Tarımda üretim nasıl artırılır, nasıl artırılamaz

Yeterli gıda ihtiyacının karşılanmasında 2050 yılına değil 2030 yılına hazır mıyız? Tarımda teknoloji ihtiyaca göre mi geliştiriliyor? Tarımsal Ar-Ge payı yeterli mi, üretimdeki karşılığı farkediliyor mu? Tarımsal kararlar ve uygulamalar güncelin gerisinde mi kalıyor? Tarımsal destekler neden üretimi artırmıyor?

Kaynak : Memurlar.Net
Haber Giriş : 18 Eylül 2023 00:10, Son Güncelleme : 17 Eylül 2023 22:11
Tarımda üretim nasıl artırılır, nasıl artırılamaz

Dünyadaki hızlı nüfus artışı beslenme sorununu da beraberinde getirmekte ve her geçen gün sağlıklı ve yeterli gıdaya ulaşmak zorlaşmaktadır. Buna çözüm bulmaya çalışan tarım sektörü, stratejik bir alan olmaya devam etmektedir. 2022 yılında 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyarı aşacağı tahmin edilmekte, bu durum gıda ihtiyacını yeterli ölçüde karşılamanın daha da zorlaşacağını göstermektedir. Gıda ihtiyacının karşılanmasının zorlaşması tarımsal üretimde daha hassas bir döneme gelindiğinin göstergesidir. Bu durumda mevcut şartları ve teknolojik gelişmeleri daha dikkatli izleyerek üretimi artırmanın yolunu bulmak zorundayız. Tabi öncelikle üretimi artırmanın önündeki engellerin aşılması kaydıyla.

Ne yaparsak ya da ne yapmaktan uzak durursak tarımsal üretimi daha fazla artırabiliriz?

Tarımda ihtiyaca göre teknoloji geliştirilir ve kullanılırsa üretim artar. İhtiyaç olup olmadığı netleşmeyen tarımsal teknolojiye yapılacak yatırım üretime katkı sağlamaz, israfa katkı sağlar.

Tarımda, örneğin nem, sıcaklık, tuzluluk ölçümlerinin nokta atışı yapılabiliyor olması, akıllı sulama sistemleri, akıllı gübre kullanım mekanizmaları, bilgisayarlı takip sistemleri, drone kullanımı, gibi teknolojilerin varlığı tarım sektörüne önemli katkılar sunmaktadır. Ancak ülkemiz tarımının tamamında bu teknolojilerin kullanımı yaygın olmadığı gibi kullanılan alanlarda da teknolojinin tamamlayıcı bir bütünlük içerisinde kullanılmadığı bilinen bir husustur.

Teknolojinin pahalı olması, tarım sektöründe çalışan çiftçinin, üreticinin geliri bunu karşılamakta yetersiz kalması, buna çiftçinin, üreticinin ihtiyacına göre teknoloji geliştirememe sorunu da eklenince, tarım sektörü genel manada teknolojik gelişmelerin gerisinde varlığını sürdürmek zorunda kalmakta üretim artışı istendiği gibi gerçekleşmemektedir.

Tarımda Ar-Ge'ye ayrılan payın düşüklüğü ve bu nedenle Ar-Ge çalışmalarında verimsizliğe düşülmesi zincirleme bir şekilde tarımsal üretimi olumsuz etkilemektedir

Tarımda Ar-Ge'ye ayrılan pay düşük olunca teknolojik araştırmaların bütçesi de düşük kalmakta, yapılan çalışmalardan tarıma fayda sağlayacak bir teknolojik ürün ortaya çıkarılamamaktadır. Tarımsal Ar-Ge'ciler yaptıkları bu çalışmalardan ortaya çıkardıkları ürünlere bir şekilde patent alabilseler de, laboratuvar ortamlarında oldukça başarılı sonuçlar veren ve tarımsal açıdan teknolojik niteliği olduğu düşünülen bu ürünler sahaya indirilememekte, seri üretime geçirilememekte ve tarıma faydalı bir noktaya taşınamamaktadır. Bu durumda ayrılan kaynağın yetersizliğinden dolayı az masrafla yapılan çalışma boşa gitmekte, uygulamaya aktarılamayan projeler için harcanan masraf israfa dönüşmektedir.

Doğru teknoloji ve doğru yöntem nerede, üretim artışı orada

Tarımsal ürünlerde verimi ve kaliteyi artırma, az su ile yetişebilen, hastalıklara mukavemet gösteren ve daha kısa zamanda olgunluğa gelen bitkileri ıslah ederek ortaya çıkarma gibi uzun vadeli ve yoğun çalışmaların yapıldığı bitkisel ıslah programlarında, diğer birçok ülkede olduğu gibi biyo-teknolojik yöntemler baş aktör yapılırsa, tarımsal üretim artar.

Bitkileri ıslah etmede ve geliştirme çalışmalarında bilgi açısından dünyaya denk bilgi birikimine rağmen uygulamada hala önceki yöntemlerde ve eski alışkanlıklarda ısrar edilmesi, üretime bir katkı sunmadığı gibi, bir yönüyle de tarımda teknolojiye, anlayış olarak hala hazır olmadığımızı göstermektedir.

Tarımsal süreçlerde ve üretim deseninde kıpırdamak yetmez tutarlı, düzenli ve toplu bir şekilde harekete geçmek gerekir

Tarımsal projelerde, uygulama sezonunun kaçırılması, özellikle de bütçe kabul ve onay sürecinin uzunluğu, tarımsal üretimi olumsuz etkilemektedir. Proje kabul edildiğinde sürecin uzunluğundan dolayı ayrılan para pul olmaktadır. Bu süreç doğru tayin edilir, uygulama zamanında yapılırsa üretimin artmasına katkı sağlanır.

Çok gündem oluşturmasına rağmen bir türlü uygulanmayan; su kısıtı olan alanlarda az su isteyen bitkilere öncelik verilmesi ve bu uygulamanın yaygınlaştırılması tarımsal üretimi artırır. Su kısıtı olduğu bilinen alanlarda su isteyen bitkiler yetiştirmek genel tarımsal üretimi olumsuz etkiler.

Tarım alanlarını tarımda kullanmak üretimi artırır. Tarımsal alanları imara açmak, sanayi yerleşkesi yapmak ve varlığının dışında bir amaç için kullanmak tarımsal üretimi artırmaz.

Küçük çiftçilerin kırsalı terk etmek zorunda kalması tarımsal üretime ve toplumsal düzene olumsuz yansımıştır. Kırsaldaki yaşam alanlarını ve imkanlarını güçlendirmek tarımsal üretimin artışına katkı sağlayacaktır. Ayrıca Yanlış kentleşmenin önü alınamazsa bundan tarımsal üretimde olumsuz etkilenmeye devam edecektir.

Tarımsal desteklerin sonu kayıp olmamalı

Çiftçinin tarımsal girdilerini ne kadar çok desteklersek ve bu destekleri yerli kaynaklardan karşılayabilirsek tarımsal üretim artar. Tarımsal girdileri yeterince desteklenmezse, tarımdaki girdiler yerli kaynaklardan temin edilmezse ve bunun için Ar-Ge'ye gereken önem verilemez ise üretim artırılamaz. Üretim yeterli düzeyde olmadığında, açığı kapatmak için dışardan ürün getirmeye yöneldiğimiz an; kendi çiftçimize vermediğimiz desteği başka ülkelerin çiftçisine, hem de daha fazlasıyla vermiş oluruz. Böyle bir alışkanlıkla, değil yılı, günü bile kurtarmak zordur.

Tarım eğitiminde onlarca branş varken uygulamada, neredeyse tek branşa düşülmesi tarımsal üretime olumsuz yansımaktadır

Tarım eğitiminde üniversitede başlayan hatta daha öncesi için meslek liselerinde başlayan branşlaşmanın tarım sektöründe, tarım kuruluşlarında, tarımın iş hayatında fazla karşılık bulamadığı görülüyor. A branşında olan bir teknik çalışanın işini B'ye, B branşında olan bir teknik çalışanın işini A'ya yaptırılabiliyor. Tarımsal alanlarda uzmanlaşma ve branşlaşma, tarım eğitiminde olduğu gibi aynı şekilde uygulamada da karşılık bulursa tarımsal üretim artar.

Tarım sektörü kadar konu uzmanı harcayan bir sektör yok gibi. Bir gün önce alanında söz sahibi olan bir uzman bir gün sonra vasıfsızmış gibi bir duruma düşebiliyor. Kitleler halinde oyun dışında bırakılan vasıflı vasıfsızlar tarımın en büyük handikaplarından bir olmaya devam ediyor. Bu net olarak sistemsel bir arızanın göstergesidir. Bu durumda tarımsal uygulamalarda sık sık yöntem değişikliğine yönelişler ve tekrar tekrar başa dönüşler kaçınılmaz olmakta, bu da dolaylı olarak üretimi sekteye uğratabilmektedir.

Şimdilik ülkemizde tarımsal üretim, sağlıklı beslenmeye istenilen seviyede katkı sunacak durumda olmasa da bir şekilde her keseye ya da her boğaza göre beslenme imkanı belli oranda mevcuttur. Ancak bu mevcudiyetin süresi tükenmektedir.

Tarımsal üretimi artırmanın yollarını henüz sistemsel olarak bütünlük içerisinde zorlamış ve bir düzene sokabilmiş değiliz. Ancak buna mecbur kalma aşamasındayız.

Halil İbrahim ELİBİR

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber