İstanbul ve Konya'da sahnelenen oyun, geçmişten farklı değil
Gazze bahanesiyle provokasyona kalkışan solcu terör örgütlerinin üyeleri, 'katil devlet' diye bağırıp polise saldırdı. Olayların yeni bir Gezi hatırlatması olduğuna dikkat çeken uzmanlar, ana hedefin yönetilemeyen Türkiye görüntüsü elde etmek olduğunu belirtti.
 
			İstanbul Taksim ve Konya'da aynı gün İsrail'i protesto gösterilerinde devlet ve hükümet aleyhinde sloganlar atılması akıllarda soru işaretlerine yol açtı. Korsan gösterilerde "katil devlet", "katil AKP", "İş birlikçi AKP" diye sloganlar atılması ve polisle çatışmaya girilmesi "Gezi benzeri" bir kalkışma provası olarak nitelendirildi. Güvenlik kaynakları, 7 Ekim'den bu yana 600'ü aşkın protesto eylemi gerçekleştirildiği ve hiçbir müdahalenin yaşanmadığı bilgisini paylaştı. Gruba, Taksim-İstiklal dışında istedikleri yerde gösteri yapabileceklerinin iletildiği ancak Taksim'de ısrar ettikleri belirtildi.
Emniyet Genel Müdürlüğü taşkınlık yapan ve gözaltına alınan isimlerin terör 
  örgütleri ile olan iltisaklarını tek tek ifşa etti. Başrolünde Gençlik Kolektifleri, 
  Halk Evleri ve DHKP-C yanlısı korsan derneklere tabi isimlerin yer aldığı sözde 
  Gazze eyleminde başörtülü birkaç kişi ise bilinçli olarak ön plana itildi. "Filistin 
  İçin Bin Genç" adı verilen inisiyatifin Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu 
  olduğu ortaya çıktı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ile birlikte TİKKO, 
  DHKP-C, Devrimci Karargah ve benzeri sol aşırılıkçı yapıları bünyesinde barındıran 
  SGDF, eylemi üstlendi ve "Taksim'deki olaylara karışanlar bizim arkadaşlarımız" 
  ifadesini kullandı. 
  Güvenlik kaynaklarına göre olayların arka planında farklı ülke istihbarat servisleri 
  de mevcut. Ön planda özellikle başörtülü figürlere yer verilen Taksim provokasyonuna 
  en büyük destek ise İran yanlısı medya kuruluşları ve STK'lardan geldi. 
BAŞÖRTÜLÜ FİGÜR ÖN PLANDA
  Sosyal Bilimci Prof Dr. Bedri Gencer "Sosyalist arka plan gerçekliğine rağmen 
  başörtülü figürün özellikle ön planda tutulması olayın en önemli boyutudur" 
  değerlendirmesinde bulundu. Gencer'e göre, bu yolla Türk toplumu ve İslam dünyasına 
  AK Parti hem Gazze direnişine karşı hem de başörtülüleri imajı vermeye çalışıldı. 
  Sahnelenen oyunun geçmişten farklı olmadığını kaydeden Gencer, şunları kaydetti: 
  Taksim'de sivil protesto görünümlü bir siyasi kalkışma izledik. Her şey çok 
  net. Mekan, sloganlar ve aktörler ve piyonlar aynı. Bize alenen 'Türkiye'yi 
  bir kez daha yakarız' mesajı veriyorlar. Bu klik durmayacak çünkü 31 Mart'ı 
  bir rövanş olarak görüyorlar ve oradan aldıkları güçle de iktidarı sokak olayları 
  ile devirme hayali kuruyorlar. Bu Sol-Sosyalist yapılar demokrasiyi sadece seçimden 
  ibaret görmüyorlar. Kesintisiz bir süreç ve kalkışma, kaos merkezli bir pratiğe 
  inanıyorlar. Bir süredir çok fazla öne çıkardıkları Gezi provokasyonu için zemin 
  oluşturuyorlar. Bunu yaparken de bu sefer AK Parti tabanı ile Erdoğan arasındaki 
  bağı koparacak sembol ve söylemleri bilinçli bir biçimde ön plana çıkarıyorlar. 
  Gazze ve başörtüsü bu yönü ile stratejinin en hassas unsurları...
GAZZE GİBİ BİR DERTLERİ YOK
  Müstafi Amiral Cihat Yaycı ise "Taksim olayı, uzun zamandır yapılan hazırlıkların 
  bir devamı. FETÖ ve tüm Türkiye düşmanlarının oluşturduğu konsensüs karmaşa 
  ve kaos senaryosundan vazgeçmeyecek. Son olayda sahneye sürülenlerin de Gazze 
  gibi bir derdi yok. Seçim sonuçları ile birlikte yeni bir evreye geçtiler. Devleti 
  yönetilemeyen aciz duruma sürüklemek adına her tür provokasyonu deneyecekler. 
  Dış etkenlerle birlikte FETÖ'nün de bu sol-illegal yapıların bir parçası olduğu 
  unutulmamalı. Cami, kışla saldırıları ve Van'da sergilenen şiddet, Avrupa'da 
  gurbetçilere dönük terör ve bölgesel gelişmeler bir arada okunmalı. Aynı odakların 
  yönettiği süreç büyük çapta asayiş sorunlarını hedefliyor. Ardından yönetilemeyen 
  ülkeye FETÖ merkezli bir teknokrat hükümet dayatacaklar. Kimse bu olayları hafife 
  almamalı" uyarısında bulundu. 
"Filistin İçin Bin Genç" ismini alan grubun daha önce de Azerbaycan misyonunu hedef aldığını hatırlatan Yaycı "Bu hedefler birileri tarafından belirlenip bunlara veriliyor. Bu kişiler neden BAE, Suudi Arabistan ya da ABD, İsrail'i değil de hep aynı noktalarda yoğunlaşıyor?" dedi.
YILMAZ BİLGEN
 
		
 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										 
											
										