Sahte diploma soruşturmasıyla ilgili AK Parti'den ilk açıklama
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sahte diploma ve ehliyet soruşturmalarına ilişkin, "Devlet kurumları tarafından bu hareketlilik bir yıl önce tespit edilmiştir. Tespit edildikten sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının koordinasyonunda hassas bir şekilde bu soruşturmalar yürütülmüştür. Geçen sene 2024 Ağustos ayı ve bu senenin 21 Mayıs'ı itibarıyla da bu dava sürecine dönüştürülmüştür." dedi.
Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısına ilişkin parti Genel Merkezi önünde açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
AR-GE Başkanlığının eğitim çalışmalarının sona erdiğini, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Büyükgümüş'ün başkanlığında "Türkiye Yüzyılı" adıyla yeni yaz çalışmaları başlattıklarını belirten Çelik, bu kapsamda 8 Ağustos'ta başlayıp 15 Eylül'e kadar sürecek çalışmayla hem vatandaşlarla temas kuracaklarını hem de siyasi çalışmalar yürüteceklerini anlattı.
Çelik, çalışmalarda MYK ve MKYK üyeleri, milletvekilleri ve bakanların da yer alacağını bildirdi.
TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na da değinen Çelik, şunları kaydetti:
"Meclis gündemine hakimdir. Meclis gündemine hakim olduğu gibi komisyon da gündemine hakimdir. Bunun özellikle altını çiziyorum. Çünkü başından itibaren silah bırakma ve fesihle ilgili olarak Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmakla ilgili bu çalışmalar yapılıyor. Ama şimdi görüyoruz ki aslında komisyonun kuruluş amacının dışında bazı misyonlar yüklemeye dönük de açıklamalar yapılıyor. Tabii bu bize soruluyor. Bizim de söylediğimiz, ilk baştan itibaren bunu ifade ettik, aynısını söylemeye devam ediyoruz. 'Odağı kaybetmemek lazım.' Odak, PKK'nın feshedilmesi ve silah bırakmasına dönüktür. Onun dışındaki çerçevelerin bununla bağlantısı yoktur."
Söz konusu konunun anayasa tartışmalarıyla alakası olmadığını belirten Çelik, anayasa konusunun bağımsız şekilde Türkiye'nin gündeminde yer aldığını söyledi.
Çelik, "Ülkemize bir sivil anayasa kazandırmak, Türkiye'yi, Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaştıracak, Teşkilat-ı Esasiye'nin maddelerini oluşturacak bir anayasal ortama kavuşturmak her zaman hedef. Geçmiş zamanlarda da çalışmalar yapıldı ama maalesef olmadı. Biz bununla ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz." dedi.
Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmada, bölgedeki son gelişmelerin, terörden arındırılmış bir bölge için ne kadar kritik olduğunu her fırsatta ifade ettiklerini dile getiren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Arzu ettiğimiz şey toplumumuzun her kesimiyle konuşan, görüşlerini paylaşan bir çerçevede. Nitekim bunu Türkiye Yüzyılı buluşmaları çalışmaları sırasında da bu meseleye nasıl baktığımızı, bu meseleyi bir pazarlık meselesi olarak değil, Türkiye'nin, Terörsüz Türkiye hedefine ulaşması için değerlendirdiğimizi ifade eden mesajlarımızı vatandaşlarımıza ulaştıracağız. Bu çerçevede vatandaşlarımızla buluştuğumuz gibi hususen ve bilhassa şehit ailelerimize de ziyaretler yapacağız, onları dinleyeceğiz. Toplumun çeşitli kesimlerinden gelen kaygıların giderilmesi, toplumun çeşitli kesimlerinden gelen soruların cevaplanması bakımından da bu vesile olacaktır. Esas hedef Türkiye'nin terör yükünden, terör belasından kurtulmasıdır, kurtarılmasıdır. Odağımız budur, bu çerçevede bakıyoruz."
- "Bunun sonuna kadar gideceğiz"
AK Parti Sözcüsü Çelik, gündemdeki bir diğer konunun sahte diploma, sürücü belgesi ve kayıt gibi işlemleri gerçekleştirmeye çalışan suç şebekeleri olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Devlet kurumları tarafından bu hareketlilik bir yıl önce tespit edilmiştir. Bir yıl önce bu hareketlilik tespit edildikten sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının koordinasyonunda hassas bir şekilde bu soruşturmalar yürütülmüştür. Geçen sene 2024 Ağustos ayı ve bu senenin 21 Mayıs'ı itibarıyla da esasında bu bir dava sürecine dönüştürülmüştür. Bu süre içerisinde bütün deliller toplanmıştır. Bu deliller çerçevesinde HTS kayıtlarından diğerlerine kadar her şey takip edilmiştir, değerlendirilmiştir, dosyaya konulmuştur. Dolayısıyla burada aslında devlet kurumlarının çok önceden, bir yıl öncesinden fark ettiği bir durum söz konusudur."
Bu süre içinde kamusal hayatta herhangi bir zararın ortaya çıkmaması için yapılması gerekenlerle alakalı ilgili kurumların uyarıldığını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığının zaten koordinasyonu var. Aynı şekilde, YÖK ve diğer kurumlar da bu şekilde. Bunun üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Bunun sonuna kadar gideceğiz. Arkadaşlarımıza dönük birtakım iftiralar söz konusu oluyor. Bunlara prim vermeyeceğiz, bunun sulandırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Devlet içerisinde bu şekilde sahtecilik yapan şebeke, çete ne varsa devletten söküp atacağız. Yargı süreci işliyor. YÖK ve diğer kurumlar hassasiyetle meselenin koordinasyonunun içindedir. İçişleri Bakanlığı görevini yapmaktadır, adliye görevini yapmaktadır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bütün delilleri bir yıl öncesinden toplamış ve konuyu bir dava sürecine dönüştürmüştür. Bunun gereği yapılacaktır. Devletteki bu şebekeleşme, bu tip faaliyetleri yapanlar devlet hayatından ya da devlet hayatına musallat olan bütün bu yapılar jiletle kazınacaktır. Hukuk çerçevesinde bunun gereği bu çerçevede yapılmış olacaktır."
- "Bu faaliyet aslında sabotaj girişimlerinden başka bir şey değil"
"400 akademisyen atandı" şeklinde dezenformasyonların çıktığına dikkati çeken Çelik, bunların hepsinin yalanlandığını belirtti.
Bu konunun partiler arası tartışmaya çevrilmek istendiğini aktaran Çelik, şöyle devam etti:
"Ya da partimizden bazı arkadaşlara konuyu sulandıracak, konuyu odağından saptıracak şekilde birtakım saldırılar gerçekleştiriyorlar ya da bazı bürokrat arkadaşlarımıza dönük olarak. Devletten bu suç şebekelerinin kazınmasına dönük yürütülen bu faaliyet aslında sabotaj girişimlerinden başka bir şey değil. Elinde delil olan, belge, bilgi olan zaten ortaya koyuyor. Bunlar zaten iddianameye girmiş, çeşitli şekillerde soruşturma bir yıl öncesinden yürümüş ve Cumhuriyet Başsavcılığınca koordinasyonu yapılmış. Nitekim tutuklular var, adli kontrol altında olanlar var, hakkında işlem yürütülenler var, bunlar yüksek sayılarda. Dolayısıyla bunların devletten kazınması konusunda yüksek bir irade var. İlk fark edildiği andan itibaren de gereği yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir. Artık adaletin tecellisi açısından konu bir yargı sürecine dönüşmüştür."
Çelik, konuya dair ellerine ulaşan her türlü bilgiyi açık şekilde vatandaşlarla paylaşacaklarını, ilerleyen süreçlerde ne aşamaya gelindiğiyle ilgili bilgi vereceklerini söyledi.
Filistin ve Gazze konusunu yakından takip ettiklerini belirten Çelik, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Gazze'yi işgal etme konusunda cesaretlendirenlerin bunun sonuçlarının çok kötü olacağını da bilmeleri gerektiğini söyledi.Çelik, "Şimdiye kadar bütün soykırım suçları işlenmişken yapılması gereken tek şey, hem bölgenin geleceği açısından hem insanlığın geleceği açısından Netanyahu'nun başında olduğu bu katliam şebekesinin durdurulması ve yargı önüne çıkarılmasıdır. Bunların soykırım suçundan Nazilerin yaptığı gibi hesap vermesidir. Bunun dışında bunları cesaretlendiren herkes daha da ileri gitmiş birtakım Nazi eylemleriyle yüzleşmek zorunda kalacaklar." dedi.
Bazı ülkelerin eylül ayında Filistin'i tanıyacaklarını ifade etmelerinin son derece kıymetli bir adım olduğunu dile getiren Çelik, bu yöndeki küresel dalganın yükselmesinden büyük bir memnuniyet duyacaklarını ifade etti.
- "Oradaki hareketliliği de görüyoruz"
Bir basın mensubunun, "Önceki gün Suriye'de bir köye saldırı düzenlendi. YPG'nin silah bırakmamasını süreç için bir engel olarak görüyor musunuz? YPG'nin bu saldırgan tutumu devam ederse Terörsüz Türkiye sürecinin belli bir süre sonra önünün tıkanacağı konusunda birtakım endişeler var. Nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Çelik, Terörsüz Türkiye süreci ilk başladığında da terör örgütü PKK'nın bütün şube ve uzantılarıyla silah bırakması gerektiğini dile getirdiklerini anımsattı.
Aynı şekilde silahlı grupların yanı sıra illegal yapılanmaların da feshedilmesi gerektiğini vurgulayan Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"Bizim Terörsüz Türkiye'den anladığımız budur. Bu prensiplere yani bütün şube ve uzantılarıyla silah bırakmasına ya da illegal yapılanmalarının da feshedilmesine dönük bu yaklaşıma dair birtakım şerhler düşüldüğünü, bunlara birtakım bu çevrelerden itirazlar geldiğini, Suriye'de yapılan bazı konuşmalardan görüyoruz. Ama bizim prensibimiz ve tutumumuz açıktır. Oradaki hareketliliği de görüyoruz. SDG denilen PKK yapılanmasıyla oradaki hükümet arasında bir yıl içinde gerçekleşecek bir eylem planı vardı ve oradaki o silahlı gruplar tek silahlı gücün Suriye ordusu olması temelinde silahlarını bırakacaklar, o yapıya teslim olacaklardı. Irak'ta farklı bir model, Suriye'de farklı bir model ortaya çıkacaktı. Onlar da Suriye ordusuna entegre olacaklardı."
Çelik, çeşitli gelişmeleri bahane ederek bunun başka bir mecraya götürülmeye çalışıldığını, Suriye'nin toprak bütünlüğüne ve milli egemenliğine aykırı birtakım yaklaşımların ortaya koyulmaya çalışıldığını, bazı fırsatçılıklar yapılarak başka hareketliliklerin ortaya koyulmaya çalışıldığını gördüklerini dile getirdi.
Bu durumun kabul etmeyecekleri bir şey olduğunu vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
"Terörsüz Türkiye derken aynı zamanda bu, terörsüz bölge hedefi için de bir ilham kaynağı olacaktır. Ayrıca, bu terör gruplarının Suriye için önerdiği ya da Irak için önerdiği modellerin oradaki Kürt'e de Arap'a da Türkmen'e de bir faydası yoktur. Bunlar daha önceleri emperyalist odaklarca dillendirilmiş, tamamını elde edemedikleri ülkelerin belli bölgelerine hükmetme, tırnak içinde 'çökme' şeklindeki siyasi projelerin, bu emperyalist projelerin terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirilmesinden ibarettir. Orada bu sürece karşı olan yaklaşımları da görüyoruz. Ama biz odağımızı kaybetmiyoruz. Bizim bütün çalışmalarımız, PKK'nın bütün şube ve uzantılarıyla ve illegal yapılarıyla feshi ve silah bırakması, silahlarını teslim etmesi şeklindeki bir süreçtir."
- "Sürecin sabote edilmesine o şekilde müsaade etmeyiz"
Çelik, Suriye meselesini çok yakından takip ettiklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit eden pozisyonların korunması ya da güncellenmesine dair adımları hassasiyetle takip ettiğimizin bilinmesini isteriz. Her birini gayet iyi bir şekilde biliyoruz. Orada esas olan, Suriye hükümetiyle SDG denilen yapı arasındaki bu bahsettiğimiz anlaşmanın bir an evvel hayata geçmesidir. O zaman zaten bir sorun kalmayacaktır. Ama şimdi Süveyda bölgesinden bu SDG'nin olduğu bölgeye kadar koridor açma, oralarda farklı bir alan oluşturma talepleri aslında emperyalist ve Siyonist talepler bunlar. SDG adına yapılan açıklamalarda işte 'yerel yönetim modeli, Suriye'de özerk modeller' gibi kamufle edilmeye çalışıldığını da görüyoruz. Hassasiyetle takip ettiğimiz bir konudur. Tabii ki bu bahsettiğim toprak bütünlüğü ve milli egemenliği çerçevesindeki Suriye'yi bölme girişimlerine ya da Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedefine, PKK terör örgütünün silah bırakması ve kendini feshetmesine dair sürecin sabote edilmesine müsaade etmeyiz. Gereğini yaparız."
- "TSK ya da yargıyı vesayet amaçları için araç olarak kullanma geleneğine sahipler"
Çelik, CHP'nin Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ortaya çıkan komuta kademesiyle ilgili sözlerini takip ettiklerini belirterek, "Burada bir kere daha görüyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi, şunu bir türlü anlayamıyor, bu artık genetik bir problem haline gelmiş; Türk Silahlı Kuvvetlerini (TSK) ya da yargıyı kendi vesayet amaçları için bir araç olarak kullanma geleneğine sahipler. Bunu sürekli olarak talep ediyorlar." diye konuştu.
"Silahlı Kuvvetlerin anayasaya sadakati bu bahsettiğiniz zihniyeti rahatsız eden bir şey." diyen Çelik, Genelkurmay Başkanının da diğer kuvvet komutanlarının da bu göreve gelinceye kadar bütün kademelerde görev yapmış, askeri nitelikleri tartışılmaz ve yüksek derecede nitelikli askerler olduklarını vurguladı.
CHP'lilerin, TSK komuta kademesinde yapılan atamaları objektiflik ve siyasi bir tercih olma açısından değerlendirdiklerine işaret eden Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"Cumhurbaşkanlığı makamı, başkomutanlık makamıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde herhangi bir askeri yetkiliye verdikleri yetkiyi Sayın Cumhurbaşkanımızın kullanamayacağını düşünüyorlar. Bu da esasında kafalarındaki devlet ve hükümet ayrımı, atanmış ve seçilmiş ayrımı açısından eski, o arızalı zihniyete yine tekabül ediyor. Sonuç olarak, Türk Silahlı Kuvvetleri çalışmalarını yapar, bunlar sonra başkomutan olarak, cumhurbaşkanı olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilir, Yüksek Askeri Şura'da bu kararlar alınır ve bu kararlar yüzde 100'lük bir meşruiyetle hayata geçirilir."
TSK komuta kademesindeki komutanların dünya askerlik skalasındaki niteliklerinden ve kabiliyetlerinden gurur duyduklarını ifade eden Çelik, TSK'nın son yıllarda tarihinin en büyük operasyonlarına, en büyük faaliyetlerine imza attığına dikkati çekti.
Emekliye ayrılan komutanlara emeklerinden dolayı teşekkür eden ve yeni görevlerine atanan komutanlara başarı dileyen Çelik, "Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle yeni Genelkurmay Başkanımız ve Kara Kuvvetleri Komutanımız hakkındaki sözlerinin hiçbir siyasi geçerliliği yok, hukuki geçerliliği yok, askeri geçerliliği yok. Eski Cumhuriyet Halk Partisi hastalıklarının nüksetmesinin bir neticesi olarak o cümleleri kuruyorlar. Bizim için yok hükmündedir." dedi.
- "Yargı, elindeki dosyaya, bilgilere göre işlemini yapıyor"
Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere'nin görevine iade edilmesinin anımsatılıp, yürütülen operasyonların "CHP'li belediyeleri ele geçirmek amacı taşıdığı" yönündeki iddiaların sorulması üzerine Çelik, şöyle konuştu:
"Tabii o siyasi tartışmayı onlar o şekilde sürdürüyor. Ama biz de onlara şu soruyu sormuştuk, 'Peki, bu kadar yolsuzluk iddiası var. CHP Genel Başkanı çıksın, desin ki 'Bu yolsuzlukların hiçbiri yok ve ben bunlara kefilim.' Bunu diyebiliyor mu? Nihayetinde yargının yürüttüğü konular. Demek ki yargı, elindeki dosyaya, bilgilere göre işlemini yapıyor. Yeri geldiği zaman mevzuatımız çerçevesinde görevden alınması gereken görevden alınıyor, göreve iade edilmesi gereken göreve iade ediliyor, görevine devam ettirilen de görevine devam ettiriliyor. Dolayısıyla bu meseleyi onların başından beri siyasi bir tartışmaya, AK Parti ile CHP arasında bir meseleye dönüştürmeye çalıştığını görüyoruz ama bunun zemini ve dayanağı yok."
Çelik, AK Parti'nin 24'üncü kuruluş yıl dönümünün yaklaştığının hatırlatılması üzerine, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla kutlama programı düzenleneceğini bildirdi.
AK Parti'nin hep 18 yaşında olduğunu söyleyen Çelik, kutlama programının olduğu gün il başkanları toplantısını da yapacaklarını duyurdu.
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakın zamanda Ukrayna'ya bir ziyaretinin planlanmadığını da söyledi.
- "Bir üstünlük iddiasında bulunmamalarını tavsiye ederiz"
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in, "hava ve deniz gücü itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden daha üstün olduklarına" dair açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine Çelik, her zaman Yunanistan ile bütün sorunları masada çözmeye yönelik ifadeler kullandıklarını hatırlattı.
Türkiye diplomasiden yana tutumunu korumaya devam ettikçe Yunanistan'dan yanlış birtakım açıklamalar geldiğini dile getiren Çelik, "Bizim Yunanistan'a önerimiz, sorunları masada el sıkışarak çözme şeklindeki diplomatik tutumu devam ettirmek. Türkiye'nin burada bir çekincesi yok. Yani herhangi bir Yunanistan yetkilisinin, Türkiye'ye dönük bir çatışma cümlesi kurması absürt bir yaklaşım olur. Türkiye ile Yunanistan arasında askeri bir mukayese yapıp, bundan bir üstünlük çıkarmasını da kimse ciddiye almaz." diye konuştu.
Türkiye'nin barışın ve diplomasinin tarafında olduğunu ifade eden Çelik, "Tabii ki Türkiye'nin, kendi çıkarlarını, milli güvenliğini korumak için yüksek askeri kapasitesiyle, kabiliyetleriyle hem masada hem sahada sonuç alacak gücü var. O çerçevede bakıldığında yani Türkiye ile böyle bir askeri mukayeseye girerek işte Kıbrıs'a müdahale gibi ya da bahsettiğiniz çerçevedeki yaklaşımlar gibi bir şeye girilmemesini tavsiye ederiz. O bakımdan Yunanistan'dan yapılan bu açıklamalar, doğru açıklamalar değil." dedi.
Yunanistan hükümetlerinin, iç siyaset ile dış politikaya dönük yapılacak açıklamaları birbirine karıştırma alışkanlığı edindiğine belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Biz her zaman masa kurulsun, masada konuşalım, meseleleri el sıkışarak çözelim diyoruz. Bu da kimseden korktuğumuz, çekindiğimiz için değil, doğru olan bu olduğu için böyle söylüyoruz. O sebeple hiçbir şekilde kendilerine Türkiye ile ilgili bir askeri mukayese yapıp, bir üstünlük iddiasında bulunmamalarını tavsiye ederiz. Zaten öyle bir iddiayı hiç kimse de ciddiye almaz."