Danıştay'dan öğretim üyesi atamalarında 'bilirkişi' kararı

Danıştay, öğretim üyesi atamalarında birden fazla adayın kadroya başvurması halinde, hiçbir adayın atanmamasına yönelik karar alınmasına yerine tercihlerin yapılması, ilk derece mahkemeleri tarafından ise bilirkişilere incelettirilmesine karar verdi!

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 04 Şubat 2021 10:16, Son Güncelleme : 26 Ocak 2021 11:17
Danıştay'dan öğretim üyesi atamalarında 'bilirkişi' kararı

Dava konusu olayda, üniversite tarafından ilan edilen doçentlik kadrosuna toplamda dört aday başvuruda bulunulmuştur. Söz konusu kadroya başvuran adaylar için belirlenen jüriler tarafından adayların bilimsel çalışma ve yayınlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacı hakkında 2 olumsuz 1 olumlu, diğer adaylardan birisi hakkında 2 olumsuz 1 olumlu, diğer iki aday hakkında ise 3 olumsuz rapor verilmesi sonucunda Üniversite Yönetim Kurulu tarafından alınan karar doğrultusunda hiçbir adayın ataması yapılmamıştır.

İlk derece mahkemesi, üniversitenin akademik personel ihtiyacı, akademik hedefleri gibi bilimsel ve somut gerekçelere dayalı olarak jüri üyelerinden olumsuz rapor alan davacı ile birlikte diğer adayların atanmama işleminde idarenin takdir hakkını kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

Temyiz sonucunda Danıştay Sekizinci Dairesince yapılan değerlendirmede; doçentlik kadrosuna yapılan atamalarda, bilimsel yeterlilik ve kalitenin önem kazandığının açık olduğu, doçentlik kadrosuna atama yapılmadan önce, adayların bilimsel çalışma ve akademik nitelikleri bakımından bir karşılaştırma yapılmasının gerektiği, bu kapsamda konuya ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği, eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmeyerek karar bozulmuştur.

T.C.

DANIŞTAY

8. DAİRE

Esas No : 2016/7805

Karar No : 2020/402

İstemin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 28/12/2015 gün ve E:2015/1579, K:2015/2754 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : ...

Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, .....Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak görev yapan davacının, anılan Anabilim Dalı bünyesinde açık bulunan bir adet doçent kadrosuna atanma talebiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, adayların durumlarını incelemek ve doçentlik kadrosuna atanmaları hakkında görüşlerini almak üzere 3 kişilik jüri heyeti oluşturulduğu, seçilen jüri üyeleri tarafından, adayların bilimsel çalışma ve yayınlarının kanun ve yönetmelik hükümleri doğrultusunda değerlendirildiği, davacı hakkında 2 olumsuz 1 olumlu, diğer adaylardan Doç. Dr. .... hakkında 2 olumsuz 1 olumlu, Doç. Dr. .... ve Doç. Dr. .... hakkında ise 3 olumsuz olarak raporlar verildiği, jüri tarafından hazırlanan yazılı raporların Üniversite Yönetim Kurulunun 04/06/2015 tarihli toplantısında görüşüldüğü ve başvuru sahibi hiçbir adayın doçent kadrosuna atanması uygun görülmeyerek doçent kadrosuna atama yapılmadığı, üniversitenin akademik personel ihtiyacı, akademik hedefleri gibi bilimsel ve somut gerekçelere dayalı olarak jüri üyelerinden olumsuz rapor alan davacı ile birlikte diğer adayların atanmama işleminde idarenin takdir hakkını kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin göndermede bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 'Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller' başlıklı 266. maddesinde (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle ); çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, mahkemenin, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 'Doçentliğe atama' başlıklı 25. maddesinde (dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haliyle ); "Bir üniversite biriminde açık bulunan doçentlik kadrosu, rektörlükçe, isteklilerin başvurması için ilan edilir. Müracaat eden adayların durumlarını incelemek üzere rektör tarafından varsa biri ilgili birim yöneticisi, en az biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör tespit edilir. Bu profesörler, adaylar hakkında ayrı ayrı mütalaalarını rektöre bildirirler. Rektör, bu mütalaalara dayanarak, üniversite yönetim kurulunun görüşünü de aldıktan sonra atamayı yapar...Üniversiteler, doçentlik kadrosuna atama için, Yükseköğretim Kurulunun onayını almak suretiyle, münhasıran bilimsel kaliteyi artırmak amacına yönelik olarak, bilim disiplinleri arasındaki farklılıkları da göz önünde bulundurarak, objektif ve denetlenebilir nitelikte ek koşullar belirleyebilirler." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, .... Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Konsültasyon Liyezon Psikiyatrisi Bilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, anılan Anabilim Dalı bünyesinde açık bulunan bir adet doçent kadrosuna atanma talebiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 09/06/2015 tarih ve 65375 sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta; jüri üyeleri tarafından davacı hakkında 2 olumsuz 1 olumlu, diğer adaylardan Doç. Dr. .... hakkında 2 olumsuz 1 olumlu, Doç. Dr. .... ve Doç. Dr. .... hakkında ise 3 olumsuz olarak rapor düzenlendiği, jüri üyeleri tarafından hazırlanan yazılı raporların Üniversite Yönetim Kurulunun 04/06/2015 tarihli toplantısında görüşüldüğü ve başvuru sahibi hiçbir adayın doçent kadrosuna atanması uygun görülmeyerek doçent kadrosuna atama yapılmadığı anlaşılmakla birlikte; her ne kadar jüri üyelerinin adaylar hakkında hazırladıkları raporlar olsa da, kadroya atamalarda üniversite tarafından getirilen asgari kriterleri sağlayan birden fazla adayın olduğu durumlarda adayların bilimsel yeterliliklerinin önem kazandığı tartışmasız olmakla birlikte; doçentlik kadrosuna atanmak amacıyla başvuran adayların bilimsel çalışma ve yeterliliklerinin ortaya konulabilmesi özel veya teknik bilgiyi gerektirmektedir.

Yukarıda yer verilen yasal mevzuat uyarınca doçentlik kadrosuna yapılan atamalarda, bilimsel yeterlilik ve kalitenin önem kazandığı açık olup, doçentlik kadrosuna atama yapılmadan önce, adayların bilimsel çalışma ve akademik nitelikleri bakımından bir karşılaştırma yapılması gerekmektedir.

Bu durumda; konuya ilişkin olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; İstanbul 5. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30.01.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber