kanunla kurulan kamu tüzelkişiliğine sahip olan ve 5018 sayılı Kanununun 12 nci maddesinde tanımlanan özel bütçeli idarelerdendir. Bu açıdan, her bir üniversite, birbirinden bağımsız bir niteliğe haiz olup, genellikle taşra teşkilatı bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bir üniversite kadrosunda yer alan devlet memurunun, başka bir üniversiteye ya da başkaca bir kamu kurumuna atanma talebi, kurum içi yer değiştirme niteliğinde olmayıp kurumlar arası yer değiştirme niteliğindedir." açıklamaları yer almıştır.

Devamında, "Kurumumuzca yapılan inceleme ve araştırma neticesinde, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yargı içtihatları birlikte göz önünde bulundurularak, 657 sayılı Kanunun 74'üncü maddesi uyarınca ilgili idareye tanınmış takdir yetkisinin ilgili idarece kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olarak kullanıldığı anlaşıldığından ilgili idare tarafından tesis edilen başvuranın naklen atanma talebinin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmadığı"na karar verildiği ifade edilmektedir.

Özetle, Kamu Denetçiliği Kurumu başvuranın esasen mağduriyetini görmüş, ancak idarenin kurumlar arası naklen atamalardaki takdir hakkına müdahil olamamıştır. Bu noktada bakıldığında, KDK'nın kararı hukuki açıdan doğru olabilir; ancak ortadaki sorun vicdani yönden değerlendirilerek bir tavsiyeye konu olabilecek düzeydedir.

Şöyle ki; 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun 1 inci maddesi ile KDK'nın kuruluş amacı "Bu Kanunun amacı; kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikayet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere Kamu Denetçiliği Kurumunu oluşturmaktır." şeklinde tanımlanmasına rağmen KDK Üniversitelerde çalışan idari personelin kanayan yarasına parmak basmamış veya basmaktan imtina etmeye devam etmiştir.

Neden böyle dediğimizi biraz örneklendirecek olursak Cumhurbaşkanlığı, ikinci atama izinlerini dağıttı haberimizde ve 2020 yılı atama izin sayılarının ilk kısmı kurumlara dağıtıldı haberimizde Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından duyurulan kamu idare, kurum ve kurum ve kuruluşlarının ilgili yılı için memur kadrolarına açıktan veya nakil suretiyle yapabilecekleri atama sayılarının istisnalarını açıkladıkları maddelerinde 7141 sayılı Kanunla bölünerek yükseköğretim birimlerini devreden üniversiteden devralan üniversitenin memur kadrosuna yapılacak naklen atamalar atama sayısından istisna tutulmuştur. Ama ilki 1982 yılında Ege Üniversitesine bağlı bazı birimlerin bağlantısı değiştirilerek Dokuz Eylül Üniversitesine bağlanması ile başlayan bölünerek Üniversite kuruluşları; 1992 yılında 3837 sayılı Kanun, 1993 yılında 496 sayılı KHK, 2006 yılında 5467 sayılı Kanun, 2007 yılında 5662 sayılı Kanun, 2007 yılında 5662 sayılı Kanun, 2008 yılında 5765 sayılı Kanun, 2015 yılında 6640 sayılı Kanun ile kurulan toplamda 62 Üniversite de aslında bölünerek kurulmuştur. 7141 sayılı Kanun ile bölünen 14 üniversite ile daha önce bölünen 62 üniversite arasında yasal mevzuatta hiçbir fark olmazken atama izinleri uygulamasında farklılığın olması ve KDK'nın buna değinmemiş olması 6328 sayılı Kanundaki hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak hükmünün KDK tarafından uygulanmadığını açıkça göstermektedir.

Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'teki KDK'nın ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, eşitlik, tarafsızlık, haklı beklentiye uygunluk gibi iyi yönetim ilkelerine uygun işlem ve eylem ile tutum veya davranışta bulunup bulunmadığını gözetmesi (bizce düstur edinmesi) gerekirken gözardı etmesi veya atlamasına da söyleyecek söz bulamıyoruz.

Somut örneğiyle birlikte görüldüğü üzere üniversitelerarası geçişlerin atama izinlerine dahil edilmemesi yönünde mevcutta da uygulaması olan bir hükmün çok basit bir düzenleme ile tüm Üniversiteleri kapsayacak şekilde çözülebilecek bir konu hakkında konunun tarafları olan kurumlara (Strateji ve Bütçe Başkanlığı, YÖK) tavsiye kararı vermesi sorunun çözümüne kavuşması adına bir girişimi başlatabilirdi.

Sonuç olarak, gün geçtikçe sayısal büyüme gösteren üniversite ve akademik birim sayısına oranla tasarruf tedbirleri kapsamında giderek azalan atama izinleri personel ihtiyacını giderek arttırmaktadır. Üniversitelerin ihtiyacının artması mazeretli tayin taleplerinin reddine sebebiyet vermektedir. Halbuki, birçok kez dile getirdiğimiz üzere yükseköğretim kurumlarının kendileri arasındaki naklen geçişlerin atama izninden istisna tutulması KDK'ya yansıyan somut mağduriyet bağlamında birçok sorunun çözümüne vesile olacaktır. Bu noktada, vatandaşın avukatlığı rolüne üstlenen Kamu Denetçiliği Kurumuna yaşanan üzücü durumları çözme noktasında görev düşmektedir.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber