18/5/2004 tarihli ve 5172 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 15/5/2004 tarihinden geçerli olmak üzere 3717 sayılı Adli Personel İle Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri Ve Tazminat Verilmesi île 492 Sayılı Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanuna 2 nci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 2/A maddesi uyarınca ödenen fazla çalışma ücretleri, gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur.
15/7/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 29/6/2006 tarihli ve 5536 sayılı Kanunun 8 inci maddesiyle 3717 sayılı Kanunun 2/A maddesine eklenen bir cümle ile yapılacak fazla çalışma ücreti ödemelerinin damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmayacağı yönünde düzenleme getirilmiş olup, 15/5/2004-15/7/2006 tarihleri arasında yapılan ödemeler ise bu düzenlemenin dışında kalmıştır.
Yapılan bu düzenleme ile 15/5/2004-15/7/2006 tarihleri arasında 3717 sayılı Kanunun 2/A maddesi uyarınca yapılan fazla çalışma ücreti ödemeleri de, vergide eşitlik ilkesinin temini amacıyla damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi tutulmaması sağlanmaktadır.
BAZI KAMU ALACAKLARININ UZLAŞMA USULÜ İLE TAHSİLİ HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere (beyana
dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere) ilişkin
olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; 4/1/1961 tarihli ve 213
sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ikmalen, re'sen ve idarece tarh edilen
vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara bağlı vergi cezalarından, vergi mahkemeleri,
bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma, ilgisine göre itiraz
ve temyiz süreleri geçmemiş veya ihtilaflı olup kanun yolu tüketilmemiş bulunanlar
için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar aynı
Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep edilmesi ve uzlaşma
sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları ile bunlara bağlı vergi
cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine kadar hesaplanacak
gecikme faizlerinin, ilk taksidi uzlaşma tutanağının düzenlendiği ayı takip
eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte tamamen ödenmek şartıyla uzlaşmaya
konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilir.
(2) Bu madde kapsamında yapılacak uzlaşma hükümlerinden, 213 sayılı Kanunun
344 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata
ilişkin vergi ve cezalar ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için de
yararlanılabilir. İl özel idareleri ve belediyelere ait vergi, resim ve harçlar
hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma veya tarhiyat öncesi
uzlaşma talebinde bulunulmuş, henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü
gelmemiş ya da uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin
kabulü için henüz süresi geçmemiş alacaklara ilişkin uzlaşma talepleri, 213
sayılı Kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır. Şu kadar ki mükelleflerin, bu
madde hükmünden yararlanmak istemeleri halinde kendilerine tayin edilen uzlaşma
gününde bu taleplerini yazılı olarak beyan etmeleri zorunludur. Uzlaşmanın vaki
olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü için henüz süresi geçmemiş
olan mükellefler ise dava açma süresi içinde yazılı başvuruda bulunmak, dava
açmamak ve nihai teklifte yazılı tutarı kabul etmek koşuluyla bu madde hükmünden
yararlanabilir.
(4) Mükelleflerin bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için tarh edilen vergi,
resim, harçlar ve fon payları ile kesilen cezalara karşı dava açmamaları, açılmış
davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri şarttır. Uzlaşma
tutanağını imzalayan mükelleflerce davadan vazgeçme dilekçeleri uzlaşma komisyonuna
verilir ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı merciine
verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.
(5) Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları
davalardan vazgeçen mükelleflerin, ihtilafları ile ilgili olarak daha önce verilmiş
ve kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine
bakılmaksızın işlem yapılmaz. İhtilafa ilişkin nihai kararın kesinleşmiş olması
halinde bu madde hükmünden yararlanılamaz. Bu takdirde kesinleşmeye ilişkin
kararların bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla taraflardan birine
tebliğ edilmiş olması şarttır.
(6) Madde kapsamında uzlaşma sağlanan alacakların maddede öngörülen sürede tamamen
ödenmemesi halinde, ilk tarhiyata ilişkin ihbarnamenin tebliğ tarihini takip
eden otuzuncu gün itibarıyla tahakkuk ettirilen tutarlar ve bunlara ilişkin
gecikme faizi ve gecikme zamları 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine
göre ödeme emri tebliğine gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren
takip ve tahsil edilir.
(7) Bu madde kapsamına giren tutarlara karşılık maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce yapılmış tahsilatlar, bu madde kapsamında uzlaşılan tutarlara ve hesaplanan
gecikme faizlerine 6183 sayılı Kanunun 47 nci maddesine göre mahsup edilir ve
fazla tahsil edilen tutarlar red ve iade edilir.
(8) Bu madde hükümlerinden yararlanılarak ödenecek alacaklara taksit sürelerinde
ödendiği sürece gecikme zammı hesaplanmaz.
(9) Bu maddede öngörülen taksitlerin süresinde ödenmemesi ya da eksik ödenmiş
olması halinde ödenmemiş olan tutarların son taksit ödeme süresi sonuna kadar,
ödenmeyen ya da eksik ödenen taksitin son taksite ait olması halinde ise bu
tutarın son taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen kısım ile birlikte her
ay ve kesri için ayrı ayrı % 5 fazlası ile ödenmesi şartıyla bu madde hükümlerinden
yararlanılır.
(10) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve madde
kapsamında yapılacak başvuruların süresini bir aya kadar uzatmaya Maliye Bakanı
yetkilidir. Maliye Bakanı bu yetkisini, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlediği
usul ve esaslar çerçevesinde kullanabileceği gibi, uzlaşma komisyonlarının teşkili,
uzlaşmaya müracaat etmeye yetkili olanların belirlenmesi, uzlaşmanın şekli,
uzlaşmaya konu edilebilecek vergi, resim, harç, fon payı ve cezaların belirlenmesi,
uzlaşma komisyonlarının yetkileri, uzlaşmanın yapılmasına ilişkin usul ve esasları
yeniden belirleme şeklinde de kullanabilir.
MADDE 2- (1) 1/7/2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde bu
Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan ecrimisil alacakları; bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ilgilisinin
yazılı başvurusu üzerine, aynı yer ve mahalde bulunan emsal nitelikteki taşınmazlar
için oluşmuş kira bedelleri veya ecrimisiller, varsa bunlara ilişkin kesinleşmiş
yargı kararları, gerektiğinde ilgisine göre belediye, ticaret odası, ziraat
odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden edinilecek bilgiler ile
taşınmazın değerini etkileyecek tüm unsurlar göz önünde bulundurulmak suretiyle
takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilir. Tespit edilen ve idarece
ilgilisine yazıyla bildirilen bu bedelin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde
kabul edilmesi ve varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı açılmış davalardan
vazgeçilmesi koşuluyla uzlaşma tutanağı düzenlenir. Davadan vazgeçme dilekçeleri
komisyona verilir ve bu dilekçelerin komisyona verildiği tarih, ilgili yargı
merciine verildiği tarih sayılarak dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir.
(2) Uzlaşılan bu bedel, talep edilmesi hâlinde ilk taksidi uzlaşma tutanağının
düzenlendiği ayı takip eden aydan başlamak üzere 18 ayda 18 eşit taksitte ödenebilir.
Bu madde hükümlerinden yararlanılarak ödenecek alacaklara süresinde ödeme yapıldığı
müddetçe her hangi bir zam veya faiz uygulanmaz. Taksitlerin süresinde ödenmemesi
ya da eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen tutarın son taksit ödeme süresi sonuna
kadar; ödenmeyen veya eksik ödenen kısmın son taksite ait olması hâlinde ise
izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay için ayrı ayrı % 5 fazlası ile ödeme
yapılması şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır.
(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ecrimisil ihbarnamesi veya
ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin tebliği üzerine taksitlendirilmiş olup ödenmekte
olan ecrimisil alacaklarından kalan tutarların, yeniden tespit yapılmaksızın
bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen süre ve şekilde ödenmesi mümkündür.
(4) Bu madde kapsamına giren alacakların maddede öngörülen süre ve şekilde tamamen
ödenmemesi hâlinde, uzlaşmadan önce düzenlenen ecrimisil ihbarnamesinde yer
alan tutar, vade tarihinden itibaren gecikme zammıyla birlikte ayrıca ödeme
emri tebliğine gerek kalmaksızın vergi dairesince 6183 sayılı Kanun hükümlerine
göre cebren takip ve tahsil edilir. Bu madde kapsamında alacak aslına karşılık
yapılmış olan ödemeler, takip ve tahsil edilecek alacaktan aynı Kanun hükümlerine
göre mahsup edilir.
(5) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş olan tutarlar,
bu maddeye dayanılarak iade edilmez. Madde kapsamına giren alacakların, maddenin
yürürlük tarihinden önce kısmen ödenmiş olması halinde, ödenmemiş tutar için
madde hükmünden yararlanılır.
(6) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılacak yeniden tespit, değerlendirme ve
takdir işlemleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sekiz ay içinde
sonuçlandırılır.
(7) Hazinenin özel mülkiyetinde olan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında
bulunan taşınmazlardan 31/12/2007 tarihinden önce işgalli olanlar; kullanımın
devam etmesi, ilgilisinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üç
ay içinde talep etmesi, birikmiş ecrimisil alacaklarının ödenmesi ve hukuken
engel bulunmaması koşuluyla kullanıcısına, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet
İhale Kanununun 51 inci maddesinin (g) bendine göre pazarlık usulüyle kiraya
verilebilir.
(8) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve altıncı
fıkradaki süreyi iki aya kadar uzatmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
MADDE 3- (1) Mülga 18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun geçici
4 üncü maddesinin (13) numaralı fıkrası uyarınca kanuni ve ihtiyari yedek akçeler
ile sermayenin azaltılmasına konu edilen zararların mülga 3/6/1949 tarihli ve
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 4684 sayılı Kanunun 18 nci maddesi ile
değişik 14 üncü maddesinin (7) numaralı bendi kapsamında matrahtan indirilebilmesine
yönelik bankalar tarafından yargı mercileri nezdinde bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla yaratılmış ihtilaflar; bankaların bu zararların % 65'ini 2001
yılına ait kurum kazancının tespitinde geçmiş yıl zararı olarak dikkate almaları,
izleyen yıllara ait kurumlar vergisi matrahının bu şekilde bulunan zarar tutarı
esas alınarak düzeltilmesini kabul etmeleri ve bu konuda açtıkları tüm davalardan
feragat ettiklerini bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde
ilgili vergi dairesine ve yargı merciine bildirmeleri halinde, idarece sürdürülmez.
Bankalar tarafından bu şartların yerine getirilmesi halinde, ilgili yıllara
ait kurumlar vergisi matrahları, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
zamanaşımı hükümleri dikkate alınmaksızın düzeltilir.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre yapılan düzeltme sonucu bankalara red ve iade
edilmesi gereken bir tutar bulunması halinde bu tutar, bankaların bağlı bulundukları
vergi dairelerine doğmuş ve doğacak borçlarına mahsuben iade edilir. Şu kadar
ki, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu konuda verilmiş yargı kararları
gereğince red ve iade edilen bir tutar bulunması halinde mahsuben iade edilecek
tutar, yargı kararı gereğince iade edilen tutardan mahsup edilmek suretiyle
hesaplanır. Bu fıkra hükmüne göre, red ve iade edilecek tutarlar için herhangi
bir faiz veya zam hesaplanmaz.
(3) Bu madde gereğince red ve iadesi gereken tutardan daha fazla bir tutarın
yargı kararları gereğince iade edilmiş olması halinde aradaki fark, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar bankalarca red ve iadeyi
yapan vergi dairesine bildirilir ve yapılan bu bildirim üzerine ilgili yılın
kurumlar vergisi olarak tarh ve tahakkuk ettirilen vergi aynı sürede ödenir.
Tahakkuk eden bu vergi için gecikme faizi ve vergi cezası uygulanmaz. Bu fıkra
ile belirlenen sürede ödenmeyen vergi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir.
(4) Madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan bankalarca mülga 4389
sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulamasına
yönelik olarak herhangi bir dava açılamaz.
(5) Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye Maliye Bakanı
yetkilidir.
MADDE 4- (1) 8/5/1991 tarihli ve 3717 sayılı Kanunun 2/A maddesi uyarınca 15/5/2004
- 15/7/2006 tarihleri arasında yapılan ödemeler, damga vergisi hariç herhangi
bir vergiye tâbi tutulmaz. Anılan dönemlere ilişkin olarak yapılan ödemeleri
gelir vergisi tevkifatına tabi tutulan mükelleflerin; tarha yetkili vergi dairelerine
başvurmaları halinde Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslara göre
red ve iade işlemleri yapılır.
(2) 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin
(2) numaralı fıkrasının (e) bendiyle istisna edilen işlemlerle ilgili olarak,
31/7/2004 tarihinden önceki dönemlere yönelik tarhiyat yapılmaz, daha önce yapılan
tarhiyatlardan vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir. Tahsil edilmiş
tutarlar red ve iade edilmez.
MADDE 5- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 6- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GENEL GEREKÇE
Bilindiği gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun uzlaşmaya ilişkin Ek 1 inci
maddesinde; mükellef tarafından, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle
bunlara ilişkin vergi ziyaı cezalarının (Kanunun 344 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezası kesilen tarhiyata ilişkin vergi ve ceza
hariç) tahakkuk edecek miktarları konusunda vergi ziyama sebebiyet verilmesinin
kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da 369 uncu maddede yazılı
yanılmadan kaynaklandığının veya aym Kanunun 116, 117 ve 118 inci maddelerinde
yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun veya
yargı kararlan ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun
ileri sürülmesi durumunda, idarenin bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde
mükelleflerle uzlaşabileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan madde hükmüne göre, uzlaşma talebi vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden
itibaren 30 gün içinde yapılmakta, uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi
halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamamaktadır. Uzlaşmanın vaki olmadığına
dair tutanağa idarenin nihai teklifi yazılmakta, mükellef dava açma süresinin
sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse
bu takdirde uzlaşma sağlanmış sayılmaktadır.
Kanunun Ek 6 ncı maddesine göre, mükellef veya adına ceza kesilen; üzerinde
uzlaşılan ve tutanakla tespit olunan hususlar hakkında dava açamaz ve hiçbir
mercie şikayette bulunamaz.
213 sayılı Kanunun Ek 11 inci maddesinde de tarhiyat öncesi uzlaşma müessesesi
düzenlenmiş ve vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergilerle kesilecek
cezalarda (aynı Kanunun 344 üncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca vergi ziyaı
cezası kesilecek tarhiyata ilişkin vergi ve ceza hariç) tarhiyat Öncesi uzlaşmaya
varılması halinde, tutanakla tespit edilen bu husus hakkında dava açılamayacağı
ve hiçbir mercie şikâyette bulunulamayacağı, tarhiyat öncesi uzlaşmanın temin
edilememiş veya uzlaşma müzakeresinde uzlaşmaya varılamamış olması halinde ise
mükellefler veya ceza muhatabı olanların verginin tarhından ve cezanın kesilmesinden
sonra uzlaşma talep edemeyecekleri hükümlerine yer verilmiştir.
213 sayılı Kanun hükümlerine göre ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergi,
resim, harç, fon paylan ve bunlara ilişkin vergi cezalan ile ilgili olarak mükelleflerin
uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerinden yararlanmayıp dava yolunu
tercih etmeleri de mümkündür.
Hazırlanan tasarıyla, ihtilaflı alacakların bir an önce Hazineye intikalini
sağlamak ve yargı mercilerinin iş yükünü hafifletmek amacıyla, mükelleflere
ihtilaflı alacaklar için bir kez daha 213 sayılı Kanunun uzlaşma hükümlerinden
yararlanma fırsatı verilmesi ve uzlaşma yolu ile alacakların tasfiye edilmesi
önerilmektedir.
İhtilafın kesinleşmiş olması halinde ise yapılan düzenlemeden yararlanılma imkanı
verilmemekte, hem mükellef hem de idarenin kanun yolu tüketilmek suretiyle kesinleşmiş
yargı kararı üzerine oluşan duruma göre yükümlülüğünü yerine getirmesi gereği
korunmaktadır.
Diğer taraftan, 1/7/2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde bu
Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan ecrimisil alacaklarının
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ilgilisinin
yazılı başvurusu üzerine, takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilerek
tespit edilen bu bedelin kabulü, varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı
açılmış davalardan vazgeçilmesi koşuluyla yeniden yapılandırılması ve tahsilatının
hızlandırılması amaçlanmaktadır.
Ayrıca, mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununa eklenen geçici 4 üncü maddenin (13)
numaralı fıkra hükmünün uygulanması ile ilgili olarak bankalar tarafından açılan
davalar, gerek yargı gerek vergi idaresi gerekse mükellefler nezdinde gereksiz
iş yükü oluşturmaktadır.
Tasarıda yapılan düzenleme ile mükellefle idare arasında doğan bu ihtilafları
mükellefle ortak bir noktada uzlaşılarak kamu vicdanı zedelenmeksizin sona erdirmek,
kamu alacağını garanti altına almak ve yargı organları ile gelir idaresini yığılmış
dosyalardan kurtarmak amaçlanmaktadır.
Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 3717 sayılı Adli Personel İle
Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi İle 492 Sayılı
Harçlar Kanununun Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanunlarda
yer alan ücret ve ücret sayılan ödemelerin vergilendirilmesine ilişkin bazı
düzenlemeler yapılarak bu konularda meydana gelen ihtilafların sona erdirilmesi
hedeflenmektedir.
Ayrıca. Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasına
5228 sayılı Kanun ile eklenen (e) bendi uyarınca kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının, kanunlarla kendilerine verilen görev gereği ve kuruluş amaçlarına
uygun ruhsat, izin, onay ve benzeri hizmetleri ile bu hizmetlerle ilgili olarak
kullanılacak basılı kağıtların bu kuruluşlar tarafından tesliminin istisna edilen
işlemler kapsamına alınması nedeniyle bu işlemler ile ilgili olarak 31/7/2004
tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılan tarhiyatlardan vazgeçileceği
ve tahakkuk eden tutarların terkin edileceği hükmü önerilmektedir.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Hazırlanan madde ile, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre
ikmalen, resen, idarece tarh edilen vergi, resim, harçlar, fon payı ve bunlara
bağlı vergi cezalarından, maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla; vergi
mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay nezdinde dava açma süresi geçmemiş
veya ihtilaflı bulunanlar için, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden
ayın sonuna kadar aynı Kanunun uzlaşmaya ilişkin hükümlerine göre uzlaşma talep
edilmesi ve uzlaşma sonucu tahakkuk eden vergi, resim, harçlar, fon payları
ile bunlara bağlı vergi cezalarının ve bu madde kapsamında yapılan uzlaşma tarihine
kadar hesaplanacak gecikme faizlerinin, ilk taksit uzlaşma tutanağının düzenlendiği
ayı takip eden aydan başlamak ve 18 ayda 18 eşit taksitte tamamen ödenmesi şartıyla
uzlaşmaya konu tutardan kalan alacakların tahsilinden vazgeçilmesi öngörülmektedir.
Madde kapsamına 213 sayılı Kanunda yer alan uzlaşma müessesesinin kapsam dışı
bıraktığı 344 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi zıyaı cezası kesilen
tarhiyata ilişkin vergi ve cezalar ile usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları
da alınmaktadır.
Böylece, yargı mercileri nezdinde ihtilaflı olan alacakların bir an önce Hazineye
intikali ve ihtilaflı dosyaların tasfiye edilerek yargı mercilerinin iş yükünün
hafifletilmesi amaçlanmaktadır.
Madde kapsamına maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere, beyana
dayanan vergilerde bu tarihten önce verilmesi gereken beyannamelere ilişkin
tarhiyatlar girmektedir. Mükelleflerin madde hükmünden yararlanabilmeleri için
tarh edilen vergi, resim, harçlar ve fon paylan ile kesilen cezalara karşı dava
açmamaları, açılmış davalardan uzlaşma tutanağını imzaladıkları tarihte vazgeçmeleri
şartı getirilmektedir.
İhtilafa ilişkin nihai kararın kesinleşmiş olması halinde madde hükmünden yararlanılamayacağı
belirtilerek maddenin yürürlük tarihinden önce kesin olarak sonuçlanmış ihtilaflara
ilişkin alacakların yeniden uzlaşma yolu ile ödenmesinin mümkün olmayacağı ifade
edilmektedir.
Madde hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan
vazgeçen mükelleflerin, ihtilafları ile ilgili olarak daha önce verilmiş ve
kanun yolu tüketilmemiş kararlar uyarınca, taraflara tebliğ edilip edilmediğine
bakılmaksızın, işlem yapılmayacağı belirtilerek ileride madde hükmüne göre ödeme
yapmayan mükelleflerce yeniden ihtilaf yaratılmasının önüne geçilmektedir.
Madde kapsamında uzlaşma sağlanan alacakların maddede öngörülen sürede tamamen
ödenmemesi halinde, ilk tarhiyata ilişkin ihbarnamenin tebliğ tarihini takip
eden otuzuncu gün itibarıyla tahakkuk eden tutarlar ve bunlara ilişkin gecikme
faizi ve gecikme zamlarının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödeme emri tebliğine
gerek kalmaksızın aynı Kanun hükümlerine göre cebren takip ve tahsil edileceği
belirtilerek madde ile sağlanan imkandan yararlanmak için öngörülen şartları
yerine getirmeyen mükellefler hakkında ne şekilde işlem yapılacağı açıklığa
kavuşturulmaktadır.
Maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla uzlaşma veya tarhiyat öncesi uzlaşma
talebinde bulunulmuş, henüz uzlaşma günü verilmemiş veya uzlaşma günü gelmemiş
ya da uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa yazılan nihai teklifin kabulü
için henüz süre geçmemiş alacaklara ilişkin uzlaşma talepleri ile ilgili olarak
mükelleflere madde hükmünden yararlanmak ya da. 213 sayılı Kanun hükümlerine
göre uzlaşmanın sonuçlandırılmasını talep etmek konusunda tercih verilmek suretiyle
uygulamada karşılaşılabilecek bu durumlara da açıklık getirilmektedir.
Ayrıca, taksit ödeme süresince uzlaşılan tutarlara gecikme zammı uygulanmayacağı
belirtilmekte, taksitlerin süresinde ödenmemesinin müeyyidesi ise gecikme zammından
daha ağır bir oranda belirlenmek suretiyle taksitlerin zamanında ve tam ödenmesi
teşvik edilmektedir.
Maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirleme ve maddeden yararlanmak
için başvuru süresini bir aya kadar uzatma yetkisi Maliye Bakanına verilmektedir.
MADDE 2- 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 nci maddesi uyarınca Hazinenin
özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların
işgali halinde, işgalciler hakkında Ecrimisil takip ve tahsilâtı yapılmaktadır.
Vadesinde ödenmeyen Ecrimisil alacakları 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil edilmek üzere vergi dairelerine intikal
ettirilmektedir.
Madde ile;
-1/7/2007 tarihinden önce ilgilisine tebliğ edildiği halde bu Kanunun yayımlandığı
tarih itibarıyla ödenmemiş olan ecrimisil alacaklarının bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden ikinci ayın sonuna kadar ilgilisinin yazılı başvurusu
üzerine, takdiri yapan komisyonlarca yeniden tespit edilerek tespit edilen bu
bedelin kabulü, varsa ecrimisil veya takip işlemlerine karşı açılmış davalardan
vazgeçilmesi koşuluyla yeniden yapılandırılması ve tahsilatının hızlandırılması,
-Uzlaşılan bedelin, talep edilmesi hâlinde, her hangi bir zam veya faiz uygulanmaksızın
taksitle ödenebilmesi,
-Madde kapsamına giren alacakların maddenin yürürlük tarihinden önce kısmen
ödenmiş olması halinde ödenmemiş tutar için madde hükmünden yararlanılması ancak
daha önce tahsil edilmiş olan tutarların iade edilmemesi,
-Hazinenin özel mülkiyetinde olan veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
taşınmazlardan 31/12/2007 tarihinden önce işgalli olanların; kullanıcılarına
pazarlık usulüyle kiraya verilebilmesi,
Konularında düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.
MADDE 3- Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanununa 4743 sayılı Kanunla eklenen geçici
4 üncü maddenin (13) numaralı fıkrasında yer alan hüküm nedeniyle bankaların
2001 yılı bilançolarının enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasından kaynaklanan
zararların kurum kazancının tespitinde mali zarar olarak dikkate alınması yönündeki
taleplerinin Maliye Bakanlığınca uygun görülmemesi üzerine konu hakkında yargı
mercilerinde yaratılan ihtilaflar sonucunda yargı organlarınca farklı gerekçelerle
idare lehine ve aleyhine kararlar verilmektedir.
Madde ile bankalar tarafından yargı mercileri nezdinde yaratılmış bu ihtilafların;
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde davadan feragat
edilerek, kurumlar vergisi yönünden bağlı bulunduğu vergi dairesine bir yazı
ile bildirilmek suretiyle aşağıdaki şartlar dahilinde idarece sürdürülmemesi
ve mükellefle uzlaşılması amaçlanmaktadır.
Bu uzlaşmanın temin edilebilmesi için, bankalarca ihtilaf konusu yapılan zararların
% 65'ini 2001 yılına ait kurum kazancının tespitinde geçmiş yıl zararı olarak
dikkate alınması ve izleyen yıllara ait kurumlar vergisi matrahının da bu şekilde
bulunan zarar tutarı esas alınarak düzeltilmesi öngörülmektedir. Bu şartlar
dahilinde ilgili yıllara ait kurumlar vergisi matrahlarının Vergi Usul Kanununun
düzeltme hükümlerine göre zamanaşımı hükümleri dikkate alınmaksızın düzeltilmesi
sağlanmaktadır.
Bu çerçevede yapılan düzeltme sonucu, bankalara red ve iade edilmesi gereken
bir tutar bulunması halinde bu tutarın mükellefin bağlı bulundukları vergi dairelerine
olan doğmuş ve doğacak vergi borçlarına mahsup edilmek suretiyle iade edilmesine
imkan tanınmaktadır. Şayet, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu konuda
verilmiş yargı kararları gereğince red ve iade edilen bir tutar bulunması halinde
bu tutarın mahsuben iade edilecek tutardan düşülmesi gerektiği, red ve iade
edilecek tutarlar için ayrıca faiz hesaplanmayacağı belirtilmektedir.
Yapılan düzeltme sonucu, red ve iadesi gereken tutardan daha fazla bir tutarın
yargı kararları gereğince iade edilmiş olması halinde ise aradaki fark, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar bankalarca red ve iadeyi
yapan vergi dairesine bir yazı ile bildirilecektir. Yapılan bu bildirim üzerine
iadenin yapıldığı vergilendirme döneminin kurumlar vergisi olarak tarh ve tahakkuk
ettirilen vergiler aynı sürede ödenmesi ve tahakkuk eden bu vergi tutarları
için gecikme faizi ve vergi cezası uygulanmaması sağlanmaktadır. Tahakkuk eden
vergilerin belirlenen sürede ödenmemesi halinde ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca, madde hükmünden yararlanmak üzere yaratılan ihtilaflardan vazgeçerek
başvuruda bulunan bankalarca bu konuda yeniden ihtilaf yaratılmasının engellenmesi
amaçlanmaktadır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları tespit etme hususunda Maliye
Bakanına yetki tanınmaktadır.
MADDE 4- 18/5/2004 tarihli ve 5172 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 15/5/2004
tarihinden geçerli olmak üzere 3717 sayılı Adli Personel İle Devlet Davalarını
Takip Edenlere Yol Gideri Ve Tazminat Verilmesi île 492 Sayılı Harçlar Kanununun
Bir Maddesinin Yürürlükten Kaldırılması Hakkında Kanuna 2 nci maddesinden sonra
gelmek üzere eklenen 2/A maddesi uyarınca ödenen fazla çalışma ücretleri, gelir
vergisi tevkifatına tabi tutulmuştur.
15/7/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 29/6/2006 tarihli ve 5536 sayılı Kanunun
8 inci maddesiyle 3717 sayılı Kanunun 2/A maddesine eklenen bir cümle ile yapılacak
fazla çalışma ücreti ödemelerinin damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve
kesintiye tabi tutulmayacağı yönünde düzenleme getirilmiş olup, 15/5/2004-15/7/2006
tarihleri arasında yapılan ödemeler ise bu düzenlemenin dışında kalmıştır.
Yapılan bu düzenleme ile 15/5/2004-15/7/2006 tarihleri arasında 3717 sayılı
Kanunun 2/A maddesi uyarınca yapılan fazla çalışma ücreti ödemeleri de, vergide
eşitlik ilkesinin temini amacıyla damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi
tutulmaması sağlanmaktadır.
Ayrıca, Maliye Bakanlığına red ve iade işlemlerinin usul ve esasını belirleme
yetkisi verilmektedir.
Maddenin ikinci fıkrasıyla, Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin
(2) numaralı fıkrasına 5228 sayılı Kanun ile eklenen (e) bendi uyarınca istisna
edilen işlemlerle ilgili olarak 31/7/2004 tarihinden önceki dönemlere ilişkin
olarak yapılan tarhı yatlardan vazgeçileceği ve tahakkuk eden tutarların terkin
edileceği hükmü getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile Katma Değer Vergisi
Kanununun 17 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasına eklenen (e) bendinin yürürlüğünden
önce tesis edilmiş olan tarhiyatlardan vazgeçilecek, tahakkuk eden tutarlar
terkin edilecektir. Tahakkuk ettirilerek tahsil edilenlerde ise herhangi bir
düzeltme işleminin yapılmayacağı tabiidir.
MADDE 5- Yürürlük maddesidir.
MADDE 6- Yürütme maddesidir.