Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen oturumda yaptığı konuşmada, küresel yoksullukla mücadele ve kalkınma yardımları konusuna değindi.
Erdoğan, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin temelini oluşturan "kimseyi geride bırakmama" taahhüdüne rağmen, dünya genelinde her 10 kişiden birinin hala aşırı yoksullukla mücadele ettiğine dikkati çekti.
Küresel kalkınma yardımlarında yaşanan düşüş eğilimine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2024 yılında yüzde 9 azalan toplam küresel kalkınma yardımlarının, 2025'te yüzde 17'lere varan düşüşleri görmesi bekleniyor. Bu durum maalesef Afrika kıtası için çok büyük kayıplara işaret ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Komşusu açken tok yatmayan bir anlayışın temsilcisiyiz"
Türkiye'nin, "komşusu açken tok yatmayan" bir medeniyet anlayışını temsil ettiğini vurgulayan Erdoğan, her türlü olumsuz koşula rağmen üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam ettiklerini bildirdi.
Erdoğan, Türkiye'nin resmi kalkınma yardımlarına ilişkin şu bilgileri paylaştı;
Resmi kalkınma yardımlarımızı 2023'te 6,8 milyar dolar seviyesinden, 2024 yılında 7,4 milyar dolara çıkarttık. Ancak bu yardımlarla hedeflenen menzile ulaşmak imkansızdır. Özellikle en az gelişmiş ülkelerde yerel kaynakların harekete geçirilmesi suretiyle sürdürülebilir kalkınma için finansman modelleri geliştirilmesini önemsiyoruz.
"Sınamalar tüm ekonomileri etkisi altına aldı"
Mevcut küresel ekonomik tablonun sadece az gelişmiş ülkeleri değil, tüm dünyayı etkilediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel finans krizi öncesinde ticaretin küresel büyümenin en güçlü motoru olduğunu ancak kriz sonrası dönemde bu tablonun köklü biçimde değiştiğini sözlerine ekledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;
1987-2007 döneminde dünya ticareti yıllık ortalama yüzde 7 oranında artarken; 2008-2024 döneminde yüzde 3'lere gerilemiş, küresel büyümeye katkısı belirgin şekilde zayıflamıştır. Bugün küresel ticaretin yeniden canlanması için daha köklü bir uluslararası iş birliğine, yeni politika araçlarına ve sürdürülebilir tedarik zincirlerine ihtiyaç duyuyoruz. Uluslararası ticaret kurallarının kalkınmayı destekleyecek biçimde güçlendirilmesini ve bilhassa Dünya Ticaret Örgütü'nün 'özel ve lehte muamele' ilkesine bağlılığımızın teyit edilmesini mühim görüyorum.
"Faiz ödemeleri, sağlık ve eğitim harcamalarını aşmış vaziyette"
Bugün dünya genelinde toplam borçluluk oranı küresel hasılanın yüzde 324'üne ulaşmış durumda. Türkiye'de ise bu oran yüzde 89 seviyesinde seyrediyor. Bu görece düşük borçluluk düzeyi bize hem yapısal dönüşümü hızlandırmak hem de yatırımlar için ilave kaynak ayırmak için önemli bir mali alan sağlıyor. Ancak ne yazık ki düşük gelirli ekonomilerin çoğu bu imkana sahip değil. Bu ülkeler yüksek finansman maliyetleri ile daralan mali alan arasında adeta sıkışmış durumdalar. Birleşmiş Milletler'in 2025 borç raporuna göre 3,4 milyar insanın yaşadığı ülkelerde faiz ödemeleri, sağlık ve eğitim harcamalarını aşmış vaziyette.
Bilhassa düşük gelirli ülkeler için borç yeniden yapılandırma süreçlerinde adil ve eşit muameleye dayalı bir yaklaşımın benimsenmesini destekliyoruz. Türkiye olarak G20 Ortak Çerçevesi kapsamında katkı sunduğumuz Gana ve Etiyopya'nın borçlarının yeniden yapılandırılması sürecinde alınan mesafeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Bu örnekten hareketle kimsenin geride bırakılmadığı, daha kapsayıcı bir küresel ekonomi inşasında tüm G20'yi daha fazla sorumluluk üstlenmeye davet ediyorum.