Personel konuları ve harcırah ödemelerine dair 2006 yılı Sayıştay kararları

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 14 Şubat 2008 15:25, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Kararların pdf hali için tıklayınız.

II- PERSONEL MEVZUATI İLE İLGİLİ SEÇME KARARLAR
Temyiz Kurulu Kararları 64
Temyiz Kurulu Kararları 65
Karar Tarihi : 3.1.2006
Tutanak No : 28323

KONU: Döner Sermaye Saymanlığında görevli Maliye Bakanlığı personeline ödenen katkı payı matrahına söz konusu personele bütçeden verilen ek ödemelerin dahil edilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı.

589 sayılı ilâmın 1'inci maddesi ile ; Döner Sermaye katkı payı dağıtımında, Rektörlükte görev yapan Maliye Personeli ???????.'e ödenen katkı payının hesabında, maliye personeline verilen ek ödemelerin de dikkate alınması sonucu fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle tazmin hükmü verilmiştir.

Dilekçi dilekçesinde; 589 sayılı ilamın birinci maddesinin 3'üncü sahifesinde "213 Sayılı Vergi Usul kanununun 4684 Sayılı Kanunun 15'inci maddesi ile değişik Ek-13'üncü maddesinin 4/a bendine göre Maliye Bakanlığı personeline yapılan ek ödemenin Bütçenin 160 Tazminatlarla ilgili ayrıntılı kodundan ödenmiş olması söz konusu ödemenin tazminat olduğu anlamına gelmeyecektir." hükmünün Danıştay On birinci dairesinin 8.12.2003 gün ve E:2003/906, K:2003/5380 Sayılı kararının 7. sahifesinin 4. paragrafında "Buna göre yasayla düzenlenen hususların kapsamı da ancak yine aynı nitelikteki bir norm kuralı ile genişletilebilir daraltılabilir. Bu itibarla 213 sayılı Yasanın EK-13 maddesi uyarınca yapılmakta olar ek ödemenin bütçeden yapılıyor olması nedeniyle, 2547 sayılı Yasanın 58/a maddesinde sözü edilen "Her türlü" tazminat kapsamında değerlendirilecek bir ödeme olduğu görüldüğünden, bu nitelikteki bir ödemenin, döner sermaye katkı payının hesaplanmasında dikkate alınacak unsurlar kapsamı dışında bırakılmasının ancak yasal düzenlemeyle yapılabileceği sonucuna varılmaktadır. Nitekim 4505 sayılı Yasanın 5'inci maddesinde temsil tazminatının her ne şekilde olursa olsun başka bir ödemenin hesabında dikkate alınamayacağı husussunun yasayla belirlendiği görülmektedir." şeklindeki kararı nedeniyle ilam hükmüne gerekçe oluşturamayacağını, karar hükmü doğrultusunda Maliye Bakanlığı personeline ödenen bu ek ödemelerinde her türlü tazminat kapsamında değerlendirilecek bir ödeme olduğundan; bu nitelikteki ek ödemelerin döner sermaye katkı payının hesaplanmasında dikkate alınarak, Danıştay 11. Dairesinin kararı ile kesinleşen yasal ve hukuksal ödemelerin yapılmış olduğunu, diğer anlamda Maliye Bakanlığı personeline ödenen ilgili ek ödemelerin Danıştay 11.Dairesinin kararında hertürlü tazminat kapsamında değerlendirilmiş olduğunu, 17.7.2002 günlü Bakanlık onayı ile yürürlüğe konulan Maliye Bakanlığı personeline yapılacak ek ödemeye ilişkin usul ve esasların 4'üncü maddesinin (d) bendinin ilk cümlesinde ve (f) bendinin son cümlesinde yer alan "Döner Sermaye katkı payı" ibarelerinin Danıştay onbirinci dairesinin 8.12.2003 Gün ve Esas No:2003/906, Karar No: 2003/5380 sayılı Kararı ile iptaline karar verildiğinden söz konusu Maliye Bakanlığının 15.7.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı Personeline Yapılacak Ek Ödemeye İlişkin Usul ve Esasların 4'üncü maddesinin (d) bendinin ilk cümlesinde ve (f) bendinin son cümlesinde yer alan ?Döner Sermaye Katkı Payı? ibarelerinin hükümsüz(iptal) olması nedeniyle söz konusu 589 sayılı ilâmının 1 ve 2'nci maddelerindeki ahizler adına alınan personellerle ilgili tüm tazminlerin de hükümsüz (iptal) olması gerektiğini, belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmektedir.

İlâm hükmü; Döner sermaye katkı payı dağıtımında, Rektörlükte görev yapan maliye personeli ??????.'e ödenen katkı payının hesabında, maliye personeline verilen ek ödemelerin de dikkate alınması sonucu fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle verilmiştir.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58'inci maddesinin dördüncü fıkrasında: ?(Değişik: 27.06.1989 ?KHK- 375/16 Md.) Her eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim üyeleri ile Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim Kurulunca kabul edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim elemanlarına döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların bir yılda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek ve (değişik ibare: 26.06.2001-4689/2.md.) her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı ariç) toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise(değişik ibare: 26.06.2001-4689/2.Md.) % 80'sini geçemez . ??denilmiştir.

213 sayılı vergi Usul Kanununun Ek 13'üncü maddesinin dördüncü bendinde: ?Maliye Bakanı: a) (Mülga alt bent: 05/07/1991 - KHK - 433/16md.; Yeniden düzenlenen alt bent:19/08/1991 - KHK -449/3 md. Değişik: 20/03/1997 - KHK - 570/15 md.) Maliye Bakanlığının yurt dışı kadrolarında bulunan personeli dışında kalan personeline (sözleşmeli personel ile bağlı kuruluşların personeli dahil, bağlı kuruluşların kadro karşılığı sözleşmeli personeli hariç) en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %200 'ünü geçmemek üzere ek ödeme yaptırmaya,
(Ek fıkra: 26/12/1993 - 3946/2 md.) Görev yapılan birim ve iş hacmi, görev mahalli, görevin önem ve güçlüğü, personelin sınıfı, kadro unvanı, derecesi ve atanma biçimi gibi kriterlere göre yapılacak ek ödemelerin farklı miktarları ve ödemeye ilişkin usul ve esasları Maliye Bakanı tarafından tespit edilir.
(?)Yetkilidir.

Ek ödemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara ilişkin hükümleri uygulanır. Bu ödemeler bütçeden karşılanır. Bağlı kuruluşlar personeline yapılacak ek ödemelerin belirlenmesinde, bunlara ödenmekte olan ikramiye, fazla mesai ücreti gibi farklı ödemeler ile diğer imkanlar dikkate alınır ve bağlı kuruluş bütçelerinden ödenir? hükmüne yer verilmiştir.

Maliye Bakanlığı yasanın verdiği yetkiyi kullanarak 01.01.2002 tarihinden geçerli olmak üzere 27.07.2002 tarihli Maliye Bakanlığı Personeline Yapılacak Ek Ödemeye İlişkin Usul ve Esaslar'ın 4'üncü maddesinin d bendinde: ?Bu esaslar kapsamında bulunan personele ödenen ikramiye, fazla çalışma ücreti, döner sermaye katkı payı, teşvik primi ve gümrük kanunu uyarınca yapılan ödemelerin net tutarı ek ödemelerin net tutarından mahsup edilir?? Aynı Esaslar'ın 4'üncü maddesinin f bendinde:?Ek ödemelerin hak edilmesinde ve ödenmesinde bu esaslarda belirtilen haller dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun aylığa ilişkin hükümleri uygulanır. Ek ödeme döner sermaye katkı payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz? denilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4684 sayılı Yasa ile değişik Ek 13'üncü maddesinde Maliye Bakanının Bakanlığın yurt dışı kadrolarında bulunan personeli hariç kalan personeline en yüksek devlet memuru aylığının %200 üne kadar ek ödeme yaptırmaya yetkili olduğu ek ödeme miktarını ile ödemeye ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisinin Maliye Bakanı'na verildiği ve söz konusu ödemenin bütçeden karşılanacağı belirtilmiştir.

19.07.2002 tarihli Bakanlık onayı ile yürürlüğe konulan??Ek Ödemeye ilişkin Usul ve Esaslar?ın 4/f maddesinde bu esaslar
kapsamında bulunan personele ödenen ek ödemenin döner sermaye
katkı payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun benzeri
ödemelerin hesabında dikkate alınmayacağı ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere, Esasların 4/d maddesiyle Bakanlığın bütün
personeline farklı isimlerle yapılan ödemelerin ek ödeme tutarından
mahsubu yoluna gidileceği 4/f maddesiyle de söz konusu döner sermaye
katkı payı ikramiye gibi ödemelerin hesabında Maliye Bakanlığı
personeline ödenen bu ek ödemenin dikkate alınmayacağı belirtilmek
suretiyle yasada olmayan bir düzenlemenin yasaya dayalı olarak çıkarılan
esaslarla yürürlüğe konulmaktadır. Maliye Bakanlığının yürürlüğe
koyduğu ?Ek Ödemeye ilişkin Usul ve Esaslar?ın 4/d ve 4/f maddeleri, bu
açıdan, Danıştay 11. Dairesinin 2003/5380 esas sayılı kararı ile
08.12.2003 tarihinde iptal edilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin dördüncü bendinde,
öğretim elemanlarının katkılarıyla toplanan döner sermaye gelirlerinden
belli bir kısmının üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar
çerçevesinde döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim
elamanları ile 657 sayılı Kanuna tabi personel arasında paylaştırılacağı
döner sermayeden ayrılacak bu payın bir yıllık toplamının, personele
maaş olarak ödenen bir yılda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan
ödeme, ödenek ve her türlü tazminat toplamının %80'nini geçemeyeceği
hükme bağlanmış ve 4689 sayılı Yasa ile de ?her türlü tazminat
toplamının? ibaresi ?her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı hariç)
toplamının? şeklinde değiştirilmiştir. Böylece döner sermaye katkı payının
hesaplanmasında dikkate alınacak ödeme unsurları ile dikkate
alınmayacak tazminatlar yasayla düzenlenmiştir. Katkı payı üst sınır
hesabında her türlü tazminatlardan sadece makam ve temsil tazminatları
dikkate alınmayacağı yasa hükmü gereğidir. Bunun dışında kalan
tazminat adı altında yapılan ödeme unsurlarının döner sermaye katkı
payı matrahı hesabında dikkate alınmasında yasaya aykırılık
bulunmamaktadır.
20.06.2001 tarih ve 4684 sayılı ?Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun?un
15'inci maddesinin D fıkrasında; bu ödemelerin genel bütçeden
karşılanacağı belirtilmiş olup söz konusu ek ödemelerin bütçenin R
cetvelinde tazminat kaleminden ödemesi yapıldığından Maliye
Bakanlığına 213 sayılı Kanun uyarınca bütçeden yapılan ek ödentinin
?her türlü tazminat? kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bütün bu nedenlerle, Üniversite Yönetim Kurulu Kararına
istinaden Döner Sermaye Saymanlığında görevli Maliye Bakanlığı
personeline ödenen katkı payı hesabı matrahına söz konusu personele
bütçeden verilen ek ödemelerin dahil edilmesinde yasaya aykırılık
bulunmadığından 589 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle verilen tazmin
hükmünün kaldırılmasına, 03.01.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
70
Karar Tarihi : 3.1.2006
Tutanak No : 28324
KONU: Hafta içi 16.30'dan önce başlayıp biten ameliyatlar için, bu ameliyatlarda görevli öğretim üyelerine, mesai içi yaptıkları çalışma karşılığı aldıkları döner sermaye katkı payı yanında ayrıca mesai dışı olarak döner sermaye katkı payı ödenmesinin mümkün olmadığı.
589 sayılı ilâmın 3'üncü maddesi ile; Erciyes Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nde görevli bazı öğretim üyelerine mesai saatleri içerisinde
yaptıkları ameliyatların karşılığı olarak mesai dışı katkı payı (Prim)
ödenmesi sonucu fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle tazmin hükmü
verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde; Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli
öğretim üyelerine, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 375 sayılı KHK
ile değişik 58'inci maddesine göre 2002 yılı içerisinde mesai saati dışı
çalışmaları için, bu kapsamda ödeme yapılmış olduğunu, 2002 yılı
içerisinde Tıp Fakültesi Hastanelerinde 14507 ameliyat yapılmış
olduğunu, bunlardan 12070 adedini ahiz listesinde yer alan öğretim
üyelerinin gerçekleştirmiş olduğunu, bunlardan sadece 1405 adedinin
mesai saati dışı çalışma kapsamında yapılmış olup, oranının ise %11
olduğunu, bu rakamlar incelendiğinde, mesai saati dışı çalışma
kapsamında yapılan ameliyat sayısının oldukça düşük oranda
gerçekleşmiş olduğunu, dolayısıyla mesai saati dışı çalışmaya yönelme
veya yönlendirmenin söz konusu olmayıp, sorgu konusu olan bazı
ameliyatların mesai saati içinde başlatılıp tamamlanması veya mesai
saati içinde başlatılıp, mesai saati dışında tamamlanmasına neden olan
fiziki şartlar ile tamamen hastaların durumundan kaynaklanan etkenler
aşağıda özetlenmiş olduğunu, I- Bazı hastalar için ameliyata erken
başlanmasını gerekli kılan etkenlerin: a) Uzun süre aç kalmaktan
olumsuz etkilenecek ve hayati riskle karşılaşabilecek hastalar
bulunduğunu, bunların özellikle diyabet, kalp hastalığı, solunum
hastalığı gibi ameliyat konusu hastalığı dışında başka hastalığı bulunan
hasta grubu olduğunu, ayrıca, çocuk hastaların yukarda belirtilen
şartların dışında daha duyarlı bünyeye sahip olduklarından bu
hastaların da ameliyat için uzun süre bekletilmesinin sakıncaları
bulunmakta olduğunu, b) Yapılacak ameliyat esnasında, hastanın
vücudundan çıkartılacak olan spesmen veya materyal üzerinde frozen
incelemesi yapılmasının gerekmesinin başka bir etken olduğunu, bu
durumla sıkça karşılaşılmakta ve bu incelemenin mesai saatleri
içerisinde yapılmasının gerektiğini, üniversite hastanelerinin bölge
hastanesi niteliğinde olup, hastanelerine civar illerden oldukça fazla
hasta gelmekte olduğunu, bu hastaların önemli bir kısmını civar
hastanelerde müdahale imkanı olamayan kanserli vakaların teşkil
ettiğini, c) Bazı ameliyatlarda başka anabilim dallarından yardım ve
destek yada konsültasyon istenmesi zorunluluğu olduğunu, örneğin bir
genel cerrahi ameliyatında üroloji öğretim üyesine, kulak burun boğaz
vakasında onkoloji öğretim üyesine ihtiyaç duyulabileceği gibi bu
örneklerin çoğaltılabileceğini, doğal olarak her anabilim dalının hastanın
durumu gereği olarak bir başka anabilim dalı ile mesai saatleri içerisinde
işbirliği yapması zorunluluğunun olabildiğini, d) Bazı ameliyatlarda ileri
radyolojik incelemeye ihtiyaç olabilmekte, bu incelemenin mesai saati
dışında yapılmasının bazı güçlükleri olabilmekte ve hizmet kalitesini hem
de hasta sağlığını olumsuz yönde etkilemekte olduğunu, II-Fiziki ve
Personel Şartlardan Kaynaklanan Etkenlerin: a) Her üniversite
hastanesinde olduğu gibi kaynak ve imkan yetersizliğine bağlı olarak
hastanelerinde yeterli ameliyat salonu bulunmadığını, bu nedenle
planlanan vakalar için ameliyathanelerin ve ameliyat ekibinin etkin
biçimde kullanılması gerekmekte olduğunu, ameliyathanelerin çeşitli
sebeplerle boş kalması, örneğin planlanan hastanın ameliyat edilme
şartlarının oluşmaması, örneğin yeterli kan temin edilememesi, hastanın
aniden tansiyonunun yükselmesi, hastanın ameliyatta kullanılması
gereken malzemesinin temin edilmemesi (Özellikle SSK'lı hastalarda bu
sorun sıkça oluşmaktadır) gibi bir çok sebepten dolayı ameliyat
saatlerinin değişebilmekte olduğunu, bu nedenle, mesai saati dışında
ameliyat edilecek hastanın ameliyat saatinin zorunlu olarak öne
alınmakta ve dolayısıyla mesai saati içerisinde başlamakta olduğunu,
bunda ameliyat ekibinin ve ameliyathane sorumlusunun çoğu kez bir
müdahalesi söz konusu olmayıp günlük akış içerisinde o gün planlanan
hastaların ameliyatlarının tamamlanmasının amaçlandığını, bazı
ameliyatların mesai saati içinde tamamlanması veya mesai saati içinde
başlatılıp, mesai saati dışında tamamlanmasında yukarda özetlenen
sebeplerin etken olduğunu, mesai dışı yapılan ameliyatlarda belirlenmiş
olan esasların, yukarda belirtilen sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan
saatle ilgili aksaklıklar dışında bütün yasal kurallara uyulmuş olduğunu,
tahsil edilen ücretten, kesilmesi gereken yasal kesintiler olan, araç-gereç,
hazine payı ve araştırma projesi payı, gelir vergisi ve öğretim üyesine
ödenen payda bir hata bulunmadığını, böylece hasta veya yakını
tarafından öğretim üyesinden hizmet almak amacı ile yapılan ek
ödemenin işlem saati dışında bütün şartları oluşmakta, hasta öğretim
üyesinden istediği hizmeti almakta, ödenen ücretin yukarda belirtildiği
gibi yasal kesintilerinin tümünün yapılmakta, tahakkuka bağlanan
kısımdan da diğer vergilerin kesilmekte olduğunu, öğretim üyelerinin
mesai saati dışında çalışmalarına imkan sağlayan 2547 sayılı
Kanununun 58'inci maddesinde değişiklik yapan 375 sayılı KHK' nın
16'ncı maddesi ile getirilen düzenlemede süre konusunda tarihi süreç
içerisinde tanım eksikliğinden kaynaklanan tereddütlerin bulunduğunu,
ilk yasal düzenlemenin 30.06.1989 tarih ve 20211 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 375 sayılı KHK ile yapıldığından Kararnamenin 16'ncı
maddesinde "....Şu kadar ki öğretim üyelerinin mesai saati dışında döner
sermayeye yaptıkları..." şeklinde düzenmiş, saat tanımına yer verilmemiş
olduğunu, daha sonra eksikliğin, 12.08.2003 tarih ve 25197 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 4969 sayılı Kanunun 121'inci maddesi ile "...Şu
kadar ki, öğretim üyelerine saat 16:00' dan önce olmamak üzere ..."
şeklinde yapılan düzenleme ile giderilmek istenmiş ancak yeterli
olmadığının bir kez daha görülmüş olduğunu, bu nedenle, bu defa
17.09.2004 tarih ve 25590 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan 5234 sayılı
Kanunun 2'nci maddesinin (d) bendi ile "... öğretim üyelerine saat 14.00'
den sonra döner sermayeye yaptıkları doğrudan gelir getiri katkılarından
dolayı ilave olarak almakta oldukları aylık (ek gösterge dahil), ödenek
(geliştirme ödeneği hariç) ve her türlü tazminat (makam,temsil ve görev
tazminatları hariç) toplamının on katına kadar pay verilebilir", şeklinde
yapılan düzenleme ile giderilmiş olduğunu, bütün bu yasal
düzenlemelerin, sağlık hizmetlerinde saat sınırlaması konulmak suretiyle
yapılan düzenlemelerin ne kadar isabetsizlik içerdiğini göstermiş
olduğunu, sağlık hizmetinin günün yirmi dört saati aksamadan
yürütülen bir hizmet olduğunu, bir ameliyatın belirli saat içerisinde
yapılmakla bu ilişkinin bitmeyeceğini ve hastanın sağlığına kavuşana
kadar ilgili hastane ve özellikle ameliyatını gerçekleştiren öğretim üyesi ile
ilişkisinin süreceğini, bunun bir ders anlatma veya herhangi bir işlemi bir
defa yapmak ve saatle sınırlamak gibi yorumlanmasının çok doğru
olmayacağını, iki saat süren bir ameliyatın belirlenen sürenin içerisinde
olup olmadığının tartışılabilir, ancak hastanın öğretim üyesi ile ilişkisinin
bu iki saat ve ücretle tarif edilemez olduğunu, alınan ve öğretim üyesine
ödenen zimmet konusu ücretlerin, sadece ameliyat süresi için
düşünülmemesi gerektiğini, ameliyat sonrası hastanın öğretim üyesi
tarafından takibi, değerlendirilmesi ve kontrol hizmetlerini de içerdiğinin
göz ardı edilmemesi gerektiğini, ayrıca ilave ücret ödemek suretiyle doktor
seçme hakkını kullanarak en iyi sağlık hizmetini almak isteyen hasta ve
hasta yakınlarının gerek hasta, gerek öğretim üyesi ve gerekse hastane
koşullarının en iyi olduğu zamanda bu hizmeti almasının doğal
olduğunu, asıl olan hizmetin bizzat bilfiil öğretim üyesi tarafından
gerçekleştirilmesi olduğunu, hasta ve hasta yakınları tarafından ödenen
ücretlerin, hizmetin öğretim üyesi tarafından bizzat bilfiil yapılacağı için
ödenmekte olduğunu, tazminin söz konusu olması halinde, hazineye
ödenen hazine payı, araştırma projeleri için yapılan kesinti ve gelir
vergisinin geri döndürülmesi güçlüğünün bulunduğunu, öğretim
üyesinden hizmet almak amacı ile ödeme yapan hasta ve hasta yakının,
öğretim üyesine ödenmek üzere döner sermayeye yatırdığı ücreti talep
etmesi durumunda, bu isteğin hukuki açıdan maddi imkansızlık
nedeniyle karşılanmasının mümkün görülmediğini, belirterek tazmin
hükmünün kaldırılmasını talep etmektedir.
İlâm hükmü; Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görevli bazı
öğretim üyelerine mesai saatleri içerisinde yaptıkları ameliyatların
karşılığı olarak mesai dışı katkı payı (Prim) ödenmesi sonucu fazla ödeme
yapıldığı gerekçesiyle verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde ilam hükmünde belirtilen ameliyatların
mesai saati dışında yapıldığına dair bir iddiada bulunmamakta, mesai
saati dışı olarak planlanan bu ameliyatların gerek hastaların
durumundan, gerekse hastanenin fiziki ve personel koşullarından
kaynaklanan nedenlerle mesai saatleri içerisinde gerçekleştirildiğini, ilave
ücret ödemek suretiyle doktor seçme hakkını kullanarak en iyi sağlık
hizmetini almak isteyen hasta ve hasta yakınlarının gerek hasta, gerek
öğretim üyesi ve gerekse hastane koşullarının en iyi olduğu zamanda bu
hizmeti almasının doğal olduğunu, hazineye ödenen hazine payı,
araştırma projeleri için yapılan kesinti ve gelir vergisinin geri
döndürülmesi güçlüğünün bulunduğunu, öğretim üyesinden hizmet
almak amacı ile ödeme yapan hasta ve hasta yakının, öğretim üyesine
ödenmek üzere döner sermayeye yatırdığı ücreti talep etmesi durumunda,
bu isteğin hukuki açıdan maddi imkansızlık nedeniyle karşılanmasının
mümkün olmadığını ifade etmektedir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununun 58'inci maddesinin (a)
bendinin, 30.06.1989 tarih ve 375 sayılı KHK ile değişik 4'üncü
fıkrasında; ?Her eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya
bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye
gelirlerinin en az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç,
araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim
kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu
üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu
birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim
üyeleri ile Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim
Kurulunca kabul edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim
elemanlarına döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı
bunların bir yılda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek
ve (Değişik: 26/.06/2001 tarih ve 4689 sayılı Kanunun 2'nci maddesi)
her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı hariç) toplamının iki
katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa tabi personel için ise (Değişik: 26/06/2001 tarih ve
4689 sayılı Kanunun 2'nci maddesi) % 80'ini geçemez. Şu kadar ki,
öğretim üyelerinin mesai saati dışında döner sermayeye yaptıkları
katkılardan dolayı alacakları pay iki kat kıyaslamasında nazara alınmaz?
hükmü yer almaktadır.
Kanun hükmüne göre, öğretim üyelerine iki şekilde döner
sermaye katkı payı ödenmektedir. Bunlar mesai saati içerisinde döner
sermayeye yapılan katkı nedeniyle ödenen katkı payı ve mesai saati
dışında döner sermayeye yapılan katkı nedeniyle ödenen katkı payıdır.
Söz konusu kanun hükmünde, mesai saati dışındaki çalışmaların ne
zaman (hangi saatte) başlayacağı belirtilmemiş olmakla birlikte, Erciyes
Üniversitesi Yönetim Kurulunun 17.07.1990 tarih ve 12 sayılı
toplantısında alınan 90.12.324 nolu kararına göre hazırlanan ? Erciyes
Üniversitesi Tıp Fakültesi Mesai Dışı Çalışma Esaslarının? 5'inci
maddesine göre hafta içi saat 16:30'dan sonra ve Cumartesi ?Pazar
günleri yapılacak ameliyatların mesai dışı olarak değerlendirileceği ve bu
ameliyatlar nedeniyle alınacak ilave ücretlerin öğretim üyelerine ne
şekilde dağıtılacağı belirlenmiştir.
Bu esaslara göre hafta içi saat 16:30'dan önce başlayıp biten
ameliyatlar için bu ameliyatlarda görevli öğretim üyelerine, mesai içi
yaptıkları çalışma karşılığı aldıkları döner sermaye katkı payı yanında
ayrıca mesai dışı olarak döner sermaye katkı payı ödenmesi Üniversite
Yönetim Kurulu Kararına göre belirlenen esaslara aykırı olacaktır.
Açıklanan sebeplerle 589 sayılı ilâmın 3'üncü maddesiyle verilen
tazmin hükmünün tasdikine, 03.01.2006 tarihinde karar verildi.

Karar Tarihi : 3.1.2006
Tutanak No : 28328
KONU: Tekniker kadrosunda çalışan personelin göreviyle ilgisi olmayan bir üst öğrenimi bitirmesi nedeniyle mühendisler için öngörülen özel hizmet tazminatının ödenmesinin mümkün olmadığı.

140 sayılı ilâmın 1'inci maddesi ile; DSİ 242. Şube
Müdürlüğünde tekniker olarak çalışan ??????..'a göreviyle ilgili
olmayan bir üst öğrenimi (Çevre Mühendisliği) bitirmesi nedeniyle
mühendisler için öngörülen özel hizmet tazminatının ödenmesi sonucu
fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde; 08.01.2003 tarih ve 24987 (Mükerrer) Sayılı
Resmi Gazete'de yayımlanan 04.01.2003 tarih ve 2003/5139 sayılı
Kararname eki Karar'ın 4'üncü maddesinde; 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunu ile aynı Kanunun Ek Geçici 9'uncu maddesi kapsamına giren
kurumlardan aylık alanlara ne miktarda zam ve tazminat verileceğini
belirleyen 19.01.1998 Tarih ve 98/10548 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ve eki cetvellerinin 2003 yılında da uygulanmasına devam olunacağının
belirtilmiş olduğunu, söz konusu 98/10548 Sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı'nın 3'üncü maddesinin (D) bendinde, kurumların teknik ve sağlık
hizmetleri sınıflarına ait kadrolarında görevli olup da, bu görevleriyle ilgili
olmayan bir üst öğrenimi bitirenler için önceki öğrenim durumlarına ait
özel hizmet tazminatı nispetleri esas alınacağını, 6'ncı maddenin (F)
bendinde de, bu zam ve tazminatların ödenebilmesi için, cetvellerde
gösterilen personelin, kadro unvanı ile kariyer ve yürüttüğü görevin
gerektirdiği hizmeti kanunların öngördüğü durumlar saklı kalmak üzere
fiilen yapmasının zorunlu olacağının ifade edilmiş olduğunu, aynı şekilde,
Kararname Eki II Sayılı Cetvelin (E) Teknik Hizmetler Bölümü ilk
sırasında, "Kurumların teknik hizmetler sınıfı kadrolarında olup
meslekleri ile ilgili görevleri fiilen ifa edenlerden" denilmek suretiyle bu
bölümdeki tazminatların ödenebilmesinin o görevin fiilen yapılması
şartına bağlamış olduğunu, söz konusu ilâmda adı geçen Devlet Su İşleri
24'üncü Bölge Müdürlüğü 242. Şube Müdürlüğünde tekniker
kadrosunda görevli personel ??????.'ın Sivas Cumhuriyet
Üniversitesi Mühendislik Fakültesini Çevre Mühendisi olarak bitirdiğine
dair geçici mezuniyet belgesinin ekte sunulmuş olduğunu, adı geçen
personel'in teknik hizmetler personeli olarak çevre mühendisliği görevini
fiilen yaptığına dair DSİ 24. Bölge Müdürlüğü 242. Şube Müdürlüğünün
28.06.2005 gün ve 922 sayılı yazılarının ekte sunulmuş olduğunu,
??????..'a yapılan ödeme ile ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce Kars DSİ 24. Bölge
Müdürlüğüne yazılan 09.10.2000 tarih ve 12618 sayılı yazının 2'nci
bendinde " ilgiliye yan ödeme puanının 98/10548 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararına ek 1 sayılı cetvelin (B) Teknik Hizmetler Bölümü'nün 2'nci
maddesinin (b) bendindeki 800+1400 puan üzerinden, özel hizmet
tazminatı oranının da söz konusu karara ek II Sayılı cetvelin (E) Teknik
hizmetler Bölümünün 1'inci maddesinin (b) bendindeki (% 125+1V. Bölge
%19) tazminat oranı üzerinden tespit edilerek, ilgiliye ödeme yapılması
gerekmektedir." şeklinde görüş bildirilmiş olduğunu, diğer taraftan ilgili
personele yapılan ödeme ile ilgili olarak tereddütlerin giderilmesi için
23.11.2000 tarih ve 487 sayılı yazı ile Kars Defterdarlığına, müteakiben
de 09.01.2001 tarih ve 56 sayılı yazı ile Maliye Bakanlığına görüş
sorulmuş olup Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel
Müdürlüğünün Kars Valiliğine vermiş olduğu 21.05.2001 tarihli ve 10405
sayılı görüşün son bendinde "mühendis unvanını (kariyerini) alan ilgiliye,
mühendislik kadrosuna atanma şartı aranmadan, mühendisler için
öngörülen zamlar ile özel hizmet tazminatının ödenmesi gerekmektedir."
görüşüne göre ödemenin yapıldığını, 657 Sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nun "Zam ve Tazminatlar" başlıklı ek maddesi ile zam ve
tazminatlara ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı'nda teknik ve sağlık
hizmetleri sınıfında bulunan personelden görevleriyle ilgili üst öğrenimi
bitirenlerin zam ve tazminatlarının ödenmesinde üst öğrenimin esas
alınacağının hükme bağlanmış olduğunu, bu hükmün zam ve
tazminatlara ilişkin kararnamelerde tekrarlanmış ve ödemenin yapıldığı
dönemde yürürlükte bulunan 151 seri no'lu Devlet Memurları Kanunu
Genel Tebliği'nin "D - Uygulama ile İlgili Ortak Açıklama" kısmının 4'üncü
sırasında da açıklanmış olduğunu, söz konusu Genel Tebliğde "Kadroları
teknik ve sağlık hizmetleri sınıfında bulunan personelden, görevleriyle
ilgili bir üst öğrenim bitirenlerden, diploma ve çıkış belgelerini
kurumlarına ibraz edenlere intibak işleminin yapılıp yapılmadığına
bakılmaksızın, ita amirlerinden alınacak ödeme onayını takip eden ay
başından itibaren, bitirilen aynı sınıfla ilgili üst öğrenimin karşılığı olan
zam ve tazminat ödenecek bunlar için ayrıca yıl içinde vize işlemi
yapılmayacaktır." denilmekte olduğunu, Maliye Bakanlığı'nın ekte
sunulan görüşleri ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın ekte sunulan
görüşlerinin yapılan ödemeye emsal teşkil etmekte olduğunu, bu
işlemlerden dolayı yapılan ödemelerin mevzuata uygun olduğunu ve
herhangi bir fazla ödemenin yapılmadığını, belirterek tazmin hükmünün
kaldırılmasını talep etmektedir.
İlâm hükmü, DSİ 242. Şube Müdürlüğünde tekniker olarak
çalışan ?????..'a göreviyle ilgili olmayan bir üst öğrenimi (Çevre
Mühendisliği) bitirmesi nedeniyle mühendisler için öngörülen özel hizmet
tazminatının ödenmesi sonucu fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle
verilmiştir.
19.01.1998 tarih ve 98/10548 sayılı Bakanlar Kurulu Karar'ının
3'üncü Maddesi (D)fıkrasında ?Kurumların teknik ve sağlık hizmetleri
sınıflarına ait kadrolarında görevli olup da bu görevleriyle ilgili olmayan
bir üst öğrenimi bitirenler için önceki öğrenim durumlarına ait özel
hizmet tazminatı nispetleri esas alınır.? denilmektedir.
Aynı maddenin (E) fıkrasında ise ?özel hizmet tazminatı
ödemelerinde II sayılı Cetvelin (A) (B) (D) işaretli listelerinde yer alan
hizmetler için işgal edilen kadro unvanı; (C) (E) ve (F) işaretli listelerde yer
alan hizmetler için işgal edilen kadroların sınıfları ve personelin kariyeri
esas alınır....? denilmektedir.
II sayılı Özel Hizmet Tazminatı Cetvelinin ?(E) Teknik Hizmetler?
bölümü incelendiğinde ise, bu bölümdeki nispetlerden, kurumların
teknik hizmetler sınıfı kadrolarında olup meslekleri ile ilgili görevi fiilen
ifa edenlerin yararlanacağının belirlenmiş olduğu görülmektedir.
Bu hükümler gereğince, tekniker kadrosunda görevli kişi, her ne
kadar Mühendislik Fakültesi mezunu ise de, bu memurun mühendislik
(Çevre) kadrosuna atanmamış olması nedeniyle, özel hizmet tazminatının,
adı geçen Kararnameye ekli II Sayılı Cetvelin ( E ) bölümünün 2.
sırasında, 1-4 derece aylık alanlar için öngörülen oran üzerinden, yan
ödemesinin de, (F) sayılı cetvelin (B) bölümünün 5/b sırasındaki puan
üzerinden ödenmesi gerekir.
Açıklanan sebeplerle 140 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle verilen
tazmin hükmünün tasdikine, 03.01.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
78
Karar Tarihi : 7.2.2006
Tutanak No : 28357
KONU: Gümrük Müsteşarlığına bağlı birimlerde çalışan merkez personeline, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 222'nci maddesine göre, gümrük hizmetlerinin karşılığı olarak atandaşlar tarafından yatırılan paralara ait hesaptan yapılan ek ödemelerde aylık sınır olan en yüksek devlet memuru aylığının %200'ünü aşmasının mümkün olmadığı.

555 sayılı ilâmın 7'nci maddesinde, Gümrük Müsteşarlığına bağlı
birimlerde çalışan merkez personeline, 4458 sayılı Gümrük Kanununun
222'nci maddesine göre, gümrük hizmetlerinin karşılığı olarak
vatandaşlar tarafından yatırılan paralara ait hesaptan yapılan ek
ödemelerde aylık miktar sınırlamasına uyulmaması sonucu fazla
ödemede bulunulması gerekçesiyle toplam ???-liraya tazmin
hükmolunmuştur.
Dilekçi dilekçesinde özetle; tazmini istenen ödemelerin özel bir
kanuna dayandığını, ödemelerin kaynağının bütçe dışı bir gelir olduğunu,
kanunun verdiği yetkiye istinaden ödemelerin miktarının Devlet
Bakanının onayı ile belirlendiğini, saymanların da bu miktarı ödemek
durumunda olduğunu, 2002 yılında personele düzenli ve arızi olmak
üzere iki farklı türde ödeme yapıldığını, her ay ve düzenli yapılan
ödemelerin aylık miktar sınırlamasını aşmadığını, arızi ödemelerin ise
Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı ve eğitim yılı başlangıcında
yapıldığını, sınırlamaya ilişkin hükmün yorumlanmasında, seyyanen
ödeme yapılan ay içindeki ödeme tutarı ile düzenli ödeme tutarı
birleştirilerek toplam tutarın en yüksek devlet memuru aylığının %200'ü
ile karşılaştırıldığını, arızi ödemelerin sınırlama kapsamında olmadığını,
kapsama girdiği kabul edilse dahi kanunda ??..yapılacak ödemelerin
aylık miktarı, en yüksek Devlet Memuru aylığının %200'ünü geçemez?
denildiğinden arızi ödemelerin toplamını onikiye bölmek suretiyle aylık
miktarının esas alınması gerektiğini ifade etmekte, aynı konuyu
kapsayan 26380 tutanak sayılı Temyiz Kurulu Kararının da göz önüne
alınarak tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmektedir.
27.10.1999 tarih ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 221'inci
maddesinde; Gümrük idarelerinde normal çalışma saatleri dışında veya
tatil zamanlarında gerçekleştirilen her türlü gümrük işlemleri için
çalışacak personelin fazla çalışma ücretleri ve varsa kanuni yolluklarının
talep sahipleri tarafından ödenmesi koşuluyla fazla çalışma yapılabileceği
belirtildikten sonra,

222'nci maddesinde aynen;
?1-221'inci maddeye göre çalışacak personele ödenecek çalışma
ücretinin miktarı ile bunun tahsil ve dağıtım şekli Gümrük
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle
belirlenir.Merkez personeline yapılacak ödemelerin aylık miktarı, en
yüksek devlet memuru aylığının(ek gösterge dahil) %200 ?ünü geçemez.
2-Bu şekilde tahsil edilen çalışma ücretlerinin % 50'si hak sahibi
olan personele ödenir. Geri kalan miktarın % 40'ı gümrük idaresinin
ihtiyaçlarında kullanılmak üzere merkezdeki hesaba aktarılır.
3-2'nci fıkra hükmüne göre kullanılan miktar dışında kalan
meblağın diğer personele dağıtılmasına ilişkin usul ve esaslar
yönetmelikle belirlenir.
Bu fıkraya göre yapılacak ödemelerde, damga vergisi hariç
herhangi bir vergi ve kesinti yapılmaz.? denilmiştir.
Bahsi geçen 4458 sayılı Gümrük Kanunu'na istinaden çıkarılan
Gümrük Yönetmeliği'nin 830'uncu maddesinde fazla çalışma ücreti
ödenmesine ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.
830'uncu maddenin (a) ve (b) fıkralarında, normal çalışma
saatleri dışındaki çalışmalar için yükümlüler tarafından ödenerek
emanete alınan ve tahakkukları kesinleşen çalışma ücretlerinin %50'
sinin hak sahibi olan personele ödeneceği, geri kalan miktarın %40'ının
gümrük idaresinin ihtiyaçlarında kullanılmak üzere merkezdeki hesaba
aktarılacağı ifade edildikten sonra,maddenin (c) fıkrasında; (a) ve (b)
fıkraları dışında kalan meblağın, aylık miktarı en yüksek devlet memuru
aylığının(ek gösterge dahil) %200'ünü geçmeyecek surette diğer personele
dağıtılmak üzere merkezde açılan hesaba aktarılacağı belirtilmiş ve bu
meblağdan yararlanacak personel tadadi olarak belirlenmiş olup,
Müsteşarlık merkez teşkilatında görev yapan ve fazla çalışma ücretinden
yararlanamayan her kademedeki Müsteşarlık personeli ile Müsteşarlığın
merkez ve taşra teşkilatındaki personelden fazla çalışma yaptırılanlar bu
kapsamda zikredilmiştir.
(c) fıkrasında ayrıca, ödemelerin Gümrük Müsteşarlığının bağlı
olduğu Devlet Bakanından alınacak onaylar ile belirlenecek miktarda
yapılacağı belirtilmiştir.
Gümrük Müsteşarlığına bağlı birimlerde çalışan merkez
personeline, 04.01.2001 ve 11.02.2002 tarihli Bakan onayına istinaden
2002 yılında fazla çalışma ücretinden aylar itibariyle yapılan ödemelere
ilaveten,
Kurban Bayramı münasebetiyle 11.02.2002 tarihli bakan onayı
ile, Eğitim-Öğretim yılına başlangıç münasebetiyle 11.09.2002 tarihli
onay ile, Ramazan Bayramı münasebetiyle 30.11.2002 tarihli onay ile
olmak üzere bir defaya mahsus ödemede bulunulmuştur. Dolayısıyla,
Gümrük Müsteşarlığına bağlı birimlerde çalışan merkez personeline,
2002 yılı şubat, eylül ve aralık aylarında iki kez ve farklı miktarlarda
fazla çalışma ücreti ödenmiştir.
Belirtilen aylarda kişi başına yapılan ödemeler toplamı, 4458
sayılı Gümrük Kanunu'nun 222'nci maddesinde ve Gümrük
Yönetmeliği'nin 830'uncu maddesinde öngörülen aylık sınır olan ?en
yüksek devlet memuru aylığının (Ek gösterge dahil)%200'ünü aşmıştır.
Aynı konuyu kapsayan 26380 tutanak sayılı Temyiz Kurulu
Kararı'nın göz önünde bulundurulması istenilmekte ise de, söz konusu
karar Gümrük Kanunu uyarınca tahsil edilen paralardan personele
yapılan ödemelerden, ?sözleşmeli statüde istihdam edilen? personelin de
yaralanmasıyla ilgili bir karar olup aynı konuyu kapsamamaktadır.
Bu nedenlerle dilekçi iddialarının reddi ile ilâmın 7'nci maddesi
ile verilen tazmin hükmünün tasdikine, 07.02.2006 tarihinde karar
verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
81
Karar Tarihi : 28.2.2006
Tutanak No : 28384
KONU: Döner sermaye katkı paylarının dağıtımında Rektörlükte görevli öğretim üyelerine 95/6509 sayılı Kararname uyarınca verilen geliştirme ödeneğinin katkı payı hesabı üst sınırının tespitinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı.

207 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle, döner sermaye katkı
paylarının dağıtımında Rektörlükte görevli öğretim üyelerine 95/6509
sayılı Kararname uyarınca verilen geliştirme ödeneğinin katkı payı hesabı
üst sınırının tespitinde dikkate alınması sonucu ???????.-liraya
tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi temyiz dilekçesinde; elde edilen döner sermaye gelirlerinin
dağıtımında yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalan tutarların Döner
Sermaye Yürütme Kurulu Kararı çerçevesinde yasal sınırlar gözetilerek
net tutarlar dikkate alınmak suretiyle hesaplandığını, kanunun belirlediği
üst sınır %200, %100 ve %80 olmasına karşın Yürütme Kurulu Kararıyla
daha az oranda ödendiğini, bu yüzden geliştirme ödeneği matrahına dahil
edilmese bile bu üst sınırlardan verilmesi durumunda fazla ödemenin
olmayacağını, 95/6509 sayılı Kararnamenin 7'nci maddesi hükmünün
2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinde bulunmadığını, bunun ilk defa
2003 yılı Bütçe Kanunu ile yapıldığını, yapılan ödemenin yasal olarak
yetkili bulunan Üniversite Yönetim Kurulu Kararına göre yapılması yerine
Döner Sermaye Yürütme Kurulu Kararına istinaden yapılmasından dolayı
yasanın doğrudan uygulanması gerektiği belirterek tazmin hükmünün
kaldırılmasını talep etmektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58'inci maddesinin
dördüncü fıkrasında: ?(Değişik: 27.06.1989 ?KHK- 375/16 Md.) Her
eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili
öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en
az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer
ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun
belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin
araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli
öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim üyeleri ile
Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim Kurulunca kabul
edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim elemanlarına
döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların bir yılda
alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek ve (değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.md.) her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı
hariç) toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise(değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.Md.) % 80'sini geçemez . ?? denilmiştir.
2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 14'üncü
maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak Bakanlar Kurulunun 18.01.1995
tarih ve 95/6905 sayılı Kararı ile yürürlüğe konulan ?Geliştirme
Ödeneğinin Ödenmesine Dair Karar?ın 7'nci maddesinde: ? öğretim
üyelerinin 2547 sayılı Kanunun 58'inci maddesine göre döner sermaye
gelirlerinden alabilecekleri payın tespitinde geliştirme ödeneği dikkate
alınmaz? hükmüne yer verilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin dördüncü bendinde,
öğretim elemanlarının katkılarıyla toplanan döner sermaye gelirlerinden
belli bir kısmının üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar
çerçevesinde döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim
elamanları ile 657 sayılı Kanuna tabi personel arasında paylaştırılacağı
döner sermayeden ayrılacak bu payın bir yıllık toplamının, personele
maaş olarak ödenen bir yılda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan
ödeme, ödenek ve her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı hariç)
toplamının %80'nini geçemeyeceği hükme bağlanmıştır. 2914 sayılı
Kanununun 14'üncü maddesi ile yetkili kılınan Bakanlar Kurulu'nun
95/6905 sayılı Kararname ile de döner sermaye gelirlerinden öğretim
üyelerinin alacakları payın hesabında geliştirme ödeneğinin matraha
dahil edilmemesi kuralı getirilmiştir.
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58'inci maddesine Göre
Döner Sermaye İşletmelerinin Kurulmasında Uyulacak Esaslara İlişkin
Yönetmeliğin değişik (19.09.1999-23821 R.G.) 10'uncu maddesinde:
?Üniversite Yönetim Kurulu yetkilerini uygun gördüğü ölçüde
oluşturacakları yürütme kuruluna devredebilir?? hükmü ile Üniversite
Yönetim Kurulu'nun 2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinde verilen
yetkilerini Yürütme Kuruluna devredebileceği belirtilmiştir.
Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesinden, Başkanlığını
Rektör Yardımcının yaptığı üç öğretim üyesi ile saymandan müteşekkil
Yürütme Kurulunca her ay alınan kararların ita amiri sıfatıyla Rektör
tarafından onaylandığı, bu Yürütme Kurulu kararlarında öğretim
elemanları ve 657 sayılı Kanununa tabi personelin unvanlarına göre
aldıkları aylıklarının belli oranlarında katkı paylarının tespit edildiği
anlaşılmıştır. Yürütme Kurulunca belirlenen katkı payı ödeme
oranlarının 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58'inci maddesinde
belirlenmiş bulunan ve üst sınırları gösteren öğretim üyelerinin döner
sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların bir yılda alacakları
aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek ve her türlü tazminat
toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise % 80'sini şeklindeki
oranların genellikle altında belirlendiği görülmüştür.
2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin dördüncü bendinde,
öğretim elemanlarının katkılarıyla toplanan döner sermaye gelirlerinden
en az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin ihtiyaçlarına ayrılacağı kalan
kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde
bağlı bulunduğu üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı
bulunduğu birimde görevli öğretim üyeleri için %200 öğretim elemanları
için %100 ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa
tabi personel için %80 oranlarını geçmeyecek şekilde katkı payı ödenmesi
öngörülmüştür. Anlaşılacağı üzere, Üniversite Yönetim Kurulunun döner
sermaye işletmesinin bütçe imkanları çerçevesince yasanın belirlediği üst
sınır olan %200, 100 ve %80 oranlarının altında bir oran belirleme
yetkisinin olduğu açıktır. Dilekçinin yasanın yetkili kıldığı organ
Üniversite Yönetim Kurulu olmasına rağmen Yürütme Kurulu
kararlarının uygulanmasının yasal olmadığını bundan dolayı Yürütme
Kurulu kararlarının değil doğrudan yasanın belirlediği üst sınırların
uygulanması gerektiği yönündeki iddiaları hususunda ise, döner sermaye
katkı payı ile ilgili Üniversite Yönetim Kurulunun 05.01.2000 tarih ve
2000/01, 2000/21 ve 2000/22 sayılı kararları bulunduğu ve yukarda adı
geçen yönetmelik hükmüne göre Üniversite Yönetim Kurulu yetkilerini
Yürütme Kuruluna devretme imkan dahilinde olması ve ayrıca Yürütme
Kurulu kararlarının aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı da olan
Rektör onayı ile uygulaya konulması karşısında kabulü mümkün
değildir.
Bütün bu nedenlerle, döner sermaye katkı paylarının dağıtımında
Rektörlükte görevli öğretim üyelerine 95/6509 sayılı Kararname uyarınca
verilen geliştirme ödeneğinin katkı payı hesabı üst sınırının tespitinde
dikkate alınmaması gerekmektedir.
Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 207 sayılı ilâmın 1'inci
maddesiyle ????????-liraya ilişkin verilen tazmin hükmünün
tasdikine, 28.2.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
84
Karar Tarihi : 21.3.2006
Tutanak No : 28434
KONU: Diyarbakır, Muğla ve Denizli İşletme Müdürlüğü görevlerine
atanan, ancak işletme müdürlükleri faaliyete geçirilmediği
için görev yerlerine gitmeksizin Ankara'da muhtelif
görevlerde çalışan personele, fiilen işletme müdürlüğü
görevini ifa edenler gibi yan ödeme ve özel hizmet tazminatı
ödenmesinin mümkün olmadığı.

1351 sayılı ek ilâmda Diyarbakır, Muğla ve Denizli İşletme
Müdürlüğü görevlerine atanan ?????., ????? ve ?????.'nin
işletme müdürlükleri faaliyete geçirilmediği için görev yerlerine
gitmeksizin Ankara'da muhtelif görevlerde çalıştıkları ve fiilen İşletme
Müdürlüğü görevini ifa edenler gibi kendilerine yan ödeme ve özel hizmet
tazminatı ödenmesi ile ek göstergelerinin hatalı ödenmesi nedenleriyle
toplam ?????..- liraya tazmin hükmolunmuştur.
Dilekçi dilekçesinde özetle, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında KHK'nin eki (I) sayılı cetvelin incelenmesinde, döner
sermayenin taşrasının olmadığı ve kendi başına müstakil bir teşkilat
olduğu, (I) sayılı cetvelde, kurumların teşkilat olarak en fazla dört gruba
ayrıldığı ve merkez, taşra, yurtdışı ve döner sermaye teşkilatı olarak
görüldüğünü, dolayısıyla 190 sayılı KHK'nin 8/3 maddesinin ihlal
edilmediğini, ilâmda adı geçen kişilerin müdürlük görevi yaptığını ve
yapmaya da devam ettiğini, boş işletme müdürlüğü kadrolarının
kaldırılması gerektiğinin saymanlıkça idareye bildirildiğini, 190 sayılı
KHK ve ekleri incelendiğinde döner sermayenin tüm ülke genelinde
bölgeler itibarı ile birimlerinin olduğunu, burada da merkez taşra ayrımı
yapılmadığından faal olmayan bölge müdürlükleri personelinin
aylıklarının merkez döner sermayeden ödendiğini, ayrıca 1050 sayılı
Kanunun 22'nci maddesi hükmüne rağmen ilamda atama onayını
imzalayan ve bunları görevlendiren yönetim kurulu üyelerinin sorumlu
tutulmadığını, kanunsuz bir atama söz konusu ise, yıllardır müdür maaşı
alan kişilere yapılan maaş ödemelerinde kendisinin sorumlu olmayıp
atamaya yapanların sorumlu tutulması gerektiğini, ikinci dilekçesinde ise
yan ödeme kararnamesinin 6/F maddesinde, geçici görevlendirme
halinde görevin fiilen yapılması koşulunun aranmadığını, anılan kişilerin
atamaya yetkili olan Bakan tarafından merkezde geçici görevle
görevlendirildiklerini belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep
etmektedir.
Dilekçi, atama onayını imzalayan ve bunları görevlendiren
yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulması gerektiğini iddia etmekte
ise de; 1050 sayılı Kanunun 22'nci maddesi (E) bendinde, adı ne olursa
olsun bir komisyon veya kurul gibi bir organ ya da uzman bir görevli
tarafından düzenlenen keşif, hak ediş, tutanak, rapor, karar ve benzeri
belgelere dayanılarak yapılan ödemelerde Sayıştay'ca saptanacak
sorumluluğa bu belgeleri düzenleyen ve onaylayan kişilerinde katılmasını
öngörmüş olup, atama ve görevlendirmeye ilişkin kurul kararı bu
anlamda ödemeye esas bir belge olmayıp memurların maaş ödemeleri 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu ve diğer mevzuat hükümlerine göre
yapılmaktadır. Bu nedenle yönetim kurulu üyelerine sorumluluk tevcihi
yerinde değildir.
Sayman söz konusu ödemelerden kendisinin sorumlu
tutulmaması gerektiğini ifade etmekte ise de; 1050 sayılı Kanunun
9'uncu maddesinde tanımlanan saymanın görevleri anılan Kanunun
13'üncü ve 81'inci maddelerinde sayılmakta ve saymanın düzenlenen
belgelerin doğruluğundan ve yapılan giderlerin mevzuata uygunluğundan
sorumlu olduğu belirtildiğinden, dilekçinin sorumluluğa ilişkin
iddialarının reddine karar verilerek konunun esasına geçildi.
2252 sayılı Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kanununun 9'uncu
maddesi hükmüne göre 08.11.1980 tarihli R.G.'de yayımlanan Kültür
Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Yönetmeliğinin 13'üncü maddesi (e)
fıkrasında yer alan ?Döner Sermaye İşletmesi tekliflerini karara bağlamak
ve Bakanın onayına sunmak? hükmüne istinaden döner sermaye
işletmelerinin üst karar organı olan Yönetim Kurulu'nun almış olduğu
kararlarla Antalya, Muğla, Denizli ve Diyarbakır illerinde işletme
müdürlüklerinin kurulması uygun bulunarak bu konuda Bakan onayı
alınmış ve ayrıca adı geçen illere atanacak işletme müdürleri için birinci
derece kadrolar ihdas edilmiştir.
Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Yönetim Kurulunu
oluşturan Müsteşar Yardımcısı ?????, Merkez Müdür Vekili ????
ve Merkez Saymanı ??????..'nün müşterek imzaları ile alınan
13.06.1996 tarih ve 1996/205 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile Merkez
Müdürlüğü 3'üncü derecede şef kadrosunda, 3'üncü derecenin 1'inci
kademe aylığını müktesep hak olarak almakta olan ?????.'nin, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 68/B ve 72'nci maddeleri
hükmüne istinaden, 1'inci derece kadrolu Diyarbakır İşletme Müdürlüğü
görevine 15.06.1996 tarihli Bakan onayı ile atamasının yapıldığı ve fiilen
atandığı görev yerine gönderilmeyip Ankara Merkez Müdürlüğünde
görevlendirilmesinin uygun görüldüğü,
Keza Müsteşar Yardımcısı ?????.., Merkez Müdürü ????.
ve Merkez Saymanı ??????..'un müştereken imzalarıyla alınan ve
Kültür Bakanı tarafından da onaylanmış olan 09.12.1997 tarih ve
1997/436 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile Mamak Belediye
Başkanlığı'nda 3'üncü derece kadroda 3üncü derecenin 1'inci kademe
aylığını müktesep hak olarak almakta olan Şef ?????'nın Ankara
3'üncü İdare Mahkemesinin 07.05.1997 tarih ve Esas: 1996/103, Karar:
1997/570 sayılı kararı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 68/B
ve 74'üncü maddeleri hükmüne göre, 1'inci derece kadrolu Muğla İşletme
Müdürlüğü görevine atamasının yapılmış olduğu ve kendisinin atandığı
görev yerine gönderilmeyerek, DÖSİM Ticaret Müdürü olarak Ankara'da
görev yaptığı,
Aynı şekilde, Müsteşar Yardımcısı Vekili ??????., Merkez
Müdürü ?????.. ve Merkez Saymanlık Müdürü ???????'nun
müşterek imzaları ile alınıp, Kültür Bakanı tarafından onaylanan
24.01.2000 tarih ve 2000/34 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile Milli
Kütüphane Başkanlığı emrindeki 3'üncü derece kadroda 2'nci derecenin
1'inci kademe aylığını müktesep hak olarak almakta bulunan Şef
?????..'nin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68/B ve 76'ncı
maddeleri hükmü uyarınca, 1'inci derece kadrolu Denizli İşletme Müdürü
görevine atamasının yapılarak, kendisinin Ankara İşletme Müdürlüğü
görevine vekalet etmesinin uygun görüldüğü; ancak fiilen, Ankara Kültür
Müdürlüğü'nde istihdam edildiği anlaşılmıştır.
Ancak, atama yapılan işletme müdürlükleri faaliyete geçirilmediği
için ilgililerin görev yerlerine gitmeksizin Ankara'da muhtelif görevlerde
çalıştırıldıkları ve fiilen işletme müdürlüğü görevini ifa edenler gibi
kendilerine yan ödeme ve özel hizmet tazminatı ödendiği görülmüştür.
Döner Sermayeli Kuruluşların da tabi olduğu 190 sayılı KHK'nin
8'inci maddesi 3'üncü fıkrasında taşra için tahsis edilen kadroların
merkeze alınamayacağı belirtilmiştir. Dilekçi döner sermayeli
kuruluşların taşra teşkilatının bulunmadığını bu nedenle anılan
maddenin ihlal edilmediğini belirtmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nun 33'üncü maddesinde kadrosuz memur çalıştırılamayacağı,
4'üncü maddesinde de asli ve sürekli kamu hizmetlerinin memurlar eliyle
görüleceği belirtilmektedir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun bu
hükümleri ile memuriyet statüsü kadroya dayandırılmış ve memurun
mali haklarıyla ilgili hususlar da bu çerçevede düzenlenmiştir. Asli ve
sürekli kamu hizmeti ifasının sona ermesi o hizmetle ilgili kadronun da
iptalini gerektirir. Bu nedenle Kültür Bakanlığı'nca birinci derece
kadroları ihdas edilen; ancak, fiilen faaliyete geçirilmeyen Diyarbakır,
Muğla İşletme Müdürlüklerine yapılan bu atamalarda, öncelikle faaliyeti
bulunan birer döner sermaye işletmesinin mevcut olması gerekmekte ya
da faaliyete geçirilmeyen işletmelere ait ihdas edilen kadroların iptal
edilmesi ve bu İşletme Müdürü kadrosuna atama yapılmaması gerekirdi.
Dolayısıyla, işletme müdürlüğü kadroları mevzuata uygun olarak ihdas
olunmakla birlikte burada usulsüz bir kadro kullanımı söz konusudur.
İşletme müdürlüklerine yapılan atamaların 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu'nun 68/B maddesine göre yapıldığı görülmektedir.
Anılan maddede;
?Bu bend hükümlerine göre atananlar, atandıkları kadronun
aylık (Ek gösterge dahil) ve diğer haklarından yararlanırlar. Bu suretle
üst dereceye atananların bu kadrolarda geçirdikleri her yıl kademe
ilerlemesi ve her üç yıl derece yükselmesi sayılmak suretiyle kazanılmış
hak ve emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükselmesinde göz
önüne alınır. Ancak atandıkları kadro aylıkları başka görevlere atanma
halinde kazanılmış hak sayılmaz.? hükmü yer almaktadır. Bu durumda
3'üncü derece şef kadrolarından 2 ve daha sonra 1'inci derece işletme
müdürlüğü kadrolarına atanmış bu kişiler için 1 ve 2'nci derece kadrolar
kazanılmış hak sayılamayacaktır. Ayrıca mevzuata uygun olarak alınmış
işletme müdürlüğü kadrolarına yine kanunda gösterilen şartları
taşıyanların 657 sayılı Kanunun 68/B maddesine göre atanmaları
mümkün görülmekle birlikte bu kişiler atandıkları müdürlükler faaliyete
geçirilmediği için işletme müdürü görevini fiilen ifa etmemişlerdir.
1998 yılı Yan Ödeme Kararnamesinin 6/f maddesinde aynen:
?Bu zam ve tazminatların ödenebilmesi için cetvellerde gösterilen
personelin kadro unvanı ile kariyer ve yürüttüğü görevin gerektirdiği
hizmeti kanunların öngördüğü durumlar saklı kalmak üzere fiilen
yapması zorunludur.? denilmektedir. Dilekçi söz konusu kişilerin geçici
görevlendirildiğini bu yüzden görevin fiilen yapılmasının gerekli
olmadığını iddia etmekte ise de geçici görevlendirme kurumun belirli ve
geçici nitelikteki bir görevi yerine getirmesi için memurunu belirli bir süre
için başka bir yere göndermesidir. Dolayısı ile sürenin belirli olması ve
hizmetin ifası için öngörülen sürenin sonunda ilgilinin kadro görevine
döndürülmesi gerekmektedir. Aksi takdirde sürekli bir hizmetin
görülmesi naklen atamayı gerektirdiğinden, süresi belirli olmayan
görevlendirmelerin geçici görevlendirme olarak kabul etmek olanak
olanaklı değildir.
Bu itibarla ??????., ???????. ile ?????.'ye mezkûr
hükme aykırı olarak fiilen yapmadıkları İşletme Müdürlüğü görevine
ilişkin yan ödeme ve özel hizmet tazminatlarının yersiz ödendiği tespit
edilmiştir.
Diğer taraftan Kültür Bakanlığı döner sermaye işletmeleri taşra
kadroları olan ilgili işletme müdürlüğü kadroları, atamaların yapıldığı
günden itibaren Ankara Merkez Müdürlüğü bünyesinde kullanılmış ve
işletme müdürlüğü kadrolarında görev yapan personele, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 43'üncü maddesi gereği ödenmesi gerekli ek
ödeme için Kanuna ekli II-Sayılı Cetvelin 5'inci sıra "Yargı Kuruluşları
Bağlı ve İlgili Kuruluşlar ile Yüksek Eğitim Kuruluşlarında" başlıklı
bölümünde sayılan, işletme müdürü ve müessese müdürü unvanlarına
istinaden, 3000 ek gösterge puanı göz önünde bulundurulmuş ve merkez
müdürü ve işletme müdürlüklerine bu puan üzerinden ödeme
yapılmıştır. Oysa Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri gerek bağlı
gerekse ilgili kuruluş statüsünde olmadığından bu kadrolara yapılan ek
ödeme bu yönden de yersizdir.
3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkında
Kanunun 10 ve 11'inci maddesinde bakanlık bağlı kuruluşları ve
bakanlık ilgili kuruluşları açıklanmıştır. 10'uncu maddede ?Bağlı
kuruluşlar, bakanlığın hizmet ve görev alanına giren ana hizmetleri
yürütmek üzere, bakanlığa bağlı olarak özel kanunla kurulan, genel
bütçe içinde ayrı bütçeli veya katma bütçeli veya özel bütçeli
kuruluşlardır.? denilmiş, 11'inci maddesinde ise "İlgili kuruluşlar; özel
kanun veya statü ile kurulan, iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi
kuruluşları ile bunların müessese ortaklık ve iştirakleri veya özel hukuki,
mali ve idari statüye tabi, hizmet bakımından yerinden yönetim
kuruluşları şeklinde düzenlenir.? hükümlerine yer verilmiştir. Aynı
Kanunun 40'ıncı maddesinde, ?Bakanlıklar ile bağlı kuruluşlar ihtiyaç
halinde döner sermaye işletmesi kurabilirler? ifadesi ayrıca yer
almaktadır. Bu açıklamalardan döner sermaye işletmelerinin bakanlık
bağlı ve ilgili kuruluşlarından sayılamayacağı açıktır. Döner sermaye
işletmeleri yasayla kurulmuş, kamu iktisadi teşebbüsleri veya iktisadi
devlet teşekkülü niteliği haiz kuruluşlar olmayıp, belirli bir miktar
sermaye tahsisiyle, kamu kuruluşlarında yönetmelikle kurulan, genel
mali yönetimin dışında tutulan, kamu hizmeti yerine getirilirken, atıl
kapasitenin kullanımı sağlanıp kar da elde etmeyi amaçlayan özel
işletmelerdir.
Ayrıca 24.10.1989 tarih ve 354 sayılı Kültür Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmüne Kararname'nin 3'üncü
maddesinde ?Kültür Bakanlığı teşkilatı, merkez teşkilatı ile taşra ve
yurtdışı teşkilatından, bağlı ve ilgili kuruluşlardan meydana gelir,
denilmiş? 4 üncü maddesinde merkez teşkilatı, 31 ve 32'nci maddelerinde
taşra ve yurtdışı teşkilatlan açıklanırken bu ve sonraki maddelerde
Kültür Bakanlığına bağlı ve ilgili herhangi bir kuruluştan söz
edilmemiştir. Fakat 33'üncü maddesinde bağlı kuruluşlar sayılmıştır.
Bunlar a) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, b)Devlet Opera ve Balesi
Genel Müdürlüğü olarak belirtilmiştir. Döner sermaye işletmesinden söz
edilmemiştir. Neticede, döner sermaye işletmesi bağlı veya ilgili kuruluş
statüsünde olmadığından, gerek merkez müdürü gerekse işletme
müdürlüğü kadroları için 3000 ek gösterge puanı ödenmesi yasal
değildir. Merkez müdürü ve kurulmuş bir işletme müdürlüğü söz konusu
ise işletme müdürüne, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 43'üncü
maddesine göre ödenecek ek göstergenin, I-Sayılı Cetvelin ?Genel İdare
Hizmetler Sınıfının? (i) sırasında yer alan 2200 gösterge puanı üzerinden
olması gerekmektedir.
Bu durumda, ?????., ?????.. ile ??????..'ye 2200
puan yerine 3000 puan üzerinden ek gösterge ödemesi yapılması
sonucunda da fazla ödeme de bulunulduğu tespit edilmiştir.
Bu nedenlerle dilekçi iddialarının reddi ile 1351 sayılı ek ilâm ile
verilen toplam ??????..- liraya ilişkin tazmin hükmünün tasdikine,
21.03.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
90
Karar Tarihi : 11.4.2006
Tutanak No : 28619
KONU: Üniversite bünyesinde görevli olmakla birlikte Rektör
tarafından döner sermayenin bağlı olduğu birimde
görevlendirilen personele, döner sermaye katkı payı
ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı.

598 sayılı ilâmın 3'üncü maddesiyle, Üniversite Rektörlüğünde
görev yapan bir kısım daire başkanları ve avukatlara Tıp Fakültesinde
görevli olmadıkları halde Tıp Fakültesinde toplanan döner sermaye
gelirlerinden katkı payı verilmesi sonucu ?????..-liraya tazmin
hükmü verilmiştir.
Dilekçi temyiz dilekçesinde; 2000 yılına değin üniversitelerde her
birimin veya bölümün ayrı döner sermaye işletmeleri bulunmakta iken
2000 yılından itibaren tüm döner sermaye işletmeleri tek çatı altında
birleştirildiğini, İstanbul Üniversitesi Döner Sermaye İşletmesi
Yönetmeliğinin de bu paralelde değiştirildiğini, bu değişiklikler sonucu
üniversitenin tek bir birim olarak kabul edildiğini ve tek işletme ve
saymanlık olarak düzenlendiğini, Yönetmelikte üniversitenin tüm eğitimöğretim,
araştırma ve uygulama birimlerini kapsadığının belirtildiğini,
döner sermaye işletmesi gelirlerinden pay ödenebilmesi için döner
sermayenin bağlı olduğu birimdeki kadrolara atanma veya bu kadrolara
ait görevleri yürütmek üzere usulüne uygun olarak görevlendirilmesinin
yeterli görüldüğünü, Üniversite Genel Sekreteri, Personel Daire Başkanı,
Yapı İşleri Teknik Daire Başkanı, Bilgi İşlem Daire Başkanı, İdari Mali
İşler Daire Başkanı, Öğrenci İşleri Daire Başkanı, Sağlık-Kültür Spor
Daire Başkanı, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı, Hukuk
Müşaviri ve avukatlarının üniversitenin döner sermayesi büyük ölçüde
gelir getiren Tıp Fakültesi ile doğrudan ilişkilerinin olduğunu belirterek
tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58'inci maddesinin
dördüncü fıkrasında: ?(Değişik: 27.06.1989 ?KHK- 375/16 Md.) Her
eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili
öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en
az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer
ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun
belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin
araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli
öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim üyeleri ile
Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim Kurulunca kabul
edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim elemanlarına
döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların bir yılda
alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek ve (değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.md.) her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı
hariç) toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise(değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.Md.) % 80'sini geçemez . ?? denilmiştir.
Buna madde hükmüne göre, öğretim elemanlarının katkılarıyla
toplanan döner sermaye gelirlerinin, bağlı birimin ihtiyaçları için belli
oranda ayrıldıktan sonra kalan kısmı üniversitenin araştırma fonu ile
döner sermayenin bağlı olduğu birimde görevli öğretim elemanları ile
"aynı birimde görevli" 657 sayılı Kanuna tabi personel arasında
paylaştırılacaktır.
Ayrıca, aynı madde hükmünde döner sermaye işletmeleri
üniversitelerde, fakültelerde ve bunlara bağlı enstitü, uygulama ve
araştırma merkezlerinde kurulabileceği hükme bağlanmıştır. 2000
yılından itibaren üniversiteye bağlı tüm döner sermaye işletmeleri
İstanbul Üniversitesi Döner Sermaye İşletmesi çatısı altında birleştirilmek
suretiyle tek işletme haline getirilmiştir. Dolayısıyla döner sermaye
gelirinin elde edildiği birimi Üniversite Döner Sermaye İşletmesi olarak
anlamak gerekmektedir. Böylece, Üniversite Döner Sermaye İşletmesinde
görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Kanuna tabi
personele katkılarına göre döner sermaye katkı payı verilmesi ve döner
sermaye gelirlerinden personel için yapılacak katkı payı ödemeleri
açısından ?döner sermayenin bağlı bulunduğu birim?i üniversite döner
sermaye işletmesi olarak anlaşılması gerekmektedir. Bu duruma göre,
Rektörlük bünyesinde bulunan bir kısım daire başkanları ve üniversite
avukatları Üniversite Döner Sermaye İşletmesi faaliyetlerini
yürüttüklerinden Üniversite Döner Sermayesinden katkı payı
verilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 2547 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin (a) fıkrasının
dördüncü bendinde, 657 sayılı Kanuna tabi personelden bahsedilirken
bunların hangi hizmet sınıfından olacakları, hangi kadroları işgal
edecekleri, hangi görevlerde bulunacakları ve bu birimde ne kadar
süreden beri görevli olacakları, hangi şekilde görevlendirilenlere katkı
payı ödeneceği hususlarında bir açıklık getirilmemektedir. Başka bir ifade
ile, bu konuda bir sınırlama getirilmemekle, katkı payı ödenecek
personelin döner sermayenin bağlı olduğu birimde "görevli olması" yeterli
bulunmaktadır.
Bu nedenle, bağlı birimde görevli olmayı sadece "kadrosu o
birimde olmak" şeklinde yorumlamak mümkün olmamaktadır.
2547 sayılı Kanunun rektörün görev ve yetkilerine ilişkin 13'üncü
maddesinin (b) fıkrasının 4'üncü bendine göre, rektörün, gerekli gördüğü
hallerde üniversiteyi oluşturan kuruluş ve birimlerde görevli öğretim
elemanlarının ve diğer personelin görev yerlerini değiştirmek veya bunlara
yeni görevler verme yetkisi bulunmaktadır.
Rapor dosyasında mevcut belgelerin incelenmesinde, katkı
paylarına tazmin hükmedilen personelin, üniversitenin farklı birimlerinde
görevli olmakla birlikte rektör tarafından 2547 sayılı Kanunun 13/b-4
maddesi hükmüne göre döner sermayenin bağlı olduğu birimde
görevlendirildikleri, bunların görevlendirilme şekli yeni bir kadroya atama
olmadığından personel hareketleri onayı şeklinde bir atama onayı
bulunmamakla birlikte, sorumlularca savunmalarına ekli olarak ibraz
edilen ve dilekçi tarafından temyiz dilekçesi ekinde yeniden birer örneği
gönderilen 23.03.2001 tarih ve 11676 sayılı İ.Ü. Rektörü onayı İstanbul
Üniversitesi Tıp Fakültesinde görevlendirildiği anlaşılan Hukuk Müşaviri
ve Üniversite Avukatları ile Daire Başkanlarının da Rektörlüğün
19.09.2000 tarihli onayı ile Yönetim Kurulunun 23.08.201 tarih ve 32
sayılı kararı ile görevlendirmelerin yapıldığı görülmüştür. Üniversite
bünyesinde görevli olmakla birlikte Rektör tarafından döner sermayenin
bağlı olduğu birimde görevlendirilen personele, döner sermaye katkı payı
ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından dilekçi iddialarının
kabulü ile 598 sayılı ilâmın 3'üncü maddesiyle ??????.-liraya ilişkin
olarak verilen tazmin hükmünün kaldırılmasına, 11.4.2006 tarihinde
karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
93
Karar Tarihi : 11.4.2006
Tutanak No : 28620
KONU: Mesai dışı faaliyetlerden doğan resmî tarife tutarlarının mesai
içi gelirlere dahil edilerek mesai içi katkı payı olarak
dağıtılmasına karşın aynı tutarların mesai dışı katkı payı
dağıtımında da dikkate alınması suretiyle aynı gelirin iki defa
dağıtıma tabi tutulmasının mümkün olmadığı.
730 sayılı ek ilâmla düzeltilmiş 598 sayılı asıl il
âmın 4'üncü
maddesiyle; mesai dışı faaliyetlerden doğan resmi tarife tutarlarının
mesai içi gelirlere dahil edilerek mesai içi katkı payı olarak dağıtılmasına
karşın aynı tutarların mesai dışı katkı payı dağıtımında da dikkate
alınması suretiyle aynı gelirin iki defa dağıtıma tabi tutulması sonucu
??????-liraya tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde, 2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinde
öğretim üyelerinin mesai dışı saatlerde yaptıkları çalışmalar sonucu elde
ettikleri gelirlerden pay verilmesi konusunda bir sınır getirilmediğini, bu
yetkinin Üniversite Yönetim Kurulunda olduğunu, öğretim üyelerinin
mesai dışındaki çalışmaları dolayısıyla elde edilen döner sermaye
gelirlerinin nasıl dağıtılacağı konusunda açıklama bulunmadığını, bu
nedenle her öğretim üyesinin mesai dışı katkısı sonucu elde edilen fark
ile resmi tarife üzerinden alınan ücretleri mesai dışı katkı payı olarak
öğretim üyesine verildiğini belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını
talep etmektedir.
Dilekçinin 730 sayılı ek ilam yerine 598 sayılı asıl ilâmın 4'üncü
maddesine itiraz etmesi, 730 sayılı ek ilamla yapılan düzeltme 598 sayılı
asıl ilam hükmünün esasında değişiklik yapmadığından ve ilgilinin
hakkının muhtel olmaması gözetilerek dilekçi tarafından yapılacak temyiz
müracaatının 598 sayılı asıl ilam hükmüne karşı yapılmasının mümkün
olduğuna karar verilerek konunun esasına geçildi;
2547 sayılı Kanunun (a) fıkrasının 375 sayılı KHK ile değişik
dördüncü bendinde,
?Her eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya
bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye
gelirlerinin en az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç,
araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim
kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu
üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu
birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim
üyeleri ile Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim
Kurulunca kabul edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim
elemanlarına döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı
bunların bir yılda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek
ve her türlü tazminat toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için
bir katını, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise %
50 sini geçemez. Şu kadar ki, öğretim üyelerinin mesai saati dışında
döner sermayeye yaptıkları katkılardan dolayı alacakları pay iki kat
kıyaslanmasında nazara alınmaz.?? denilmiştir.
2547 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin (a) fıkrasının dördüncü
bendinde, öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye
gelirlerden en az yüzde otuzunun işletmenin araç, gereç, araştırma ve
diğer ihtiyaçlarına ayrılması, kalan kısmın ise üniversite yönetim
kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu
üniversitenin araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu
birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa tabi personel arasında paylaştırılacağı ve
öğretim üyelerinin mesai dışında yaptıkları çalışmalar sonucu elde
ettikleri gelirlerden alacakları katkı payı ödemesinde üst sınır tutarları
dikkate alınmadan yapılması mümkün kılınmıştır.
Öğretim üyelerinin mesai dışında yaptıkları çalışmalar dolayısıyla
elde edilen döner sermaye gelirleri öğretim üyesi farkı olarak ve resmi
fiyat tarifesi olarak tahsil edilmekte olup öğretim üyesi farkları her
öğretim üyesi itibarıyla aylık olarak toplanmakta iken tedavi hizmetleri
karşılığı resmi tarife üzerinden tahsil edilen tutarlar mesai içi gelir olarak
alınmaktadır. Mesai içi gelir olarak toplanan bu gelirler Üniversite
Yönetim Kurulu kararı çerçevesinde ilgili personele katkı payı olarak
dağıtılmaktadır. Mesai dışı olarak öğretim üyesi adına biriken tutarlar ise
herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın öğretim üyesine ödenmektedir.
Bu halde mesai dışında yapılan tedavi hizmetleri karşılığı elde edilen
döner sermaye gelirleri eğer mesai dışı gelir olarak öğretim üyesi farkı ile
birlikte katkı payı olarak ödenmesi halinde gelir iki defa dağıtıma tabi
tutulmuş olacaktır. Bu ise kanuna aykırı bir uygulama olacağından
kabulü mümkün değildir.
Öte yandan, dilekçe ekinde gönderilen Tıp Fakültesi Yönetim
Kurulu kararında her ne kadar resmi tarife üzerinden tahsil edilen
tutarların mesai dışı katkı payı olarak ödenmesi yönünde uygulama
yapılması öngörülmüş ise de, bu konuda yetkili organ Tıp Fakültesi
Yönetim Kurulu değil Üniversite Yönetim Kurulu olması ve ayrıca Tıp
Fakültesi Yönetim Kurulu yetkili olsa bile alınan karar bir gelirin iki defa
katkı payı olarak dağıtılmasını öngördüğünden kanuna aykırı bu kararın
kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 598 sayılı ilâmın 4'üncü
maddesinin 730 sayılı ek ilâmla düzeltilmiş tutar olan ??????.-liraya
ilişkin verilen tazmin hükmünün tasdikine, 11.4.2006 tarihinde karar
verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
96
Karar Tarihi : 11.4.2006
Tutanak No : 28634
KONU: Üniversite Döner Sermaye Saymanlığında görevli Maliye
Bakanlığı personeline ödenen katkı payı hesabı matrahına,
söz konusu personele 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ek
13'üncü maddesi uyarınca verilen ek ödemenin dahil
edilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı.

464 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle; döner sermaye katkı
paylarının dağıtımında döner sermaye saymanlığında görevli Maliye
Bakanlığı personeline 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ek 13'üncü
maddesi uyarınca verilen ek ödemenin katkı payı hesabının üst sınırının
tespitinde dikkate alınması sonucu ??????..-liraya tazmin hükmü
verilmiştir.
Dilekçi temyiz dilekçesinde; döner sermaye saymanlığında görevli
Maliye Bakanlığı personeline verilen ek ödemenin döner sermaye katkı
payı hesabında 2002 yılından itibaren dikkate alındığını, katkı payı
ödemesinin Maliye Bakanlığı Genelgesinin kendilerine tebliğine kadar bu
şekilde devam ettiğini, katkı payı matrahına ek ödemenin dahil edilmesi
sebebinin ise söz konusu ödemenin 01.01.2002 tarihinden itibaren Bütçe
Kanununun R cetveli tazminatlar kaleminden verilmeye başlanması
olduğunu, bu bakımdan 2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinde geçen
??her türlü tazminat? kapsamı içine bu ödemenin de girdiğini, bu kanun
hükümlerini Maliye Bakanlığı'nın genelge ile değiştirme yetkisinin
olmadığını, Bakanlığın genelgeyi 27.07.2002 tarihinde yayınlamasına
karşın yürürlük tarihinin 01.01.2002 tarihine çekilmesinin hukuka
aykırı olduğunu, nitekim Danıştay 11. Dairesinin 08.12.2003 tarih ve
2003/5380 sayılı kararı ile bahse konu Bakanlık Genelgesinin iptal
edildiğini belirterek tazmin kaldırılmasını talep etmektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58'inci maddesinin
dördüncü fıkrasında: ?(Değişik: 27.06.1989 ?KHK- 375/16 Md.) Her
eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili
öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en
az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer
ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun
belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin
araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli
öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim üyeleri ile
Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim Kurulunca kabul
edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim elemanlarına
döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların bir yılda
alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek ve (değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.md.) her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı
hariç) toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise(değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.Md.) % 80'sini geçemez . ??denilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Ek 13'üncü maddesinin
dördüncü bendinde: ?Maliye Bakanı: a) (Mülga alt bent: 05/07/1991-
KHK-433/16md.; Yeniden düzenlenen alt bent:19/08/1991-KHK-449/3
md. Değişik: 20/03/1997-KHK-570/15.md.) Maliye Bakanlığının yurt
dışı kadrolarında bulunan personeli dışında kalan personeline (sözleşmeli
personel ile bağlı kuruluşların personeli dahil, bağlı kuruluşların kadro
karşılığı sözleşmeli personeli hariç) en yüksek Devlet memuru aylığının
(ek gösterge dahil) %200 'ünü geçmemek üzere ek ödeme yaptırmaya,
(Ek fıkra: 26/12/1993 - 3946/2 md.) Görev yapılan birim ve iş
hacmi, görev mahalli, görevin önem ve güçlüğü, personelin sınıfı, kadro
unvanı, derecesi ve atanma biçimi gibi kriterlere göre yapılacak ek
ödemelerin farklı miktarları ve ödemeye ilişkin usul ve esasları Maliye
Bakanı tarafından tespit edilir.
(?)Yetkilidir.
Ek ödemelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aylıklara
ilişkin hükümleri uygulanır. Bu ödemeler bütçeden karşılanır. Bağlı
kuruluşlar personeline yapılacak ek ödemelerin belirlenmesinde, bunlara
ödenmekte olan ikramiye, fazla mesai ücreti gibi farklı ödemeler ile diğer
imkanlar dikkate alınır ve bağlı kuruluş bütçelerinden ödenir? hükmüne
yer verilmiştir.
Maliye Bakanlığı yasanın verdiği yetkiyi kullanarak 01.01.2002
tarihinden geçerli olmak üzere 27.07.2002 tarihli Maliye Bakanlığı
Personeline Yapılacak Ek Ödemeye İlişkin Usul ve Esaslar'ın 4'üncü
maddesinin (d) bendinde: ?Bu esaslar kapsamında bulunan personele
ödenen ikramiye, fazla çalışma ücreti, döner sermaye katkı payı, teşvik
primi ve gümrük kanunu uyarınca yapılan ödemelerin net tutarı ek
ödemelerin net tutarından mahsup edilir??
Aynı Esasların 4'üncü maddesinin f bendinde:?Ek ödemelerin hak
edilmesinde ve ödenmesinde bu esaslarda belirtilen haller dışında 657
sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun aylığa ilişkin hükümleri uygulanır.
Ek ödeme döner sermaye katkı payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında
olursa olsun benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz? denilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4684 sayılı Yasa ile değişik Ek
13'üncü maddesinde Maliye Bakanının Bakanlığın yurt dışı kadrolarında
bulunan personeli hariç kalan personeline en yüksek devlet memuru
aylığının %200'üne kadar ek ödeme yaptırmaya yetkili olduğu, ek ödeme
miktarının ve ödemeye ilişkin usul ve esaslarının belirlemeye maliye
bakanı tarafından belirleneceği ve söz konusu ödemenin bütçeden
karşılanacağı belirtilmiştir.
19.07.2002 tarihli Bakanlık onayı ile yürürlüğe konulan Ek
Ödemeye ilişkin Usul ve Esaslar'ın 4/f maddesinde bu esaslar
kapsamında bulunan personele ödenen ek ödemenin döner sermaye
katkı payı, ikramiye, ücret ve her ne ad altında olursa olsun benzeri
ödemelerin hesabında dikkate alınmayacağı ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere, Esasların 4/d maddesiyle Bakanlığın bütün
personeline farklı isimlerle yapılan ödemelerin ek ödeme tutarından
mahsubu yoluna gidileceği 4/f maddesiyle de söz konusu döner sermaye
katkı payı ikramiye gibi ödemelerin hesabında Maliye Bakanlığı
personeline ödenen bu ek ödemenin dikkate alınmayacağı belirtilmek
suretiyle yasada olmayan bir düzenlemenin yasaya dayalı olarak çıkarılan
esaslarla yürürlüğe konulmaktadır. Maliye Bakanlığının yürürlüğe
koyduğu Ek Ödemeye ilişkin Usul ve Esaslar'ın 4/d ve 4/f maddeleri, bu
açıdan, Danıştay 11. Dairesinin 2003/5380 esas sayılı kararı ile
08.12.2003 tarihinde iptal edilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin dördüncü bendinde,
öğretim elemanlarının katkılarıyla toplanan döner sermaye gelirlerinden
belli bir kısmının üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar
çerçevesinde döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim
elamanları ile 657 sayılı Kanuna tabi personel arasında paylaştırılacağı
döner sermayeden ayrılacak bu payın bir yıllık toplamının, personele
maaş olarak ödenen bir yılda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan
ödeme, ödenek ve her türlü tazminat toplamının %80'nini geçemeyeceği
hükme bağlanmış ve 4689 sayılı Yasa ile de ?her türlü tazminat
toplamının ibaresi? ?her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı hariç)
toplamının? şeklinde değiştirilmiştir. Böylece döner sermaye katkı payının
hesaplanmasında dikkate alınacak ödeme unsurları ile dikkate
alınmayacak tazminatlar yasayla düzenlenmiştir. Katkı payı üst sınır
hesabında her türlü tazminatlardan sadece makam ve temsil tazminatları
dikkate alınmayacağı yasa hükmü gereğidir. Bunun dışında kalan
tazminat adı altında yapılan ödeme unsurlarının döner sermaye katkı
payı matrahı hesabında dikkate alınmasında yasaya aykırılık
bulunmamaktadır.
20.06.2001 tarih ve 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 15'inci
maddesinin D fıkrasında; bu ödemelerin genel bütçeden karşılanacağı
belirtilmiş olup söz konusu ek ödemelerin bütçenin R cetvelinde tazminat
kaleminden ödemesi yapıldığından Maliye Bakanlığına 213 sayılı Kanun
uyarınca bütçeden yapılan ek ödentinin ?her türlü tazminat? kapsamında
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Döner sermaye katkı payının 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununda düzenlenmiş olması ve bu ödemenin kimlere hangi oranda
ödeneceğinin Üniversite Yönetim Kuruluna verilmiş bir yetki olduğu da
ayrıca dikkate alınması gerekmektedir.
Bütün bu nedenlerle, Üniversite Döner Sermaye Saymanlığında
görevli Maliye Bakanlığı personeline ödenen katkı payı hesabı matrahına
söz konusu personele bütçeden verilen ek ödemelerin dahil edilmesinde
yasaya aykırılık bulunmadığından 464 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle
??????-liraya ilişkin olarak verilen tazmin hükmünün
kaldırılmasına, 11.04.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
100
Karar Tarihi : 23.5.2006
Tutanak No : 28718
KONU: Döner sermaye katkı payı hesabının üst sınırının tespitinde
ikinci görev aylığının dikkate alınmasının mümkün olmadığı.

544 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle, Tıp Fakültesi Araştırma ve
Uygulama Hastanesi Başhekim ve Başhekim Yardımcılarına ödenen
ikinci görev aylığının döner sermaye katkı payı hesabı üst sınırının
tespitinde dikkate alınması sonucu ??????.-liraya tazmin hükmü
verilmiştir.
Dilekçi temyiz dilekçesinde; ilamda 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu'nun 58'inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki ?bir yılda
alacakları aylık (ek gösterge dahil)? ifadesinin dar anlamda
yorumlandığını, toplam aylık unsuru içinde değerlendirilmesi gerekli
olduğunu, Döner Sermaye Yürütme Kurulu Kararında bunu engelleyen
bir hüküm bulunmadığı belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep
etmektedir.
Ayrıca, dilekçi tazmin hükmedilen tutarın ilâmın birinci
maddesinde belirtilen tutar olan 23.741.605.000-lira olduğunu belirtse
de, dilekçenin temyiz gerekçesinin açıklandığı kısımda itiraz konusunun
ilamın birinci maddesi değil ilamın ikinci maddesine olduğu
anlaşılmaktadır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58'inci maddesinin
dördüncü fıkrasında: ?(Değişik: 27.06.1989 ?KHK- 375/16 Md.) Her
eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili
öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en
az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer
ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun
belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin
araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli
öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim üyeleri ile
Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim Kurulunca kabul
edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim elemanlarına
döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların bir yılda
alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek ve (değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.md.) her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı
hariç) toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise(değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.Md.) % 80'sini geçemez . ?? denilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin dördüncü bendinde,
öğretim elemanlarının katkılarıyla toplanan döner sermaye gelirlerinden
belli bir kısmının üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar
çerçevesinde döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim
elamanları ile 657 sayılı Kanuna tabi personel arasında paylaştırılacağı
döner sermayeden ayrılacak bu payın bir yıllık toplamının, personele
maaş olarak ödenen bir yılda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan
ödeme, ödenek ve her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı hariç)
toplamının %80'nini geçemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesinden, Başhekim ve
Başhekim Yardımcılarına katkılarından dolayı döner sermaye payı
verilmesinde ikinci görev aylığının katkı payı ödeme hesabında matraha
dahil edildiği anlaşılmıştır.
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 58'inci maddesinde
belirlenmiş bulunan ve üst sınırları gösteren öğretim üyeleri ve diğer
personelin döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların
bir yılda alacakları ?aylık (ek gösterge dahil)? ibaresi 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 155'inci maddesi hükmü ve diğer personel
kanunlarında maaş göstergesi ve ek gösterge unsurlarının memur maaş
katsayısıyla çarpılması sonucu bulunan tutarını göstermekte olup 657
sayılı Kanunun 88'inci maddesine göre ödenen ikinci görev aylıkları bu
kapsamda bulunmamaktadır. Mevzuatımızda aylık (ek gösterge dahil),
vekalet aylığı, taban aylığı, kıdem aylığı gibi çeşitli aylık türleri
düzenlenmiş olup ikinci görev aylığı da farklı bir aylık türü olarak
düzenlenmiştir. Kaldı ki, kanunun lafzında her türlü aylık ifadesi yer
almamakta ek gösterge eklenmiş ibaresi eklenmiş olup sadece aylıktan
söz edilmektedir. Bu halde, katkı paylarının hesabının üst sınırının
tespitinde Hastane Başhekim ve Başhekim Yardımcılarına ödenen ikinci
görev aylıklarının dikkate alınmaması gerekmektedir.
Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 544 sayılı ilâmın 2'nci
maddesiyle ?????.-liraya ilişkin verilen tazmin hükmünün tasdikine,
23.05.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
102
Karar Tarihi : 23.5.2006
Tutanak No : 28720
KONU: 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 88 ve 175'inci
maddelerine göre ödenen ikinci görev aylığının
belirlenmesinde taban aylığı ve kıdem aylığının dikkate
alınmamasının gerektiği.

258 sayılı ilâmın 8'inci maddesi ile, Belediye Veteriner Müdürü
olarak görev yapan Veteriner ??????'e ödenen ikinci görev aylığı
hesabında taban aylığı ve kıdem aylığının da dahil edilmesi nedeniyle
fazla ödenen ???????.-liraya tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde, 657 sayılı Kanunun 88'inci ve 175'inci
maddelerinde ikinci görev aylığının nelerden oluştuğu hususunda açık bir
hüküm bulunmadığını belirterek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep
etmektedir.
Taban aylığı ile kıdem aylığının düzenlendiği 375 sayılı KHK'nin
527 sayılı KHK'nin 28'inci maddesi ile yeniden düzenlenen 1'inci
maddesinin (A) bendinin 5'inci fıkrasında, ?Bu göstergeler 657 sayılı
Kanun ve diğer personel kanunlarına ve kanun hükmünde
kararnamelere göre her ne ad altında olursa olsun ödenmekte olan zam,
tazminat, ödenek, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate
alınmaz.? hükmüne yer verilmiş olup 657 sayılı Kanunun 88'inci ve
175'inci maddelerine göre ödenen ikinci görev aylığının belirlenmesinde
memurlara ödenen taban aylığı ile kıdem aylığının dikkate alınmaması
gerekmektedir.
657 sayılı Kanunun değişik 175'inci maddesinin üçüncü
bendinde: ?88'inci maddeye göre ikinci görev verilen memurlara, bu
görevleri karşılığında aylık ödenebilmesi için boş bir kadroya ait görevin
ikinci görev olarak yürütülmesi gerekir. Bu şekilde görevlendirilenlere,
görevlendirildikleri kadro derecesinin ilk kademe aylığının üçte ikisi
ödenir. Ancak, baştabip ve baştabip yardımcılığı hizmetlerinin ikinci
görev olarak yürütülmesi halinde kadro şartı aranmaz ve bu hizmetleri
yürütenlere almakta oldukları aylığın üçte ikisi ikinci görev aylığı olarak
ödenir.? denilmektedir.
Aynı Kanunun 155'inci maddesinde de memurlara ödenecek aylık
tutarlarının gösterge tablosundaki rakamların, genel bütçe kanununda o
yıl için tespit edilen katsayı ile çarpılması sonunda bulunacak miktar,
sınıfların derece ve kademelerindeki memurların aylık tutarlarını
gösterdiği açık olarak belirtilmiştir.
Bu itibarla, baştabiplik görevini ikinci görev olarak yürüten
Belediye Veteriner Müdürü ???????..'e ödenen ikinci görev aylığı
ücretinin hesabında memuriyet taban aylığı ile kıdem aylığının göz
önünde bulundurulmaması gerektiğinden dilekçi iddialarının reddi ile
258 sayılı ilâmın 8'inci maddesiyle ??????-liraya ilişkin verilen
tazmin hükmünün tasdikine, 23.5.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
104
Karar Tarihi : 14.11.2006
Tutanak No : 28885
KONU: 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58'inci maddesine
göre ödenen katkı payını belirlenmesinde personele ödenen
taban aylığı ile kıdem aylığının dikkate alınmasının mümkün
olmadığı.

254 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle, Tıp Fakültesi Araştırma ve
Uygulama Hastanesinde görevli personele ödenen döner sermaye katkı
payı hesabı üst sınırının tespitinde taban aylığı ve kıdem aylığının dikkate
alınması sonucu ????????.-liraya tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi temyiz dilekçesinde; ilamda 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 58'inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki ?bir yılda
alacakları aylık (ek gösterge dahil)? ifadesinin dar anlamda
yorumlandığını, taban ve kıdem aylığının toplam aylık unsuru içinde
değerlendirilmesinin gerekli olduğunu, Danıştay kararlarına göre ödenen
paraların geri alınmasının mümkün olmadığını belirterek tazmin
hükmünün kaldırılmasını talep etmektedir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58'inci maddesinin
dördüncü fıkrasında: ?(Değişik: 27.06.1989?KHK-375/16 Md.) Her
eğitim-öğretim, araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili
öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en
az yüzde otuzu o kuruluş veya birimin araç, gereç, araştırma ve diğer
ihtiyaçlarına ayrılır, kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun
belirleyeceği oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin
araştırma fonu ile döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli
öğretim elemanları ve aynı birimde görevli 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi personel arasında paylaştırılır. Öğretim üyeleri ile
Üniversitelerarası Kurulca önerilerek Yükseköğretim Kurulunca kabul
edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim elemanlarına
döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların bir yılda
alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan ödeme, ödenek ve (değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.md.) her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı
hariç) toplamının iki katını, diğer öğretim elemanları için bir katını, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personel için ise(değişik ibare:
26.06.2001-4689/2.Md.) % 80'sini geçemez . ?? denilmiştir.
2547 sayılı Yasanın 58'inci maddesinin dördüncü bendinde,
öğretim elemanlarının katkılarıyla toplanan döner sermaye gelirlerinden
belli bir kısmının üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar
çerçevesinde döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim
elamanları ile 657 sayılı Kanuna tabi personel arasında paylaştırılacağı
döner sermayeden ayrılacak bu payın bir aylık toplamının, personele
maaş olarak ödenen bir ayda alacakları aylık (ek gösterge dahil), yan
ödeme, ödenek ve her türlü tazminat (makam ve temsil tazminatı hariç)
toplamının %80'nini geçemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Rapor dosyası ve eki belgelerin incelenmesinden, Tıp Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesinde görevli personele katkılarından
dolayı döner sermaye payı verilmesinde taban aylığı ve kıdem aylığının
katkı payı ödeme hesabında matraha dahil edildiği anlaşılmıştır.
2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 58'inci maddesinde
belirlenmiş bulunan ve üst sınırları gösteren öğretim üyeleri ve diğer
personelin döner sermayeden bir yılda ayrılacak payın toplamı bunların
bir ayda alacakları ?aylık (ek gösterge dahil)? ibaresi 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 155'inci maddesi hükmü ve diğer personel
kanunlarında maaş göstergesi ve ek gösterge unsurlarının memur maaş
katsayısıyla çarpılması sonucu bulunan tutarını göstermekte olup 375
sayılı KHK'ye göre ödenen taban ve kıdem aylıkları bu kapsamda
bulunmamaktadır. Mevzuatımızda aylık (ek gösterge dahil veya hariç),
vekalet aylığı, ikinci görev aylığı gibi çeşitli aylık türleri düzenlenmiş olup
taban ve kıdem aylıkları da farklı bir aylık türü olarak düzenlenmiş
bulunmaktadır. Kaldı ki, kanunun lafzında her türlü aylık ifadesi yer
almamakta sadece ek gösterge ibaresi eklenmiş aylıktan söz edilmektedir.
Bu halde, katkı paylarının hesabının üst sınırının tespitinde Tıp Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde görevli personele 375 sayılı
KHK'nin 527 sayılı KHK'nin 28'inci maddesi ile yeniden düzenlenen 1'inci
maddesine göre ödenen taban aylığı ve kıdem aylığının dikkate
alınmaması gerekmektedir.
Öte yandan, taban aylığı ile kıdem aylığının düzenlendiği 375
sayılı KHK'nin 527 sayılı KHK'nin 28'inci maddesi ile yeniden düzenlenen
17inci maddesinin (A) bendinin 5'inci fıkrasında, ?Bu göstergeler 657
sayılı Kanun ve diğer personel kanunlarına ve kanun hükmünde
kararnamelere göre her ne ad altında olursa olsun ödenmekte olan zam,
tazminat, ödenek, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate
alınmaz.? hükmü uyarınca 2547 sayılı Kanunun 58'inci maddelerine göre
ödenen katkı payının belirlenmesinde personele ödenen taban aylığı ile
kıdem aylığının dikkate alınması mümkün değildir. Nitekim, Maliye
Bakanlığı'nın 05.12.2003 tarih ve 23460 sayılı genelgesinde de
saymanlıklara uygulamanın bu şekilde yapılması yönünde talimat
verilmiştir.
Dilekçi tarafından, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun
Kararına atfen, hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten itibaren 60 gün
içinde geri alınmasının mümkün olduğu ileri sürülmekte ise de, gerek
1050 sayılı Kanunun 126'ncı maddesinde gerek 832 sayılı Kanunun
66'ncı maddesinde belirtildiği üzere Sayıştay, sayman hesaplarının
Sayıştay'a noksansız verildiği tarihten itibaren 2 yıl içinde yargılamakla
mükellef olup, ilgili mevzuatta Sayıştay'ın yargılama süresine ilişkin
başkaca bir sınırlama bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 254 sayılı ilâmın 17inci
maddesiyle ??????..-liraya ilişkin verilen tazmin hükmünün
tasdikine, 14.11.2006 tarihinde karar verildi.


III- HARCIRAH MEVZUATI İLE İLGİLİ
SEÇME KARARLAR

Temyiz Kurulu Kararları
108
Temyiz Kurulu Kararları
109
Karar Tarihi : 14.3.2006
Tutanak No : 28414
KONU: Bir görevin ifası için, geçici olarak yurtiçinde başka bir yere
gönderilen personelin, geçici görev mahallindeki ikametgahı
ile görev yeri arasındaki taksi ücretinin ödenmesinin
mümkün olmadığı.

271 sayılı ilâmın 1'inci maddesi ile Antalya Muratpaşa
Belediyesi'nce geçici görev ile memuriyet mahalli dışına gönderilen
personelin geçici görev mahallindeki ikametgahı ile görev yeri arası taksi
ücretlerinin ödenmesi sonucu yersiz ödemede bulunulması sebebiyle
??????..-liraya tazmin hükmü verilmiştir
Dilekçi dilekçesinde memuriyet mahalli dışına yapılan resmi
görevlendirme nedeniyle; görevlendirilen personelin Ankara trafiğinin
şehir içi ulaşımına ilişkin seyri sefer güzergahlarını bilmemelerinden
dolayı, zaman kaybına sebebiyet vermemek amacıyla görev mahalli ile
ikametgah arası mesafeyi mutat taşıt aracı olan şehir içi taksi aracı ile
yaptıklarını, verile emri ve eki görevlendirme yazıları tetkik edildiğinde de
görüleceği üzere, memuriyet mahalli dışına yapılan görevlendirmenin
acele işlerle ilgili olduğunu, görevlendirmeye konu mahkeme veya
Bakanlıklara Ankara trafiğinde şehir içi dolmuş veya otobüsle
gidilmesinin hem zaman kaybına, hem de belediyeyi temsilde aksamalara
meydan verebileceğini, görevlendirilen personelin, mevcut yevmiye
harcırahı ile şehir merkezine çok uzak semtlerde kalabildiklerini, bu
nedenle bu tür harcamaları yapmak zorunda kaldıklarını belirterek
tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmektedir.
İlam hükmü, dilekçi iddiaları, Sayıştay Savcılığının görüşü ,rapor
dosyası ve ilgili mevzuatın incelenmesinde Antalya Muratpaşa
Belediyesi'nde görevli Avukat, Hukuk İşleri Müdürü, Çevre Sağlığı
Müdürü, Kültür Müdürü, Park ve Bahçeler Müdürü ve Temizlik İşleri
Müdürü olarak görev yapan personelin muhtelif tarihlerde memuriyet
mahalli olan Antalya İli dışında görevlendirildikleri ve geçici görevli
oldukları yerde ikamet mahalli ile görev mahalli arasında taksi ücreti
beyan ederek anılan belediye bütçesinden taksi ücreti aldıkları
görülmektedir. 6245 sayılı Harcırah Kanununun, ?Kanunun Şümulü?
başlıklı 1'inci maddesinin (a) bendinde, ?Umumi Muvazeneye dahil
dairelerle mülhak ve hususi bütçeli (köy bütçeleri hariç) ve bunlara bağılı
sabit ve mütedavil sermayeli müesseseler? tarafından ödenecek
harcırahın 6245 sayılı Harcırah Kanununun hükümlerine tabi olacağı
hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun ?Muvakkat vazife harcırahı (yol
masrafı ve yevmiye)? başlıklı 14'üncü maddesinde;
"Aşağıda gösterilen memur ve hizmetlilere muvakkat vazife
harcırahı olarak yol masrafı ile yevmiye verilir ve hamal (Cins ve adeti
beyannamede gösterilmek suretiyle) bagaj ve ikametgah veya vazife
mahalli ile istasyon, iskele veya durak arasındaki nakil vasıtası
masrafları da ayrıca tediye olunur:
1- Birinci maddede yazılı kurumlara ait bu vazifenin ifası
maksadıyla muvakkaten yurt içinde veya dışında başka bir yere
gönderilenlere:
2-???????..
3-????????
4-????????.
5-????????.." hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki mevzuat hükmünden anlaşılacağı üzere, bir görevin
ifası için, geçici olarak yurt içinde başka bir yere gönderilenlere ancak,
gidiş ve dönüşlerdeki görev yeri ve ikamet ile iskele, durak ve istasyon
arasındaki nakil vasıtası ücreti ödenmesi mümkün olup, geçici görevin
ifası sırasında ikametgah ile görev yeri arasındaki taksi ücretlerinin
ödenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle dilekçi isteminin reddedilerek 271 sayılı
ilâmın 1'inci maddesi ile ??????-liraya ilişkin verilen tazmin
hükmünün tasdikine, 14.2.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
111
Karar Tarihi : 3.10.2006
Tutanak No : 28833
KONU: Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü lisans programına
katılan personele, program süresince gündelik ve yol
masrafının ödenmesinin mevzuata aykırı olduğu.

292 sayılı ilâmın 2'nci maddesinde, Türkiye Ortadoğu Amme
İdaresi Enstitüsünün 2003-2004 akademik yılı Kamu Yönetimi Lisans
Programına katılan ???????'a bu programa katıldığı günler için
gündelik ve yol masrafı ödenmesinin mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle
???????.- liranın tazminine karar verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde özetle, söz konusu kişinin giriş sınavında
başarılı olduğunu ve kendisine bu programa devam edebilmesi için
gerekli iznin verildiğini, 7163 sayılı TODAİE Teşkilat Kanununun 15'inci
maddesine göre Enstitüye devam eden kişilerin maaş dışında başka bir
takım ödeneklere de hak kazandığını, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar
Kanununun 31/son maddesi uyarınca; TODAİE'yi bitiren hâkim ve
savcılara bir kademe ilerlemesi uygulandığını, aynı maddenin 2'nci
fıkrasında TODAİE'yi bitirenler için 9 yıllık meslek kıdeminin birinci
sınıfa ayrılmada yeterli sayıldığını dolayısıyla, bu eğitimin Sayıştay Genel
Kurulu Kararında geçen "memuru daha ileriki görevlere hazırlamak"
amacına hizmet ettiğini, bu konuda İdare mahkemeleri ve Danıştay'ın
ödenmesi gerektiği yönünde kararlarının bulunduğunu, hukuk birliği
ilkesi gereğince; Danıştay ile Sayıştay'ın kararları arasında bir paralelliğin
bulunması gerektiğini bildirerek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep
etmiştir.
6245 sayılı Harcırah Kanununun, ?Yurt İçi ve Yurt Dışında
Kurslara Katılanlara Verilecek Gündelik? başlıklı 2562 sayılı Kanunla
değişik 37'nci maddesinin 1'inci fıkrasında;
?Mesleki bilgilerini artırmak amacıyla memuriyet mahalli dışında
açılan kurs veya okullara gönderilenlere, bu Kanuna göre geçici görev
gündeliği verilir? hükmü yer almaktadır.
Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, memuriyet mahalli
dışında açılan kurslara katılanlara geçici görev gündeliği verilebilmesi için
ilgili kursun, şahsın mesleki bilgisini arttırıcı özellikte olması diğer bir
deyişle, hizmet içi eğitim kapsamında olması ve kurum tarafından bu
kursa gönderilmesi gerekmektedir. Söz konusu olayda, anılan kişi kursa
kendi isteğiyle katılmış, sınavı kazanması üzerine de kendisine izin
verilmiştir. Yani burada kanunun öngördüğü anlamda personelin kursa
gönderilmesi söz konusu olmayıp anılan personele sınavı kazanması
nedeniyle verilen bir izin vardır.
Diğer yandan, 19.12.1988-4636/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul
Kararı gereğince, TODAİE'de eğitim gören Devlet memurlarının bu
eğitimlerinin hizmet içi eğitim sayılabilmesi ve dolayısıyla bunlara geçici
görev yolluğu ödenebilmesi için, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından
usulüne uygun olarak hazırlanmış bir hizmet içi eğitim yönetmeliğinin
bulunması ve bu yönetmelikte, söz konusu kurumdaki eğitim
programlarına katılmaya imkân veren bir hükmün yer alması, memurun
buradaki eğitime, kurumunun isteği üzerine katılmış olması
gerekmektedir.
Söz konusu işlemde yukarıda da açıkladığımız üzere anılan kişi
kursa kendi isteğiyle katıldığından sınavı kazanması üzerine kendisine
izin verilmiştir. Dolayısıyla kararda öngörülen kurum tarafından
gönderilme şartı gerçekleşmemiştir. Ayrıca, Sayıştay Genel Kurulunun
yukarıda zikredilen kararında yer alan ilgili kurum ve kuruluşlar
tarafından usulüne uygun olarak hazırlanmış bir hizmet içi eğitim
yönetmeliğinin bulunması ve bu yönetmelikte, söz konusu kurumdaki
eğitim programlarına katılmaya imkan veren bir hükmün yer alması ve
kursun ilgilinin mesleki bilgisini artırıcı nitelikte olması şartlarının
gerçekleşmediği görüldüğünden herhangi bir harcırah tediyesine imkan
bulunmamaktadır.
Devlet memurlarının mesleki bilgilerinin artırılmasına, bir başka
deyişle yetiştirilmelerine ilişkin esas ve usuller 657 sayılı Yasanın 214 ila
220'nci maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Memurların mesleki bilgilerinin artırılmasına yönelik faaliyetler,
anılan Yasanın 214'üncü maddesinde, ?hizmeti içi eğitim? olarak
adlandırılmış ve Devlet memurlarının yetiştirilmelerini sağlamak,
verimliliğini artırmak ve daha ileriki görevlere hazırlamak amacıyla
uygulanacak eğitim biçiminde tanımlanan hizmet içi eğitimin, Devlet
Personel Dairesi tarafından ilgili kurumlarla birlikte hazırlanacak
yönetmelikler dahilinde yürütüleceği ifade edilmiş; yine aynı Yasanın
217'nci maddesinde de, Başbakanlık Devlet Personel Dairesi tarafından,
Maliye ve Milli Eğitim Bakanlıklarıyla Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi
Enstitüsü, Devlet Planlama Teşkilatı ve ilgili kurumların görüşleri
alındıktan sonra Devlet Memurları Eğitimi Genel Planı hazırlanması ve bu
şekilde hazırlanacak planın Bakanlar Kurulu kararnamesiyle yürürlüğe
konulması öngörülmüştür.
Bu maddeye dayanılarak hazırlanıp 83/6854 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararnamesiyle (19.10.1983 günlü 18196 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak) yürürlüğe konulan Devlet Memurları Eğitimi Genel
Planının ?Eğitimde Öncelikler? başlıklı üçüncü kısmında, eğiticilerin ve
eğitim yöneticilerinin yetiştirilmelerinin Devlet Personel Dairesinin
koordinatörlüğünde Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü ve
ilgili yükseköğretim kurumlarınca düzenlenecek programlarla
gerçekleştirileceği; personel, eğitim, organizasyon ve metod, halkla
ilişkiler, planlama gibi çeşitli uzmanlık alanlarında kurum ve
kuruluşların yetişmiş eleman ihtiyaçlarını karşılamak üzere Devlet
Personel Dairesinin işbirliği ile Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi
Enstitüsünce ve ilgili yükseköğretim kurumlarınca eğitim programları
düzenleneceği, kurum ve kuruluşların bu alanlarda yönetici ve uzman
olarak görevlendirecekleri personelden bu eğitim programlarını bitirmiş
olanlara öncelik tanınacağı belirtilmektedir.
Devlet Memurları Eğitimi Genel Planında yer alan bu
açıklamalardan, Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün,
kendi uzmanlık programları dışında, Devlet Personel Başkanlığının
koordinatörlüğünde ve bu Başkanlıkla işbirliği içerisinde, ilgili
kurumların isteği üzerine diğer yükseköğretim kurumlarıyla birlikte
düzenlediği çeşitli programlarının da olduğu ve bu programlara
kurumlarınca gönderilen memurların devam ettiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca, Devlet Memurları Eğitimi Genel Planında belirlenen esaslar
çerçevesinde kurumlarca hazırlanan hizmet içi eğitim yönetmeliklerinin
bazılarında, Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün
düzenlediği ?Organizasyon ve Metod? ile ?Kamu Yönetimi? gibi uzmanlık
programlarına katılmak için 7163 sayılı Türkiye ve Orta-Doğu Amme
İdaresi Enstitüsü Teşkilat Kanununun 15'inci maddesinde belirtilenlerin
dışında aranacak bazı niteliklere yer verilmekte; dolayısıyla bu eğitimin
bir hizmet içi eğitimi olduğu kurumlarca ve bu yönetmelikleri onlarla
birlikte hazırlayan Devlet Personel Başkanlığınca kabul edilmektedir.
Bu itibarla, gerek doğrudan Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi
Enstitüsünce düzenlenen uzmanlık programlarına, gerekse yine aynı
Enstitü tarafından kurumların isteği üzerine düzenlenen diğer eğitim
programlarına katılan Devlet Memurlarının bu eğitimlerinin hizmet içi
eğitim sayılabilmesi için, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
214'üncü maddesi uyarınca, ilgili kurum ve Devlet Personel
Başkanlığının birlikte hazırlayacağı ?Hizmet içi Eğitim? yönetmeliğinin
bulunması ve bu yönetmelikte, Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi
Enstitüsünde eğitim yapmaya imkan veren bir hükmün mevcut olması
gerekmektedir.
Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsündeki eğitim
programlarına katılanların, geçici görev yolluğuna hak kazanabilmesinin
bir başka koşulu ise, yukarıda da belirtildiği üzere, söz konusu Enstitüde
düzenlenen uzmanlık programları ile diğer programlara katılmanın,
idarenin takdir ve onayı ile gerçekleşmiş olmasıdır. Gerçekten, 6245 sayılı
Yasanın değişik 37'nci maddesinde sözü edilen ?gönderme? keyfiyeti,
idarenin takdir yetkisini de içine alan bir anlam ifade etmekte olup,
bunun 7163 sayılı Yasanın 15'inci maddesi uyarınca, yarışma sınavını
kazanarak Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde öğrenime
hak kazananlara verilmesi zorunlu olan ?izin? ile bir tutulmaması gerekir.
Zira, anılan Yasanın 15'inci maddesi, yarışma sınavını kazanarak
Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsünde devam etmeye hak
kazanan Devlet memurlarına tahsil süresince izin verileceğine amir olup,
bu hükümde, memurun eğitimi konusunda idarelere herhangi bir takdir
hakkı tanınmamaktadır.
Ayrıca, kişinin talebi ve arzusu ile ve yarışma sınavını kazanması
sonucunda başlayan böyle bir eğitimin, memurun mesleki bilgisini
artırmak amacına dönük olduğunu ve idarelerin gösterdiği lüzuma
müsteniden gerçekleştiğini söylemek de pek kolay değildir. Çünkü, 7163
sayılı Yasanın öngördüğü eğitim, (2) yıllık ek bir öğrenim niteliğindedir.
Yani burada memurun kendi isteği ile bir üst öğrenime devam etmesi söz
konusudur. Böyle olunca, bu tür bir eğitimin, memurun mesleki
bilgisinin artırılması amacına dönük olan ve idarelerin isteğiyle
gerçekleşen hizmet içi eğitimle ilgisinin bulunduğunu söylemek her
zaman mümkün olmasa gerekir.
Diğer taraftan, 7163 sayılı Yasanın 15'inci maddesinde, Türkiye
ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsüne devam etmeye hak kazanmaları
nedeniyle kurumlarınca izinli sayılan Devlet memurlarının, izin süresince
her türlü maaş ve özlük haklarından faydalanacakları, maaş ve
ödeneklerinin verilmeye devam edileceği belirtilmişse de, belli bir hizmetin
görülmesi amacıyla yapılan masraf karşılığı olan harcırahın bu niteliği
itibariyle özlük hakları kapsamında düşünülmesi mümkün olmadığından
ve maddede harcırah ödeneceğine dair bir hükme de yer verilmediğinden,
idarenin isteği dışında kendi talebi ve arzusu ile Türkiye ve Orta Doğu
Amme İdaresi Enstitüsündeki öğrenime devam eden Devlet memurlarına
geçici görev yoluğu ödenebilmesi, bu açıdan da mümkün
görülmemektedir.
29.08.1983 tarihinde Adalet Bakanlığının onayı ile yürürlüğe
giren Hakim ve Savcıların Meslek İçi Eğitim Yönetmeliğinin ?Eğitim
şekilleri? başlıklı 24'üncü maddesinde eğitimin uygulamalı eğitim, kurs,
seminer, konferans, toplantı, yayın yoluyla yapılacağı hükme bağlanmış,
Türkiye Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Kamu Yönetimi Lisans
programı bu kapsamda değerlendirilmemiştir. Bu durumda, söz konusu
eğitimin hizmet içi eğitim olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Dilekçi dilekçesinde, Hakimler ve Savcılar Kanunu'na göre
TODAİE'yi bitiren hâkim ve savcılara bir kademe ilerlemesi uygulandığını,
bununda memuru daha ileriki görevlere hazırlamak amacı güttüğünü
iddia etmişse de, aynı hak Devlet Memurları Kanununun 36/12 (c) alt
bendiyle bütün memurlara tanınmıştır. Dolayısıyla, 2802 sayılı
Kanundaki hükmün böyle bir amacı güttüğünü söylemek mümkün
değildir. Söz konusu kanun bir ayrıcalık değil eşitlik getirmiştir.
Ayrıca dilekçi harcırah ödenmesi gerektiği yönünde muhtelif
İdare Mahkemesi ve Danıştay Kararlarının olduğunu iddia etmişse de,
Sayıştay Kanununun 65'inci maddesine göre genel mahkemelerce verilen
hükümler, Sayıştay'ın, hesap ve işlemler yönünden denetimine ve
hükmüne engel olmadığından bu iddianın da kabulü mümkün
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi
Enstitüsüne devam eden söz konusu personele, 6245 sayılı Yasanın
37'nci maddesi hükümleri dairesinde geçici görev yolluğu ödenebilmesi,
memurun kurumu tarafından 657 sayılı Yasanın 214'üncü maddesi
uyarınca ve Devlet Memurları Eğitimi Genel Planı ile belirlenin esaslar
doğrultusunda hazırlanmış bir hizmet içi eğitim yönetmeliğinin
bulunmasına ve bu yönetmelikte, anılan Enstitüdeki eğitim
programlarına katılmaya imkan sağlayacak bir hükme yer verilmiş
olmasına ve ayrıca, memurların söz konusu Enstitüdeki eğitim
programlarına katılmalarının, kurumlarının isteği ile gerçekleşmesine
bağlıdır.
Bu şartlar yerine gelmeden TODAİE'ne devam eden ?????..'a
geçici görev yolluğu ödenmesine imkân bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, dilekçi iddialarının reddi ile ilâmın 2'nci maddesi
ile verilen tazmin hükmünün tasdikine, 3.10.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
116
Karar Tarihi : 21.11.2006
Tutanak No : 28902
KONU: Kardeş şehir kurulması amacıyla Belediye Başkanı oluruyla
Almanya'ya giden Belediye Başkanı eşine, belediye meclisi
veya encümen kararı almaksızın harcırah ödenmesinin
mümkün olmadığı.

242 sayılı ilâmın 6'ncı maddesinde, kardeş şehir kurulması
amacıyla Almanya'nın Heindenheim şehrine giden "Belediye Başkanının
eşi ????????'na yurtdışı görevlendirme olmaksızın geçici görev
yolluğu verilmesi nedeniyle ?????.- liranın tazminine karar
verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, davetin özünde ve gidiş şeklinde zımnen
Belediye Başkanı eşinin temsille görevli bulunduğunu, şekli olarak meclis
ve encümen kararlarında (personelden memur ve işçi olmadığından)
sehven ismi yazılmamışsa da Urla Belediye Başkanı yanında davetiyede
gezinin baş konuğu olduğunu bildirerek tazmin hükmünün kaldırılması
talebinde bulunmuşlardır.
6245 sayılı Kanunun (2562 sayılı Kanunla değişik) "Harcırah
Verilecek Kimseler" başlıklı 4'üncü maddesinin 1'inci fıkrası 2'nci
bendinde;
Memur veya hizmetli olmamakla beraber kurumlarca geçici bir
vazife ile görevlendirilenlere harcırah verilebileceği,
2562 sayılı Kanunla değişik, "Memur veya Hizmetli Olmayanların
Harcırahı" başlıklı 8'inci maddesinin ilk iki fıkrasında ise;
Memur veya hizmetli olmadıkları halde bu Kanuna tabi
kurumlarca geçici bir görev ile görevlendirilenlere verilecek yol masrafı ve
gündelik, bunların bilgi seviyeleri ve faaliyet sahaları ile mahalli şartlar
dikkate alınarak 4'üncü dereceye kadar olan memurlardan herhangi
birine verilen yol masrafı ve gündeliğe kıyasen ilgili kurumca takdir
olunur.
Ancak ilgili Bakanlığın teklifi ve Maliye Bakanlığının olumlu
görüşü üzerine bu gibi kimselerden icap edenlere 4'üncü dereceden daha
yüksek memurlara ödenebilecek yol masrafı ve gündelik verilebileceği
hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan madde hükümlerine göre, memur ve hizmetli
olmadıkları halde kurumlarca geçici bir görevle (yurtiçi-yurtdışında)
görevlendirilenlere yol masrafı ve gündelik verilmesi mümkün
bulunmaktadır.
İçişleri Bakanlığı-Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'nün
25.09.1997 tarih ve 50596 sayılı Belediyelerde Yurtdışı Görevlendirmeleri
Genelgesinin;
3'üncü maddesinde; Yurt dışı görevlendirmeler için, belediye
meclisinden, toplantı halinde değilse belediye encümeninden karar
alınacağı,
7'nci maddesinde; Her türlü yurtdışı görevlendirmelerde vali
onayının alınacağı,
117'nci maddesinde ise; Görevlendirilen personelle birlikte
yurtdışına çıkan eş ve çocuklar için belediye bütçesinden herhangi bir
ödeme yapılmayacağı, ifadesi bulunmaktadır.
Verile emirleri eklerinin incelenmesinde, Belediye Başkanı
??????.. ile Belediye personelinden ?????.. ve ??????.'ın,
kardeş şehir kurulması amacıyla 17-23 Mart 2003 tarihleri arasında
Almanya'nın Heindenheim şehrine gitmesi ve resmi gezi bedelinin
belediye bütçesinden ödenmesi için 05.02.2003 tarih ve 69 no'lu
Encümen Kararının alındığı, Belediye Başkanı ?????????.'nun
17-23 Mart 2003 tarihleri arasında görevli-izinli olarak Almanya'ya
gitmesi için 14.03.2003 tarihinde İzmir Valiliğince olur verildiği, anılan
personelle ilgili olarak genelge doğrultusunda işlem yapılmasına rağmen,
Encümen Kararında Belediye Başkanı eşi için her hangi bir
görevlendirme yapılmadığı, sadece 13.03.2003 tarih ve 825 sayılı Belediye
Başkanı ???????.. tarafından Hesap İşleri müdürlüğüne hitaben
yazmış olduğu görevlendirme yazısına istinaden Belediye Başkanı eşine
yurtdışı gündeliği ve uçak bilet bedelinin ödendiği tespit edilmiştir.
Oysa, Belediye Başkanının eşine de yurt dışı harcırahı
ödenebilmesi için, söz konusu kişinin belediye meclisi veya encümen
kararı ile açıkça görevlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü Belediye
Başkanının eşi kamu görevlisi olmadığından dilekçiler tarafından Başkan
eşinin zımnen temsille görevli olduğu şeklindeki iddianın kabulü
mümkün değildir.
Bu itibarla yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, kardeş
şehir kurulması amacıyla Belediye Başkanı oluruyla Almanya'ya giden
Belediye Başkanı eşine; belediye meclisi veya encümen kararı (yani her
hangi bir görevlendirme) olmaksızın harcırah ödenmesi mümkün
olmadığından, dilekçilerin iddialarının reddiyle, 242 no'lu ilâmın 6'ncı
maddesiyle tazminine karar verilen ??????...- liraya ilişkin hükmün
tasdikine, 21.11.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
119
IV- ÇEŞİTLİ KONULARLA İLE İLGİLİ
SEÇME KARARLAR

Temyiz Kurulu Kararları
120
Temyiz Kurulu Kararları
121
Karar Tarihi : 7.2.2006
Tutanak No : 28353
KONU: Özelleştirme İdaresinde çalışan 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi personele yapılan fazla çalışma ücreti
ödemelerinden gelir vergisi kesintisi yapılması gerekeceği.

İlâmın 4'üncü maddesinde, Özelleştirme İdaresinde çalışan 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi personele yapılan fazla çalışma
ücreti ödemelerinden gelir vergisi kesintisi yapılmaması nedeniyle toplam
???.??.-liraya tazmin hükmolunmuştur.
Dilekçi dilekçesinde özetle, 2983 sayılı Kanunla Kamu Ortaklığı
İdaresinin kurulduğunu, 530 sayılı KHK ile Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına dönüştürüldüğünü, aynı KHK ile anılan kanunun 8'inci
maddesinde değişiklikle ?Özelleştirme İdaresi Başkanlığında çalışan her
statüdeki personele 3056 sayılı Kanunun 31'inci maddesinde yer alan
fazla çalışma ücreti aynı esas ve usullere göre ödenir? denilerek idarede
çalışan personele Başbakanlıktaki esas ve usullere göre vergisiz olarak
fazla çalışma ücreti ödenmesi öngörüldüğünden vergisiz olarak fazla
çalışma ücreti ödendiğini, 530 sayılı KHK'nin Anayasa Mahkemesince
iptal edildiğini, 4046 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesinde ?Anayasa
Mahkemesince iptal edilen 530 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
Özelleştirme Başkanlığına intikal eden bütün personele 530 sayılı KHK ile
ödenen diğer özlük hakları ile 3056 sayılı Kanunun değişik 31'inci
maddesinde yer alan fazla çalışma ücretinin, 530 sayılı KHK'nin Anayasa
Mahkemesince verilen yürürlüğün durdurulması kararının Resmi
Gazetede yayınlandığı tarih ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih
arasında geçen dönem içinde aynı esaslara göre tahakkuk ettirilerek
ödenir denildiğinden 4046 sayılı Kanun çıkana kadar da vergisiz fazla
çalışma ücreti ödenmeye devam edildiğini, 2983 sayılı Kanunla verilen bir
özlük hakkının azaltılması söz konusu olamayacağı için 4046 sayılı
Kanunun 6'ncı maddesinin 7'nci fıkrası metninin de aynı şekilde
uygulanmasına devam edildiğini belirterek tazmin hükmünün
kaldırılmasını talep etmektedir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanunun "Personel Rejimi" başlıklı 6'ncı maddesinin sondan üçüncü
fıkrasında; "İdare merkez teşkilatında fiilen çalışan personel ile bu
maddeye göre idarede görevlendirilen personele 10.10.1984 tarihli ve
3056 sayılı Kanunun değişik 31'inci maddesinde yer alan oran ve
miktarları geçmemek üzere idarece belirlenen esas ve usuller dahilinde
fazla çalışma ücreti ödenir" hükmü yer almıştır.
Anılan Kanunla atıf yapılan 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü
Hakkında Kanunun "Fazla Çalışma Ücreti" başlıklı 31'inci maddesinde;
"Başbakanlık Merkez Teşkilatı kadrolarında çalışan memurlara
(Başbakanlık Basımevi Döner Sermaye İşletmesi kadrolarında çalışanlar
dahil) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen en yüksek Devlet
Memuru aylığının (ek gösterge dahil);
a) 15 ila 11'inci derecelerden aylık alanlara %20'sini,
b) 10 ila 7'nci derecelerden aylık alanlara %25'ini,
c) 6 ila 4'üncü derecelerden aylık alanlara %30'unun,
d) 3 ila 1'inci derecelerden aylık alanlara %35'ini,
geçmemek üzere Başbakanlıkça tespit edilecek usul ve esaslar
çerçevesinde her ay aylıkla birlikte, gelir vergisine tabi olmaksızın, peşin
olarak fazla çalışma ücreti ödenir.
????????????????????
hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda alman Kanunların konuyla ilgili maddelerinin
incelenmesinden de görüleceği üzere, 3056 sayılı Başbakanlık Teşkilatı
Kanunu gereğince, Başbakanlık Merkez Teşkilatında çalışan memurlara,
fazla çalışma ücretinin gelir vergisine tabi olmaksızın ödeneceği
öngörülmüşken; Özelleştirme îdaresi Merkez Teşkilatında fiilen çalışan
personele ödenecek fazla çalışma ücretinin oran ve miktarları açısından
3056 sayılı Kanuna atıf yapan 4046 sayılı Kanunun 6'ncı maddesinde ise,
fazla çalışma ücretinin gelir vergisine tabi olmaksızın ödeneceği yönünde
herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Dilekçiler tarafından 4046
sayılı Kanunun yürürlüğüne kadar fazla çalışma ücretinin vergisiz olarak
ödendiği belirtilmekte ise de, yeni kanunda yer almayan istisna
hükmünün, daha önce yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri
doğrultusunda yorumlanmak suretiyle uygulamaya devam edilmesi
mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, 4046 sayılı Kanunun 6'ncı maddesinde,
3056 sayılı Kanunun 31'inci maddesinde belirtilen oran ve miktarlarda
fazla mesai ücreti ödeneceği belirtilmekte ve bu ödemenin gelir vergisine
tabi olmaksızın yapılacağına ilişkin bir hüküm de bulunmadığından,
ilâmın 4'üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün tasdikine, 7.2.2006
tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
123
Karar Tarihi : 7.3.2006
Tutanak No : 28398
KONU: Belediye tarafından Vakıfbank'tan alınan kredilerin geri
ödenmesi sırasında, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli
1 sayılı tablonun 4/h bendine göre damga vergisi kesintisi
yapılması gerekeceği.

685 sayılı ilâmın 1'inci maddesinde, Vakıfbank Başkent
Şubesinden alınan kredilerin geri ödenmesi sırasında damga vergisi
kesintisi yapılmadığı gerekçesiyle ??????????- liranın tazminine
karar verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde; Belediye ile Vakıflar Bankası Başkent Şubesi
arasında düzenlenen Bireysel Kredi Borçlanma ve Rehin Sözleşmesinin
7'nci maddesine göre her türlü verginin Belediye tarafından ödeneceğinin
hükme bağlandığını, aynı sözleşmenin imza kısmında "Damga vergisi
tarafımızdan makbuz mukabili yatırılacaktır." ifadesinin yer aldığını, söz
konusu bankanın damga vergisini ödediğini, aynı konuyla ilgili Trabzon
Vergi Mahkemesinin kesintinin yasal olmadığına dair kararının
bulunduğunu bildirerek tazmin kararının kaldırılmasını istemiştir.
Belediye ile Vakıflar Bankası Başkent Şubesi arasında
düzenlenen Bireysel Kredi Borçlanma ve Rehin Sözleşmesinin 7'nci
maddesinin ikinci fıkrasında, sözleşmeden doğan tüm vergi ve
masrafların banka tarafından tahsil edileceği hükmü mevcuttur. Ayrıca
sözleşmenin imza bölümünün altında, damga vergisi tarafımızdan
makbuz mukabili yatırılacaktır ifadesi bulunmaktadır.
488 sayılı Damga Vergisi kanunun 1'inci maddesinde, bu Kanuna
ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, 3'üncü
maddesinde resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait damga
vergisini kişilerin ödeyeceği, 8'inci maddesinde de bu kanuna göre resmi
dairelerin, genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle, il özel idareleri,
belediyeler ile köyler olduğu hükme bağlanmıştır.
Her ne kadar dilekçi Belediye ile Vakıflar Bankası Başkent Şubesi
arasında düzenlenen Bireysel Kredi Borçlanma ve Rehin Sözleşmesinin
7'nci maddesine göre her türlü vergiyi tahsil etme yetkisinin Bankaya ait
olduğundan bahsetmişse de, Damga vergisi Kanunun 8'inci maddesinde
Belediyeler resmi daire sayılmıştır. Aynı Kanunun 3'üncü maddesinde de
Resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait damga vergisini kişilerin
ödeyeceği hükmü mevcut olduğundan, anılan sözleşme hükmünün
geçerliliği bulunmamaktadır.
Dilekçi söz konusu vergilerin yatırıldığını iddia etmişse de,
yatırılan vergiler sözleşmenin imzalanmasından kaynaklanan vergilerdir.
Kredi geri ödemesiyle ilgili değildir.
Ayrıca, dilekçinin dilekçesinde kendi görüşünü destekleyen yargı
kararından bahsetmişse de, genel mahkemelerce verilen hükümler
Sayıştay'ın hesap ve işlemler yönünden denetimine ve hükmüne engel
teşkil etmemektedir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle, dilekçi iddialarının reddiyle, 685
sayılı ilâmın 1'inci maddesinde, Vakıfbank Başkent Şubesinden alınan
kredilerin ödenmesi sırasında damga vergisi kesintisi yapılmadığı
gerekçesiyle verilen ??????.- liraya ilişkin tazmin hükmünün
tasdikine, 7.3.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
125
Karar Tarihi : 7.3.2006
Tutanak No : 28406
KONU: Belediyelerin lojman adı altında konut kiralamaları, Kamu
Konutları Yönetmeliğinin 4'üncü maddesinin (h) fıkrasında
belirtilen; bütçede yeterli ödeneğin olması, İçişleri
Bakanlığının teklifi ve Maliye Bakanlığının uygun görüşü
üzerine Başbakanlıktan izin alınması şartına bağlanmış olup,
söz konusu yasal prosedüre uyulmadan belediye başkanı için
konut kiralanması ve kira bedelinin belediye bütçesinden
ödenmesinin mümkün olmadığı.

1378 sayılı ilâmın 3'üncü maddesinde, Belediye Başkanının
oturması amacı ile konut kiralandığı ve kira bedelinin belediye
bütçesinden ödendiği gerekçesiyle ??????..-lirasına tazmin hükmü
verilmiştir.
Dilekçiler dilekçelerinde, belediye başkanlığı hizmetinin bir temsil
hizmeti olduğunu bu nedenle belediye başkanlarına özel tahsisli
konutların sağlanmasının kanunun ruhuna ve amacına uygun olduğunu
ifade ederek tazmin hükmünün kaldırılmasını talep etmişlerdir.
2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun ?Kapsam? başlıklı 2'nci
maddesinde; ?Bu Kanun;
a) Genel bütçeye giren daireler, katma bütçeli kurumlar, il özel
idareleri, belediyeler, il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler
ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, ?
Tarafından yurt içinde ve yurt dışında inşa ettirme, satın alma,
kiralama suretiyle temin olunan ve bu kurum ve kuruluşlar personelinin
yararlanması için ayrılan kamu konutlarını kapsar. Ancak kiralama
zaruri hallerde ve kısıtlı olarak yapılabilir. Bunun uygulaması
yönetmelikte belirtilir.? denilmektedir.
Söz konusu Kanunun 2'nci maddesine dayanılarak çıkarılan
16.07.1984 tarih ve 84/8345 sayılı B.K.K. ile yürürlüğe konulan Kamu
Konutları Yönetmeliğinin ?Kiralama Suretiyle Konut Sağlanması? başlıklı
4'üncü maddesinin (h) fıkrasında; ?(Ek:15/1/1991 - 91/1391 K.)
Bütçelerinde yeterli ödeneğin bulunması kaydıyla, bağlı ve ilgili
bulunulan Bakanlığın teklifi, Maliye ve Gümrük Bakanlığının uygun
görüşü üzerine Başbakanlıktan izin alınması suretiyle kamu kurum ve
kuruluşlarının diğer personeli, için konut kiralanabilir.? denilmektedir.
Belediye başkanları söz konusu Yönetmeliğin 4'üncü maddesinde
kiralama suretiyle konut sağlanabilecek kişiler arasında sayılmamıştır.
Ancak söz konusu maddenin (h) fıkrasına göre bütçelerinde yeterli
ödeneğin bulunması kaydıyla, İçişleri Bakanlığının teklifi, Maliye ve
Gümrük Bakanlığının uygun görüşü üzerine Başbakanlıktan izin
alınması suretiyle belediye başkanları için kiralama suretiyle konut
sağlanması mümkün olabilmektedir.
Yine 1580 sayılı Belediye Kanununda da buna imkân veren bir
hüküm bulunmamaktadır.
Dilekçiler, 1.8.2000 tarih ve 3693 yevmiye numarası ile ödenen
kira bedeli ve depozitonun 11.04/11.06.2004 tarihlerinde tahsil edildiğini
bildirmişlerse de, hüküm tarihi olan 25.03.2004 tarihinden sonra
tahsilat yapıldığından söz konusu tahsilat ilamın infazı mahiyetinde olup
yapılacak işlem bulunmamaktadır.
Yukarıda ifade edilen sebeplerle, 1314 sayılı ilâmın 3'üncü
maddesiyle verilen ????...-lirasına ilişkin tazmin hükmünün
tasdikine, 7.3.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
127
Karar Tarihi : 23.5.2006
Tutanak No : 28716
KONU: Üniversite yerleşkesinde bulunan ısı merkezi binası ve
sisteme bağlı tüm sistemlerin yangın, yıldırım, terör,
deprem, sel gibi risklere karşı sigorta ettirilerek bedelinin
bütçeden ödenmesinin mümkün olmadığı.

695 sayılı ilâmın 5'inci maddesiyle, üniversite yerleşkesinde
bulunan ısı merkezi binası ve sisteme bağlı tüm tesislerin yangın,
yıldırım, terör, deprem, sel gibi risklere karşı sigorta ettirilerek bedelinin
üniversite katma bütçesinden ödenmesi sonucu yersiz ödenen
????????-liraya tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi temyiz dilekçesinde; üniversite kampüsde bulunan ısı
merkezinin yangın riskine karşı açık olduğundan bu nedenle sigorta
ettirildiğini, 2002 Yılı Genel Bütçe Kanuna ekli (R) Cetvelinin 340- tarifeye
bağlı ödemeler ayrıntı kodunda buna izin verildiği belirterek tazmin
hükmünün kaldırılmasını talep etmektedir.
4728 sayılı 2002 Yılı Katma Bütçeli İdareler Bütçe Kanunun atıf
yaptığı Genel Bütçe Kanununa ekli (R) Cetvelinin 340- tarifeye bağlı
ödemeler ayrıntı kodunda ?b) diğer harcama kalemlerinin esas giderlerine
ilişkin olarak sigorta giderleri dışında devlet mallarının sigorta
edilmemesi esastır.
Ancak,
ba) Yanıcı, patlayıcı maddeler, gemi, uçak ve ilaç depolama
yerlerinin sigorta giderleri,
bb) Dış ülkelerdeki devlete ait temsilcilik binaları ile devlete ait
eşyanın ve kira ile tutulan bina için yapılan kontratta sigorta zorunluluğu
varsa kiralık binanın, (?)?
hükmüne yer verilmiş olup istisna olarak hangi yerlerin sigorta
ettirileceği tek tek sayılarak belirlenmiş bulunmaktadır. Bunlar arasında
yanıcı maddelerin sigorta ettirilerek sigorta giderlerinin ödenmesine izin
verilmiş olup yanıcı maddelerin depo yerleri sayılmamıştır. Üniversite
yerleşkesi içinde bulunan çeşitli birimlerin ısınmasında kullanılan bu
nedenle teknolojik olarak gelişmiş makine ve cihazlarla donatılmış
merkezi ısıtma yerinde yakıt tankı bulunuyor olması da yanıcı
Temyiz Kurulu Kararları
128
maddelerin depolama yerleri kapsamında kabul edilmesini gerekli
kılmamaktadır. Bu tesisler merkezi ısıtma yerleri olup bu tür tesisler
günümüz teknolojisinde bütün devlet kurumlarında bulunmaktadır. Bu
halde, Bütçe Kanuna ekli (R) Cetvelinin 340- tarifeye bağlı ödemeler
ayrıntı kodunda ?devlet mallarının sigorta edilmemesi esastır? hükmü
dışında istisna olarak belirtilen ve sigorta giderlerinin bütçeden
karşılanması mümkün olan yerler içinde merkezi ısıtma yerleri
sayılmadığından sigorta bedellerinin ödenmesi mümkün değildir.
Bu itibarla, dilekçi iddialarının reddi ile 695 sayılı ilâmın 5'inci
maddesiyle ?????.-liraya ilişkin verilen tazmin hükmünün tasdikine,
23.5.2006 tarihinde karar verildi.

Temyiz Kurulu Kararları
129
Karar Tarihi : 30.5.2006
Tutanak No : 28736/1
KONU: İl genel meclisi başkan ve üyelerine, yasaya göre en fazla
ödenecek gün sayısı aşılmadan, Mayıs ve Kasım ayları
toplantıları devam ettiği sürece, birleşim sayısı ile
ilgilendirilmeksizin her gün için ödenek ödenmesinde
mevzuata aykırılık bulunmadığına.

2058 sayılı ek ilâmla, il genel meclisi üyelerine toplantı
yapılmayan günler için huzur ücreti verilmesi neticesi ?????.- liranın
tazminine karar verilmiştir.
Dilekçi dilekçesinde, Sayıştay Temyiz Kurulunun 29.04.2003
tarih ve 26365 no'lu Kararını ve toplantılara ait puantaj cetveli, yoklama
cetveli ve Valilikçe tanzim edilen gündemleri göndererek söz konusu
Temyiz Kurulu Kararının kendileri için de uygulanmasını ve tazmin
hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir.
İl Özel İdaresi Kanunun 119'uncu maddesine dayanılarak
düzenlenen İl Genel Meclisinin Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında
Yönetmeliğin 3'üncü maddesinde?
Birleşim: İl Genel Meclisinin belli bir gününde açılan toplantısını,
Oturum: Bir birleşimin ara ile bölünen kısımlardan her birini
ifade eder.?
5'inci maddesinde "İl genel meclisi her yıl Mayıs ve Kasım
aylarının ilk haftasında olağan olarak toplanır. Bu toplantıların süresi en
çok 30'ar gündür.
Kasım ayı toplantısı dönem başı toplantısıdır.
Toplantı süresi sona erdiği halde konuların incelenmesi ve
görüşülmesi neticelenmemiş ise il genel meclisi 10 günü geçmemek üzere
toplantıyı uzatabilir ve valilikçe sebepleri İçişleri Bakanlığına bildirilir.
Toplantı, incelenecek ve görüşülecek konu kalmadığı taktirde
meclis kararı ile süresinden önce de sona erdirilebilir."
Temyiz Kurulu Kararları
130
6'ncı maddesinde "İçişleri Bakanlığı veya valilikçe lüzum
görüldüğü taktirde zaman ve süresi belirtilerek il genel meclisi
olağanüstü toplantıya çağrılabilir.
Ayrıca il genel meclisi üyelerinin üçte ikisi gerekçeli olarak
vali'den il genel meclisinin olağanüstü olarak toplanmasını isterlerse vali
bu isteği görüşüyle birlikte İçişleri Bakanlığına bildirir. Uygun görülmesi
halinde il genel meclisi olağanüstü toplanır.
Bu toplantıda, çağrıda belirtilen konulardan başka bir şey
görüşülemez."
7'nci maddesinde "Toplantıların günü ve gündemi vali tarafından
tespit edilir.
Toplantının gün, yer, saat ve gündemi toplantının yapılacağı
günden en az 10 gün önce üyelere tebliğ edilir. Acele hallerde bu süre üç
güne kadar indirilebilir. Üyelerin talebi üzerine yapılacak olağanüstü
toplantının, İçişleri Bakanlığının uygun görüş yazısının valiliğe
intikalinden itibaren 10 gün içinde yapılması zorunludur.
Olağanüstü toplantı çağrılarında, olağanüstü toplantının süresi
de belirtilir."
15'inci maddesinde "Birleşime son verme yetkisi başkana aittir.
Birleşime son verilirken gelecek birleşimin günü ve saati başkan
tarafından üyelere duyurulur ve meclis salonunun uygun bir yerine
asılır."
19'uncu maddesinde "İl genel meclisince kanunların il özel
idaresine görev olarak verdiği konularda ön incelemeye ihtiyaç duyulan
hallerde ihtisas komisyonları kurulabilir.
Komisyonların üye sayısı 3 den az, 7 den çok olamaz.
Komisyonların adı, sayısı, çalışma konusu ve süresi, üye sayısı her
komisyon için ayrı ayrı olmak üzere meclisçe iş'ari oyla tespit edilir. Bir
üye birden çok komisyonda görev alabilir.
???????.
Komisyon başkanı çalışmaları sonunda düzenleyeceği raporu il
genel meclis başkanlığına sunar.
Komisyonlar, valilikçe temin edilecek yerlerde çalışırlar.
Komisyon başkanınca üyelerine, toplantıların zamanı ve yeri duyurulur.
Komisyonun çalışmaları il genel meclisinin toplantı dönemleriyle
sınırlıdır. Komisyona havale edilen işlerin hangi tarihlerde bitirileceği
meclisçe belirlenir..........."
hükümleri yer almaktadır.
İl Özel İdaresi Kanununun 111, 114, 115 ve 116'ncı maddeleri ile
İl Genel Meclisinin Çalışma Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmeliğin
yukarıda yer verilen maddeleri birlikte değerlendirildiğinde; il genel
meclisinin dönem başı Kasım ayı kabul edilmek üzere yılda iki kez Kasım
ve Mayıs aylarında toplanacağı, bu toplantıların her birinin en çok 30 gün
sürebileceği, toplantı süresi yani 30 gün sona erdiği halde konuların
görüşülmesi bitirilememiş ise, meclisin, toplantı süresini 10 gün daha
uzatıp nedenlerinin Valilikçe İçişleri Bakanlığına bildirileceği;
İl genel meclisinin bu olağan Kasım ayı toplantısı ve Mayıs ayı
toplantısı dışında, İçişleri Bakanlığının veya valiliğin gerek görmesi
üzerine zaman ve süresi belirtilmek suretiyle toplantıya çağrılabileceği
gibi, meclis üyelerinin üçte ikisinin gerekçeli olarak valilikten olağanüstü
toplantı istemesi üzerine valinin görüşü ile birlikte İçişleri Bakanlığına
ilettiği bu isteğin anılan Bakanlıkça uygun görülmesi halinde de
olağanüstü toplantının gerçekleşebileceği;
Meclis toplantısının günü ve gündeminin vali tarafından tespit
edileceği, toplantının gün, yer, saat ve gündeminin toplantının yapılacağı
günden 10 gün önce, acil durumlarda ise 3 gün önce üyelere
duyurulacağı;
Toplantı süresinin Bakanlığa bildirilmek suretiyle 10 gün
uzatılabileceği gibi, görüşülecek konu kalmadığında yine meclis kararı ile
süresinden önce bitirebileceği;
İlgili yönetmeliğin 7'nci maddesinde yer alan, toplantıların günü
ve gündeminin Vali tarafından tespit edileceği ve toplantının gün, yer,
saat ve gündeminin en az 10 gün önce üyelere tebliğ edileceği
hükmünden hareketle, toplantı ifadesiyle bir gün içinde yapılan
toplantının anlaşılmaması gerektiği, tam tersine gerek Kanunun 111'inci
maddesinde gerek ilgili Yönetmeliğin 5'inci maddesinde toplantı
sürelerinin en çok 30'ar gün olacağının vurgulandığı; dolayısı ile toplantı
ibaresi tekil olarak kullanıldığında bunun bir gün ile sınırlı olmayıp Mayıs
ya da Kasım ayında yapılan en fazla 30 gün süren bir süreci işaret ettiği,
çoğul olarak kullanıldığında ise Mayıs ve Kasım aylarında her biri en fazla
30 gün sürecek olan iki ayrı süreci işaret ettiği;
Nitekim, Yönetmeliğin tanımlar başlıklı 3'üncü maddesinde, il
genel meclisinin belli bir gününde açılan toplantısının "birleşim", bir
birleşimin ara ile bölünen kısımlardan her birinin "oturum" olarak
tanımlandığı, anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan, Kanunun 111'inci maddesi ve Yönetmeliğin 5'inci
maddesine göre toplantı ile kastedilen Kasım ya da Mayıs ayındaki
birleşimlerin tamamı olduğuna ve Kanunun 111'inci maddesinin son
fıkrasında toplantıların başlama ve bitiş tarihlerinin İçişleri Bakanlığına
bildirileceği belirtildiğine göre, 116'ncı maddedeki "il genel meclisinin
başkan ve üyelerine toplantıların devamı süresince her gün için 400
gösterge rakamının bütçe kanunlarında Devlet memurları maaşı için her
yıl belirlenen katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı aşmamak
üzere ödenek verilir" hükmü uyarınca toplantı süresince her gün için bu
ödeneğin kesintisiz ödenmesi, başka bir ifade ile yasa koyucu tarafından
birleşim başına ödenmesi gereken huzur ücreti yerine ödenek olarak
nitelendirilen bu ödemenin, toplantı süreci içindeki birleşim sayısı ile
ilgilendirilmeksizin yasada belirtilen ifade ile toplantının devamı
süresince ödenmesi gerekmektedir.
Dilekçinin dilekçesi ekinde gönderdiği mevcut gündem, karma
komisyon raporları ve meclis toplantılarına ait puantaj cetvellerinin
incelenmesinden, 1997 yılında Mayıs 1997 toplantısının 01.05.1997
tarihinde başlayıp 10 günlük uzatma kararıyla birlikte 09.06.1997
tarihine kadar sürdüğü ve 5 birleşim yapıldığı; Kasım 1997 toplantısının
03.11.1997 tarihinde başlayıp 10 günlük uzatma kararıyla birlikte
12.12.1997 tarihinde sona erdiği ve 5 birleşim yapıldığı ve sonuç itibarı
ile her iki dönemde gündemli olarak toplam 10 gün il genel meclisi
toplantısı gerçekleştirildiği, gündemli toplantıların tamamına katılan
üyelere Mayıs ve Kasım dönemlerinde ayrı ayrı 40 ar gün olmak üzere
toplam 80 gün üzerinden, gündemli toplantıların bazılarına katılmayan
üyelere ise 80 günden sadece toplantıya iştirak edilmeyen günler
düşülerek Kanunun 116'ncı maddesi kapsamında ödenek verildiği
anlaşılmaktadır.
İl genel meclis başkan ve üyelerine, yasaya göre en fazla ödenek
ödenecek gün sayısı aşılmadan, Mayıs ve Kasım toplantısı devam ettiği
sürece birleşim sayısı ile ilgilendirilmeksizin her gün için ödenek
ödenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından dilekçi iddialarının
kabulü ile tazmin hükmünün kaldırılmasına, 30.5.2006 tarihinde karar
verildi.

Karar Tarihi : 26.9.2006
Tutanak No : 28812
KONU: Kamu konutu olan Adliye lojmanlarına ait yakıtın Adalet
Bakanlığınca karşılanarak yakıt giderinin lojmanda
oturanlardan tahsil edilmesinde mevzuata aykırı bir husus
bulunmadığı.

624 sayılı ilâmın 1'inci maddesiyle; Adliye lojmanlarına ait yakıt
bedellerinin mevzuata aykırı olarak bütçeden ödenmesi nedeniyle
??????..-liraya tazmin hükmü verilmiştir.
Dilekçi temyiz dilekçesinde; Adalet Bakanlığı'nın 23.12.1996 tarih
ve 104 sayılı Genelgesi uyarınca ödemenin yapıldığını, Bakanlıkça Maliye
Bakanlığından görüş istendiği ve Maliye Bakanlınca görüş verildiğini, kira
ve yakıt bedellerinin her ay lojmanda oturanlardan tahsil edildiğini, yıllık
yakıt miktarının ise 9 ve 10 sayılı cetvellere göre tespit edilerek
Bakanlıktan ödenek istendiğini belirterek tazmin hükmünün
kaldırılmasını talep etmektedir.
Kamu Konutları Yönetmeliğinin 26'ncı maddesinde: ?Bu
Yönetmeliğe göre, kamu konutu olarak ayrılan konutların;
1) 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmayan kaloriferli
konutların ısınma giderleri,
(?),
Kamu kurum ve kuruluşlarınca karşılanır.? denilmiş olmakla
birlikte yönetmeliğin bu hükümlerine paralel asıl düzenleme Kamu
Konutları Kanununun 6'ncı maddesinde yapılmış iken söz konusu
Kanunun 6'ncı maddesi 01.08.1996 tarih ve 4160 sayılı Kanun ile
yürürlükten kaldırılmış olup Yönetmeliğin söz konusu hükmünün Maliye
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 178 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 543 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
değişik 13'üncü maddesinin (e) bendi hükmü karşısında uygulama
olanağı kalmamıştır.
Buna göre, Devlete ait konutları yönetmek ve kamu kurum ve
kuruluşlarına ait konutların yönetimi konusundaki politikaları belirlemek
ve her yıl yurt içindeki ve yurt dışındaki kamu konutlarının kira ve yakıt
bedelleri ile işletme, bakım ve onarım esaslarını tespit etmek görevi
Maliye Bakanlığına verilmiş olup Maliye Bakanlığı bu yetkiye dayanılarak,
2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu kapsamındaki kamu kurum ve
kuruluşlarının yurt içinde bulunan kamu konutları ile ilgili olarak 242
sayılı Milli Emlak Genel Tebliği ile uygulama esaslarını belirlemiştir.
14.11.1999 tarih ve 242 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinin 2'nci
maddesinde: ?Kamu konutlarının yakıtının konutlarda oturanlar
tarafından tedariki ve bedellerinin konutlarda oturanlarca karşılanması
esastır.
Ancak, tamamı kamu kurum ve kuruluşlarının (634 sayılı Kat
Mülkiyeti Kanununa tabi olanlar hariç) mülkiyetinde bulunan veya
tamamı kiralanan konutların tahsisli olduğu idarenin gerek görmesi
halinde, idarece yakıt temin edilebilir. İdarece temin edilecek yakıt, Kamu
Konutları Kanunu ile Kamu Konutları Yönetmeliğine göre hesaplanan
kontenjan için geçerlidir. Bu halde, bütçe imkânları ve tasarruf tedbirleri
göz önünde bulundurulur. Doğal gazla ısıtılan kamu konutlarında yakıtın
tedarikinde bir güçlük söz konusu olmadığından (Devlet mahalleleri ve
hizmet binası gibi aynı kazandan ısıtılan konutlar hariç) bu konutların
yakıt giderleri idarelerce kesinlikle karşılanmayacak ve oturanlarca
karşılanmaya devam edilecektir.
2.3'üncü maddesinde: ?Metrekare yakıt bedeli, Kamu Konutları
Yönetmeliğinin 29 ve 30'uncu maddeleri ile bu Yönetmeliğe ekli yıllık
yakıt miktarlarını gösteren 9 ve 10 sayılı cetvellere göre hesaplanan
kontenjan yakıt miktarı için geçerlidir. Zorunlu nedenlerle kontenjandan
fazla tüketilen yakıtın bedeli, gerçek miktarı üzerinden kullananlardan
tahsil edilir. Bu tahsilat, kış mevsiminin bitiminde, Temmuz ayından
itibaren yapılır.? ,
2.4'üncü maddesinde de ?Yakıt maliyetlerindeki artışlar dikkate
alınarak, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu kapsamındaki kurum ve
kuruluşların yurt içindeki kaloriferli konutlarından, yakıtı kurum
tarafından tedarik edilenlerde oturanlardan, her bir metrekare için
120.000.- TL yakıt bedeli tahsil edilir. Ancak, kurum ve kuruluşlar, yakıt
maliyetlerini dikkate alarak gerekli gördükleri takdirde, bu bedelin
üzerinde yakıt bedeli tahsil edebilirler.? denilmiştir.
Bu tebliğ hükmüne göre, kamu konutlarının yakıtının konutlarda
oturanlar tarafından tedariki ve bedellerinin konutlarda oturanlarca
karşılanması esas olmakla birlikte tamamı kamu kurum ve
kuruluşlarının (634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olanlar hariç)
mülkiyetinde bulunan konutların tahsisli olduğu idarenin gerek görmesi
halinde o idarece yakıt temin edilmesini imkan sağlanmış olup ilgili
idarece temin edilecek yakıtın Kamu Konutları Yönetmeliğinin 29 ve
30'uncu maddelerine göre hesaplanan kontenjan için geçerli olduğu
belirtilerek zorunlu nedenlerle kontenjandan fazla tüketilen yakıt
bedelinin kullananlardan tahsil edileceği ve Kamu Konutları Kanunu
kapsamındaki kurum ve kuruluşların yurt içindeki kaloriferli
konutlarından yakıtı kurum tarafından tedarik edilenlerde oturanlardan
her bir metrekare için yakıt bedeli tahsil edileceği kurala getirilmiştir.
Kamu konutu durumunda olan Arapgir Adliye Lojmanlarına ait
yakıtın Adalet Bakanlığınca karşılanarak yakıt giderinin lojmanlarda
oturanlardan tahsil edilmesinde mevzuata aykırı bir husus
bunmadığından 624 sayılı ilamla verilen tazmin hükmünün
kaldırılmasına, 26.9.2006 tarihinde karar verildi.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber