'Çiftçi, üretici ve esnafın banka ve kefalet kredilerinin faizlerini sileceğiz'

Kılıçdaroğlu: Allah nasip ederse, sizlerin oylarıyla iktidara geldiğimizde, ilk bir haftada, çiftçinin, üreticinin ve esnafın, ister bankalardan, ister esnaf kefalet kooperatiflerinden, ister Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz"

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 08 Eylül 2022 13:36, Son Güncelleme : 08 Eylül 2022 14:58
'Çiftçi, üretici ve esnafın banka ve kefalet kredilerinin faizlerini sileceğiz'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Allah nasip ederse sizlerin oylarıyla iktidara geldiğimizde, ilk bir haftada, çiftçinin, üreticinin ve esnafın, ister bankalardan, ister esnaf kefalet kooperatiflerinden ister Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Nallıhan ilçesindeki bir düğün salonunda düzenlenen "Kanaat önderleri, muhtarlar ve sivil toplum örgütü temsilcileri" buluşmasında konuştu.

Toplantıya gelmeden önce Tapduk Emre Türbesi'ni ziyaret ederek dua ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, Tapduk Emre'nin Anadolu'nun aydınlanmasında önemli isimlerden olduğunu ve Yunus Emre'nin hocalığını yaptığını söyledi. Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duymayı onlardan öğrendiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Onlara çok şey borçluyuz. Kavgayı değil onlar bize huzuru öğrettiler. Birbirimizi kınamayı değil eğer bir ayıbımız varsa ayıbımızı nasıl örteceğimizi öğrettiler. Dilimizi öğrettiler, inancımızı öğrettiler, inançlara saygıyı öğrettiler. Biz kendi tarihimizi de çok iyi bilmek zorundayız. Kavga ettirmek istiyorlar bize. Kavga etmeyeceğiz. İnsanların kimliği üzerinden siyaset niye yapalım? Kim anne babasını seçme özgürlüğüne sahip ama hepimiz annemizle, babamızla gurur duyarız." dedi.

Huzurun ve barışın, beraber birlikte yaşamanın önemini anlatan büyüklerin sesine, sözüne, yaşam tarzlarına kulak verilmesi gerektiğini vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Biz bu topraklarda, kamplaşmayı değil kucaklaşmayı öğrenmeliyiz. Beraber olmalıyız. Atalarımız ne güzel söylemiş, 'Biri yer biri bakarsa kıyamet ondan kopar.' diyor, değil mi? Demek ki önce herkesin karnının doyması lazım. Dünyanın en bereketli toprakları üzerindeyiz. Havamız var, suyumuz var, güneşimiz var, çalışkan insanlarımız var. O zaman şu soruyu sormak zorundayız, neden biz dışarıdan mercimek alıyoruz? Neden dışarıdan canlı hayvan alıyoruz? Neden mısır, neden ayçiçeği alıyoruz ? Neden buğday, neden arpa alıyoruz, toprak mı yok? Arazi olarak Konya'dan küçük olan bir devlet Hollanda. Bizim 10 mislimiz ihracat yapıyor, tarım ürünü ihracatı yapıyor. Sorumlusu kim? En kritik soru bu. Sorumlusu kim? Cevabı gayet basit, sorumlusu siyaset kurumudur ama devleti yönetenler bunun cevabını vermek yerine 'Biz nasıl iç çatışmayı sağlarız, nasıl kavgayı sağlarız, nasıl kutuplaşma yaratırız, nasıl toplumu ayrıştırırız', bunun hesabı içindeler. Bu hesaptan hepimizin çıkması lazım. Kavga yetmedi mi?"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 25 Ağustos'ta Kocatepe'ye gittiğini, gece 14 kilometre yürüyerek sabahın beşinde Büyük Taarruz'un emrinin verildiği tepeye çıktıklarını belirterek orada binlerce kişi gördüğünü ve bunun umutlarını daha da artırdığını söyledi. 100 yıl geçmesine rağmen bu ülkenin gençlerinin tarihlerine sahip çıktığını aktaran Kılıçdaroğlu, "100 yıl önce dedelerimiz, atalarımız bu ülkenin kurtuluşu için gittiler oraya. Hayatlarını feda ettiler. Bağımsızlığımız için gittiler, bayrağımız için gittiler, vatanımız için gittiler. Acaba, biz onların hakkını teslim ediyor muyuz? Bu da önemli bir soru. Eğer mercimeği dışarıdan alıyorsak, arpayı dışarıdan alıyorsak, gübreyi dışarıdan alıyorsak, yaş meyve sebzeye kadar dışarıdan alıyorsak biz onların hakkını teslim etmiyoruz. Kimse kusura bakmasın." diye konuştu.

Bu konuda herkesin yeniden düşünmesi gerektiğini, herkesin ayrı ayrı sorumluluğu olduğunu dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Eğer bunu yapabilirsek pek çok sorunu birlikte aşabiliriz. Kırsal bir bölge burası, tarımla uğraşılıyor. 2006 yılında Meclis'ten bir kanun çıktı. Dendi ki 'Tarım Kanununun 21'inci maddesi her yıl çiftçiye, çiftçilere, üreticilere milli gelirin en az yüzde biri oranında destek verilir.' 'Verilebilir.' değil, 'Verilir.' diyor. Vereceksin bu parayı ama vermediler. Kim itiraz etti? Benim hakkım, kanun bana bu hakkı vermiş. Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun çıkarmış. Bu hakkın bana verilmesi lazım. Kimse istemedi. Ben de bağırıyorum 'Çiftçiye hakkını teslim edin.' diye 'Teslim etmiyoruz.' diyorlar. 'Teslim etmeye gerek yok zaten onların oyu çantada keklik.' diyorlar. 'Nasıl olsa bize oy verecekler.' anlayışını yerle yeksan etmeniz lazım. Demokrasinin kuralı budur.

Sıkıntılarımız var, aşabiliriz, bütün sıkıntıları aşabiliriz. Bakınız, mazot fiyatından şikayet ediyorsunuz hepiniz? Zam geliyor. 'Dışardan geliyor.' Doğru, ben biliyorum dışardan geliyor. Doğal gaz dışarıdan geliyor. Bunları anlıyorum. Fiyat artışı oluyor. Ben bunu da anlıyorum olur, sadece bizde değil dünyada da artıyor. Ama sosyal devlet dediğimiz kurum, üreticiyi korur. Sosyal devlet dediğimiz kurum der ki 'Ben çiftçinin traktörüne kırmızı mazot vereceğim. Kırmızı mazotu nasıl vereceğim? ÖTV'siz olacak, KDV'siz olacak. Daha ucuz olacak, daha rahat üretecek ve daha ucuza mal edecek.' Sosyal devlet budur, sosyal devlet, üretenin yanında olan devlet demektir. Sosyal devlet, fakirin fukaranın yanında olan devlet demektir. Bu nedenle kırmızı mazot uygulamasının getirilmesi lazım. Çiftçiye, ÖTV'siz, KDV'siz mazot verilmesi lazım."

- "Ankaralı çiftçiler, 1 milyar 700 milyon liralık ek gelir elde etti"

Kılıçdaroğlu, dünyanın bütün ülkelerinde tarımın stratejik sektör olduğunu, tarımın mutlaka desteklenmesi gerektiğini tekrarladı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın, bu yıl çiftçilere önemli destek sağladığını, bu yıl Ankaralı çiftçilerin bu destekler sayesinde 1 milyar 700 milyon liralık ek gelir elde ettiğini aktaran KIlıçdaroğlu, Yavaş'ın çiftçilere desteğini gelecek yıl 2 katına çıkaracağını bildirdi. Kemal Kılıçdaroğlu, "Tarımın desteklenmesi için yapmamız gereken pek çok olay var. Çiftçiye, 'Tarım Krediden, bankalardan kredi alın' diyorlar. Alıyorsunuz, kredi faizi ödüyorsunuz. Allah nasip ederse, sizlerin oylarıyla iktidara geldiğimizde, ilk bir haftada, çiftçinin, üreticinin ve esnafın ister bankalardan, ister esnaf kefalet kooperatiflerinden, ister Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Çiftçinin hakkını korumak istiyorsan faiz bataklığından çıkaracaksın." diye konuştu.

Tarım için yurt dışından toprak kiralanmasını eleştiren ve Türkiye'de iki Trakya büyüklüğünde alanın çiftçi tarafından ekilmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "En büyük tehlike nedir onu da söyleyeyim, en büyük tehlike çiftçiyi toprağa küstürmektir. Çiftçi toprağa küserse 85 milyon açsın demektir. O nedenle tarım stratejik. O nedenle dünyanın bütün ülkeleri tarıma destek verir." dedi.

- "Allah'ın güneşi bedava bunu kullanmıyorsun"

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, çiftçi için en büyük maliyetlerden birinin de elektrik faturaları olduğuna işaret ederek Şanlıurfa ziyareti sırasında belediyenin kendilerine verilmesi durumunda en kısa sürede elektrik panelleri kurarak çiftçiye elektriği bedava vereceklerini söylediğini anlattı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"'Bu olmaz.' dediler. Niye olmaz Allah aşkına? Taşlık arazi boş duruyor. Oraya güneş panellerini koyacaksın. Allah'ın güneşi bedava, elektrik elde edeceksin, elektriği çiftçiye vereceksin, elektrik artacak, artanı satacaksın, çiftçi ayrıca para kazanacak. 'Olmaz.' dediler. Yapacağım. Allah'ın izniyle yapacağız, göreceksiniz, yapacağız, hepsini yapacağız. Neden 'Olmaz.' diyorlar? Çünkü doğal gaz lobisi var, çünkü kömür lobisi var. Doğal gaz alıyorsun, para ödüyorsun. Akaryakıt alıyorsun, para ödüyorsun? Dışarıdan kömür getiriyorsun, para ödüyorsun. Allah'ın güneşi bedava bunu kullanmıyorsun. Şimdi önce küçük bir belediyede bunu başlattık. Göreceksiniz orada çiftçilere elektrik bedava vereceğiz, kooperatif yaptırıyor çiftçiler, ziraat odaları da bunun ortağı olacak. Bir süre sonra faaliyete geçtiğinde ihtiyacı olan elektriği bedava kullanacak. Devletin cebinden 5 kuruş para çıkmadan yapacağız bunu çünkü bütün uluslararası fonlar yeşil enerjiye 'Evet.' diyorlar. Başka bir şey daha. Ekiyorsunuz ürünü zamanı geliyor. Acaba taban fiyat ne olacak? Toprak Mahsulleri Ofisi alacak mı, almayacak mı? Burada temel bir kural getiriyoruz, maliyet artı makul kar eşittir taban fiyat. Kural bellidir. Arazide ne ekiyorsan maliyeti bellidir. 100 liraya mal ettiysen 15 lira da kar koyacağız, 115 lira. Taban fiyat 115 lira. 120'ye satıyorsan sat, ihraç ediyorsan et ama çiftçinin fiyatı 115 lirayı düşmeyecek."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sizden sadece bir şey istiyorum, sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle kullanın çünkü vicdani kanaate göre oy kullanmak çok önemlidir." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Nallıhan ilçesindeki bir düğün salonunda düzenlenen "Kanaat önderleri, muhtarlar ve sivil toplum örgütü temsilcileri" buluşmasında konuştu.

Tarımda "havza bazlı" üretime geçilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, böylece kimin neyi ekeceğini ve devletin ürünü kaçtan alacağının bilineceğini söyledi. Türkiye'nin bir tarım planlaması olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bakıyoruz bu sene soğan çok iyi hep beraber soğan ekiyoruz. Bir sene sonra hep beraber iflas ediyoruz. Belli bölgelerde planlama. Mesela Karadeniz için çay, fındık stratejiktir orada havza bazlı planlama sadece bu 2 ürün üzerinden yapılır. Erzurum'da söyledim. Erzurum, Ağrı, Kars, Iğdır, Tunceli, Elazığ o bölgenin tamamını Orta Doğu'nun ve Kafkasların en büyük besicilik ve et üretim merkezi yapmak zorundayız."

Kafkasların ve Orta Doğu'nun yıllık et ihtiyacının 30 milyar dolar olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bundan 1 milyar dolar bile alamadığını anlattı. Kılıçdaroğlu, "Siz o bölgeyi besiciliğin merkezi haline getirir, aynı zamanda et ürünleri sanayisine, yem sanayisine dönüştürseniz, 30 milyar dolardan varsın 5 milyar dolar da biz alalım." dedi.

Burada sorumlunun siyaset kurumu olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, iktidar olmaları durumunda üretimin yapıldığı her köye, öğretmen gibi imam gibi bir veteriner tayin edileceğini, hayvanların aşılarının ve bakımlarının ücretsiz yapılacağını söyledi.

Toprakla uğraşılması durumunda ise ziraat mühendisinin orada görevlendirileceğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Başka bir şey daha yapacağız, Allah nasip ederse. Kırsalda çalışan kadınlar ve gençler, kırsalda çalıştıkları sürece sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek. Böylece kırsalda çalışan kadının, o gençlerin emeklilik hakkı olacak." diye konuştu.

Devletin akılla bilimle yönetilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, devletin kişinin kendi kişisel ihtirasları için yönetilemeyeceğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Bir insan her şeyi bilmez, onun da altını çizeyim. 'Ben her şeyi bilirim.' diyen adam hiçbir şey bilmez arkadaş. O nedenle 'devlet' dediğiniz kurumda liyakat esastır. Bu bizim inancımızda da böyledir." dedi.

"Siyasete girdim genel başkanlığa kadar geldim. Zenginleştim mi bu arada?" diye soran Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Yok arkadaşlar zenginleşmedim ama bakıyorsunuz bazı politikacılara deveyi hamuduyla götürmüş. Nasıl oluyor bu? Bu zenginleşme alın teri karşılığı zenginleşme değil, avanta. Beytülmale el uzatmaktır. Beytülmale el uzatanlara önce vatandaş olarak siz karşı çıkacaksınız. Sitemse ben sitem ediyorum. İlla malı götürene mi gidip oy vereceğiz? Kul hakkı yiyene mi vereceğiz? Bir de doğru dürüst, sizden toplanan her kuruşun hesabını size veren insanları tercih edin. Kuruşun hesabını bir soralım bakalım, bu paralar nereye gidiyor. Verginin hesabını vermek demokrasinin temel kuralıdır."

Muhtarla ilgili yapacaklarına da değinen Kılıçdaroğlu, muhtarlık kurumunun demokrasinin temel taşı olduğunun altını çizdi. Bu topraklarda yapılan ilk seçimin 1833'de Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde yapılan muhtarlık seçimi olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, ancak muhtarların bugün hak ettikleri yerde olmadıklarını savundu. Muhtarların birleşik oy pusulasında yer alması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ayrıca sosyal yardımların muhtarlar aracılığıyla dağıtılması gerektiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, muhtarların mahalleleriyle ilgili karar alınacaksa mutlaka söz sahibi olması ve ayrı bir bütçesi bulunması gerektiğini dile getirdi.

Türkiye Belediyeler Birliğinin olduğunu ancak Türkiye Muhtarlar Birliğinin bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, çok parçalı yapısı olan muhtarların mutlaka birlik olması gerektiğine işaret etti. Tüm bu anlattıkları için "parayı nerden bulacakları" sorusunu da soran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye zengin bir ülke. Soya soya, yiye yiye bitiremediler. Zengin bir ülke, imkanları olan bir ülke. Paralar nereye kullanılıyor? Sorun burada para nereye gidiyor? Siz, köprü yapıyorsunuz, eyvallah başımın üstüne hiçbir sorun yok. Köprü, yol, hastane ne yaparsa başımın üstüne. Ama ben dünyanın en basit sorusunu soruyorum, 'Köprüyü, hastaneyi, yolu kaça yaptın?' Bu vatandaş olarak benim görevim çünkü vergisini ben veriyorum. 'Kamu-özel işbirliği' yap, güzel. Müteahhit ne yapar, ihaleye girer. Kar da edebilirsiniz, zarar da edebilirsiniz. Ama bunlara, diyelim ki 10 milyar dolarlık iş veriyorlar. 10 milyar dolara hazine garanti oluyor. 10 milyar doların üzerine diyelim ki 30 milyar dolarda gelir garantisi veriyorlar. Yani asla iflas etmeyecek. Arada o kadar büyük farklar var ki yüzde 100, yüzde 200 garanti veriyorlar. Dolar, avro garantisi. Bu garantiyi yetmiyor bir de diyorlar ki 'Eğer parayı dolar olarak aldıysan Amerika'daki enflasyonu da ben vereceğim. Eğer parayı avro olarak aldıysan, Avrupa'daki enflasyonu da ben sana vereceğim.' diyor. Kaçınızın haberi var bundan, çoğunuzun yoktur. Bunu bütçe görüşmelerinde söyledim. Anlattım, kızdılar, bağırdılar 'Niye konuştun?' diye, ben anlatacağım, konuşacağım o verdiğiniz garantileri, kimin parasını kime garanti ediyorsun. Fakirin fukaranın parasını götürüp de 5'li çeteye mi tahsis edeceksin? 5'li çetelere verecekler, 5'li çeteler doyacak, Bay Kemal onu seyredecek, asla seyretmeyeceğim, onların burnundan fitil fitil getireceğim. Hiç kimse edişe etmesin. Buradan alacaksın vakıf kuracaksın, Amerika'da da vakıf kuracaksın, burada oğlun olacak, orada kızın olacak, buradan milyon dolarları oraya götüreceksin Bay Kemal de bunu seyredecek. Hayır efendim, son kuruşuna kadar getireceğim, bu millete vereceğim, kararlıyım. Para var, niye yok? 5 kişiye dünyanın parasını veriyorsun."

Kur korumalı mevduat sistemini de eleştiren Kılıçdaroğlu, "Paran varsa götürüp yatırıyorsun, faizin var, dolar garantin var, 'vergi almayacağım.' diyor. 'Bir de sana ucuz kredi vereceğim.' diyor. Nereye geldik? Buyurun üreticisiniz tarlada çalışıyorsunuz hadi gidin bankadan kredi çekin, yüzde 13'le kredi veren bir tane banka söyleyin bana. Merkez bankası yüzde 13'le bankalara veriyor, bankalar yüzde 30-35'le esnafa, tüccara veriyor, sanayiciye veriyor. Bir yıllık bankaların karı yüzde 501. Bu hortumları makasla keseceğiz. Birilerine giden paraları millete vereceğiz." dedi.

- "Her saat ödenen faiz 3 milyon 51 bin dolar"

2003'ten 2022 Temmuz'a kadar merkezi yönetim bütçesinden yapılan toplam faiz ödemesinin 523 milyar 441 milyon dolar olduğunu ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, her ay ödenen faizin 2 milyar 127 milyon dolar, her gün ödenen faizin 73 milyon 239 bin dolar, her saat ödenen faizin ise 3 milyon 51 bin dolar olduğunu söyledi. Bu faizleri vatandaşın ödediğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu 5'li çeteye kızmanın nedeni şu, 18 yılda bunlara verilen toplam kamu ihalesi, garantili asla zarar etmeyecek, miktarını söyleyeyim 203 milyar 700 milyon dolar. Siz 203 milyar dolarlık iş veriyorsunuz bende onlara kızmayacağım. Aracı koyuyorlar benimle görüşmek için, 'Acaba onu da ikna eder miyiz?' Sarayı ikna edersin ama beni ikna edemezsin. Kimse kusura bakmasın. Ben bu milletin hakkını ve hukukunu savunmak zorundayım. Siyaset halka hizmet etme sanatıdır, cebi doldurma değil. Böyle yapacağız. Hiç endişe etmeyin. Karamsarlığa kapılmayın. Sizden sadece bir şey istiyorum, sandığa gittiğinizde elinizi vicdanınıza koyup oyunuzu öyle kullanın çünkü vicdani kanaate göre oy kullanmak çok önemlidir. Bizim anayasamız der ki 'Hakim, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir.' Vicdani kanaat, bazı bilim insanları derler ki, Allah'ın yüreğimizdeki sesidir. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak, birilerine olağanüstü avantajlar sağlamak ve bütün bu avantajlar sağlanırken sizlerin alın terinizin değerinin verilmemesini sorgulamak sizin hakkınızdır. O nedenle vicdani kanaat çok önemlidir."

Toplantı, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından basına kapalı olarak devam etti.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber