Personel Mevzuatı Bültenleri Dizisi 4: İntibak
Milli Eğitim Bakanlığınca yayımlanan personel mevzuatı bültenler dizisinin 4'üncü bölümü 'İntibak' ayrılmıştır. Bu çerçevede intibak konusu; 'Giriş Derecesi', 'Kademe İlerlemesi ve Derece Yükselmesi' ve 'Hizmet Değerlendirmesi' olmak üzere üç ana başlığa ayrılmıştır. Hizmet birleştirme ve 657 sayılı Kanunun 36. maddesi gereğince uygulanan emsal konusunun da ayrıntılı olarak ele alındığı, intibaka ilişkin bültene ulaşmak için başlığa tıklayın.
T.C.
  MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI 
  Personel Genel Müdürlüğü
Sayı :B.08.0.PGM.0.23.01.06.24- 4286/90234 10/12/2004
  Konu : İntibak Bülteni
Genel Müdürlüğümüzce hazırlanan "PERSONEL MEVZUATI BÜLTENİ"nin 3'üncü sayısında "İNTİBAK"la ilgili mevzuat ve açıklamalara yer verilmiştir.
Bu Bülten'in hazırlanmasındaki amaç, Devlet memurlarının intibak haklarıyla 
  ilgili tereddütlerin mahallinde çözüme kavuşturulması ile uygulamada birlik 
  ve beraberliğin sağlanmasıdır.
  Bu sebeple, intibakla ilgili olarak daha önce gönderilen genelge, genel açıklama 
  ve münferit yazılarda yer verilen hususların yanı sıra bu Bülten'deki açıklamalar 
  doğrultusunda işlem yapılması gerektiğini bilgilerinize arz/rica ederim.
  
  Remzi Kaya
  Bakan a.
  Personel Genel Müdürü
A. GİRİŞ DERECESİ
  Devlet memuriyetine ilk defa atanacakların görev alacakları hizmet sınıfları 
  ve öğrenim durumlarına göre aylıklarının ödenmesinde esas alınacak dereceler 
  giriş derecesi olarak adlandırılmıştır.
  Giriş dereceleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 1897 sayılı Kanunla 
  yapılan değişikliğinden önce hizmet sınıfları bazında belirlenmişken, bu değişiklikten 
  sonra bazı istisnai durumlar hariç, hangi hizmet sınıfında görev alınırsa alınsın 
  öğrenim durumu esas alınarak belirlenmiştir.
  657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla değişik 36'ncı maddesi (A) bendinde; 
  öğrenim durumları itibariyle gösterilen giriş derece ve kademelerinin yanı sıra, 
  yine öğrenim durumlarına göre yükselinebilecek derece ve kademeler de gösterilmiştir.
1. Giriş Derece Ve Kademelerinde Farklılık Oluşturan Durumlar
  Öğrenim durumları itibariyle Devlet memuriyetine alınmada giriş ve yükselinebilecek 
  derece ve kademelerin 36'ncı maddenin (A) bendinde belirtilmiş olduğuna yukarıda 
  değinmiştik. Aynı bendin fıkraları ile bazı hizmet sınıflarında görev alanlar, 
  bazı öğrenimler ve meslekler bakımından ilave derece ve kademeler öngörülmek 
  suretiyle giriş derece ve kademeleri ile yükselinebilecek derece ve kademeler 
  bakımından farklı belirlemeler yapılmıştır.
Giriş derece ve kademelerinde farklı belirlemeleri, diğer bir ifadeyle öğrenim 
  durumlarına göre tabloda gösterilen memuriyete giriş derecelerini yükselten 
  hükümleri, (657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddenin (A) 
  bendinin 1'den 7'ye kadar konumuzla ilgili olan alt fıkraları) sırasıyla irdeleyelim.
a) 1 sayılı fıkrada; "Avukatlık stajını açıkta iken yapanlara iki, memuriyette 
  iken yapanlara bir kademe ilerlemesi uygulanır." denilmektedir.
  Bilindiği üzere avukatlık stajına kabul edilebilecekler, ülkemizde sadece hukuk 
  fakültesi mezunlarıdır. Dört yıl süreli yüksek öğrenim olan hukuk fakültesi 
  mezunları hangi hizmet sınıfına dahil bir kadroda görev alırlarsa alsınlar 4 
  yıl süreli yüksek öğrenim mezunlarının Devlet Memuriyetine giriş derece ve kademesi 
  olan 9'uncu derecenin 1'inci kademesinden başlayacaklardır. Ancak, bu öğrenimlerinden 
  sonra memuriyete girmeden önce avukatlık stajı gördüğünü belgelendirenlerin 
  giriş derece ve kademeleri, iki kademe ilave edilerek 9'uncu derecenin 3'üncü 
  kademesi olacaktır. Avukatlık stajını memuriyetleri sırasında yani Devlet memuru 
  olarak herhangi bir görevde iken yaptıklarını belgelendirenlere ise, stajlarını 
  tamamladıklarında hangi derecenin kademesinde iseler o kademeye bir kademe ilâve 
  edilecektir.
  Dolayısıyla bu fıkra ile avukatlık stajını memuriyet dışında yapanlar için 2 
  kademelik, memuriyetleri sırasında yapanlar için ise bir kademelik bir avantaj 
  sağlanmaktadır.
b) 2 sayılı fıkrada; "Dört yıl süreli yüksek öğrenimi bitirenlerden yüksek 
  mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını almış olanlar ile bunlardan 
  öğretmenlik hizmetinde çalışanlar, Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu, Erkek 
  Teknik Öğretmen Okulu ve Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu mezunları, 
  İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ile Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek 
  Okulu mezunları, Teknik Eğitim Fakültesi (Yüksek Teknik Öğretmen Okulu) ve Güzel 
  Sanatlar Fakültesi (İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu) mezunları, 
  öğrenimlerine göre tesbit edilen giriş derece ve kademelerine bir derece, ilave 
  edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeden hizmete alınırlar." denilmektedir.
  Bu hükümle, kapsamda belirtilen sıfatları alanlar, diğer bir ifadeyle mühendis, 
  mimar ünvanını (sıfatını) kazananlar ile yine kapsamda sayılan öğretim kurumlarından 
  mezun olanlar, hangi hizmet sınıfında görev yaparlarsa yapsınlar 4 yıl süreli 
  yüksek öğrenimi bitirenler için giriş derece ve kademesi olarak belirlenen 9'uncu 
  derecenin 1'inci kademesi üzerine bir derece eklenmek suretiyle 8'inci derecenin 
  1 'inci kademesinden hizmete alınacaklardır. Bu fıkra ile herhangi bir hizmet 
  sınıfında görev yapma şartı öngörülmediği için, belirtilen unvanları kazananlar 
  ve fıkra metninde münhasıran sayılan öğretim kurumlarından mezun olanlar hangi 
  hizmet sınıfına dahil kadrolarda görev alırlarsa alsınlar fıkra hükmünden faydalanacaklardır.
  Memuriyette iken bu sıfatların kazanılması veya belirtilen öğretim kurumlarının 
  bitirilmesi halinde de bu sıfatların kazanıldığı veya belirtilen öğretim kurumlarının 
  bitirildiği tarihteki kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine bir derece 
  ilâve edilmesi gerekecektir.
  Burada üzerinde durulması gereken önemli husus benzer öğrenimlerin veya mesleklerin 
  bu kapsama dahil edilip edilmeyeceğidir. Bu duruma örnek olarak "Kimyager" 
  sıfatını almış olanlarla "Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu" yeni adıyla 
  "Mesleki Eğitim Fakültesi" mezunları gösterilebilir.
  Mezunlarına "Kimya Mühendisi" unvanı veren yüksek öğretim kurumları 
  ile "Kimyager" unvanı veren yüksek öğretim kurumlarının öğretim programları 
  birbirlerinden farklıdır. Bu noktadan hareket edildiğinde "Kimyager" 
  sıfatına haiz olanlar kimya mühendisi sayılmadıklarından bu fıkra kapsamından 
  yararlandırılmaları mümkün değildir. O halde fıkra uygulamasında aranacak birinci 
  şart, ilgililerin mezuniyetlerinde mühendis veya mimar yada yüksek mühendis 
  veya yüksek mimar sıfatını almış olmalarıdır.
  Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu veya Mesleki Eğitim Fakültesi mezunları bakımından 
  olaya bakıldığında da, bu yüksek öğretim kurumlarına fıkra kapsamında yer verilmediği 
  görülmektedir. Her ne kadar bahsi geçen yüksek öğretim kurumlarından mezun olanlar, 
  3795 sayılı Kanunla Teknik Öğretmen sıfatını almış olduklarını ileri sürerek 
  Yüksek Teknik Öğretmen Okulu veya Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarında olduğu 
  gibi kendilerinin de bu fıkra hükmünden yararlandırılmalarını istemekte iseler 
  de, idarenin kanun hükümlerini daraltıcı veya genişletici mahiyette yorumlar 
  yaparak uygulamaya geçme yetkisi bulunmadığından fıkra hükmünde münhasıran yer 
  verilen yüksek öğretim kurumları dışında kalan yükseköğretim kurumları mezunlarının 
  benzer veya aynı tür bir unvanla görev yapıyor olsalar da, bent metninin bu 
  öğretim kurumları mezunlarını da kapsayacak şekilde değiştirilmediği sürece, 
  bir derece yukarıdan memuriyete başlamaları mümkün değildir. Öyleyse bent uygulamasında 
  aranacak ikinci şart kapsamda belirtilen yüksek öğretim kurumlarının birinden 
  mezun olmaktır.
ÖRNEK: Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Bilgisayar Eğitimi Bölümü mezunu öğretmenin, "Teknik Öğretmen" unvanını kullanıp kullanmayacağı ve memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece ilave edilip edilmeyeceği ?
Bilindiği gibi, 3795 sayılı Kanunun 3'üncü maddesinin (d) bendinde; "Lise 
  üstü dört yıl süreli yüksek teknik öğretim gören erkek teknik öğretmen okulu, 
  erkek teknik yüksek öğretmen okulu, yüksek teknik öğretmen okulu ve teknik eğitim 
  fakültesi mezunları ile kız teknik öğretmen okulu, kız teknik yüksek öğretmen 
  okulunun ve mesleki eğitim fakültesinin teknik eğitim veren bölümlerinden mezun 
  olanlara "teknik öğretmen" unvanı verilir" denilmekte ve bu okulların 
  hangi bölümlerinin teknik eğitim veren bölümler olduğu da Yüksek Öğretim Kurulunun 
  27/04/1995 tarih ve 856-8906 sayılı yazıları ile belirlenmiş bulunmaktadır.
  Bu itibarla, söz konusu yüksek öğretim kurumlarının (Endüstriyel Sanatlar Eğitim 
  Fakültesi ile önceki adıyla Endüstriyel Sanatlar Yüksek Öğretmen Okulu dahil) 
  teknik eğitim veren bölümleri mezunlarının "Teknik Öğretmen" unvanını 
  kullanmaları ve bu unvanla anılmaları mümkün bulunmakta ancak, teknik öğretmen 
  unvanına bağlı olarak öğrenim durumları itibariyle memuriyete giriş derece ve 
  kademelerine bir derece ilave edilmesi yasal yönden mümkün bulunmamaktadır.
c) 3'üncü fıkrada; "Beş yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenimini bitirenlerden 
  yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını almış olanlar ile bunlardan 
  eğitim ve öğretim hizmetinde çalışanlar öğrenimlerine göre tespit edilen giriş 
  derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmek suretiyle bulunacak derece ve 
  kademeden hizmete alınırlar." denilmektedir.
  Bu fıkra uygulaması da, ikinci fıkra uygulamasında olduğu gibidir. Aradaki fark 
  beş yıl süreli yüksek öğrenim mezunu olmalarıdır. Ancak burada dikkat edilmesi 
  gereken husus, yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar sıfatını veren 
  yüksek öğretim kurumlarının hangilerinin 5 yıl ve daha fazla öğrenim verdiğinin 
  tespitidir. Bu bakımdan mezuniyet belgelerinde gösterilen öğrenim sürelerinin 
  dikkatlice incelenmesi gerekmektedir. Mezuniyet belgelerinde öğretim kurumunun 
  öğrenim süresi konusunda bir bilgi yoksa, ilgiliden öğrenim süresini belgelendirmesi 
  veya ilgili öğretim kurumundan konu hakkında bilgi istenmelidir. Dikkat edilmesi 
  gereken ikinci bir hususta, hazırlık sınıfında geçen sürenin öğrenim süresinden 
  sayılmayacağıdır. Bu bakımdan hazırlık sınıfında geçen süreler o öğretim kurumunun 
  öğretim süresine dahil edilmeyecektir.
d) 4'üncü fıkrada; "Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartiyle jeolog, 
  jeofizikçi, hidrojeolog, hidrolog, jeomorfolog, kimyager, fizikçi, matematikçi, 
  istatistikçi, yöneylemci (Harekat araştırmacısı), matematiksel iktisatçı (Ekonometrici), 
  Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinden mezun Şehir Plancısı, Yüksek 
  Şehir Plancısı, Yüksek Bölge Plancısı, Erkek Teknik Öğretmen Okulu mezunları, 
  fen memurları, teknikerler ve yüksek teknikerler, tütün ve müskirat eksperleri, 
  tarım alet ve makineleri Uzmanlık Yüksek Okulu mezunları ile benzeri fen bilimleri 
  ve teknik bilimler lisansiyerleri, Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi 
  Teknoloji Bölümü İş ve Teknik Anabilim Dalı mezunları, üniversitelerin arkeoloji 
  ve sanat tarihi bölümlerinin prehistorya, protohistorya ve önasya arkeolojisi, 
  klasik arkeoloji anabilim dallarından mezun olanlar, Ankara Üniversitesi Ziraat 
  Fakültesi Ev Ekonomisi Yüksek Okulundan mezun olanlar öğrenimlerine göre tespit 
  edilen giriş derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmek suretiyle bulunacak 
  derece ve kademelerden hizmete alınırlar." denilmektedir.
  Bu fıkra uygulamasında dikkat edilecek en önemli husus, sınıf şartı öngörülmüş 
  olmasıdır. Fıkra metninde sayılan sıfatlar veya unvanlar kazanılmış, yada belirtilen 
  öğretim kurumlarından mezun olunmuş olsa da teknik hizmetler sınıfına dahil 
  kadrolarda görev almadıkça bu fıkra hükmünden yararlanılması mümkün değildir.
  Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus ise fıkra metninde geçen "benzeri 
  fen bilimleri ve teknik bilimler lisansiyerleri" ifadesinin kimleri kapsadığıdır. 
  Kanun koyucu bir kısım unvanları ve bazı öğretim kurumlarını fıkra metninde 
  münhasıran sayarken, bu unvanlara benzer veya eşdeğer bazı unvanların, yada 
  benzer veya eşdeğer öğrenim veren bazı öğretim kurumlarının unutulmuş veya zaman 
  içinde oluşmuş olabileceği noktasından hareketle bundan doğacak mağduriyetleri 
  önlemek istemiştir. Öyleyse idarece, "benzeri fen bilimleri ve teknik bilimler 
  lisansiyeri" ifadesinden kimlerin anlaşılması gerektiğinin iyi bilinmesi 
  ve bu konuda dikkatli davranılması gerekmektedir.
  Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun irdelemeye çalıştığımız 
  36'ncı maddesinin (G) bendinde; bu maddede sayılan sınıfların ve fıkraların 
  tayininde, benzeri veya eşdeğer öğrenim veya hizmetlerin, ilgili bakanlık veya 
  kuruluşun önerisi üzerine ilgili öğretim kurumu ile Millî Eğitim Bakanlığının 
  muadelet tevsiki (denkliğinin, eşdeğerliğinin belirlenmesi) ve Maliye Bakanlığı 
  ile Devlet Personel Başkanlığının mütalâası alınarak Bakanlar Kurulunca tespit 
  olunacağı hükme bağlanmaktadır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, değişik 36'ncı 
  maddenin (G) bendinin, hizmet sınıfları kapsamının tayininde açıkça belirlenmemiş 
  öğrenim ve hizmetler hakkında uygulanması gerektiği, hizmet sınıflarının kapsamı 
  içinde açıkça sayılmış olan unvanlarda bulunanların aynı maddenin ortak hükümler 
  bölümündeki fıkra hükümlerinden yararlandırılmaları için (G) bendine göre Bakanlar 
  Kurulu Kararı alınmasına gerek olmadığı ortaya çıkmakta ise de; benzeri fen 
  bilimleri ve teknik bilimler lisansiyeri kapsamında değerlendirilecek unvan 
  ve mezuniyetler hakkında öncelilikle Teknik Hizmetler Sınıfı kapsamında yer 
  verilip verilmediğine bakmak, sınıf kapsamında yer almadığının tespit edilmesi 
  halinde (G) bendi uyarınca işlem yapılmak üzere harekete geçmek gerekecektir.
ÖRNEK:?.. Üniversitesi ?.. Mühendislik Fakültesi ?? Meslek Yüksek Okulu 
  ?? programından iki yıllık eğitim öğretimini başarıyla tamamlayarak tekniker 
  unvanı ile mezun olanların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı 
  maddesi (A) bendi 4'üncü fıkrasına göre giriş derece ve kademesine bir derece 
  eklenip eklenmeyeceği ?
  Bilindiği gibi, 12.5.1992 tarih ve 21226 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 
  yürürlüğe giren 3795 sayılı Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi 
  Hakkında Kanunun 3'üncü maddesinin (b) bendinde; "Gördükleri mesleki teknik 
  öğretim alanlarına göre; lise üstü iki yıl süreli yüksek teknik öğretim görenlere 
  "tekniker" unvanı verilir." hükmüne yer verilmiştir.
  Diğer taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 36'ncı maddesinin 
  A/4'üncü fıkrasında; Teknik hizmetler sınıfında görev almak şartıyla, Erkek 
  Teknik Öğretmen Okulu mezunları ile fen memurları, teknikerler ve yüksek tekniker 
  unvanına sahip olanların öğrenimlerine göre tespit edilen giriş derece ve kademelerine 
  bir derece ilave edilmek suretiyle hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
  Bu hükümler kapsamında, tekniker unvanı ile mezun olanların, "tekniker" 
  unvanını kullanma hakkını elde etmiş ve teknik hizmetler sınıfında görev yapmış 
  olmaları halinde, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece eklenmesi 
  gerekmektedir.
e) 5'inci fıkrada; "Dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim görenlerden 
  tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerleri 
  (Hayvan sağlığı dahil), biyolog unvanına sahip akademik personel giriş derece 
  ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden 
  hizmete alınırlar." denilmektedir.
  Bu hükümle kapsamda belirtilen unvanları kazananların hangi hizmet sınıfında 
  görev yaparlarsa yapsınlar, gördükleri yüksek öğrenimin süresine göre tabloda 
  gösterilen giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle hizmete 
  alınacaklardır.
  Bir önceki fıkra uygulamalarında olduğu gibi, bu fıkra uygulamasında da iki 
  durum ortaya çıkmaktadır. Birincisi ilk defa Devlet memuru olarak atanacaklar, 
  ikincisi Devlet memuru iken veya Devlet memurluğundan ayrılarak bu unvanları 
  kazananlar.
  Devlet memurluğuna ilk defa atanacaklar için durum açıktır. Öğrenim durumlarına 
  göre belirlenen giriş derece ve kademelerine bir derece ilâve edilmek suretiyle 
  konu çözümlenecektir. Ancak, Devlet memuru iken veya Devlet memurluğundan ayrılarak, 
  yani belirli bir derece ve kademeyi müktesep hak olarak aldıktan sonra bu unvanları 
  kazananların bu fıkra hükmünden ne şekilde yararlanacaklarıdır.
  Bu bakımdan memuriyette iken veya memuriyetten ayrılarak söz konusu unvanları 
  kazananların, hangi hizmet sınıfında görev yaptıklarına bakılmaksızın ve bu 
  yönde bir ayrıma gidilmeksizin öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceyi 
  geçmemek şartıyla, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine bir derece ilâve 
  edilmesi gerekecektir.
  Diğer taraftan, 4'üncü fıkrayla ilgili açıklamada da belirtildiği gibi fıkra 
  metninde geçen "benzeri sağlık bilimleri lisansiyerleri" ifadesi, 
  uygulamada dikkat edilecek önemli bir husustur. Bu bağlamda, uygulayıcının yanlışlıklara 
  meydan vermemesi bakımından kimlerin sağlık bilimleri lisansiyeri olduğunu iyi 
  tespit etmesi gerekmektedir.
  Bu bakımdan, "Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı"nın 
  tanımında sayılan unvanları taşıyıp sağlık alanında en az dört yıl, yada sekiz 
  yarıyıl yükseköğrenim görmüş bulunan sağlık personeli açısından, bu maddenin 
  (G) bendine istinaden Bakanlar Kurulu Kararı alınmasına gerek olmadan sağlık 
  bilimleri lisansiyeri sayılarak fıkra hükmünden yararlandırılmaları gerekecektir. 
  Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı ve fıkra kapsamında sayılmayanların 
  bu fıkra hükmünden yararlandırılabilmeleri için (G) bendine istinaden Bakanlar 
  Kurulu Kararı gerekecektir.
ÖRNEK: ?? Üniversitesi ?? Sağlık Fakültesi Hemşirelik bölümünden "Yüksek Hemşire" unvanı ile mezun olanların, memuriyete giriş derece ve kademelerine bir derece ilave edilip edilmeyeceği ?
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı maddesi 
  III'üncü bendinde Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil 
  unvanlar arasında ebe, hemşire ve hemşire yardımcısı gibi unvanlar sayılmış, 
  aynı maddenin (A) fıkrası 5'inci bendinde; Dört yıl ve daha fazla yükseköğrenim 
  görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı, biyolog ile benzeri 
  sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek 
  suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
  Ayrıca Sayıştay Genel Kurulu'nun 2.3.1987 gün ve E.No:1987/1, K.No:4594/1 sayılı 
  Kararın sonuç bölümünde de; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı 
  maddesinde yer alan Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında 
  unvanları sayılan sağlık bilimleri lisansiyerlerinin, hangi sınıfta görev alırlarsa 
  alsınlar, bunun için anılan maddenin (G) bendi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı 
  aranmadan 36'ncı maddenin (A) fıkrası 5'inci bendi hükmünden faydalandırılmaları 
  gerektiğine işaret edilmiştir.
  Bu itibarla, ?? Üniversitesi ?? Sağlık Fakültesi Hemşirelik bölümünden "Yüksek 
  Hemşire" unvanı ile mezun olanlar, sağlık bilimleri lisansiyeri sayıldığından, 
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (A) fıkrası 5'inci 
  bendi hükmüne göre giriş derece ve kademelerine bir derece ilave edilerek 8'inci 
  derecenin 1'inci kademesinden göreve başlatılmaları gerekmektedir.
ÖRNEK: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulundan "Sosyal 
  Hizmet Uzmanı" unvanı ile mezun olanların, memuriyete giriş derece ve kademesine 
  bir derece ilave edilip edilemeyeceği?
  657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesinin III'üncü bendinde; 
  Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil olan unvanlar 
  sayılmış olup, sağlık hizmetlerinde mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, 
  diş tabibi, sosyal hizmetler mütehassısı, biyolog, psikolog, diyetçi gibi benzeri 
  sağlık personelini kapsadığı; aynı maddenin (A) fıkrasının 5'inci bendinde; 
  Dört yıl ve daha fazla süreli yükseköğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner, 
  hekim, eczacı, biyolog ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş 
  derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden 
  hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
  Ayrıca, Sayıştay Genel Kurulunca verilen 2.3.1987 tarih ve E.No: 1897/2, K.No: 
  4594/1 sayılı kararın sonuç bölümünde de 657 sayılı Kanunun 36'ncı maddesinde 
  Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında unvanları sayılan 
  sağlık bilimleri lisansiyerlerinin hangi sınıfta görev alırlarsa alsınlar bunun 
  için anılan maddenin (G) bendi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı aranmadan 36'ncı 
  maddenin (A) bendi 5'inci fıkrası hükmünden yararlandırılmaları gerektiğine 
  karar verilmiştir.
  Diğer taraftan, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulunun 14.6.1990 
  tarihli toplantısında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu mezunlarının, 
  Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil "sosyal 
  çalışmacı" unvanlı kadrolara atanmalarının 2547 sayılı Kanunun 2880 sayılı 
  Kanunla değişik 43/b maddesi uyarınca uygun olduğuna karar verilmiştir.
  Bu itibarla, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulundan "Sosyal 
  Hizmet Uzmanı" unvanı ile mezun olanların sağlık bilimleri lisansiyeri 
  sayıldıklarından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı maddesinin 
  (A) fıkrasının 5'inci bendi hükmüne göre giriş derece ve kademesine bir derece 
  eklenmek suretiyle 8'inci derecenin 1'inci kademesinden göreve başlatılması 
  gerekmektedir.
ÖRNEK: Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulu mezunu olanların, memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece ilave edilip edilemeyeceği ?
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesi III'üncü bendinde Sağlık 
  Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil unvanlar sayılmış, aynı 
  maddenin A bendi 5'inci fıkrasında da; dört yıl ve daha fazla süreli yüksek 
  öğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı, biyolog ile 
  benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir 
  derece eklenmek suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları 
  hüküm altına alınmıştır.
  Diğer taraftan, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun değişik 43'üncü maddesinin 
  (b) bendi hükmü uyarınca, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'nın 1.3.1991 gün 
  ve 91.9.265 no'lu kararında; Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulundan 
  mezun olanların Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında sayılmalarını 
  gerektirecek nitelikte doğrudan sağlık eğitimi görmedikleri ve Sağlık Hizmetleri 
  ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfından sayılmalarının uygun olmadığı belirtilmiş 
  bulunmaktadır.
  Bu itibarla, Hacettepe Üniversitesi Sağlık İdaresi Yüksek Okulu mezunlarının, 
  görmüş oldukları yüksek öğrenim programı itibariyle sağlık bilimleri lisansiyeri 
  sayılmadıklarından, söz konusu Kanunun anılan hükmünden faydalandırılmaları 
  mümkün görülmemektedir.
ÖRNEK: ?..Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü mezunu olan 
  ve Biyolog Unvanını kullanma hakkı bulunan personelin, memuriyete giriş derece 
  ve kademesine bir derece eklenip eklenmeyeceği ?
  657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesinin III'üncü bendinde; Sağlık Hizmetleri 
  ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına dahil olan unvanlar sayılmış olup, sağlık 
  hizmetlerinde mesleki eğitim görerek yetişmiş olan tabip, diş tabibi, sosyal 
  hizmetler mütehassısı, biyolog, psikolog, diyetçi gibi benzeri sağlık personelini 
  de kapsadığı hükmüne yer verilmiştir.
  Anılan maddenin "Ortak Hükümler" bölümünün (A) bendinin 5'inci fıkrasında 
  da; dört yıl ve daha fazla süreli yüksek öğrenim görenlerden tabip, diş tabibi, 
  veteriner hekim, eczacı, biyolog ile benzeri sağlık bilimleri lisansiyerlerinin 
  giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek suretiyle bulunacak derece 
  ve kademelerden hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
  Ayrıca, Sayıştay Genel Kurulunca verilen 2/3/1987 tarih ve Esas No: 1987/2, 
  Karar No: 4594/1 sayılı kararda; sağlık bilimleri lisansiyerlerinin kimler olduğu 
  belirtilmiş sonuç bölümünde de 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesinde 
  yer alan Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında unvanları 
  sayılan sağlık bilimleri lisansiyerlerinin, hangi sınıfta görev alırlarsa alsınlar 
  bu maddenin ve "Ortak Hükümler" bölümünün (A) bendinin 5'inci fıkrası 
  hükmünden yararlandırılmaları gereğine karar verilmiştir.
  Diğer taraftan, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 15/9/1988-46.88.46.1192 sayılı 
  yürütme kurulunun kararında ise Fen veya Fen-Edebiyat Fakültelerinin Biyoloji 
  bölümü mezunlarına Biyolog unvanı verilmesine karar verilmiştir.
  Bu itibarla, Fen veya Fen-Edebiyat Fakültelerinden Biyolog unvanı ile mezun 
  olanların, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde sağlık bilimleri lisansiyeri 
  sayılacaklarından 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesinin (A) bendinin 
  5'inci fıkrası hükümlerine göre giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek 
  suretiyle 8'inci derecenin 1'inci kademesinden göreve başlatılmaları gerekmektedir.
ÖRNEK: ?.. Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünden mezun olanların, 
  memuriyete giriş derece ve kademesine bir derece eklenip eklenmeyeceği ?
  Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi 
  III'üncü bendinde; Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfına 
  dahil unvanlar sayılmış, Sağlık hizmetlerinde mesleki eğitim görerek yetişmiş 
  olan tabip, diş tabibi, eczacı, veteriner hekim, sosyal hizmetler mütehassısı, 
  biyolog, psikolog, diyetçi gibi benzeri sağlık personelinin bu sınıfta yer aldığı; 
  aynı maddenin A/5'inci fıkrasında; Dört yıl ve daha fazla süreli yükseköğrenim 
  görenlerden tabip, diş tabibi, veteriner hekim, eczacı, biyolog ile benzeri 
  sağlık bilimleri lisansiyerlerinin giriş derece ve kademelerine bir derece eklenmek 
  suretiyle bulunacak derece ve kademelerden hizmete alınacakları hükme bağlanmıştır.
  Ayrıca, Sayıştay Genel Kurulu'nun 2.3.1987 gün ve E.No:1987/2, K.No:4594/1 sayılı 
  Kararının sonuç bölümünde de; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 
  36'ncı maddesinde yer alan Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfında 
  unvanları sayılan sağlık bilimleri lisansiyerlerinin, hangi sınıfta görev alırlarsa 
  alsınlar bunun için anılan maddenin (G) bendi uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı 
  aranmadan 36'ncı maddenin A/5'inci fıkrası hükmünden faydalandırılmaları gerektiğine 
  işaret edilmiştir.
  Diğer taraftan, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu'nun 15.9.1988 
  gün ve 46 no'lu oturumunda Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümü 
  mezunlarının "Psikolog" unvanı kullanabileceklerine karar verilmiştir.
  Bu çerçevede,?..Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünden "Psikolog" 
  unvanına sahip olanlar sağlık bilimleri lisansiyeri sayıldığından, memuriyete 
  giriş derece ve kademesine bir derece eklenmek suretiyle giriş derece ve kademelerinin 
  8'inci derecenin 1'inci kademesi olarak belirlenmesi gerekmektedir.
f) 6/b fıkrasında; "Ortaokul ve dengi, lise ve dengi okulların, normal 
  öğrenim süresinden fazla olması halinde başarılı her öğrenim yılı için bir kademe 
  ilerlemesi uygulanır. Bunlardan teknik öğretim okulları mezunlarına, meslekleri 
  ile ilgili görevlerde çalışmaları halinde ayrıca bir kademe ilerlemesi daha 
  verilir." denilmektedir.
  Bu fıkra ile ortaokul ve dengi, lise ve dengi okulların normal öğrenim süresinden 
  fazla olması halinde uygulanacak işlem ile teknik okul mezunlarının meslekleriyle 
  ilgili görevlerde çalışmaları halinde uygulanacak işlem belirlenmiştir.
  Ortaokul ve dengi okullarla, lise ve dengi okulların normal öğrenim süreleri 
  3 öğretim yılı olarak belirlenmiştir. Bazı mesleki yada teknik okullar için 
  öğretim programlarının yoğunluğu nedeniyle aynı derecede öğretim kurumu olmalarına 
  rağmen farklı öğrenim süreleri tespit edilmiştir. Aynı derecedeki öğretim kurumlarının 
  öğretim programlarının yoğunluğundan kaynaklanan fazla sürelerin bu okul mezunlarının 
  Devlet memuriyetine alınmalarında aleyhine oluşacak kıdem farklılığının giderilmesi 
  amacıyla normal öğrenim süresinden fazla olan ve başarılı geçen her öğrenim 
  yılı için bir kademe ilerlemesi uygulaması mümkün olmaktadır.
  Ancak, öğretim süresi 4'er yıl olan akşam ortaokulu ve akşam liselerinin bu 
  kapsamda görülmesi mümkün değildir. Bu okullarımızın öğretim süresinin 4 yıl 
  oluşu, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin akşam saatlerinde yürütülmesi sebebiyle 
  normal ortaokul ve lise öğretim programının 4 yılda tamamlanmasından kaynaklanmaktadır.
  Söz konusu hüküm, iki ayrı düzenlemeyi içermekte olup, birinci cümleden yararlananların 
  ikinci cümleden yararlanabilmeleri için orta öğrenim düzeyinde teknik okul mezuniyetlerine 
  bağlı olarak meslekleri ile ilgili görevlerde çalışmaları halinde ilâve bir 
  kademe ilerlemesinden yararlandırılmalarını öngörmektedir.
  Bu nedenle yüksek öğretim kurumlarından mezun olduktan sonra Bakanlığımız kadrolarına 
  öğretmen olarak atananların 3795 sayılı Kanun uyarınca "Teknik Öğretmen" 
  unvanını kullanmış olsalar da orta öğrenim düzeyinde teknik okul mezunu olduktan 
  sonra meslekleri ile ilgili görevlerde çalışanlar için öngörülen ikinci cümle 
  hükmünden yararlandırılmaları mümkün değildir.
  Diğer taraftan; memuriyete başlamadan veya memuriyete başladıktan sonra dışardan 
  fark derslerini vererek meslek lisesi mezunu olanların, öğrenim seviyesi aynı 
  fakat 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesinde memuriyete giriş 
  derecesi farklı belirlenmiş iki ayrı öğrenimi bitirmiş olanların, bu öğrenimlerini 
  tamamladıktan sonra memuriyete girmiş olmaları halinde giriş derece ve kademesi 
  yüksek olan öğrenimleri dikkate alınarak giriş derecelerinin belirlenmesi, memur 
  iken bitirmeleri durumunda ise; mevcut kazanılmış hak aylık dereceleri, bitirdikleri 
  son öğrenim durumları itibariyle memuriyete girebilecekleri derecenin altında 
  olması halinde memuriyete giriş derecelerine yükseltilmesinin mümkün bulunduğu, 
  bunun dışında intibak yapılması ve giriş derece ve kademeleri arasındaki farkın 
  kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine ilâve edilmesinin mümkün bulunmamaktadır.
ÖRNEK: Lise dengi mesleki ve teknik okul mezunu olanların Devlet memurluğuna 
  giriş derece ve kademeleri 12'nci derecenin 2'nci kademesidir. Birinci ve ikinci 
  devresiyle birlikte 7 yıl süreyle lise dengi mesleki öğretim veren imam hatip 
  lisesi mezunlarının Devlet memurluğuna girişlerinde normal öğrenim süresinden 
  fazla olan bir yılı için bir kademe ilerlemesi uygulanarak 12'nci derecenin 
  3'üncü kademesinin esas alınması gerekmektedir.
  Aynı fıkrada, bunlardan teknik okul mezunlarının meslekleriyle ilgili görevlerde 
  çalışmaları halinde ayrıca bir kademe ilerlemesi daha uygulanacağına işaret 
  edilmiştir.
  Burada "bunlardan" ifadesine dikkat etmek gerekmektedir. "Bunlardan" 
  ifadesi ile bu ifadeden önce gelen ortaokul ve dengi, lise ve dengi okullardan 
  normal öğrenim süresinden fazla öğrenim veren mesleki okullar değil teknik nitelikli 
  okullar ifade edilmektedir.
ÖRNEK: Teknik Lise Mezunu olup, Endüstri Meslek Lisesinde Meslek Dersleri 
  Öğretmeni olarak görev yapanlara 657 sayılı Kanun'un Ortak Hükümler Başlıklı 
  (A) Bendinin 6/b fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağı?
  Teknik Liseler 4 yıl süreyle lise dengi teknik öğrenim veren öğretim kurumlarıdır. 
  Bu okul mezunları, Devlet memurluğuna girişlerinde, normal öğrenim süresinden 
  fazla olan bir yıl için bir kademe, teknik hizmetler sınıfında meslekleriyle 
  ilgili görevlerde çalışmaları halinde bir kademe ilerlemesi daha uygulanacaktır.
  Ancak, Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfında öğretmen olarak görev yapanların 
  anılan fıkrada meslekleri ile ilgili görevlerde çalışanlar için öngörülen ilâve 
  bir kademe ilerlemesinden yararlandırılmaları mümkün değildir.
  Ayrıca, ortaokul ve dengi okullarla, lise ve dengi okulların hazırlık sınıfında 
  geçen süreler de normal öğrenimden fazla olan sürelerden sayılmaktadır. Bu okullarda 
  hazırlık sınıfı okuyarak mezun olanların memuriyete giriş derece ve kademelerine, 
  hazırlık sınıfında geçen süre, kademe ilerlemesi olarak ilâve edilecektir.
  Yüksek öğrenim sırasında görülen hazırlık sınıflarının anılan fıkra kapsamında 
  bulunmaması nedeniyle, fıkra hükmünün uygulanması mümkün değildir.
g) 7/b fıkrasında; "Diyanet İşleri Başkanlığı kuruluşunda halen görevli 
  bulunanlarla yeniden göreve atanacaklardan hafız oldukları Diyanet İşleri Başkanlığınca 
  tespit edilecek bir yönetmelik uyarınca belirlenenlere bir derece yükselmesi 
  verilir. (lisans üstü eğitim sebebiyle verilen derece ve kademe ilerlemesi bu 
  fıkra gereğince verilen derece ilerlemesi ile birlikte uygulanamaz.)" denilmektedir.
  Bu fıkra ile Diyanet İşleri Başkanlığında görev yapanlardan hafız olduklarını 
  belgelendirenlerin memuriyete giriş derece ve kademelerine 1 derece eklenmek 
  suretiyle bulunacak derece ve kademeden göreve başlatılmaları öngörülmüştür.
  Ancak anılan fıkra hükmünden yararlandırılanlar, daha sonra hizmet sınıflarını 
  değiştirmek suretiyle başka bir hizmet sınıfına atanmaları halinde, öğrenim 
  durumları itibariyle görev yaptıkları hizmet sınıfındaki emsallerinin bulundukları 
  derecenin üstünde bir derecede bulunacaklarından, emsalleri ile aradaki farkın 
  giderilmesi bakımından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 71'inci maddesi 
  uyarınca bulunduğu derece ve kademede bir derece (üç yıl) süresince bekletilmeleri 
  gerekmektedir.
ÖRNEK: İmam hatiplik görevini yapmakta iken bir üst öğrenimi bitiren ve sınıf değiştirme suretiyle Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfında görev alanların intibakında hafızlıktan dolayı verilen ilave bir derecenin dikkate alınıp alınmayacağı ?
Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 71'inci maddesinde; 
  "Memurların eşit dereceler arasında veya derece yükselmesi suretiyle sınıf 
  değiştirmeleri caizdir. Bu şekilde sınıf değiştireceklerin geçecekleri sınıf 
  ve görev için bu Kanunda veya kuruluş kanunlarında belirtilen niteliklere sahip 
  olmaları şarttır. Bu durumda sınıfları değişenlerin eski sınıflarının derecesinde 
  elde ettikleri kademelerde geçirdikleri süreler yeni sınıflardaki derecelerinde 
  dikkate alınır.
  Kurumlar, memurlarını meslekleri ile ilgili sınıftan genel idare hizmetleri 
  sınıfına veya genel idare hizmetleri sınıfından meslekleri ile ilgili sınıfa, 
  görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle atayabilirler.
  Eski sınıflarında, görev alacakları yeni sınıfa göre memurluğa daha yüksek bir 
  derece ve kademeden başlamış olup da sınıf değiştirenlerin yeni görevlerindeki 
  ilk ilerleme süreleri eski sınıflarında kazandıkları derece ve kademelere tekabül 
  eden süre kadar uzatılır ve bu süre tamamlanıncaya kadar kendilerine sınıf değiştirmeleri 
  sırasında bulundukları derecede kademe ilerlemesi verilmez" denilmektedir.
  Bu hüküm uyarınca, imam hatiplik görevini yapmakta iken hafızlık belgesi bulunması 
  nedeniyle bir derece ilerlemesi uygulananların, eğitim ve öğretim hizmetleri 
  sınıfında üç yıl (bir derece süresince) bulunduğu derece ve kademede bekletilmesi 
  gerekmektedir.
2. Kazanılmış Hak Aylık Derece ve Kademelerine İlâve Olarak Kademe veya 
  Derece Verilecek Durumlar
Devlet memurlarının memuriyetleri sırasında kazandıkları bazı durumlar veya 
  gördükleri bazı öğrenimler sebebiyle kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine 
  kademe ilerlemesi veya derece yükselmesi şeklinde ilâve yapılması öngörülmektedir. 
  Bu fıkralar, her ne kadar kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine ilâve 
  olarak kademe veya derece verilecek durumlar başlığı altında düzenlenmişse de 
  sadece memur statüsünü kazanmış olanlar hakkında uygulanacağı anlamı çıkarılmamalıdır. 
  Nitekim, bundan önce (1) numaralı şıkta incelediğimiz fıkralarda olduğu gibi 
  Devlet memuriyeti statüsüne atanma sırasında, diğer bir ifadeyle bu statüyü 
  kazanma aşamasında giriş derece ve kademesine ilâve yoluyla söz konusu fıkra 
  ile öngörülen kademe ve dereceden yararlanma mümkün olacaktır.
Kazanılmış hak aylık derece ve kademesine ilâve olarak kademe ilerlemesi 
  veya derece yükselmesi uygulanacak durumlar 36'ncı maddenin (A) bendinin 9 ila 
  12'nci fıkraları ile (B) ve (C) bentlerinde düzenlenmiştir. Şimdi bunları sırasıyla 
  inceleyelim.
a) 9'uncu fıkrada; "Memurluğa girmeden önce ve memuriyetleri sırasında 
  yüksek öğrenim üstü master derecesi almış olanlarla yüksek öğrenim kurumlarında 
  en az bir yıl ilave öğrenim yaparak lisans üstü ihtisas sertifikası alanlara 
  bir kademe ilerlemesi, tıpta uzmanlık belgesi alanlara, meslekleri ile ilgili 
  öğrenim dallarında doktora yapanlara bir derece yükselmesi uygulanır.
  Master derecesini alıp bir kademe ilerlemesinden yararlanan memura, mesleği 
  ile ilgili öğrenim dalında doktora yaptığı takdirde iki kademe ilerlemesi uygulanır." 
  denilmektedir.
  Bu fıkra ile gerek memuriyetten önce gerekse memuriyetleri sırasında lisans 
  üstü (tezli veya tezsiz ayrımı yapılmaksızın) öğrenim görenlerin bu öğrenimlerinin 
  kademe ilerlemesi veya derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilmesi 
  öngörülmektedir.
  2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun Tanımlar Başlıklı 3'üncü maddesinde lisans 
  üstü öğrenim, "Yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlilik 
  eğitimini kapsar" şeklinde tanımlanmıştır. Görüldüğü gibi lisans üstü öğrenim, 
  dört kademeye ayrılmıştır. Bunlardan konumuzla ilgili olanları şu şekilde sıralamak 
  mümkündür.
  (1) Yüksek lisans; lisans öğrenimine dayalı, eğitim öğretim ve araştırmanın 
  sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan bilim uzmanlığı, yüksek mühendislik, yüksek 
  mimarlık ve master ereceleri bu tür yüksek öğrenimlerdir.
  (2) Doktora; lisans öğrenimine dayalı, en az altı veya yüksek lisans 
  veya eczacılık veya fen fakültesi mezunlarınca Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen 
  esaslara göre bir laboratuar dalında kazanılan uzmanlığa dayalı en az dört yarı 
  yıllık programı kapsayan ve orijinal bir araştırmanın sonuçlarını ortaya koymayı 
  amaçlayan yüksek öğrenimlerdir.
  (3)Tıpta uzmanlık; Sağlık Bakanlığınca düzenlenen esaslara göre yürütülen 
  ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan 
  yüksek öğrenimlerdir.
  9'uncu fıkra düzenlemesinde, her ne kadar master derecesi, lisans üstü ihtisas 
  sertifikası ve tıpta uzmanlık belgesi almak şeklinde bir ayrıma gidilmişse de 
  master öğrenimi de, tıpta uzmanlık öğrenimi de "Lisans üstü öğrenim" 
  derecesi kapsamındadır. Ancak kanun koyucu, bu öğrenim derecelerini değerlendirirken 
  farklı statüde görmek istemiştir.
ÖRNEK: Lisans üstü öğrenim derecesinde olmakla birlikte master öğrenimi 
  ile yüksek lisans (bilim uzmanlığı) öğrenimi için bir kademe ilerlemesi öngörülmüşken, 
  tıpta uzmanlık ve öğrenimleri ile ilgili alanlarda doktora için bir derece yükselmesi 
  öngörülmüştür.
  Bu açıklamalardan sonra fıkra uygulamasında dikkat edilecek iki husus ortaya 
  çıkmaktadır.
  Birincisi, yüksek mühendislik ve yüksek mimarlık, lisans üstü öğrenimin kademelerinden 
  olan "yüksek lisans" kapsamında sayılmıştır. Dolayısıyla sorun, yüksek 
  mühendis veya yüksek mimar öğrenimlerinin bu fıkra uygulamasından yararlandırılıp 
  yararlandırılmayacaklarıdır.
  Hatırlanacağı üzere, 36'ncı maddenin (A) bendi 2 ve 3'üncü fıkraları ile ilgili 
  olarak yapılan açıklamalarımızda, yüksek mühendis ve yüksek mimar sıfatını almış 
  olanların hangi hizmet sınıfında görev yaparlarsa yapsınlar öğrenimlerine göre 
  belirlenen giriş derece ve kademelerine bir derece ilâve edileceği belirtilmiştir. 
  5 yıl süreli yüksek öğretim kurumu mezunlarının giriş derece ve kademeleri 9'uncu 
  derecenin 2'nci kademesi olarak belirlendiğine göre bu derece ve kademeye mühendislik 
  ve mimarlık fakültelerinden yüksek mühendis veya yüksek mimar sıfatını alarak 
  mezun olanlar için hangi hizmet sınıfında görev yaparlarsa yapsınlar bir derece 
  ilâve edilerek giriş derece ve kademesi 8'inci derecenin 2'nci kademesi olarak 
  uygulanacaktır. Dolayısıyla yüksek mimar ve yüksek mühendislik bu fıkralar kapsamında 
  değerlendirildiği ve aynı sebebin mükerrer değerlendirilemeyeceği ilkesi dikkate 
  alınarak bu durum ayrıca 9'uncu fıkra kapsamında değerlendirilmeyecektir.
  İkincisi, fıkranın ikinci paragrafında master öğrenimi sebebiyle bir kademe 
  ilerlemesinden yararlandıktan sonra doktora öğrenimini tamamlayanlara bir derece 
  yükselmesi değil, iki kademe ilerlemesi verileceğidir.
  Böylece, master öğreniminden sonra bir kademe ilerlemesinden yararlanmaksızın 
  doktora öğrenimini tamamlayanlar (genelde memuriyetleri öncesinde yada memuriyetten 
  ayrılarak bu öğrenimi görenler) ile master öğrenimi sebebiyle öncelikle bir 
  kademe ilerlemesinden yararlananlar arasındaki denge korunmuştur.
b) 10'uncu fıkrasında; "Doktora üstü üniversite doçentliği unvanını üniversitede 
  görevli iken kazananlara bir derece, diğer memuriyetlerde iken bu unvanı kazananlara 
  iki kademe ilerlemesi uygulanır." denilmektedir.
  Fıkra metni çok açık bir şekilde ifadelendirilmiş olup, herhangi bir yanlış 
  anlamaya veya farklı yoruma imkân vermemektedir. Bununla birlikte fıkradan, 
  doktora öğreniminden sonra doçentlik unvanını üniversitede görevli iken kazananlara 
  bir derece yükselmesi, diğer memuriyetlerde görevli iken kazananlara iki kademe 
  ilerlemesi verilmek suretiyle uygulanması gerektiğinin ifade edilmesinde yarar 
  görülmektedir.
c) (21/09/2004 tarih ve 25590 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 17/09/2004 
  tarih ve 5234 sayılı Kanunla değişik) 12/d fıkrasında; "Memuriyette iken 
  veya memuriyetten ayrılarak (87 nci maddeye tâbi kurumlarda çalışanlar dahil) 
  üst öğrenimi bitirenler, aynı üst öğrenimi tahsile ara vermeden başlayan ve 
  normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren emsallerinin
  ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla, bitirdikleri üst öğrenimin 
  giriş derece ve kademesine memuriyette geçirdikleri başarılı hizmet sürelerinin 
  tamamı her yıl bir kademe, her üç yıl bir derece hesabıyla ilave edilmek suretiyle 
  bulunacak derece ve kademeye yükseltilirler." denilmektedir.
  Fıkra uygulamasıyla ilgili hususlar bu bültenin ana konularından birini oluşturan 
  "Hizmet Değerlendirmesi" konusu işlenirken ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır.
B. KADEME İLERLEMESİ
  Kademe, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 38'inci maddesinde; "Kademe, 
  derece içerisinde, görevin önemi veya sorumluluğu artmadan, Devlet memurunun 
  olumlu sicil almasına ve bulunduğu derecedeki hizmet süresine bağlı olarak aylığındaki 
  ilerleyiş adımıdır." şeklinde tanımlanmıştır.
1. Kademe İlerlemesinin Şartları
  657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 64'üncü maddesinde; Devlet memurlarının 
  kademe ilerlemesi için gerekli olan şartlar;
  a) Bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olması,
  b) O yıl içinde olumlu sicil almış bulunması,
  c) Bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması,
  şeklinde belirlenmiştir.
  Bu şartları taşıyan her memur bulunduğu derecede, aylık almakta olduğu kademenin 
  bir ileri kademesine yükseltilecektir.
2. 6 Yıllık Sicil Notu Ortalamasına Göre Yapılacak Kademe İlerlemeleri
Buraya kadar ifade edilmeye çalışılan kademe ilerlemesi işlemleri genel anlamda 
  Devlet memurlarının başarılı olarak bir yıllık çalışma sürelerinin karşılığında 
  bulunduğu derecede bir ileri kademeye diğer bir ifadeyle aylığının bir ileri 
  kademeye yükseltilmesiydi. Genel anlamdaki bu tür kademe ilerlemeleri dışında 
  farklı şekillerde kademe ilerlemesini hak kazanma, yada kademe ilerlemesi yapılma 
  durumları da mevcuttur.
  Bunlardan birisi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 64'üncü maddesine, 
  29/11/1984 tarih ve 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen "Devlet 
  memurlarından 6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olanların aylık 
  derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere bir kademe ilerlemesi uygulanır." 
  şeklinde eklenen fıkradır.
  Fıkra uygulamasında dikkate alınacak hususlar şu şekilde sıralanabilir.
  a) Değerlendirmeye esas alınacak son 6 yılın tümünde veya 6'ncı yılda olumlu 
  sicil almış olma şartı söz konusu değildir. Bu süre içinde düzenlenen sicil 
  raporlarına göre sicil notu ortalamasının en az 90 puan olması yeterlidir.
  b) Sicil raporlarının her yılın Aralık ayı içinde düzenleneceği ve 31 Aralık 
  tarihi itibariyle saklamaktan sorumlu birimlere teslim edileceği dikkate alınarak 
  6 yıllık sicil notu ortalaması 90 ve daha yukarı olanlar için uygulanacak bir 
  kademe ilerlemesi 1 Ocak tarihinden itibaren geçerli olacaktır.
  c) Bu şekilde uygulanan kademe ilerlemesi 1'inci şıkta ifade edilen kademe ilerlemelerinde 
  olduğu gibi yukarı derecelere yükselme bakımından da dikkate alınacaktır.
  d) Öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri derecenin son kademesinde olanlar 
  için ilerletilebilecek bir kademe bulunamayacağından bu durumda olanlara kademe 
  ilerlemesi verilemeyecektir.
  Konu hakkında bir örnek vermek gerekirse; 30/06/2002 tarihinde 6'ncı 
  derecenin 2'nci kademesine kademe ilerlemesi yapan ortaokul mezunu bir personelin 
  1997, 1998, 1999, 2000, 2001, 2002 yılları sicil raporu sonuçlarına göre 6 yıllık 
  sicil notu ortalaması 90 veya daha yukarı olduğu tespit edildiğinde bu personele, 
  01/01/2003 tarihi itibariyle bir kademe ilerlemesi uygulanarak 6'ncı derecenin 
  3'üncü kademesine ilerletilecektir. Ayrıca ilgilinin 30/06/2002 tarihinden 01/01/2003 
  tarihine kadar 2'nci kademede geçen 6 ay 1 günlük süresi 3'üncü kademede kıdem 
  olarak gösterilecek ve bu kıdemiyle 6 yıllık ortalamaya dahil edilen 2002 yılı 
  sicil raporunun olumlu olması halinde 30/06/2003 tarihinde 5'inci derecenin 
  1'inci kademesine yükseltilecektir.
  Bu personelin 30/06/2002 tarihinde 5'inci derecenin 9'uncu kademesine ilerletildiğini 
  varsaydığımızda öğrenim durumuna göre yükselebileceği 5'inci derecede ilerletilebileceği 
  bir kademe bulunmadığından, 37'nci madde uygulaması istisna tutulacak olursa 
  6 yıllık sicil notu ortalamasından yararlandırılmayacaktır.
  6 yıllık sicil notu ortalamasının tespitinde, aylıksız izin, muvazzaf askerlik, 
  görevden çekilme (istifa), görevden çekilmiş sayılma (müstafi) gibi sicil raporu 
  düzenlenemeyecek dönemler dikkate alınmayacak, sicil raporu düzenlenerek geçirilen 
  sürelerin 6 yılı doldurması yeterli görülecektir.
ÖRNEK: 1995, 1996 yıllarında Devlet memuru olarak görevde bulunan ve 
  aylıksız izinli sayılarak 1997 ve 1998 yıllarında muvazzaf askerliğe ayrılan 
  bir personelin 6 yıllık sicil notu ortalaması için 1995, 1996, 1999, 2000, 2001 
  ve 2002 yılları dikkate alınacaktır. Bu yıllara ait sicil notu ortalamasının 
  90 veya daha fazla olduğunun tespiti halinde 01/01/2003 tarihi itibariyle bir 
  kademe ilerlemesinden yararlandırılacak, bu yıllara ait sicil notu ortalamasının 
  90'a ulaşamaması halinde bir sonraki yıl, yani 2003 yılı sicil notu ortalamaya 
  dahil edilecek, bu defa ortalamadan 1995 yılı düşülecektir. Yani hangi yılda 
  ortalama sicil notu 90'a ulaşırsa o yıl için bir kademe uygulaması yapılacaktır. 
  Bu şekilde kademe uygulamasından yararlanan memur için artık yeni bir 6 yıllık 
  dönem beklenecek ve bu altı yılın sicil notuna göre işlem yapılacaktır.
3. Görev Yerlerine Göre Uygulanacak Kademe İlerlemeleri
Devlet memurlarının yıl içindeki başarı durumuna göre yapılan kademe ilerlemeleri 
  ve 6 yıllık hizmet süresindeki başarı ortalamasına göre verilen kademe ilerlemelerinden 
  başka 64'üncü maddenin sonuna eklenen fıkra çerçevesinde uygulanan kademe ilerlemesi 
  vardır.
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası; 
  "Ancak, 72 nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak üzere mecburi 
  olarak sürekli görevle atanan Devlet memurlarından kalkınmada 1 inci derecede 
  öncelikli yörelerde bulunanlara (Erzurum ve Artvin illeri dahil) bu yörelerde 
  fiilen çalışmak suretiyle başarılı geçirilen her iki yılın karşılığında aylık 
  derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere ayrıca bir kademe ilerlemesi 
  daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. İki 
  yıldan az süreler dikkate alınmaz" şeklinde düzenlenmiştir.
  Bu hükmün uygulanabilmesi için öncelikle kimlerin her iki yılına bir kademe 
  ilerlemesinden yararlandırılacağının tespiti gerekmektedir. Bu tespit yapılırken 
  personelin,
  1-Atama ve yer değiştirme yönetmelikleri uyarınca (istek, eş durumu, sağlık 
  ve benzeri nedenlerle o ile atanmış olsa da) zorunlu yer değiştirmeye (rotasyona) 
  tabi bir personel olması,
  2-Görev yaptığı ilin kalkınmada birinci derecede öncelikli iller arasında olması,
  3-Görev yaptığı ilde veya aynı kapsamda (zorunlu hizmet (rotasyon) yükümlüsü 
  ve kalkınmada birinci derecede öncelikli) olan birden çok illerde görev yapanların 
  bu illerde başarılı geçen hizmet süreleri toplamının iki yılını doldurmuş olması,
  4-Görev yaptığı il/yer'in zorunlu hizmete alındığı tarih ile kalkınmada birinci 
  derecede öncelikli yöreler kapsamına alındığı tarihler arasında farklılık bulunması 
  halinde yürürlük tarihleri bakımından her iki şartın birlikte gerçekleştiği 
  tarih dikkate alınarak bu tarihten sonra yukarıda belirtilen şartların gerçekleştiği 
  tarih itibariyle uygulanması,
  5-Atama ve yer değiştirme yönetmelikleri uyarınca görev yaptığı yerde zorunlu 
  hizmetini tamamlamış olsa da aynı yerde görevine devam ediyor olması,
  gerekmektedir.
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası 
  hükmünün uygulanmasında esas alınan 01/05/1990 tarihinde yürürlükte bulunan 
  atama ve yer değiştirme yönetmeliği uyarınca zorunlu hizmet bölgesi ve kalkınmada 
  birinci derecede öncelikli iller listesi daha sonra yönetmeliklerde yapılan 
  değişikliklerle yeniden belirlenmiş ve kalkınmada öncelikli iller arasına yeni 
  illerin alınmış olduğu da dikkate alınması gerekmekle birlikte en son 06/12/2000 
  tarih ve 24252 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı 
  Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Ekindeki 
  Ek-1 Çizelgenin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelikle belirlenen ikinci ve üçüncü 
  hizmet bölgelerinde olmakla birlikte aynı zamanda kalkınmada birinci derecede 
  öncelikli yöreler kapsamında bulunan Adıyaman, Aksaray, Amasya, Artvin, Bartın, 
  Bayburt, Çanakkale (Gökçeada, Bozcaada), Çankırı, Çorum, Elazığ, Erzincan, Gaziantep, 
  Giresun, Gümüşhane, İstanbul, K.Maraş, Karabük, Karaman, Kastamonu, Kırıkkale, 
  Kırşehir, Kilis, Malatya, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Samsun, Sinop, 
  Sivas, Şanlıurfa, Tokat, Trabzon, Yozgat, Zonguldak, Ağrı, Ardahan, Batman, 
  Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, 
  Şırnak, Tunceli ve Van illeri olarak belirlenmiştir.
  Bakanlığımız kadrolarında görevli personelden 03/08/1990 tarih ve 20594 sayılı 
  Resmî Gazete'de yayımlanan "Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum 
  Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği" ve değişik tarihlerde 
  yayımlanan müteakip Yönetmeliklerle öğretmenlere, 27/10/1990 tarih ve 20678 
  sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "İlköğretim Müfettişleri Yönetmeliği" 
  ve değişik tarihlerde yayımlanan müteakip Yönetmeliklerle de ilköğretim müfettişlerine, 
  Yönetmeliklerince belirlenen zorunlu hizmete (rotasyona) tabi kalkınmada birinci 
  derecede öncelikli illerde (yörelerde) belirli sürelerde görev yapma mecburiyeti 
  öngörülmüştür.
  Ancak, söz konusu personelin anılan fıkra hükmünden yararlandırılabilmeleri 
  için yukarıda da belirtildiği üzere, öncelikle atama ve yer değiştirme yönetmelikleri 
  uyarınca zorunlu hizmete (rotasyona) tabi olup, olmadığının ilgili birimlerce 
  tespiti gerekmektedir.
  Öğretmen ve ilköğretim müfettişleri dışında kalan memuriyetler bakımından söz 
  konusu illerde belirli bir süre görev yapma mecburiyetini öngören Bakanlığımıza 
  ait herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
  (Not: Bakanlığımız Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfında öğretmen, yönetici 
  veya Genel İdare Hizmetleri Sınıfında şef olarak görev yapmakta iken, Millî 
  Eğitim Bakanlığı Yönetici Atama, Değerlendirme, Görevde Yükselme ve Yer Değiştirme 
  Yönetmeliği ve 03/10/2000 tarih ve 24189 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Devlet 
  Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik 
  Yapılmasına Dair Yönetmeliğin Geçici 4'üncü maddesi uyarınca 5 ve 6'ncı hizmet 
  bölgelerine şube müdürü olarak atananların, anılan fıkra hükmünden yararlandırılıp, 
  yararlandırılmayacakları hususundaki çalışmalar ilgili kurumlar nezdinde sürdürülmekte 
  olup, sonuçlandığında ayrıca açıklama yapılacaktır.)
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası 
  hükmünün uygulamasında karşılaşılan sorunların giderilmesi amacıyla Bakanlığımız 
  personel Genel Müdürlüğü tarafından valiliklere gönderilen 30/06/1992 tarih 
  ve 89105, 27/03/1995 tarih ve 39427, 11/04/1996 tarih ve 44360, 23/05/1997 tarih 
  ve 66671 sayılı yazılar ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 113 ve 150 
  seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğleri ile açıklama yapılmıştır.
  Artvin ve Erzurum illeri dahil kalkınmada birinci derecede öncelikli illerde 
  geçirilen hizmetler için kademe ilerlemesini öngören fıkranın, 657 sayılı Devlet 
  Memurları Kanunu'nun 64'üncü maddesine 418 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 
  eklendiğini belirtmiştik. Bu fıkranın 01/05/1990 tarihi itibariyle yürürlüğe 
  girdiği dikkate alındığında sadece 01/05/1990 tarihinden sonra geçen hizmetlerden 
  her 2 yıl için bir kademe ilerlemesi uygulanacaktır. İki yıldan az hizmetler 
  dikkate alınmayacağı gibi 01/05/1990 tarihi öncesindeki hizmetler de dikkate 
  alınmayacaktır.
  Ancak, 01/05/1990 tarihinden önce rotasyon veya zorunlu hizmetin ifası maksadıyla 
  bahsi geçen illere atanmış ve bu tarihten önce gerekli bekleme süresini doldurduğu 
  halde görevine bu iller kapsamında öğretmen veya ilköğretim müfettişi olarak 
  devam etmiş olanların da 01/05/1990 tarihinden sonra geçen hizmetlerinin iki 
  yılına bir kademe ilerlemesi uygulanacaktır. Bu durumda olanlar, rotasyon veya 
  zorunlu hizmet sürelerinin bitiminde söz konusu iller dışına gerek istekleri, 
  gerekse idari tasarruf sonucu çıktıktan sonra istekleri üzerine tekrar bu illere 
  atandıklarında fıkra hükmünden yararlanamayacaklardır.
  Artvin ve Erzurum dahil kalkınmada birinci dereceli öncelikli birden fazla ilde 
  geçen sürelerin toplamı iki yıla ulaştığında kademe ilerlemesi, en son görev 
  yapılan ilde uygulanacaktır.
ÖRNEK: İlk defa öğretmenlik görevine 21/11/1989 tarihinde Nevşehir ilinde 
  başlayan ve halen aynı ilde görevine devam eden öğretmenin, 657 sayılı Devlet 
  Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp 
  yararlandırılmayacağı ?
  Bilindiği gibi, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin 
  Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 14'üncü maddesinde; öğretmenlik görevine 
  03/08/1990 tarihinden sonra başlayanlar zorunlu hizmet bölgesine dahil birinci 
  grup illerde 3 yıl yada ikinci grup illerde 4 yıl süreyle çalışmak zorunda oldukları 
  hükme bağlanmıştır.
  İlk defa öğretmenlik görevine 21/11/1989 tarihinde Nevşehir il'inde başladığı 
  ve o tarihte Nevşehir ili'nin zorunlu bölge hizmeti kapsamında bulunmaması ve 
  Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme 
  Yönetmeliğinin 14'üncü maddesi uyarınca da bu il'de görev yapmakta iken zorunlu 
  hizmet yükümlülüğünden muaf sayıldığı ancak, söz konusu il'in 01/01/1998 tarihinde 
  her ne kadar zorunlu hizmet yükümlülüğü kapsamına alınmış ise de ilgilinin bu 
  il'de geçen hizmet sürelerinin zorunlu hizmet yükümlülüğü ile herhangi bir ilgisi 
  bulunmaması nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü 
  maddesi son fıkrası hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.
ÖRNEK: Aylıksız izinli olarak muvazzaf askerlik görevini zorunlu hizmet 
  bölgesi kapsamındaki illerde er öğretmen olarak yapan öğretmenin, bu sürelerinin 
  zorunlu bölge hizmetinden sayılıp sayılmayacağı ve 657 sayılı Devlet Memurları 
  Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı?
  Bilindiği gibi, 19.01.1995 tarih ve 22176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 
  Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme 
  Yönetmeliğinin 31 inci maddesinin (a) bendinde; "Aylıksız izinli olarak 
  geçen sürelerin zorunlu bölge hizmetinden sayılmayacağı" hükme bağlanmıştır.
  Bu nedenle, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama 
  ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği 19/01/1995 tarihinden sonra 
  muvazzaf askerlik hizmetini zorunlu bölge hizmeti kapsamındaki illerde öğretmen 
  olarak yapanların aylıksız izinli olarak geçen bu sürelerinin zorunlu çalışma 
  yükümlülüğünden sayılması ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 64'üncü 
  maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.
ÖRNEK: Van ilinde aylıksız izinli olarak (muvazzaf askerlikte) geçen sürelerinin 
  zorunlu çalışma yükümlülüğünden sayılması ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 
  değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı 
  ?
  Bilindiği gibi, 19.01.1995 tarih ve 22176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 
  Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme 
  Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmeliğin 31'inci maddesinin 
  (a) bendinde; "Aylıksız izinli olarak geçen sürelerin zorunlu bölge hizmetinden 
  sayılmayacağı" 02/07/2003 tarih ve 25156 sayılı Resmî Gazete de yayımlanan 
  Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer 
  Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik değişikliği 
  ile aynı madde bendi; "Muvazzaf askerlikte geçen süreler hariç, aylıksız 
  izinli olarak geçirilen sürelerin zorunlu çalışma süresinden sayılmaz." 
  şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
  Bu nedenle, ilgilinin Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin 
  Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yönetmelik 
  değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19/01/1995 tarihinden sonra muvazzaf askerlik 
  hizmetini 30/11/1995-31/03/1997 tarihleri arasında zorunlu bölge hizmeti kapsamındaki 
  illerde öğretmen olarak yapmış olması nedeniyle, Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı 
  Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik 
  Yapılmasına Dair Yönetmelik değişikliği kapsamında değerlendirilmesi ve aylıksız 
  izinli olarak geçen sürelerinin zorunlu çalışma yükümlülüğünden sayılarak 657 
  sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden 
  yararlandırılması mümkün değildir.
ÖRNEK: Şanlıurfa, Hakkari ve Bayburt illerinde görev yaptıktan sonra naklen 
  Tokat iline atanan ve halen aynı ilde görevine devam eden öğretmenin, bu illerde 
  geçen süreleri bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü 
  maddenin son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ?
  Bilindiği gibi, 11/06/2000 tarih ve 24076 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 
  Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama ve Yer 
  Değiştirme Yönetmeliğin 7'inci maddesinde; Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 
  (11/06/2000) tarihten sonra Bakanlık kadrolarına ilk defa öğretmen olarak atananların 
  zorunlu hizmet yükümlülüğüne tabi olacakları hükme bağlanmıştır.
  İlgilinin durumunun incelenmesinden; zorunlu bölge hizmeti kapsamında bulunan 
  Şanlıurfa ilinde 04/10/1991-27/08/1992, Hakkari ilinde 21/02/1995-10/09/1996, 
  Bayburt ilinde 30/09/1999-15/08/2001 tarihleri arasında görev yaptıktan sonra 
  03/09/2001 tarihinde Tokat iline naklen atandığı ve halen bu il'de görev yaptığı 
  anlaşılmaktadır.
  Bu nedenle, ilgilinin 04/10/1991-03/09/2001 tarihleri arasında Şanlıurfa, Hakkari 
  ve Bayburt illerinde geçen hizmet süreleri bakımından, yürürlükte bulunan atama 
  ve yer değiştirme yönetmelikleri uyarınca zorunlu hizmet yükümlülüğü kapsamında 
  bulunması nedeniyle, her bir il'de iki yıldan az geçen sürelerin bir sonraki 
  il'le birleştirilerek iki yılı doldurdukları tarih itibariyle 657 sayılı Devlet 
  Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlandırılması 
  gerekmektedir.
  Ancak, ilgilinin Bayburt ilinde görev yapmakta iken 11/06/2000 tarihinde yürürlüğe 
  giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Öğretmenlerinin Atama 
  ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 7'inci maddesi uyarınca zorunlu bölge hizmetinden 
  muaf sayıldığından 03/09/2001 tarihinde Tokat iline yapılan atamasının zorunlu 
  hizmet yükümlülüğü ile bir ilgisi bulunmaması nedeniyle, Tokat ilinde geçen 
  hizmet süreleri bakımından anılan fıkra hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.
ÖRNEK: İlk defa öğretmenlik görevine 05.10.1987 tarihinde Mardin ilinde 
  başlayan daha sonra askere giden ve terhisini müteakip ise 13.9.1992 tarihinde 
  Yozgat iline isteğe bağlı olarak atanan öğretmenin, Yozgat ilinde geçen hizmet 
  süreleri bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin 
  son fıkrası hükmünden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı ?
  Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 64'üncü maddesinin 
  son fıkrasında; "Ancak, 72 nci madde gereğince belirli bir süre görev yapmak 
  üzere mecburi olarak sürekli görevle atanan Devlet Memurlarından kalkınmada 
  1 inci derecede öncelikli yörelerde bulunanlara (Erzurum ve Artvin İl'leri dahil) 
  bu yörelerde fiilen çalışmak suretiyle başarılı geçirilen her iki yılın karşılığında 
  aylık derecelerinin yükseltilmesinde dikkate alınmak üzere ayrıca bir kademe 
  ilerlemesi daha verilir. Yıllık izinde geçirilen süreler fiilen çalışılmış sayılır. 
  İki yıldan az süreler dikkate alınmaz." hükmüne yer verilmiştir.
  Devlet Memurları Kanunu 113 Seri No'lu Genel Tebliğin 3'üncü maddesinde ise; 
  "657 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine eklenen ibare ile belli bir süre 
  ile kalkınmada 1 inci derecede öncelikli yörelerde görev yapmak zorunda olan 
  Devlet Memurlarının terfilerinde, iki yılda bir ayrıca ilave bir kademe ilerlemesinin 
  uygulanacağı öngörülmüş olduğundan bu durumda bulunan Devlet Memurları bu yörelerde 
  görev yaptıkları sürece iki yılda bir derece yükselmesi imkanına sahip olacaklardır.
  Bu imkandan sadece atama ve yer değiştirme yönetmelikleri gereği zorunlu olarak 
  bu yörelerde görev yapanlar yararlanacaklar, zorunlu yer değiştirmeye tabi olmayan 
  personel bu imkandan yararlanamayacaktır." denilmektedir.
  Ayrıca, 28.9.1997 gün ve 23124 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Devlet Memurları 
  Kanunu 150 Seri No'lu Genel Tebliğ'in 6'ncı şıkkında ise; 657 sayılı Devlet 
  Memurları Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünden yararlanma 
  süresinin zorunlu görev yapma süresiyle sınırlandırılmadığı, bu nedenle zorunlu 
  çalışma süresini tamamlamalarına rağmen aynı ilde görev yapmaya devam edenlerin 
  1.5.1990 tarihinden sonra zorunlu çalışma süresi dışında geçen sürelerinin de 
  söz konusu fıkra hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
  Bu hüküm kapsamında, Bakanlığımıza bağlı kurumlarda eğitim ve öğretim hizmetleri 
  sınıfında görev yapan öğretmenlerden 15.10.1978 tarihinden sonra göreve başlayanlar 
  bakımından rotasyon (zorunlu bölge hizmeti) yükümlülüğü öngörülmüş, bu tarihten 
  önce göreve başlayanlar bakımından ise herhangi bir şekilde rotasyon (zorunlu 
  bölge hizmeti) yükümlülüğü öngörülmemiş olup, daha sonra Millî Eğitim Bakanlığına 
  Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ve müteakip 
  yönetmeliklerle de bu durum aynen korunmuştur.
  Söz konusu fıkranın yürürlüğe girdiği 1.5.1990 tarihinden sonra Millî Eğitim 
  Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği 
  kapsamında rotasyon veya zorunlu bölge hizmetine tabi olarak kalkınmada birinci 
  derecede öncelikli yörelerde görev yapanların, bu fıkra hükmünden faydalandırılmaları 
  hususunda Devlet Memurları Kanunu 113 ve 150 Seri No'lu Genel Tebliğler ile 
  Bakanlığımız tarafından hazırlanan bülten ve değişik tarihli yazılarla konuya 
  ilişkin Valiliklere bir çok kez açıklama da yapılmıştır.
  Diğer taraftan, 3.8.1990 gün ve 20594 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Millî 
  Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme 
  Yönetmeliğinin Geçici 1'inci maddesinde; "Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 
  tarihte, 83/6525 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ekinde yürürlüğe konulan "Devlet 
  Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik" 
  ile tespit edilen beşinci hizmet bölgesine dahil illerde üç, dördüncü hizmet 
  bölgesine dahil illerde dört veya her iki bölgeye dahil illerde toplam dört 
  yıl süreyle görev yapmış olanların bu yönetmelikle öngörülen zorunlu bölge hizmetini 
  tamamlamış sayılırlar. Eksik hizmeti olanların eksik hizmetleri 15 inci madde 
  hükmü de gözönünde bulundurularak bu esasa göre öğretim yılı bütünlüğü içinde 
  tamamlattırılır." denilmektedir.
  İlgilinin durumunun incelenmesinden; ilk defa öğretmenlik görevine 05.10.1987 
  tarihinde Mardin ilinde başladığı ve 3 yıl 7 ay 22 gün görev yaptıktan sonra 
  askere gittiği ve terhisini müteakip 13.9.1992 tarihinde Yozgat iline isteğe 
  bağlı olarak atandığı ve halen aynı ilde görevine devam ettiği anlaşılmaktadır.
  Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, ilgilinin Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı 
  Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Geçici 
  1'inci maddesine göre 5'inci hizmet bölgesi kapsamında bulunan Mardin ilinde 
  geçen hizmet süreleri bakımından zorunlu hizmet yükümlülüğünü tamamlamış sayıldığı, 
  Yozgat iline atanmasının zorunlu bölge hizmeti yükümlülüğü ile herhangi bir 
  ilgisi bulunmadığından, bu il'de geçen hizmet sürelerine 657 sayılı Devlet Memurları 
  Kanununun değişik 64'üncü maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanması mümkün 
  değildir.
ÖRNEK: 02.08.1999-06.09.2001 tarihleri arasında Artvin ilinde görev yaptıktan 
  sonra 06/09/2001 tarihinde Ankara İline atanan öğretmenin, Artvin İlinde geçen 
  hizmet sürelerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 64'üncü maddesinin 
  son fıkrası hükmüne göre bir kademe verilip verilmeyeceği ?
  Bilindiği gibi, 9.11.1979 gün ve 16804 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Millî 
  Eğitim Bakanlığı Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı Personelinin Atama ve Yer 
  Değiştirme Yönetmeliğiyle Türkiye dört hizmet bölgesine ayrılarak, Eğitim ve 
  Öğretim Hizmetleri sınıfında görev yapan personelden 15.10.1978 tarihinden sonra 
  ilk defa göreve başlayanların bu bölgelerde belirli bir süre görev yapma yükümlülüğü 
  öngörülmüştür. Ancak, daha sonra Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim ve Öğretim Hizmetleri 
  Sınıfı Personelinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle, 
  Türkiye'nin ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik 
  ve yakınlık gösteren illeri gruplandırılarak gelişmişlik sırasına göre beş hizmet 
  bölgesine, 3.8.1990 tarihinde yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul 
  ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile de tek bölge 
  esasına dayalı olarak zorunlu hizmet yükümlülüğü öngörülmüştür.
  Diğer taraftan, 19.1.1995 gün ve 22176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe 
  giren Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama ve 
  Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 
  14'üncü maddesinde yapılan değişiklikle 3.8.1990 tarihinden önce öğretmenlik 
  görevine başlayanların zorunlu bölge hizmeti yükümlülüğünden muaf sayılacakları 
  belirtilmiştir.
  İlgilinin durumunun incelenmesinden; ilk defa öğretmenlik görevine 30.11.1984 
  tarihinde Çorum ilinde başladığı, daha sonra 24.09.1987 tarihinde Ankara iline, 
  16.07.1999 tarihinde ise Artvin iline atandığı ve 06.09.2001 tarihinden itibaren 
  yeniden Ankara iline atanarak halen aynı ilde görevine devam ettiği anlaşılmaktadır.
  Bu çerçevede, Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurum Öğretmenlerinin Atama 
  ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Yönetmelikle 
  3.8.1990 tarihinden sonra ilk defa öğretmenlik görevine başlayanların zorunlu 
  bölge hizmeti yükümlüsü olacağı hükme bağlandığından, 24.09.1987 tarihinde ilk 
  defa öğretmenlik görevine başlayan ilgilinin, 16.07.1999 tarihinde Artvin iline 
  yapılan atamasının zorunlu hizmet yükümlülüğü ile bir ilgisi bulunmadığından 
  söz konusu fıkra hükmünden yararlandırılması mümkün değildir.
C. DERECE YÜKSELMESİ
  Giriş derecesi bölümünde de belirtildiği gibi her memurun başlangıçta öğrenim 
  durumu ve çalıştığı hizmet sınıfı itibariyle belirlenen bir derecesi ve bu dereceyle 
  ifade edilen kadrosu vardır. İşte, memuriyetteki başarılı hizmet sürelerine 
  göre kanunun ileride açıklayacağımız hükümlerine göre bulundukları derecelerden 
  daha yukarı derecelere geçirilme işlemleri derece yükselmesini ifade etmektedir.
  657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda derece yükselmesini öngören birbirinden 
  ayrı 3 hüküm bulunmaktadır. Bunlar 37, 67 ve 68'inci maddelerdir. Ancak burada 
  şu hususun belirtilmesinde yarar görülmektedir. Her ne kadar derece yükselmesiyle 
  ilgili birbirinden ayrı 3 hüküm bulunmakta ise de en geniş uygulama alanı olan 
  ve derece yükselmesi konusunun temelini teşkil eden 68'inci maddedir. 37 ve 
  67'nci maddeler de derece yükselmesiyle ilgili olmakla birlikte, derece yükselmesinde 
  gerekli olan kadro şartının yerine getirilememesi karşısında personelin mağduriyetinin 
  giderilmesine yönelik tedbir olarak 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 
  657 sayılı Kanuna eklenmiştir. Bu noktadan hareketle ve derece yükselmesi konusunun 
  en iyi şekilde kavranması açısından 68'inci maddeden başlayarak açıklanması 
  yerinde olacaktır.
1. Derece Yükselmesinin Usul ve Şartları
  Derece Yükselmesinin Usul ve Şartları başlığı altında düzenlenen 68'inci madde, 
  (A) ve (B) bentlerinden müteşekkil iki bölümden ibarettir. Maddenin (A) bendinde 
  derece yükselmesi için şartlar belirlenmişken (B) bendinde 36'ncı madde ile 
  öngörülen hizmet sınıflarından eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfı hariç unvanlı 
  kadrolar dediğimiz 1-4 dereceli kadrolara ne şekilde yükselinebileceği öngörülmektedir.
2-657 sayılı Kanun'un 68'inci Maddesinin (A) bendine göre derece yükselmesinde 
  aranan şartlar
  (a) Üst derecelerden boş bir kadronun bulunması,
  (b) Derecesi içinde en az 3 yıl ve bu derecenin 3'üncü kademesinde 1 yıl bulunmuş 
  olması,
  (c) Kadronun tahsis edildiği görev için öngörülen nitelikleri elde etmiş olması,
  (d) Sicil bakımından üst derecelere yükselebilecek nitelikte bulunduğunun tespit 
  edilmiş
  olmasıdır.
  Bu şartları taşıyan Devlet memurları bir üst dereceye yükseltilerek yükseltildiği 
  derecenin aylığına hak kazanmaktadır.
3-Kadrosuzluk Sebebiyle Derece Yükselmesi Yapılamayan Durumlar
  Hatırlanacağı üzere "Derece Yükselmesi" ile ilgili konumuza başlarken, 
  derece yükselmesinde gerekli olan kadro şartının yerine getirilememesinden kaynaklanan 
  mağduriyetin giderilmesine yönelik tedbir mahiyetindeki derece yükselmelerinden 
  söz etmiştik.
  657 sayılı Devlet Memurları Kanunun değişik 67'nci maddesinde memurun aylığının 
  bir üst dereceye yükseltilebilmesi için üst derecelerde boş bir kadronun bulunması 
  şartı aranmakta iken, 13/07/2001 tarih ve 24461 sayılı Resmî Gazetenin Mükerrer 
  sayısında yayımlanan 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile anılan madde; "Diğer 
  şartları taşımakla birlikte üst derecelerde kadro olmadığı için derece yükselmesi 
  yapamayan memurların kazanılmış hak aylıkları, öğrenim durumları itibariyle 
  yükselebilecekleri dereceyi aşmamak şartıyla işgal etmekte oldukları kadroların 
  üst derecelerine yükseltilir." hükmüyle yeniden düzenlenmiştir.
  Bu düzenlemeyle, 657 sayılı Kanunun 67'nci maddesinde yer alan "Üst derecelerden 
  boş bir kadronun bulunması" şartı, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 
  3'üncü maddesiyle anılan maddede yapılan değişiklikle "boş" ibaresi 
  kaldırılarak "bir üst dereceye yükseltilebilirler" ibaresi de "üst 
  derecelerine yükseltilir" olarak yeniden düzenlenmiştir.
  Diğer taraftan, aynı Kararnamenin 9'uncu maddesiyle 657 sayılı Kanuna eklenen 
  geçici 33'üncü maddesiyle de; "67 nci madde uyarınca, diğer şartları taşımakla 
  birlikte üst derecelerde kadro olmadığı için derece yükselmesi yapamamış olan 
  memurlardan öğrenim durumları ve bulundukları derece ve kademelerdeki çalışma 
  süreleri itibariyle birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olanların 
  kazanılmış hak aylıkları, 01/01/2002 tarihinden itibaren, kademe ilerlemelerine 
  müstehak oldukları tarih itibarıyla ve her yıl azami bir derece uygulanmak suretiyle 
  yükseltilir." denilmektedir.
  Bu hükmün uygulanmasıyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı tarafından 14/03/2002 
  tarih ve 24695 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Devlet Memurları Kanunu 153 
  Seri No'lu Genel Tebliğiyle de 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin 
  Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde 
  Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1.1.2002 tarihinde 
  yürürlüğe giren 3'üncü maddesiyle değiştirilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 
  67'nci maddesinin ve 9'uncu maddesiyle de anılan Kanuna eklenen geçici 33'üncü 
  maddenin uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi ve uygulama 
  birliğinin sağlanması amacıyla açıklama yapılmıştı.
  657 sayılı Kanununda 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişiklikten 
  önceki 67'nci maddesinde, diğer şartları taşımakla birlikle üst derecelerde 
  boş kadro olmadığı için derece yükselmesi yapamayan memurların kazanılmış hak 
  aylıklarının, öğrenim durumları itibarıyla yükselebilecekleri dereceyi aşmamak 
  kaydıyla işgal etmekte oldukları kadroların bir üst derecesine yükseltilebileceği 
  hükme bağlanmıştı.
  Yukarıda belirtilen hükme göre, madde kapsamına giren memurlardan, derece yükselmesine 
  ilişkin diğer şartları taşımakla birlikte üst derecelerde boş kadro olmadığı 
  için derece yükselmesi yapamayanların kazanılmış hak aylıkları, öğrenim durumları 
  itibarıyla yükselebilecekleri dereceyi aşmamak şartıyla, işgal ettikleri kadronun 
  bir üst derecesine takdire bağlı olarak yükseltilebiliyordu.
Görüleceği üzere, 657 sayılı Kanunun değişik 67'nci ve geçici 33'üncü maddelerinin 
  uygulamada birbirinden farklı değerlendirilmesi gerekmekledir.
  a) 657 sayılı Kanun'un 67'nci maddesinin uygulanması
  1 - İlk aşamada, anılan Kanun'un 68'inci maddesinde belirtilen derece yükselmesine 
  ilişkin diğer şartları 1.1.2002 tarihinden önce taşımakla birlikte daha önce 
  67'nci madde hükmünden yararlanamamış memurların kazanılmış hak aylıklarının, 
  maddede yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihi itibarıyla kadro 
  şartı aranmaksızın öğrenim durumu itibariyle yükselebilecekleri dereceyi aşmamak 
  kaydıyla bir üst dereceye yükseltilmeleri gerekmektedir.
ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 4'üncü kademesinde 
  bulunan ve terfi tarihi 25.10.2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
  - Daha önce 67'nci madde uygulamasından yararlanamaması nedeniyle 1.1.2002 tarihi 
  itibarıyla 4 üncü derecenin l inci kademesine,
  - 25.10.2002 tarihinde 4'üncü derecenin 2'nci kademesine,
  - 25.10.2003 tarihinde 4'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
  - 25.10.2004 tarihinde 3'üncü derecenin l'inci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 3'üncü derecenin son kademesine 
  kadar yükseltilecektir.
  Ancak kadrosunda bir değişiklik olmadığı sürece 5'inci dereceli kadroyu işgal 
  etmeye devam edecektir.
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 6'ncı 
  kademesinde bulunan ve terfi tarihi 10.6.2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
  - Daha önce 67'nci madde uygulamasından yararlanamaması nedeniyle 1.1.2002 tarihi 
  itibarıyla 4' üncü derecenin 3'üncü kademesine,
  -10.6.2002 tarihinde 3'üncü derecenin l'inci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine 
  kadar yükseltilecektir.
2- Değişikliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonra, derece yükselmesine 
  ilişkin diğer şartları taşımakla birlikte üst derecelerde kadro olmadığı için 
  derece yükselmesi yapamayacak memurların kazanılmış hak aylıkları kademe ilerlemelerine 
  müstehak oldukları tarih itibariyle bir üst dereceye yükseltilecektir.
ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 3'üncü kademesinde 
  bulunan ve terfi tarihi 15.8.2002 olan memurun kadrosu 5'inci derecede kalmakla 
  birlikte kazanılmış hak aylığı,
  -15.8.2002 tarihinde 4'üncü derecenin 1'inci kademesine,
  -15.8.2003 tarihinde 4'üncü derecenin 2'nci kademesine,
  -15.8.2004 tarihinde 4'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
  - 5.8.2005 tarihinde 3'üncü derecenin l'inci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 3'üncü derecenin son kademesine 
  kadar yükseltilecektir,
  ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 3'üncü dereceli kadroda kazanılmış hak aylığı 
  19.5.2002 tarihinde 2'nci derecenin 3'üncü kademesinden 4'üncü kademesine ilerleyecek 
  olan Şefin kazanılmış hak aylığı;
  -19.5.2002 tarihinde 1'inci derecenin l'inci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü
  kademesine kadar yükseltilecektir.
ÖRNEK: Lise mezunu olup 3'üncü dereceli kadroda 3'üncü derecenin 2'nci kademesinden 
  aylık alan ve terfi tarihi 20.11 2002 olan Şefin kazanılmış hak aylığı;
  - Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması durumunda
  l. l.2002 tarihi itibarıyla 3'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
  - 20.11.2002 olan terfi tarihinde 3'üncü derecenin 4'üncü kademesine, 2001 yılı 
  sicil notunun da olumlu olması halinde, 657 sayılı Kanun'un 37'nci maddesi hükmü 
  uygulanarak aynı tarih itibarıyla 2'nci derecenin l'inci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 2'nci derecenin son kademesine 
  kadar yükseltilecektir.
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup zorunlu atamaya tabi olarak 10.6.2000 tarihinden 
  itibaren kalkınmada l'inci derecede öncelikli yörelerde fiilen görev yapan ve 
  terfi tarihi olan 17.4.2001 tarihi itibarıyla 5'inci dereceli kadroda 5'inci 
  derecenin 2'nci kademesinde bulunan memurun kazanılmış hak aylığı,
  -17.4.2002 tarihinde 5'inci derecenin 3'üncü kademesine,
  -10.6.2002 tarihinde 64'üncü maddenin son fıkrası hükmü uyarınca 5'inci derecenin 
  4'üncü kademesine ve aynı tarih itibarıyla müteakip terfi tarihi olan 17.4.2003 
  beklenmeksizin 67'nci madde uygulanarak 4'üncü derecenin l'inci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine 
  kadar yükseltilecektir,
3- 657 sayılı Kanunun 64'üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması nedeniyle 1.1.2002 tarihinden itibaren bir kademe ilerlemesinden yararlanacak memurlara, derece yükselmesine hak kazanmaları halinde, 67'nci maddenin de aynı tarih itibarıyla uygulanması gerekmektedir.
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 3'üncü dereceli Veri Hazırlama ve Kontrol 
  işletmeni kadrosunda 2'nci derecenin 3'üncü kademesinden aylık alan ve terfi 
  tarihi 15.10 2002 olan memurun kazanılmış hak aylığı;
  - Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması durumunda 
  1.1.2002 tarihi itibarıyla 2'nci derecenin 4'üncü kademesine ve aynı tarih itibarıyla 
  67'nci madde gereğince l'inci derecenin l'inci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine 
  kadar yükseltilecektir.
ÖRNEK: Lise mezunu olup 4'üncü dereceli Şef kadrosunda 4'üncü derecenin 6'ncı 
  kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 23.12.2002 olan memurun kazanılmış hak 
  aylığı;
  - Daha önce 67'nci madde uygulamasından yararlanamaması nedeniyle, 1.1.2002
  tarihi itibarıyla 3'üncü derecenin 3'üncü kademesine,
  - Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması nedeniyle 
  1.1.2002 tarihi itibarıyla 3'üncü derecenin 4'üncü kademesine.
  - Öğrenim durumu itibarıyla yükselebileceği derecenin 4'üncü kademesinden aylık 
  almaya hak kazanmış olduğundan, son sicil notunun da olumlu bulunması halinde, 
  657 sayılı Kanunun 37'nci maddesi uygulanarak aynı tarih itibarıyla 2'nci derecenin 
  l'inci kademesine,
  -23.12.2002 tarihinde 2'nci derecenin 2'nci kademesine,
  -İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 2'nci derecenin son kademesine 
  kadar yükseltilecektir.
4- 67'nci maddenin uygulanması nedeniyle ilgililere yapılacak derece yükselmesi; 
  kazanılmış hak aylığı ile emekli keseneğine esas aylığının derece ve kademesi 
  aynı olanların her iki aylığına birlikte uygulanacak, farklı olanlara ise 5434 
  sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun Ek 8'inci maddesi hükümlerine göre işlem 
  yapılacaktır.
  b) 657 sayılı Kanuna eklenen geçici 33'üncü maddesinin uygulanması
  Derece yükselmesine ilişkin diğer şartları taşımakla birlikte, üst derecelerde 
  kadro olmadığı için maddenin yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar öğrenim 
  durumları ve bulundukları derece ve kademelerdeki çalışma süreleri itibarıyla 
  birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olanlardan;
  -1.1.2002 tarihinden önce 67'nci madde hükmünden yararlandırılmamalar nedeniyle 
  işgal etlikleri kadro dereceleri ile kazanılmış hak aylık dereceleri aynı olan 
  ve kazanılmış hak aylık derecelerinin 7'nci veya daha ileri kademelerinde bulunanların, 
  bu Tebliğin (A/l) bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda 1.1.2002 tarihi 
  itibarıyla 67'nci madde hükmü uygulanarak bir üst dereceye yükseltildikten sonra,
  -1.1.2002 tarihinden önce 67'nci madde hükmünden yararlandırılmaları nedeniyle 
  kazanılmış hak aylık dereceleri kadro derecelerinin üst derecelerinde olanlardan, 
  kazanılmış hak aylık derecelerinin 4'üncü veya daha ileri kademelerinde bulunanların,
  kazanılmış hak aylıkları, öğrenim durumları itibarıyla yükselebilecekleri dereceleri 
  aşmamak kaydıyla, kademe ilerlemesine müstehak oldukları tarihlerde yapılmak 
  ve her yıl azami bir derece uygulanmak suretiyle üst derecelere yükseltilecektir.
  İlgililerin birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olup olmadıklarının 
  tespiti yapılırken 1.1.2002 tarihinden önceki son kadro derecesi ile kazanılmış 
  hak aylık derece ve kademelerinin mukayesesi yapılacaktır.
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 4'üncü derecenin 7'nci 
  kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 31.7.2002 olan memurun kazanılmış hak 
  aylığı;
  -Daha önce 67'nci maddeden yararlanması ve kadro derecesine göre birden fazla 
  üst derecelere yükselebilecek durumda olması nedeniyle geçici 33'üncü madde 
  gereğince her yıl azami bir derece uygulanabileceğinden 31.7.2002 tarihinde 
  3'üncü derecenin 5'inci kademesine,
  - 31.7.2003 tarihinde 2'nci derecenin 3'üncü kademesine,
  - 31.7.2004 tarihinde l'inci derecenin l'inci kademesine,
  -İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 1'inci derecenin 4'üncü kademesine 
  kadar yükseltilecektir.
ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 5'inci derecenin 8'inci kademesinde 
  bulunan ve terfi tarihi 15.10.2002 olan Şefin kazanılmış hak aylığı;
  - Daha önce 67'nci madde hükmünden yararlanamadığından 1.1.2002 tarihi itibarıyla 
  4'üncü
  derecenin 5'inci kademesine,
  -Kadro derecesine göre birden fazla üst derecelere yükselebilecek durumda olması 
  nedeniyle, geçici 33'üncü madde gereğince 15.10 2002 olan terfi tarihinde 3'üncü 
  derecenin 3'üncü kademesine,
  -2002 yılı sicilinin olumlu ve son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve 
  daha yukarı olması durumunda (657 sayılı Kanunun 64 ve 37'nci maddelerine göre) 
  1.1.2003 tarihinde 3'üncü derecenin 4'üncü kademesine ve aynı tarih itibarıyla 
  2'nci derecenin l'inci kademesine,
  -15.10.2003 tarihinde 2'nci derecenin 2'nci kademesine,
  - İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere 2'nci derecenin son kademesine
  kadar yükseltilecektir.
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 30.3.2000 tarihinde 
  4'üncü derecenin 9'uncu kademesine ilerleyen ve 2001 yılında kademe ilerlemesi 
  yapamamış memurun kazanılmış hak aylığı;
  - 30.3.2002 terfi tarihinde bekleme süreleri de dikkate alınarak geçici 33'üncü
  madde hükmü gereğince, 3'üncü derecenin 8'inci kademesine,
  - 30.3.2003 tarihinde 2'nci derecenin 6'ncı kademesine,
  - 30.3.2004 tarihinde ise l'inci derecenin 4'üncü kademesine yükseltilecektir.
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 3'üncü dereceli kadroda 2'nci derecenin 6'nci 
  kademesinden 7.9.2001 tarihinden beri aylık almakta olan Şefin kazanılmış hak 
  aylığı terfi tarihi olan 7.9.2002 tarihinde l inci derecenin 4 üncü kademesine 
  yükseltilecektir.
  Ancak son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması halinde, 
  1.1.2002 tarihinden itibaren bir kademe ilerlemesine hak kazanacağından, kazanılmış 
  hak aylığı terfi tarihi beklenmeksizin anılan tarih itibarıyla l'inci derecenin 
  4'üncü kademesine yükseltilecektir.
ÖRNEK: Yükseköğrenim mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 4'üncü derecenin 7'nci 
  kademesinden aylık alan ve terfi tarihi 15.3.2002 olan memurun kazanılmış hak 
  aylığı;
  - Son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olması durumunda, 
  1.1.2002 tarihinden itibaren bir kademe ilerlemesine hak kazanacağından terfi 
  tarihi beklenmeksizin anılan tarih itibarıyla geçici 33'üncü madde uygulanarak 
  3'üncü derecenin 5'inci kademesine.
  - Son altı yıllık sicil notu nedeniyle kademe ilerlemesine müstehak olduğu 1.1.2002 
  tarihi itibariyle geçici 33'üncü madde uygulandığından 15.3.2002 olan terfi 
  tarihinde 2'nci derecenin 3'üncü kademesine yükseltilmeyerek 3 üncü derecenin 
  6'ncı kademesine,
  -15.3.2003 tarihinde 2'nci derecenin 4'üncü kademesine, -15.3.2004 tarihinde 
  l'inci derecenin 2'nci kademesine,
  -İzleyen yıllarda her yıl bir kademe olmak üzere l'inci derecenin 4'üncü kademesine 
  kadar yükseltilecektir.
ÖRNEK: Lise mezunu olup 5'inci dereceli kadroda 30.4.2000 tarihinde 4'üncü 
  derecenin 9'uncu kademesine ilerleyen, 1995-2000 yılları arasındaki son altı 
  yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve daha yukarı olmasına rağmen ilerleyebileceği 
  kademe bulunmadığından bir kademe ilerlemesinden 1.1.2001 tarihi itibarıyla 
  yararlanamayan ve 30.4.2001 tarihinde, sicil nedeniyle hak kazanmış olduğu kademe 
  ile birlikle bulunduğu derece ve kademede iki kademe ilerlemesi yapamamış olan 
  memurun kazanılmış hak aylığı;
  - 30.4.2002 tarihinde 3'üncü derecenin 8'inci kademesine (l yıl kıdemli),
  - 1996-2001 yılları arasındaki son altı yıllık sicil notu ortalamasının 90 ve 
  daha yukarı olması ve 2001 yılı sicilinin de olumlu bulunması halinde 657 sayılı 
  Kanunun 37'nci maddesi hükmü gereğince, l yıl bekleme süresi de dikkate alınmak 
  suretiyle 30.4.2002 tarihi itibarıyla 2' ncı derecenin 6'ncı kademesine yükseltilecektir.
  - 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (A) Bendi l2/d fıkrasının uygulanması 657 
  sayılı Kanunun 36'ncı maddesi (A) Bendi l2/d fıkrasında ve maddenin uygulanmasını 
  gösteren Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğlerinde, memuriyette iken veya 
  memuriyetten ayrılarak üst öğrenimi bitirenlerin, aynı üst öğrenime tahsile 
  ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren 
  emsallerinin ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla, bitirdikleri üst 
  öğrenimin giriş derece ve kademesine memuriyette geçirdikleri başarılı hizmet 
  sürelerinin tamamı her yıl bir kademe, her üç yıl bir derece hesabıyla ilave 
  edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeye yükseltileceği belirtildiğinden, 
  anılan madde uyarınca yapılacak intibak işlemlerinde emsal kıyaslaması yapılırken, 
  67'nci ve geçici 33'üncü madde hükümlerinden yararlanmış emsallerinin ulaştıkları 
  derece ve kademelerin aşılmaması gerekmektedir.
  Kadroları kaldırılmış personel hakkında da yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde 
  kazanılmış hak aylıkları bakımından anılan Kanunun 67'nci ve geçici 33'üncü 
  maddeleri hükümlerine göre işlem yapılacaktır.
  - Kazanılmış hak aylıkları bulunmuş oldukları kadro derecelerinin daha üst derecelerine 
  yükseltilenlerin aylıkları, yükseltildikleri derecenin gösterge ve varsa ek 
  göstergesi esas alınarak ödenecektir Kadro derecesine bağlı haklar ise işgal 
  edilen kadro derecesine göre belirlenecektir.
  657 sayılı Kanunun 67'nci ve geçici 33'üncü madde hükümlerinden yararlanamadan 
  emekli olanlar hakkında, 26/12/2001 tarihli ve 2001/3486 sayılı Bakanlar Kurulu 
  Kararı hükümleri çerçevesinde T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce gerekli 
  işlemler yapılacaktır,
  Diğer taraftan, tüm öğretmen kadrolarının 09/11/1991 tarih ve 21046 Mükerrer 
  sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 91/2344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 
  1-9'uncu dereceler olarak değiştirilmiş olması sebebiyle öğretmenlerimiz için 
  derece yükselmesine ilişkin her türlü terfilerinde giriş derecelerinden öğrenim 
  durumlarına göre yükselebilecekleri dereceye kadar hiçbir kadro sıkıntıları 
  zaten yoktu.
  Yukarıda belirtilen 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de diğer hizmet 
  sınıfları bakımından öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceye kadar 
  hiçbir kadro sıkıntısı olmadan yükselmelerine imkan sağlanmıştır.
4. Yükselinebilecek Derecenin Üstünde Bir Dereceye Yükselme (657 sayılı 
  Kanun'un 37'nci maddesinin uygulanması)
  Kadro şartına bağlı olmadan Devlet memurlarının aylıklarının bir üst dereceye 
  yükseltilmesine imkân veren bir diğer hükümde 243 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 
  ile "Yükselinebilecek Derecenin Üstünde Bir Dereceye Yükselme" başlığı 
  altında düzenlenen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 37'nci maddesidir.
  Söz konusu maddede; "Bu Kanun hükümlerine göre öğrenim durumları, hizmet 
  sınıfları ve görev unvanları itibariyle azami yükselebilecekleri derecelerin 
  dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son altı yıllık sicil notu 
  ortalaması doksan ve daha yukarı olanlardan son sicil notu olumlu bulunanların 
  kazanılmış hak aylıkları kadro şartı aranmaksızın bir üst dereceye yükseltilir." 
  denilmektedir.
  Devlet memurlarının kazanılmış hak aylıkları ilke olarak öğrenim durumları itibariyle 
  "GİRİŞ DERECESİ" bölümünde de ifade edildiği gibi 36'ncı maddede belirtilen 
  yükselinebilecek derecelere kadar çıkabilmektedir. Ancak, gerek 01/03/1979 tarihi 
  itibariyle uygulanan 2182 sayılı Kanunla gerekse 15/10/1991 tarihi itibariyle 
  uygulanan 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu genel kurala istisnalar 
  getirilmiştir. Diğer bir ifade ile 2182 sayılı Kanun ve 458 sayılı Kanun Hükmünde 
  Kararname ile müktesep hak aylık derecelerine uygulanan bir derece yükselmesinde 
  kadro koşulu aranmadığından, öğrenim durumuna göre yükselinebilecek derecenin 
  üzerine çıkılabilmiştir.
  İşte, bu istisnai haller hariç, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 243 sayılı 
  Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden düzenlenen 37'nci maddesi ile memurların 
  kazanılmış hak aylıklarının, öğrenim durumları itibariyle yükselebilecekleri 
  derecenin bir üstündeki dereceye yükselmelerine imkân sağlanmıştır.
  Söz konusu imkandan yararlanabilmek için memurların şu şartları taşımaları gerekmektedir.
  a) Öğrenim durumu itibariyle azami yükselebileceği derecede üç yılını tamamlayarak 
  bu
  derecenin dördüncü kademesinden aylık almaya hak kazanmak,
  b) Son sicil notunun olumlu olması kaydıyla son 6 yıllık sicil notu ortalaması 
  doksan veya daha
  yukarı olmak.
  Bu şartları taşıyan memurlar, yükselebileceği derecenin üzerindeki bir dereceden 
  kadroya atanmamakla birlikte, işgal etmekte olduğu kadroda bırakılarak, aylığı 
  yükselebileceği derecenin bir üstündeki dereceye çıkarılabilecektir. Ayrıca, 
  bu memur yükseltildiği dereceden aylık alanlar için öngörülen haklardan da yararlanabilecektir.
ÖRNEK: 3'üncü derece kadroda olup bu derecede kalma süresi olan 3 yılını tamamlayarak 
  aynı derecenin 4'üncü kademesinden aylık almaya hak kazanan ve son yıla ait 
  sicil notu olumlu, son 6 yıllık sicil notu ortalaması da 90 veya daha yukarı 
  olan lise mezunu bir memur yine 3'üncü derecedeki kadrosunda bırakılmakla birlikte 
  kazanılmış hak aylığı 2'nci derecenin 1'inci kademesine yükseltilecektir.
  Ancak, bu memurun kadrosunun ikinci dereceye yükseltilmesini gerektirecek bir 
  durum olmadıkça (memuriyetine uygun bir yüksek öğrenimi bitirmesi gibi) aylığını 
  memuriyete devam ettiği sürece 2'nci derecenin son kademesine kadar yükseltilmesine 
  imkân bulunmakla birlikte, hiçbir şekilde birinci dereceye yükseltilemeyecektir. 
  Diğer bir ifadeyle 37'nci madde bu memur için bir daha uygulanamayacaktır.
5. 657 sayılı Kanun'un 37 ve 64'üncü Maddelerinin Karşılaştırılmalı İncelenmesi
  Dikkat edileceği gibi 6 yıllık sicil notu ortalaması bakımından 37'nci madde 
  ile 64'üncü madde uygulaması arasında bir benzerlik bulunmaktadır. Bu benzerlikten 
  dolayı genelde uygulamada hangi hükmün öncelikle uygulanacağı veya her iki hükmün 
  bir arada uygulanıp uygulanamayacağı hususlarında tereddüt oluşmaktadır.
  Gerek "KADEME İLERLEMESİ" ile ilgili bölümde 64'üncü madde uygulamasında, 
  gerekse incelemekte olduğumuz 37'nci madde ile ilgili olarak yukarıda işaret 
  edildiği üzere, her iki hüküm de 6 yıllık sicil notu ortalamasına göre işlem 
  yapılıyor olmasından doğan benzerliğin yanı sıra uygulamayı birbirinden ayıran 
  çok önemli farklılıkları mevcuttur.
  Şimdi bu farklılıkları inceleyelim.
  a) Her şeyden önce 37'nci madde, öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin 
  4'üncü kademesinden aylık almaya hak kazanmış olan memurun aylığının, kadrosunda 
  herhangi bir değişiklik yapmadan öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin 
  bir üstündeki dereceye yükseltilmesidir. 64'üncü maddeye eklenen ikinci fıkradaki 
  durum ise memur hangi dereceden aylık alıyor olursa olsun müktesep hak aylık 
  derece ve kademesine bir kademe ilerlemesi verilmesidir.
  b) 37'nci madde uygulamasında son 6 yıllık sicil notu ortalamasının en az doksan 
  olmasının yanı sıra son yıla ait sicil notunun da başarılı olması şartı vardır.
  64'üncü madde hükmünde ise son 6 yıllık sicil notu ortalamasının en az 90 olması 
  yeterli görülmekte ayrıca son yıl sicil notunun olumlu olma şartı aranmamaktadır.
  Her iki hükmü birbirinden ayıran unsurlara bu şekilde işaret ettikten sonra 
  hükümlerin birlikte uygulanabilirliği hususuna da değinmek gerekecektir.
  Öğrenim durumları itibariyle azami yükselebilecekleri derecede olup son 6 yıllık 
  sicil notu ortalamasına göre 64'üncü madde uyarınca bir kademe ilerlemesinden 
  yararlanarak aylığı bu derecenin 4'üncü kademesine yükseltilen ve böylece öğrenim 
  durumuna göre yükselebileceği derecenin 4'üncü kademe aylığını hak kazanan bir 
  memur, aynı sicil notu ortalamasına göre ancak son sicil notunun olumlu olması 
  şartıyla kadrosu işgal etmekte olduğu derecede bırakılmak suretiyle aylığı 37'nci 
  madde uyarınca bir üst dereceye yükseltilebilecektir.
  Görüldüğü gibi, şartların oluşması halinde 64 ve 37'nci maddelerin birlikte 
  uygulanmasına engel bir durum yoktur. Bu memur 6 yıllık sicil notu ortalamasına 
  göre aldığı bir kademe ilerlemesini müteakip aynı yıl içinde terfi tarihi geldiğinde 
  bulunduğu derecenin 4'üncü kademe aylığını hak kazandığında da 37'nci madde 
  uyarınca aylığı bir üst dereceye yükseltilebilecektir.
Her iki durumu birer örnekle açıklamak gerekirse;
  Lise mezunu olarak 30/06/2000 tarihinde 3'üncü derecenin 3'üncü kademesinde 
  bulunan, 1995-2000 dönemine ait sicil notu ortalaması 90 veya daha yukarı ve 
  2000 yılı sicil notu da olumlu olan bir memura 01/01/2001 tarihinden geçerli 
  olmak üzere önce 64'üncü madde uyarınca bir kademe ilerlemesi uygulanarak 3'üncü 
  derecenin 4'üncü kademe aylığını hak kazanmış olduğundan, aynı tarih itibariyle 
  37'nci madde uyarınca kadrosu 3'üncü derecede kalmak suretiyle 2'nci derecenin 
  1'inci kademesine yükseltilecektir.
  Aynı memur, 90 puan uygulaması ile 01/01/2001 tarihinde 3'üncü derecenin 3'üncü 
  kademesine ilerletilseydi, bu kez normal terfi tarihi olan 30/06/2001 tarihinde 
  3'üncü derecenin 4'üncü kademesini hak kazandığında 37'nci madde uyarınca aylığı 
  30/06/2001 tarihinde 2'nci derecenin birinci kademesine yükseltilecekti. İlgilinin 
  öğrenim durumuna göre yükselebileceği 3'üncü derecenin 4'üncü kademesini bir 
  sonraki yılda yani 30/06/2002 tarihinde kazanması durumunda, bu kez 1996-2002 
  dönemine ait sicil notu ortalamasının 90 puan veya daha fazla olması gerekecekti.
  Burada ifade edilmesinde yarar görülen bir durum vardır. 6 yıllık sicil notu 
  ortalaması 90 puan veya daha yukarı olup da öğrenim durumuna göre yükselebileceği 
  derecenin 4'üncü kademe aylığına hak kazanma şartının, alt sınır olarak algılanması 
  gerekmektedir. Zira 6 yıllık sicil notu ortalamasının 90 puan veya daha üst 
  seviyede tespit edildiği dönemde memurun öğrenim durumuna göre yükselebileceği 
  derecenin 5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci, 9'uncu ve hatta bu kademede belirli 
  bir kıdem süresinin (bekleme süresinin) olması uygulamada sonucu değiştirmeyecektir. 
  Bu durumda olanlar değişik 161'inci madde çerçevesinde yükseltildiği derecenin 
  eşit göstergeli kademesine getirilecek ve varsa artan kıdemi bu kademede geçmiş 
  sayılacaktır. Ayrıca 9'uncu kademeyi kazanılmış hak olarak alanların bu kademede 
  geçen kıdem süresinin her yılı yükseltildiği üst derecede kademe ilerlemesi 
  verilmek suretiyle değerlendirilecektir.
D- HİZMET DEĞERLENDİRMESİ
  657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun halen uygulama alanı bulabilen dolayısıyla 
  intibak yapmayı gerektiren hükümlerinden öncelikle geçici nitelikte olanlara, 
  daha sonra da sürekli hükümlerine yer vererek örneklerle incelemeye çalışalım. 
  Ancak ek geçici maddeler genelde intibak maddeleri olmakla birlikte günümüzden 
  çok geride kaldıklarından uygulama alanı kalmamıştır. Buna rağmen intibakın 
  temelini oluşturan maddeleri sırasıyla inceleyelim.
1. Ek Geçici 2'nci Madde;
  Hizmet değerlendirilmesinin ne olduğunun en belirgin örneği 657 sayılı Devlet 
  Memurları Kanunu'nun 1897 sayılı Kanunla değişik ek geçici 2'nci maddesi uyarınca 
  yapılan intibak işlemleridir.
  Ek geçici 2'nci madde, 01/03/1970 -30/11/1970 tarihleri arasında görevde olmaları 
  nedeni ile intibakı yapılmış olanlar (1327 sayılı Kanun'a göre) ile 30/11/1970'den 
  01/03/1975 tarihine kadar olan sürede göreve alınanlardan öğrenim durumları 
  değişmemiş olanların derece ve kademelere intibakının hangi esaslara göre yapılacağını 
  göstermektedir.
  İşte bu manada ek geçici 2'nci madde, Devlet memurlarının nerelerde ve hangi 
  şartlarda geçen sürelerinin derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi açısından 
  değerlendirileceğini ifade etmektedir.
  Burada üzerinde durulması gereken önemli bir husus, ek geçici maddenin hüküm 
  ifade ettiği süredir. Yani, hangi tarihler arasında uygulama alanı bulduğudur.
  Bilindiği gibi, Kanunların asıl maddeleri, aksine bir hüküm olmadıkça yürürlüğe 
  girdiği tarihten itibaren meydana gelen olay ve durumlar için uygulanır. Geçici 
  maddeler, kanunun getirdiği yeni hükümlerin kanunun hüküm ifade ettiği kesimine 
  ne şekilde ve nasıl etki edeceği ile bu etkileşim süresinde takip edilecek yolu 
  belirler. Ek geçici maddeler ise kanunla getirilen sistem içerisinde kanunun 
  yürürlüğe girdiği tarihten önceki olay ve durumların bu kanun hükümlerine uydurulmasına 
  dönük hükümleri kapsar. Bu bakımdan geçici ve ek geçici maddelerin kanunun yürürlük 
  tarihinden sonraki olay ve durumlara uygulama alanı yoktur.
  Bu anlamda ek geçici 2'nci maddenin uygulama alanı 657 sayılı Kanunda köklü 
  ve geniş kapsamlı değişiklik yapan 1897 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 
  01/03/1975 tarihi ile sınırlıdır. Yani ek geçici 2'nci madde, 01/03/1975 tarihinde 
  veya bu tarihten önce Devlet memurluğuna girmiş olanların 1897 sayılı Kanunla 
  getirilen esaslara uyarlanmasına dönüktür.
  Şimdi, Ek Geçici 2'nci madde uyarınca yapılacak intibakta hangi hizmetler değerlendirilecek 
  ve bu hizmetler hangi derece ve kademe üzerine hesaplanacak bunları kavramaya 
  çalışalım.
a) Yapılacak intibakta esas alınacak giriş derecesi;
  Gerek incelemekte olduğumuz Ek Geçici 2'nci madde, gerekse 01/03/1975 tarihinden 
  sonra herhangi bir kanun yada kanun hükmünde kararname uyarınca yapılması gereken 
  intibaklarda bu bültenin "GİRİŞ DERECESİ" bölümünde işaret edildiği 
  gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 1897 sayılı Kanunla değişik 36'ncı 
  maddesinde tespit olunan hizmete giriş derece ve kademesi esas alınacaktır. 
  Nitekim bu durum, Ek Geçici 2'nci maddenin (A) bendinde; "Başlangıç derece 
  ve kademesi olarak 1/3/1975 tarihindeki öğrenim durumuna göre 36 ncı maddede 
  tespit olunan hizmete giriş derece ve kademesi esas alınır." denilmek suretiyle 
  esasa bağlanmıştır.
b) Hangi hizmetler değerlendirmeye alınacaktır.
  Ek Geçici 2'nci maddenin (B) bendinde; "18 yaşın bitirilmesinden sonra, 
  87 nci maddede belirtilen kurumlarda geçen başarılı hizmet süreleri değerlendirilir." 
  hükmüne yer verilmiştir.
  Söz konusu bendin irdelenmesinde; memurun hizmetinin değerlendirmeye alınabilmesi 
  için 18 yaşın bitirilmesinden sonra geçmiş olması gerekecektir.
  Bunun gerekçesi; Türk Medeni Kanununa göre kadın-erkek her Türk vatandaşı medeni 
  haklarını kullanma ehliyetine 18 yaşında sahip olmasıdır. Bu temel noktadan 
  hareketle, kamu kurum ve kuruluşlarına alınacaklarda 18 yaşını bitirmiş olma 
  durumu şart olarak öngörülmektedir. Ancak, bir meslek veya sanat okulunu bitirenler 
  açısından en az 15 yaşını doldurmuş olmak ve Türk Medeni Kanununun 12'nci maddesine 
  göre kazaî rüşt kararı (medeni haklarını kullanma ehliyeti) almak şartıyla kamu 
  görevlerine alınabilmektedirler. Bu şekilde geçirilen hizmetlerde 18 yaşın bitirilmesinden 
  sonra geçmiş gibi değerlendirmeye alınacaktır. Kazaî rüşt kararının mahkemelerce 
  verildiği unutulmamalıdır.
  Hizmetin 87'nci maddede belirtilen kurumlarda geçmiş olması: Bu madde, kuşkusuz 
  657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla değişik 87'nci maddesidir. Madde, başlığına 
  uygun olarak memurlar için ikinci görev yasağını düzenlemekte ise de ikinci 
  görev verilmeyecek kurumlar kamu kurumları olduğundan aynı zamanda madde kamu 
  kurumlarını da düzenlemiş olmaktadır.
  Çok genel anlamda ifade edilen bu kamu kurumlarında geçen hizmetler kamu hizmetleri 
  olarak görülmekte olup, bu kurumlarda geçen hizmetler değerlendirmeye alınacaktır.
  Hizmet değerlendirmesi yapılırken, hizmetin geçtiği kurumun 87'nci maddede belirtilen 
  kurumlardan olup olmadığı konusunda net karar verilemediğinde, kurumun niteliği 
  hakkında ilgili birimlerden bilgi alınmalıdır. İhtiyaç duyulması halinde ilgili 
  kurumdan, kurumlarının 657 sayılı Kanunun 87'nci maddesinde belirtilen kurumlar 
  niteliğinde olup, olmadığının bildirilmesi istenilebilecektir.
  Hizmet değerlendirmesinde dikkate alınıp alınmayacağı sıkça gündeme gelen hususlardan 
  birisi de vekil öğretmenlikte geçirilen sürelerdir.
  Bilindiği gibi 657 sayılı Kanunun değişik 86'ncı maddesi uyarınca öğretmen ihtiyacı 
  karşılanamayan okullarımızda vekil öğretmen görevlendirilmektedir. Vekil öğretmenlik, 
  bu amaçla sağlanan geçici kadrolara yapılan görevlendirmeler olması nedeniyle 
  asli kadrolardaki memuriyet görevleri gibi mütalâa edilmemektedir.
  Diğer taraftan, aynı Kanunu'nun 36'ncı maddesi (C) bendinde; hangi hizmetlerin 
  kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirileceği belirtilmiş, 
  bunlar arasında vekil öğretmenlikte geçen hizmetlerin değerlendirilmesine yönelik 
  her hangi bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle söz konusu hizmetlerin kazanılmış 
  hak aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi mümkün olamamaktadır.
  Ancak, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu'nun (f) bendine göre açıktan tayin 
  edilen vekillerin kanunlarına göre, aldıkları vekillik aylık ve ücret tutarları 
  üzerinden emekli keseneği kesileceği hükme bağlanmış olması nedeniyle bu sürelerin 
  emekli keseneğine esas aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi mümkün 
  bulunmaktadır.
  Hizmetlerin Başarılı Geçmesi: Hizmet değerlendirmesinde dikkate alınacak bir 
  diğer hususta hizmetin başarılı geçmiş olmasıdır. Bilindiği gibi Devlet memurlarının 
  başarı durumları sicil raporları ile belirlenmektedir. Bu raporlara göre başarısız 
  olduğu belirlenen hizmet sürelerinin intibakta (hizmet değerlendirmesinde) dikkate 
  alınması mümkün değildir.
  Bu incelemelerden sonra akla şu gelecektir. Kazai rüşt kararı alanlar hariç, 
  18 yaşın bitirilmesinden sonra 87'nci maddede belirtilen kurumlarda geçen başarılı 
  hizmet sürelerinden neyi anlayacağız? Diğer bir ifade ile bu hizmetler hangi 
  statüde geçmiş olacaktır?
  Bent metni tekrar incelendiğinde de görüleceği gibi, 18 yaşın bitirilmesinden 
  sonra 87'nci madde kapsamına giren kurumlarda başarılı geçen hizmetlerin hangi 
  statüde geçtiği yönünde bir ayrıntıya yer verilmemiştir. Bu bakımdan hangi statüde 
  olursa olsun ister memur, ister işçi, isterse sözleşmeli olarak yukarıdaki incelememiz 
  çerçevesinde bu kurumlar kapsamında geçen her hizmet ek geçici 2'nci madde uyarınca 
  yapılan intibaklarda değerlendirme kapsamında görülecektir.
c) Değerlendirmeye alınan hizmetlere ilâve edilebilecek süreler: 
  (B) bendi ile genel olarak bu şekilde gösterildikten sonra, bu hizmetlere ilâve 
  edilebilecek süreler de (C) bendi ile düzenlenmiştir. Bu bentte yer alan süreler 
  (dikkat edilecek olursa hizmetler denmiyor, süreler deniyor) 87'nci madde kapsamına 
  giren kurumlar niteliğinde olmayan yerlerdir. Süreler ise genel olarak belirli 
  bir işin görülmesi amacıyla ve karşılıklı yapılan bir akte (sözleşmeye) dayalı 
  olarak yapılan hizmetler mahiyetinde değildir. Statü itibariyle ne memur, ne 
  işçi ve nede sözleşmeli personel sayılmaktadır. Bunlar (C) bendinde fıkralar 
  halinde gösterilmiştir. Muvazzaf askerlikte, serbest avukatlıkta Türkiye Büyük 
  Millet Meclisi üyeliğinde geçen süreler gibi.
  Bu fıkralarda yer alan durumlar, Kanunun sürekli maddelerinden olan 36'ncı madde 
  kapsamında da yer aldığından 01/03/1975 tarihinden sonra göreve alınanların 
  giriş derecesine veya kazanılmış hak aylığında değerlenecek süreler hüviyetini 
  kazanmışlardır. Ancak (k) fıkrasında belirtilen yabancı memleketlerde öğretmen 
  olarak Türk kültürüne hizmet edenlerin bu suretle geçen hizmetlerinin değerlendirilmesi, 
  her ne sebepten kaynaklanmış ise 36'ncı maddede yer almamıştır. Bu bakımdan 
  söz konusu fıkranın incelenmesine özellikle ihtiyaç duyulmaktadır.
  Ek Geçici 2'nci maddenin (C) bendi (k) fıkrası aynen şu şekilde düzenlenmiştir. 
  "Yabancı memleketlerde öğretmen olarak Türk kültürüne hizmet edenlerden 
  Türk vatandaşlığına geçmiş ve Devlet memuru olmuş olanların, yurt dışında öğretmenlikte 
  geçen hizmetlerinin, (12 yılı geçmemek üzere 2/3'ü" (B) bendi uyarınca 
  belirlenecek sürelere eklenerek intibakı açısından değerlendirilecektir.
  Bu fıkra, Türkiye dışındaki ülkelerde (yabancı ülkeler) Türk kültürüne öğretmen 
  olarak hizmet edenlerden, sonradan Türk Vatandaşlığına geçerek Devlet memuru 
  olanların bu şekildeki hizmetlerinin belirli bir miktarının değerlendirilmesi 
  amacıyla düzenlenmiştir. Fıkra geçici hüküm kapsamında olduğu için uygulama 
  alanı 01/03/1975 tarihi ile sınırlı durumdadır. Daha önceki konularda değinildiği 
  gibi geçici maddelerin kanunun yürürlük tarihinden sonraki olay ve durumlara 
  uygulama alanı olmadığından, bu fıkra kapsamında bir değerlendirme yapılabilmesi 
  için hakkında intibak yapılacak kişinin 01/03/1970-01/03/1975 tarihleri arasında 
  Türk Vatandaşı sıfatıyla Devlet memuru olarak görevde bulunması gerekmektedir. 
  01/03/1975 tarihinden sonra memuriyete girenler hakkında bu fıkra uyarınca işlem 
  yapılmasına imkân bulunmamaktadır.
  (Not: 657 sayılı Kanun'un Ek Geçici 2'nci maddesinin (C) bendi k fıkrasının 
  uygulanması hususunda yargı organlarınca kişiler lehine verilen yargı kararlarının 
  genelleştirilerek uygulanması mümkün olmamakla birlikte uygulamanın yukarıdaki 
  açıklamalar çerçevesinde sürdürülmesi gerekmektedir. Ayrıca, konunun idari yönden 
  çözüme kavuşturulması bakımından ilgili kurumlar nezdinde gerekli çalışmalar 
  sürdürülmekte olup, sonuçlandığında ayrıca açıklama yapılacaktır.)
  Yabancı memleketlerde öğretmen olarak Türk kültürüne hizmet edenlerin bu suretle 
  geçen hizmetlerinin değerlendirilmesi bakımından 01/03/1975 öncesinde memur 
  olanlarla bu tarihten sonra memur olanlar arasında var olan ayrıcalığın giderilmesi 
  için mutlaka kanun veya kanun hükmünde kararnamelerle yeni bir düzenlemeye ihtiyaç 
  bulunmaktadır. Bu düzenleme bağımsız özel bir hüküm olabileceği gibi 657 sayılı 
  Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 36'ncı maddesine bir bent veya fıkra ilavesi 
  yoluyla da olabilecektir.
  Ek Geçici 2'nci maddenin diğer bent ve fıkralarında bu madde uyarınca yapılacak 
  intibaklarda kamu kurumlarında geçtiği halde değerlendirmeye alınmayacak hizmet 
  süreleri ile göz önünde bulundurulacak diğer hususlar belirlenmiştir. Bu bent 
  ve fıkralar uygulayıcılar tarafından kavranması gereken önemli hükümlerdendir.
2. Ek Geçici 3'üncü madde;
  Bu madde, 01/03/1970-30/11/1970 tarihleri arasında görevde bulunmaları sebebiyle 
  haklarında 1327 sayılı Kanun uyarınca intibakı yapılmış olanlar ile 30/11/1970 
  tarihinden 01/03/1975 tarihine kadar olan sürede göreve alınanlardan memuriyetleri 
  sırasında öğrenim durumları 36'ncı maddeye göre daha ileri kademe veya daha 
  yüksek dereceden hizmete alınma hakkı verecek şekilde değişenlerin derece ve 
  kademelere intibakının ek geçici 2'nci madde hükmü dikkate alınarak (değerlendirmeye 
  esas olacak hizmet sürelerinin tespiti bakımından 36'ncı maddenin (A) bendi 
  12/d fıkrası uyarınca yapılmasına imkân tanımaktadır.
  Gerek geçici 3'üncü madde ile yapılan bu düzenleme olmasaydı, memuriyetleri 
  sırasında 36'ncı maddeye göre daha ileri derece ve kademeden hizmete alınmayı 
  gerektiren öğrenimi bitirenlerin emsal uygulaması yapılmasına imkân olmadığından 
  intibakları en son öğrenim durumları itibariyle esas alınacak, giriş derece 
  ve kademeleri üzerine değerlendirmeye esas toplam hizmetleri, ek geçici 2'nci 
  madde çerçevesinde her yılına bir kademe her üç yılına bir derece hasabıyla 
  değerlendirilecekti. Böylece, ilgilinin memuriyete başladığı tarihte kendisiyle 
  aynı öğrenim düzeyinde olan ve öğrenime ara vermeden üst öğrenime devam ederek 
  bu öğrenimi bitirdiği tarihte memuriyete başlayan emsalini geride bırakacak 
  ve ilgiliye emsaline göre haksız bir menfaat sağlanmış olacaktı.
  Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili olarak Maliye Bakanlığının 31 Seri No'lu Devlet 
  Memurları Kanunu Genel Tebliği en güzel örnek, sürekli dikkate alınacak en güzel 
  kaynaktır.
3. Ek Geçici 41'inci madde;
  Ek Geçici 2'nci madde hakkında bilgi verilirken 01/03/1970-01/03/1975 tarihleri 
  arasında görevde olanların intibakının ek geçici 2'nci madde hükümleri çerçevesinde 
  yapılacağı ifade edilmişti. 01/03/1970 tarihinden önce Devlet memuru olarak 
  çalışmış olupta herhangi bir sebeple söz konusu tarihler arasında görevde bulunmayanlardan 
  tekrar memuriyete atananlar hakkında ne yönde işlem yapılacağı, işte bu hükümle 
  yani ek geçici 41 'inci madde ile çözüme kavuşturulmuştur.
  1897 sayılı Kanunla değişik Ek Geçici 41'inci madde, aynen şu şekilde düzenlenmiştir.
  "Personelinin intibakı bu Kanun hükümlerine göre yapılan kurumlarda 1/3/1970 
  veya 1/3/1975 tarihlerinde yahut bu iki tarih arasında görevde bulunmamış olanların 
  intibakı yapılmaz.
  Bu durumda olanlardan sonradan göreve girmek isteyenler hakkında aşağıdaki şekilde 
  işlem yapılır.
  A) 1/3/1975 tarihinde;
  a) Askerlik görevini yapmakta olanlar,
  b) Özel okullarda yöneticilik ve öğretmenlik görevlerinde bulunanlar (Sadece 
  Millî Eğitim Bakanlığı emrinde görev kabul etmiş olmaları şartıyla),
  c) 1416 sayılı Kanuna göre yurt dışında öğrenim yapmakta olanlar.
  d) 4489 sayılı Kanun ile bu Kanunun 77 nci maddesine dayanılarak yabancı bir 
  memleket veya uluslararası bir kuruluşta görevli bulunanlar,
  e) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinde, belediye başkanlığında, illerin 
  daimi komisyon üyeliğinde bulunanlar,
  bu Kanunun ek geçici maddeleri ile getirilmiş bulunan intibak hükümleri dairesinde 
  intibak ettirilecekleri derece ve kademe ile göreve alınabilirler.
B) Görevde bulunmamaları (A) bendinde belirtilen nedenlere dayanmayanlardan, çeşitli barem ve personel kanunlarına veya T.C.Emekli Sandığı Kanununa göre kazanılmış hakkı olanlar evvelce kazandıkları barem veya emeklilik dereceleri (Bu derece sınıf ve öğrenim durumlarına göre 36 ncı madde ile tespit edilen yükselebilme derecesini geçmişse, 36 ncı maddede tespit edilen yükselebilme derecesi) ve bu derecede geçirilen süre göz önüne alınmak suretiyle tespit edilecek kademe ile göreve alınabilirler." denilmektedir.
Burada iki önemli husus göze çarpmaktadır. Bunlar, madde metninde (A) ve (B) 
  bentleri olmak üzere birbirinden ayrılan durumlardır.
  Madde girişinde her ne kadar 01/03/1970-01/03/1975 tarihleri arasında görevde 
  olmayanların intibaklarının yapılmayacağı ifade edilmekte ise de, (A) bendinde 
  sayılan hallerde intibak yapılmasına müsaade edilmiştir. Yani görevde bulunmayışları 
  (A) bendinde sayılan hallerden birine dayalı olanların 657 sayılı Kanunun ek 
  geçici maddeleri çerçevesinde intibaklarının yapılarak göreve atanmalarına imkân 
  sağlanmıştır.
ÖRNEK: 1965 yılında memuriyete alınan ve 1969 yılında da Belediye başkanlığına 
  seçilen ve bu görevi 01/03/1970 sonrasına kadar devam eden bir kişi 01/03/1975 
  tarihinden sonra tekrar memuriyete dönmek istediğinde ek geçici maddeler çerçevesinde 
  intibakı yapılarak bulunacak derece ve kademeden hizmete alınabilecektir.
  Görevde bulunmamaları (A) bendinde sayılan hallere bağlı olmayanlardan 01/03/1975 
  tarihinden sonra memuriyete dönmek isteyenler hakkında yapılacak işlem ise (B) 
  bendinde ifade edilmiştir.
  Aynı örnekten hareket ettiğinizde memuriyete 1965 yılında alınan ve 1969 yılında 
  görevinden kendi isteğiyle çekilen ve çekilmiş sayılan bir kişi 01/03/1975 tarihinden 
  sonra tekrar memuriyete dönmek istediğinde, hakkında intibak yapılması mümkün 
  değildir. Ancak bu kişi 1970 öncesi görevden ayrıldığı tarihte yürürlükte olan 
  personel kanunlarına göre kazanılmış hak olarak elde ettiği maaş veya ücretin 
  karşılığı olan derece ve kademeden hizmete alınabilecektir. Tabii ki bu derece 
  ve kademe öğrenim durumu itibariyle 657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla değişik 
  36'ncı maddesinde belirtilen giriş derecesinin altında kalıyorsa giriş derecesinden 
  hizmete alınması gerekecektir. Yine bu personelin kazanılmış hak (müktesep hak) 
  olarak belirlenen derece ve kademesi öğrenim durumuna göre yükselebileceği derecenin 
  üzerinde ise bu derece ve kademe esas alınacaktır. Yani lise mezunu olan bir 
  kişi 01/03/1970 öncesinde kazanılmış hak olarak elde ettiği aylığının karşılığı, 
  36'ncı madde ile belirlenen yükselinebilecek derece olan 3'üncü derecenin üstünde 
  bir derece olarak (1 veya 2) belirlenmişse, artık ilgili için bu derece kazanılmış 
  hak olarak görülecek ve 01/03/1975 tarihi sonrasında tekrar memuriyete alınmak 
  istediğinde bu derece ve kademeden hizmete alınacaktır.
4. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (A) Bendi 12/d fıkrasının uygulanması;
  Hatırlanacağı gibi, bu bültenin "GİRİŞ DERECESİ" ile ilgili bölümünde, 
  doğrudan ilgili olduğu için mütemadiyen 36'ncı maddeden bahsedilmişti. Bu maddenin 
  (A) bendi işlenirken 12/d fıkrasına geldiğimizde, bu fıkranın giriş derecesi 
  olmaktan ziyade hizmet değerlendirmesi ile ilgili olduğuna işaretle, bu fıkranın 
  "HİZMET DEĞERLENDİRMESİ" ile ilgili bölümde teferruatlı bir biçimde 
  anlatılacağı belirtilmişti.
  Sonradan yapılan değişikliklerle kapsamı oldukça daraltılmış olsa da intibakı 
  sürekli hale getiren tek hüküm 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 
  36'ncı maddesi (A) bendi 12/d fıkrasıdır.
  Anayasa Mahkemesinin 16/04/2003 tarih ve E.No:2003/22, K.No:34 sayılı Kararıyla 
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (A) bendi 12/d 
  fıkrasının İPT ALİNE bir yıl sonra yürürlüğe girmek üzere 16/04/2003 tarihinde 
  oy birliğiyle karar verilmesi nedeniyle, 21/09/2004 tarih ve 25590 sayılı Resmî 
  Gazete de yayımlanan Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik 
  Yapılmasına Dair 5234 sayılı Kanunun birinci maddesiyle yapılan değişiklikle 
  fıkra; "Memuriyette iken veya memuriyetten ayrılarak (87 nci maddeye tâbi 
  kurumlarda çalışanlar dahil) üst öğrenimi bitirenler, aynı üst öğrenimi tahsile 
  ara vermeden başlayan ve normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren 
  emsallerinin ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla, bitirdikleri üst 
  öğrenimin giriş derece ve kademesine memuriyette geçirdikleri başarılı hizmet 
  sürelerinin tamamı her yıl bir kademe, her üç yıl bir derece hesabıyla ilave 
  edilmek suretiyle bulunacak derece ve kademeye yükseltilirler." şeklinde 
  yeniden düzenlenmiştir.
  Fıkra hükmü yeni bir düzenleme olmakla birlikte farklı olmaması nedeniyle uygulanmasında 
  daha önceden olduğu gibi şu hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
  a) İster memuriyet sırasında, isterse memuriyetten ayrılmış durumda iken olsun 
  memuriyete başladığı öğrenim durumuna göre bir üst öğrenimi bitirenler hakkında 
  intibak yapılacaktır. Bir üst öğrenim ilkokula göre ortaokul, ortaokula göre 
  lise, liseye göre de yüksek okuldur. Lise öğrenimine göre farklı giriş derecesi 
  olan lise dengi mesleki öğrenimler (endüstri meslek lisesi, icaret lisesi, kız 
  meslek lisesi gibi) bir üst öğrenim sayılmamaktadır.
  b) İntibak, aynı üst öğrenimi tahsile ara vermeden başlayan ve normal süresi 
  içinde bitirdikten sonra memuriyete giren emsalin ulaştığı derece ve kademeyi 
  aşmamak üzere yapılacaktır.
  12/d fıkrasına göre yapılacak intibaklarda emsal hesaplaması, güncelliğini hep 
  koruyan bir husustur. Bu bakımdan emsalin bulunması, intibakı yapılacak personelin 
  hizmetinden emsale göre ne kadarının değerlendirileceği konusu önem arz etmektedir. 
  Bu bakımdan her şeyden önce memurun değerlendirmeye esas hizmetlerinin neler 
  olduğunu bulmak gerekecektir. Fıkra metninde memuriyette geçen sürelerden bahsedilmekte 
  ise de, diğer intibak işlemlerinde olduğu gibi bu fıkra uygulamasında da 87'nci 
  madde kapsamına giren kurumlarda geçen başarılı hizmetler, muvazzaf askerlikte 
  geçen süreler gibi kanun hükümleriyle değerlendirilmesi öngörülen hizmet sürelerinin 
  tümünün dikkate alınması gerekecektir. Konuyu özetleyecek olursak ek geçici 
  2'nci madde ile değerlendirilmesi öngörülen süreler 12/d fıkrası uyarınca yapılacak 
  intibaklarda da dikkate alınacaktır. Bundan sonra üst öğrenimi bitiren kişinin 
  yani hakkında intibak işlemi yapılacak kişinin emsalinin kim olduğunu bulmak 
  gerekecektir. Kanun koyucu fıkra metninde emsal kişiyi tarif etmiştir. Bu tarife 
  göre emsal, memurun bitirdiği üst öğrenimi tahsile ara vermeden başlayan ve 
  normal süresi içinde bitirdikten sonra memuriyete giren kişidir. Burada dikkat 
  edeceğimiz şey memurun memuriyete başladığı öğrenim derecesini kendisiyle birlikte 
  bitiren kişinin intibaka konu olan üst öğrenime ara vermeden başlayan ve normal 
  süresi içinde bitirerek memuriyete başlayan kişinin tespitidir. Öyleyse lise 
  mezunu olarak memuriyete başlayan bir kişinin emsali, kendisiyle birlikte liseyi 
  bitiren ve öğrenime ara vermeden yüksek öğretime devam eden ve intibaka konu 
  olan yüksek öğrenimi normal süresi içinde bitirerek memuriyete başlayan kişi 
  olacaktır. İşte memurun üst öğrenimi bitirdiği tarihte, emsali hangi derece 
  ve kademeye ulaşmışsa ilgilinin intibakı emsalinin ulaştığı derece ve kademeyi 
  geçmeyecek şekilde yapılacaktır.
ÖRNEK: 30/06/1991 tarihinde bitirdiği lise mezuniyeti ile 01/07/1991 tarihinde 
  memuriyete başlayan ve memuriyette iken 4 yıl süreli yüksek öğrenimi 27/06/2002 
  tarihinde tamamlayan bir kişinin bu öğrenimi bitirdiği tarihe kadar 10 yıl 11 
  ay 26 gün hizmeti olacaktır. Bu memurun hangi derece ve kademeye intibak ettirileceği 
  emsale göre şu şekilde bulunacaktır.
  Emsal; kendisiyle birlikte, (30/06/1991 tarihinde) liseyi bitiren ve öğrenime 
  ara vermeden 4 yıl süreli yüksek öğrenimi 31/07/1995 tarihinde (Emsal uygulamasında 
  emsalin ortaokul, lise ve dengi okulları bitirme tarihi 30 Haziran, yüksek öğrenimi 
  bitirme tarihi ise 31 Temmuz olarak alınmaktadır.) tamamlayarak memuriyete başlayan 
  kişidir. Bu kişinin memuriyete başladığı tarihten (31/07/1995), ilgilinin üst 
  öğrenimi bitirdiği 27/06/2002 tarihine kadar 6 yıl 10 ay 26 gün hizmeti ile 
  7'nci derecenin 1 'inci kademesinde 10 ay 26 gün kıdemli olacaktır.
  İlgilinin, 10 yıl 11 ay 26 gün hizmetinden olumlu sicil almış olmak (başarılı 
  olmak) kaydıyla, ancak emsalin hizmeti kadarı, yani 6 yıl 10 ay 26 günü değerlendirmeye 
  alınacak, kalan 4 yıl 1 ay'ı değerlendirme dışı bırakılacaktır. Böylece ilgili 
  bir üst öğrenimi bitirdiği tarihte aynı öğrenimli emsalinin ulaştığı derece 
  ve kademeye intibak ettirilecek, artan süresi (10 ay 26 gün) bu kademede kıdem 
  olarak verilecektir. Burada, değerlendirme dışı kalan 4 yıl 1 ay'ın fiili hizmet 
  süresinden sayılacağını ve 15/10/1991 tarihinde fiilen devlet memuru olması 
  sebebiyle ayrıca 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince 1 derece ilerlemesinden 
  yararlandırılması gerekeceğini hatırlatmakta yarar görülmektedir.
5. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 1'inci Fıkrasının uygulanması;
  Bu fıkrada; "Teknik hizmetler sınıfına girenlerden memurluğa girmeden önce 
  yurt içinde veya yurt dışında mesleklerini serbest olarak veya resmi veya özel 
  müesseselerde ifa edenlerle memuriyetten ayrıldıktan sonra bu işlerde çalışarak 
  yeniden memuriyete girmek isteyenlerin teknik hizmetlerde geçen süresinden bu 
  kanun ve bu Kanunun 87 nci maddesinde sözü edilen kurumlarda geçen sürenin tamamı 
  ve geri kalan sürenin ¾ ü toplamı memuriyette geçmiş sayılarak bu süreler her 
  yılı bir kademe ilerlemesi ve her üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek 
  suretiyle değerlendirilir." denilmektedir.
  Fıkra ile teknik hizmetler sınıfı kapsamına dahil bir görevi, gerek bu sınıfa 
  dahil bir memuriyet kadrosuna atanmadan önce, gerekse bu sınıfa dahil bir memuriyet 
  kadrosundan ayrılarak kendi adına serbest olarak veya herhangi bir resmi veya 
  özel sektörde ifa edenlerin, bu suretle geçen sürelerinin değerlendirilmesi 
  öngörülmektedir.
  Fıkra uygulamasında karşımıza iki durum çıkmaktadır.
  Birincisi, değerlendirilecek sürenin teknik hizmetler sınıfına dahil görevlerde 
  geçmiş olması, ikincisi ise, ilgilinin bu sürelerinin değerlendirilmesi sırasında 
  mutlaka teknik hizmetler sınıfına dahil memuriyet kadrolarında görevlendirilmiş 
  olmasıdır.
  Öyleyse, ister kendi adına açtığı bir iş yerinde, ister resmi herhangi bir kurumda, 
  isterse özel sektörde geçmiş olsun teknik hizmetler sınıfına dahil görevlerdeki 
  çalışma süreleri bu hizmet sınıfına dahil memurluklara atananlar bakımından 
  belli esaslar dahilinde derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi açısından değerlendirilecektir.
  Bu esaslar ise şunlardır. Resmî kurumlarda (87'nci madde kapsamına giren kurumlar) 
  geçen sürelerinin tamamı, özel sektörde veya kendi adına serbest olarak çalıştığı 
  sürelerinin ise ¾'ünün toplamı her yıl için bir kademe her üç yıl için bir derece 
  hesabıyla değerlendirilerek ilk defa memuriyete girenlerin giriş derece ve kademelerine 
  daha önce memuriyette bulunanların ise kazanılmış hak aylık derece ve kademelerine 
  ilâve edilecektir.
  ÖRNEK: Memuriyete girmeden önce mühendis olarak 4 yıl süreyle özel sektörde, 
  7 yıl süreyle de kendi adına açtığı bir büroda çalıştıktan sonra teknik hizmetler 
  sınıfına dahil mühendis kadrosunda memuriyete atanan bir kişinin bu sürelerinin 
  ¾'ü olan 8 yıl 3 ayı, ilk defa memuriyete atanıyor olması sebebiyle giriş derecesi 
  olan 8'inci derecenin 1 'inci kademesi üzerine her yılına bir kademe her 3 yılına 
  bir derece verilmek suretiyle 6'ncı derecenin 3'üncü kademesine yükseltilecek 
  bu kademede 3 ay kıdemli sayılacaktır.
  Ancak bu şekilde değerlendirilecek hizmetlerden özel sektörde geçen süre 12 
  yılı geçemeyeceği gibi bu değerlendirmeler neticesinde öğrenim durumuna göre 
  yükselinebilecek derecenin üzerine de çıkamayacaktır.
6. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 2'nci Fıkrasının uygulanması;
  Bu fıkrada; "Sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına girenlerden 
  memurluğa girmeden önce yurt içinde veya yurt dışında mesleklerini serbest olarak 
  veya resmi veya özel kurumlarda yapanlarla, memurluktan ayrıldıktan sonra bu 
  işlerde çalışarak yeniden memurluğa girmek isteyenlerin sağlık hizmetlerinde 
  geçen süresinden, bu Kanun ve bu Kanunun 87 nci maddesinde sözü edilen kurumlarda 
  geçen süreleri ile 196 ncı maddede belirtilen şekilde tespit edilecek mahrumiyet 
  bölgelerinde en az 3 yıl çalışanların veya çalışacak olanların sürelerinin tamamı 
  ve geri kalan sürelerinin ¾ ü toplamı memurlukta geçmiş sayılarak bu sürelerin 
  her yılı için bir kademe ilerlemesi ve her üç yılı için bir derece yükselmesi 
  verilmek suretiyle değerlendirilir." denilmektedir.
  Fıkra ile bu kez sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil 
  memuriyet kadrolarına atananların gerek memuriyetleri öncesinde gerekse memuriyetten 
  ayrılarak bu sınıf dahilindeki bir görevi, yurt içinde veya yurt dışında kendi 
  adlarına açacakları bir iş yerinde, yada resmi veya özel sektörde ifa edenlerin 
  bu suretle geçen çalışma sürelerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
  Öyleyse sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına dahil görevlere atananların 
  yurt içinde veya yurt dışında ister kendi adlarına açtıkları iş yerlerinde, 
  ister özel sektörde, isterse kamu sektöründe geçsin meslekleriyle ilgili çalışma 
  sürelerinin, yani sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı kapsamına 
  dahil bir görevde geçen sürelerinin, belirli esaslarda değerlendirilmesi gerekmektedir. 
  Bu esaslar ise, kamu kurumlarında geçen süreler ile mahrumiyet bölgesi kapsamına 
  giren yörelerde geçen sürelerinin tamamının bunların dışında kalan sürelerinin 
  ise ¾'ünün toplamının her yılı bir kademe, her üç yılı bir derece hesabıyla 
  değerlendirilmesidir.
  Ancak bu şekilde değerlendirilecek hizmetlerden özel sektörde geçen süreler, 
  hiçbir şekilde 12 yılı geçemez ve bu değerlendirmeler sonucu ilgilinin öğrenim 
  durumuna göre yükselebileceği derecenin üstündeki bir dereceye de yükselinemez.
7. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 3'üncü Fıkrasının uygulanması;
  Bu fıkrada; "Avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden 
  önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkla geçirdikleri sürelerin ¾ 
  ü memuriyette geçmiş sayılarak, bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine 
  ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir." 
  denilmektedir.
  Yukarıda (C Bendinin 1 ve 2'nci fıkralarında) belirtildiği gibi bu kez de avukatlık 
  hizmetleri sınıfına girenlerin, memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak 
  serbest avukat olarak çalıştıkları sürenin ¾'ünün değerlendirilmesi öngörülmektedir.
8. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 4'üncü Fıkrasının uygulanması;
  Bu fıkrada; "Basın Kartları Yönetmeliğine göre, basın kartına sahip olmak 
  suretiyle gazetecilik yaparak memurluğa girenlerin; meslekleriyle ilgili görevlerde 
  istihdam edilmeleri şartıyla, fiilen gazetecilik yaparak geçirdikleri sürenin 
  ¾ ü fiilen memuriyette geçmiş sayılarak; bu sürenin her yılı bir kademe ilerlemesi 
  ve her üç yılı bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." 
  denilmektedir.
  Bu fıkra ile de basın kartına sahip olmak şartıyla gazetecilik yapanların, meslekleriyle 
  ilgili bir göreve atanmaları halinde fiilen gazetecilik yapmak suretiyle geçen 
  hizmetlerinin belirli bir bölümünün değerlendirilmesi öngörülmektedir.
  Bakanlığımızda Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği kadrosu hariç gazetecilik 
  mesleği ile ilgili herhangi bir görev kadrosu bulunmadığından fıkranın Bakanlığımız 
  personeli açısından uygulama alanı yoktur.
9. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 5'inci Fıkrasının uygulanması;
  Bu fıkrada; "Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra 
  Millî Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda geçen 
  hizmet sürelerinin 2/3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yılı 
  bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir." denilmektedir.
  Bakanlığımız kadrolarında görev alanlar açısından en sık karşılaşılan hizmet 
  değerlendirmesi işlemlerinden birisi de, bu fıkra gereği özel okul ve dershanelerde 
  öğretmenlik veya yöneticilikte geçen sürelerin değerlendirilmesidir.
  Burada dikkat edilmesi gereken 2 önemli husus bulunmaktadır. Bunlardan birincisi 
  öğretmenlik veya yöneticilik görevinin 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu 
  kapsamında geçmiş olması ikincisi ise; Millî Eğitim Bakanlığı emrinde görev 
  kabul edilmiş olmasıdır. Burada hizmet sınıfı ve kadro unvanı yönünden bir ayırım 
  yapılmamış olup, görevin Millî Eğitim Bakanlığı emrinde olması yeterli görülmüştür. 
  Ayrıca, özel okullar dışında kalan özel dershanelerde öğretmenlik ve yöneticilik 
  yaptıktan sonra Bakanlığımız emrinde memuriyet kabul edenlerin bu şekilde geçen 
  hizmetleri ödenecek aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmemesi uyuşmazlık 
  konusu olmuş ve idari yargı yoluna gidilmiştir.
  Gerek çeşitli İdare Mahkemeleri kararlarında ve gerekse Danıştay İdari Dava 
  Daireleri Genel Kurulu'nun 20/10/1995 tarih ve E.No: 1994/488, K.No: 1995/728 
  sayılı Kararında 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesi "Ortak Hükümler" 
  bölümünün C/5'inci fıkrasında yer alan "Özel okul" ibaresinin dar 
  anlamda değil "Özel öğretim kurumu" anlamında anlaşılması gerektiği 
  vurgulanarak 625 sayılı Kanun kapsamında bulunan okul, dershane vb. yerde geçen 
  hizmet sürelerinin ödenecek aylık derece ve kademelerinde değerlendirilmesi 
  gerektiği belirtilmiştir.
  Söz konusu kararın genelleştirilerek uygulanması hususunda, uygulamaya yönelik 
  Valilikler ve Merkez Teşkilatı Birimlerine gönderilen 19/11/2001 tarih ve 114719 
  sayılı 2001/95 No'lu Genelge ile uygulamaya ilişkin geniş açıklama da yapılmıştır.
  Ayrıca, bu fıkra gereğince değerlendirilecek hizmet, daha önce incelediğimiz 
  fıkralarda öngörülenden farklı olarak 2/3'ü olup hiçbir şekilde 12 yılı geçmeyecektir. 
  Bu değerlendirme neticesinde öğrenim durumuna göre yükselinebilecek derece aşılmayacaktır.
ÖRNEK: 01/10/1991-31/12/1994 tarihleri arasında sigortalı olarak ????????? 
  Eğitim Vakfı Özel Öğrenci Yurtlarında Yurt Müdürü olarak geçen hizmet sürelerinin 
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi C/5'inci Fıkrası 
  kapsamında kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği 
  ?
  Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi 
  C/5'inci fıkrasında; "Özel okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptıktan 
  sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda 
  geçen hizmet sürelerinin 2/3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç 
  yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir.
  Yukarıdaki fıkralara göre, değerlendirilecek hizmet süresinden sadece özel sektörde 
  geçen süre 12 yılı geçemez?." denilmektedir.
  Diğer taraftan, gerek çeşitli İdare Mahkemeleri kararlarında gerekse Danıştay 
  İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 20/10/1995 tarih ve E.No: 1994/488, K.No: 
  1995/728 sayılı Kararında; 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesi Ortak Hükümler 
  bölümünün yukarı da verilen C/5'inci fıkrasındaki "Özel okul" ibaresinin 
  dar anlamda değil "Özel öğretim kurumu" anlamında anlaşılması gerektiği 
  vurgulanarak 625 sayılı Kanun kapsamında bulunan okul, kurs, dershane vb. geçen 
  hizmet sürelerinin anılan hüküm çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
  Ancak, eğitim vakıflarına bağlı yurtlar, 625 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığı 
  gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36'ncı maddesi C/5'inci fıkrası kapsamında 
  da değerlendirilmesi mümkün olmaması nedeniyle, ????????. Eğitim Vakfı Özel 
  Öğrenci Yurtlarında Yurt Müdürü olarak görev yapan ilgilinin, 1/10/1991-31/12/1994 
  tarihleri arasında sigortalı olarak geçen hizmet sürelerinin kazanılmış hak 
  aylık derece ve kademesinde değerlendirilmesi mümkün değildir.
ÖRNEK: 15/01/1994-14/07/1997 tarihleri arasında TÖMER'de Türkçe Okutman 
  olarak sözleşmeli statüde geçen hizmet sürelerinin 657 sayılı Devlet Memurları 
  Kanununun değişik 36'ncı maddesi C/5'inci fıkrası kapsamında kazanılmış hak 
  aylık derece ve kademesinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ?
  Bilindiği gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi 
  C/5'inci fıkrasında; "Özel okullarda öğretmenlik ve yöneticilik yaptıktan 
  sonra Milli Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullarda 
  geçen hizmet sürelerinin 2/3 ünün her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç 
  yılı bir derece yükselmesine esas olacak şekilde değerlendirilir.
  Yukarıdaki fıkralara göre, değerlendirilecek hizmet süresinden sadece özel sektörde 
  geçen süre 12 yılı geçemez?." denilmektedir.
  Diğer taraftan, gerek çeşitli İdare Mahkemeleri kararlarında gerekse Danıştay 
  İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 20/10/1995 tarih ve E.No: 1994/488, K.No: 
  1995/728 sayılı Kararında; 657 sayılı Kanunun değişik 36'ncı maddesi Ortak Hükümler 
  bölümünün yukarı da verilen C/5'inci fıkrasındaki "Özel okul" ibaresinin 
  dar anlamda değil "Özel öğretim kurumu" anlamında anlaşılması gerektiği 
  vurgulanarak 625 sayılı Kanun kapsamında bulunan okul, kurs, dershane vb. geçen 
  hizmet sürelerinin anılan hüküm çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
  Ancak, 625 sayılı Kanun kapsamında olmayan Ankara Üniversitesi Türkçe ve Yabancı 
  Dil Araştırma ve Uygulama Merkezi (TÖMER)'de Türkçe Okutman olarak görev yapan 
  ilgilinin, 15/01/1994-14/07/1997 tarihleri arasında sözleşmeli statüde geçen 
  hizmet sürelerinin 19/11/2001 tarih ve 114719 sayılı ve 2001/95 No'lu Genelge 
  çerçevesinde kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilmesi mümkün 
  değildir.
10. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 6'ncı Fıkrasının uygulanması;
  Bu fıkrada; "Bu Kanunun 4 üncü ve 237 nci maddesinin (e) fıkrasına göre 
  sözleşme ile istihdam edilenlerin, memuriyete geçirilmeleri halinde, sözleşmeli 
  olarak geçirdikleri hizmet süreleri, her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her 
  üç yıl için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle değerlendirilir." 
  denilmektedir.
  Bilindiği gibi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 4'üncü maddesinde 
  istihdam şekilleri düzenlenmiştir. Bu maddeyle düzenlenen istihdam şekillerinden 
  birisi de "Sözleşmeli Personel" statüsü olup hangi hallerde, hangi 
  işlerde ve hangi niteliklerde sözleşmeli personel çalıştırılabileceği madde 
  metninde belirtilmiştir.
  İşte, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 4'üncü maddesi uyarınca 
  sözleşmeli olarak çalıştırılanlardan memuriyete geçirilenlerin sözleşmeli statüde 
  geçirdikleri hizmetlerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
  Yine aynı fıkrada, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 237'nci maddesi (e) 
  fıkrasına göre sözleşme ile istihdam edilenlerin bu suretle geçen hizmetlerinin 
  memuriyete geçirilmeleri halinde değerlendirilmesi öngörülmüştür.
  Bu değerlendirmeler sonucunda, 657 sayılı Kanun'un 36'ncı maddesi ile belirlenen 
  öğrenim durumu itibariyle yükselinebilecek dereceyi geçmemesi gerekmektedir.
  241 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 15'inci maddesi ile 657 sayılı Devlet 
  Memurları Kanununa eklenen Ek Geçici 58'inci Maddesi ile sürekli işçi ve sözleşmeli 
  statüde çalışmakta iken, memuriyete geçenlerin bu statüde geçen sürelerinin 
  değerlendirilmesi öngörülmektedir.
  Bu hükümle iki durum düzenlenmektedir. Birincisi yürürlük tarihi olan 01/07/1984 
  tarihinden 1984 yılı sonuna kadar kamu kurumlarında sözleşmeli veya sürekli 
  işçi statüsünde çalışanlardan memuriyete geçmek için yazılı istekte bulunanların 
  bu statülerde geçen hizmetlerinin değerlendirilmek suretiyle memuriyete alınmalarıdır. 
  İkincisi ise, 01/03/1975 ile 01/03/1982 tarihleri arasında aynı statülerden 
  memuriyete geçenlerin bu statülerde geçirdikleri sürelerin değerlendirilmesidir.
  Hatırlanacağı üzere 01/03/1975 tarihi itibariyle 1897 sayılı Kanun uyarınca 
  Ek Geçici 2'nci madde uyarınca sözkonusu tarihte Devlet memuru olmaları sebebiyle 
  haklarında yapılan intibaklarda 18 yaşın bitirilmesinden sonra 87'nci madde 
  kapsamına giren kurumlarda başarılı geçen hizmet sürelerinin değerlendirilmesi 
  öngörülmüş ve bu hüküm çerçevesinde memur, işçi ve sözleşmeli statüde geçmiş 
  olması yönünde bir ayrım yapılmaksızın kamu kurumlarında geçen hizmetler değerlendirilmiş, 
  2595 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen Geçici 9'uncu Maddesi uyarınca da 01/03/1982 
  tarihinden sonra 01/09/1982 tarihine kadar memuriyete geçenler hakkında bir 
  düzenleme yapılmıştı.
  Böylece 01/03/1975 -01/03/1982 tarihleri arasında, belirtilen statülerden memuriyete 
  geçenlerin bu manada oluşan mağduriyetleri sözkonusu olmuştur. İşte 241 sayılı 
  kanun Hükmünde Kararnamenin 15'inci maddesiyle 657 sayılı Kanuna eklenen Ek 
  Geçici 58'inci Maddenin ikinci fıkrası ile bu mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
  Görüldüğü üzere, 241 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan düzenleme ile 
  1984 yılı sonuna kadar memuriyete geçenlerin mağduriyetleri giderilmiştir.
  Öyleyse uygulamada dikkat edilecek husus, geçici hükümlerle yapılan bu düzenlemelerin 
  hangi dönemi, kimleri ve hangi halleri kapsadığının iyice tespit edilmesidir.
  Burada konuyu kısaca özetlemek gerekirse kamu kurumlarında sözleşmeli statüde 
  veya sürekli işçi statüsünde çalışmakta iken memuriyete geçenlerin bu sürelerinin 
  değerlendirilmesi ile ilgili olarak 36'ncı maddenin C Bendi 5'inci fıkrasından 
  başka 2595 sayılı Kanun ve 241 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlemeler 
  yapılmıştır. Bu düzenlemelerden 2595 sayılı Kanunun geçici 9'uncu maddesi 01/03/1982 
  tarihinden 01/09/1982 tarihi arasında memuriyete geçenleri, 241 sayılı Kanun 
  Hükmünde Kararnamenin 15'inci maddesi ise 01/03/1975 tarihinden 01/03/1982 tarihi 
  ile 01/07/1984 tarihinden 31/12/1984 tarihleri arasında memuriyete geçenleri 
  kapsamaktadır.
11. 657 sayılı Kanun'un 36'ncı Maddesi (C) Bendi 7'nci Fıkrasının uygulanması;
  Bu fıkrada; "2834 ve 2836 sayılı Kanunlara göre kurulmuş olan Tarım Kredi 
  ve Tarım Satış Kooperatiflerinde çalışanlardan sonradan memuriyete girenlerin 
  bu kooperatiflerde geçen hizmetlerinin 12 yılı geçmemek üzere her yıl için bir 
  kademe ilerlemesi ve her üç yılı için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle 
  değerlendirilir." denilmektedir.
  Bu fıkra ile tarım kredi ve tarım satış kooperatiflerinde çalışanların memuriyete 
  atanmalarında buralarda geçen hizmetlerinin değerlendirilmesi öngörülmektedir.
  Fıkranın çok açık ifadeli olması sebebiyle genişçe açıklanmasına ihtiyaç bulunmamakla 
  birlikte hizmetin geçtiği kooperatifin mutlaka 2834 ve 2836 sayılı Kanunlarla 
  kurulmuş Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifi olması ve değerlendirilecek 
  sürenin 12 yılı geçmemesi, bu değerlendirme sonucunda da öğrenim durumuna göre 
  yükselinebilecek derecenin aşılmaması gerekmektedir.
12. Muvazzaf Askerlikte Geçen Sürelerin Değerlendirilmesi;
  657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun değişik 83'üncü maddesinde muvazzaf askerliğe 
  ayrılan memurların 84'üncü maddesinde ise muvazzaf askerlik görevinden sonra 
  memuriyete alınanların muvazzaf askerlikte geçen sürelerinin değerlendirilmesi 
  öngörülmektedir.
  Bilindiği gibi, 108'inci maddede yapılan bir düzenleme ile muvazzaf askerlik 
  görevini yapmadan memuriyete alınanların bu görevlerini memuriyetlerinden aylıksız 
  izinli sayılmak suretiyle yapmalarına imkân sağlanmıştır.
  Gerek bu düzenlemeden önce muvazzaf askerliklerini memuriyetlerinden ayrılarak 
  yapsınlar, gerekse bu düzenleme sebebiyle aylıksız izinli sayılarak yapsınlar 
  terhislerini müteakip görevlerine döndüklerinde askerlikte geçen sürelerinin 
  memuriyette geçmiş gibi kademe ilerlemesi ve derece yükselmeleri açısından değerlendirilecektir.
  Bu değerlendirmede askerlik sürelerinin 5434 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde 
  T.C. Emekli Sandığına borçlanıp borçlanmadığına bakılmayacaktır. Bilindiği gibi 
  muvazzaf askerlikte geçen sürenin T.C. Emekli Sandığına borçlanılması, o sürenin 
  fiili hizmetten sayılmayla ilgili bir husustur. Bu nedenle muvazzaf askerlik 
  süresi borçlanılsın, borçlanılmasın diğer bir ifadeyle fiili hizmetten sayılsın 
  sayılmasın 83'üncü madde uyarınca memurun kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi 
  bakımından değerlendirilecektir. Ancak bu değerlendirmenin yapılabilmesi için 
  ilgilinin adaylığının kaldırılmış olması gerekmektedir.
  Değişik 84'üncü maddede, aynı mahiyettedir. Tek farkı muvazzaf askerlik görevini 
  yaptıktan sonra memuriyete atanmaktır. Bu maddeye göre de muvazzaf askerlikte 
  geçen süreler adaylığın kaldırılmasını müteakip kademe ilerlemesi ve derece 
  yükselmesi bakımından değerlendirilecektir.
  Muvazzaf askerlikte geçen sürelerin değerlendirilmesinin diğer hizmet değerlendirmelerinden 
  farkı bu sürenin fiili hizmet süresinden sayılsın sayılmasın, kazanılmış hak 
  aylık derece ve kademesinin belirlenmesinde dikkate alınması ve bu değerlendirmenin 
  adaylığın kaldırılmasından sonra gerçekleştirilmesidir.
  Seferde veya talim ve manevra için hazarda, silah altına alınanların bu suretle 
  geçen süreleri de aynı kanunun 85'inci maddesi uyarınca muvazzaf askerlik süresinde 
  olduğu gibi kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi açısından değerlendirilmesi 
  gerekmektedir. Ancak çok uzak bir ihtimal olmakla birlikte şu hususun ifade 
  edilmesinde fayda bulunmaktadır. Bu değerlendirmeler sonucunda öğrenim durumuna 
  göre yükselinebilecek derece ve kademe aşılamayacaktır.
13. Adaylıkta Geçen Sürelerin Değerlendirilmesi;
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 54'üncü maddesi uyarınca ilk defa 
  Devlet memuru olarak atananlar bir yıldan az, iki yıldan çok olmamak üzere adaylığa 
  tabi tutulmaktadırlar. Aynı Kanunun "Asaleti Onaylanan Memurların Kademe 
  İlerlemeleri" başlığı altında düzenlenen değişik 159'uncu maddesinde; "Adaylık 
  süresi sonunda bu Kanun hükümlerine göre asıl memurluğa atananların adaylıkta 
  geçirdikleri süreler, kademe ilerlemelerinde ve derece yükselmelerinde değerlendirilir." 
  denilmek suretiyle adaylıkta geçen sürenin adaylığın kaldırılmasını müteakip 
  değerlendirileceği öngörülmüştür.
  Burada akla gelebilecek önemli bir husus adaylık süresi içinde olumsuz sicil 
  alan veya adaylığın birinci yılında başarısız olan Devlet memurunun durumu ne 
  olacaktır?
  Maddede her ne kadar adaylıkta geçen sürelerin değerlendirileceği belirtilirken 
  olumlu sicil almış olma ibaresi yer almıyorsa da, adaylık devresi içinde göreve 
  son vermeyi düzenleyen değişik 56'ncı madde ile adaylık süresi sonunda başarısızlığı 
  düzenleyen 57'nci madde hükümlerinin birlikte değerlendirildiğinde, adaylığın 
  kaldırılması için adaylık süresinde olumlu sicil almış olma şartının aranacağı 
  ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla adaylıkta geçen sürelerin 159'uncu madde uyarınca 
  değerlendirilmesinde de olumlu sicil almış olma şartı aranacaktır.
14. Devlet Memurlarının Kazanılmış Hak Aylık Derece ve Kademelerinin Kadro 
  Şartı Aranmadan Bir Üst Dereceye Yükseltilmesi; (2182 sayılı Kanun ve 458 
  sayılı KHK uyarınca)
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun öngördüğü ve şimdiye kadar incelemeye 
  çalıştığımız normal derece yükselmesi ve hizmet değerlendirmesi işlemlerinin 
  dışında Devlet memurlarının kazanılmış hak derece ve kademelerinin kadro ve 
  öğrenim durumu şartına bağlı olmadan kanun veya kanun hükmünde kararnameler 
  ile bir derece yükseltilmesi sağlanmıştır.
  Bunlardan birincisi 01/03/1979 tarihi itibariyle uygulanan 20/02/1979 tarih 
  ve 2182 sayılı Kanundur. Bu Kanunla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na üç 
  adet Ek Geçici Madde eklenmektedir.
  Bu maddelere göre, (Ek Geçici 55, 56,57) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 
  ve ek geçici maddelerine göre aylık almakta olan personelin kazanılmış hak aylık 
  derece ve kademeleri bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumlarına bakılmaksızın 
  ve kadro koşulu aranmaksızın bir üst derecenin aynı kademesine getirilmesi ve 
  alt derecede geçen sürenin üst derecedeki kademede geçmiş sayılması, ayrıca 
  yürürlük tarihinden (01/03/1979) önce emekli, malüllük, dul ve yetim aylığı 
  bağlananların bu aylıklarının, emekli keseneğine esas aylığı ödenecek aylığa 
  esas derece ve kademesinin üstünde bulunanların emekli keseneğine esas aylıklarının 
  da bir derece yükseltilmesi, Kanunun yürürlük tarihinde askerlik görevini yapmakta 
  olanların da bu Kanun hükmünden faydalandırılması öngörülmüştür.
  Bu esaslar çerçevesinde Kanunun uygulamasında bazı tereddütler gündeme gelmiştir.
ÖRNEK: 01/03/1979 tarihi öncesinde Devlet memuru olduğu halde kanuni zorunluluklardan 
  dolayı (muvazzaf askerlik görevi gibi) görevlerinden ayrılanların; 01/03/1979 
  tarihinden önce atamaları yapıldığı halde kanunlardan kaynaklanan bazı hakların 
  kullanılması sebebiyle 01/03/1979 tarihine kadar veya bu tarihte görevlerine 
  başlayamayanların; 01/03/1979 tarihinden sonra bir üst öğrenimi bitirenlerin, 
  bu Kanun hükmünden ne şekilde yararlanacağı veya yararlanıp yararlanamayacağı 
  tereddüt konusu olmuştur.
  Bu ve benzeri durumlardan kaynaklanan problemlerin giderilmesi amacıyla yetkili 
  kurumlarca tebliğ ve genelgeler çıkarılmış, Sayıştay ve Danıştay'ca bazı kararlar 
  verilmiştir.
  Bu tebliğ, genelge ve kararlarla 2182 sayılı Kanundan yararlanmanın başlangıçta 
  da ifade edildiği gibi 01/03/1979 tarihinde görevde bulunma ve fiilen Devlet 
  memuru olma şartları ile kanun koyucunun bu kanunu çıkarmadaki amacı ve bu çerçevede 
  kanunun gerekçesi ve hakkaniyet kuralları çerçevesinde problemlere uygun çözüm 
  yolları bulunmuştur.
  Bunlardan 01/03/1979 tarihinden önce atamaları yapıldığı halde, ister kanunlardan 
  kaynaklanan bir hakkın kullanılmasından ister idari işlemlerin gecikmesinden, 
  isterse başka herhangi bir sebepten dolayı görevlerine 01/03/1979 tarihinden 
  sonra başlayanların yani bu tarihte fiilen Devlet memuru olmayanların bahsi 
  geçen kanun hükmünden yararlandırılmalarının mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır. 
  Bu yaklaşımın, daha önce bir süre memuriyet yaptıktan sonra görevinden herhangi 
  bir sebeple ayrılanlardan tekrar memuriyete dönmek isteyenlerle, ilk defa memuriyet 
  görevine atanmak isteyenler açısından bir farkı yoktur. Her iki durum bu kapsamda 
  değerlendirilmiştir.
  01/03/1979 tarihinde memuriyette bulunuyor olması sebebiyle bir derece yükselmesinden 
  yararlanan, ancak bu tarihten sonra bir üst öğrenimi bitirenler hakkında yapılacak 
  intibakta emsalin 2182 sayılı kanundan yararlanma imkanının olup olmadığı yönünden 
  bir ayrım yapılmadan ilgilinin emsale göre bulunacak dereceye 2182 sayılı Kanun 
  gereği bir derece uygulanması gerekecektir.
  Bu konularla ilgili olarak Maliye Bakanlığınca düzenlenen 08/05/1980 tarih ve 
  68, 25 Kasım 1988 tarih ve 2000 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 107 Seri No'lu 
  Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğleri önemli birer kaynaktır.
  Kadro ve öğrenim şartı aranmadan Devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derecelerinin 
  bir derece yükseltilmesini öngören ikinci düzenleme ise 458 sayılı Kanun Hükmünde 
  Kararnamedir.
  657 sayılı Devlet Memurları Kanununa Ek Geçici Madde (Ek: 22.9.1991 -KHK 458/1 
  md.) eklenmesini öngören bu Kanun Hükmünde Kararnamenin temel amacı, yukarıda 
  açıklandığı üzere, 01/03/1979 tarihinde Devlet memuru olarak görevde bulunmaları 
  sebebiyle 2182 sayılı Kanunla öngörülen bir derece yükselmesinden yararlanan 
  personel ile bu tarihten sonra göreve başlamaları sebebiyle söz konusu derece 
  yükselmesinden yararlanamayan personel arasındaki farkın giderilmesidir.
  Öyleyse, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yürürlüğe girdiği 15/10/1991 tarihinde 
  aylıksız izinde olma hali dahil fiilen Devlet memuru olması şartıyla 2182 sayılı 
  Kanun hükmünden yararlanamayanları kapsamaktadır.
  458 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uygulamasında 2182 sayılı Kanunda olduğu 
  gibi, kapsama dahil personelin, kazanılmış hak aylık derece ve kademelerini 
  bir defaya mahsus olmak üzere öğrenim durumuna ve buna göre yükselebilecekleri 
  dereceye bakılmaksızın ve kadro şartı aranmaksızın bir üst derecenin aynı kademesine 
  getirilmeleri öngörülmektedir. Alt derecedeki bulundukları kademede geçirdikleri 
  süre, yükseltildikleri bir üst derecedeki yeni kademelerinde geçirilmiş sayılacaktır. 
  Emekli keseneklerine esas derece ve kademeleri, kazanılmış hak aylık derecelerinden 
  farklı yürütülenlerin emekli keseneklerine esas derece ve kademeleri de aynı 
  şekilde yükseltilecektir.
  Nitekim, 458 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulaması ile ilgili olarak 
  da 28/10/1991 tarih ve 21035 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Maliye Bakanlığının 
  122 Seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği ve bu tebliği müteakip 
  Bakanlığımız Personel Genel Müdürlüğünün 07/11/1991 tarih ve 201.4.MEV.D.BŞK.MH.Şb.91/2875-160922 
  sayılı genelgesi önemli birer kaynaktır.
15. Hizmet Birleştirmesi;
  Ülkemizde, çalışanların sosyal güvenlikleri bakımından statülerine göre tabi 
  oldukları çeşitli sosyal güvenlik kurumları vardır. Bu sosyal güvenlik kurumlarına, 
  çalıştıkları süre içinde ilgili mevzuatına göre kazançlarından belirli bir oranda 
  prim ödemek suretiyle, çalışamaz duruma geldiklerinde veya emekliliklerini hak 
  kazandıklarında kendilerine, bağlı oldukları bu sosyal güvenlik kurumlarınca 
  aylık bağlanmakta, bir defaya mahsus olmak üzere ikramiye verilebilmekte ve 
  sağlık ve ölüm hallerinde yardım yapılmaktadır.
  İşte insanlar memur, işçi, serbest meslek mensubu gibi birden fazla statüde 
  çalışabilmekte ve bu sebeple birbirinden farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi 
  olabilmektedirler. Bu birbirinden farklı sosyal güvenlik kurumuna tabi olarak 
  geçirilen hizmetlerin en son tabi olunan sosyal güvenlik kurumunda toplanması, 
  oradaki hizmetlerle birleştirilmesi ve toplam hizmet üzerinden emekli primi 
  (kesenek) kesilmesi ve dolayısıyla kişinin emeklilik haklarının toplam hizmeti 
  üzerinden tesis edilmesi, zaman zaman geliştirilerek düzenlenen kanunlarla sağlanmıştır.
  İşte bu bölümde, çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen sürelerin 
  birleştirilmesi ve birleştirilen sürelerin kişi ve Devlete sağladığı hak ve 
  yükümlülükler ile birleştirmenin, özellikle Bakanlığımız çalışanlarının çok 
  büyük bölümünün Devlet memuru statüsünde olmaları nedeniyle T.C. Emekli Sandığına 
  tabi olmaları dikkate alınarak diğer sosyal güvenlik kurumlarında geçen hizmetlerin 
  T.C. Emekli Sandığında birleştirilmesi işlemleri üzerinde duracağız.
  Hizmet birleştirilmesi ilk defa 05/01/1961 tarih ve 228 sayılı Kanunun 28/01/1970 
  tarih ve 1214 sayılı Kanunla değişik 1 'inci maddesi ile öngörülmüştür. Söz 
  konusu madde şöyledir.
  "Sigorta Kanunlarına tabi işlerden T.C. Emekli Sandığına tabi görevlere 
  geçenlerin sigorta primi ödemek suretiyle geçen hizmet sürelerinin tamamı, emeklilik 
  keseneğine esas aylıklarının tespitinde nazara alınır."
  Daha sonra 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığına 08/07/1971 tarih ve 1425 sayılı 
  Kanunla eklenen Ek-3'üncü madde 01/03/1971 tarihi itibariyle yürürlüğe konulmuştur. 
  Bu maddede;
  "Sosyal Sigortalar Kanununa tabi görevlerde bulunduktan sonra iştirakçi 
  olanların, emeklilik keseneklerine, personel kanunları gereğince kazanılmış 
  hak olarak aldıkları derece ve kademe aylıkları üzerine, sigorta primi ödemek 
  suretiyle geçirdikleri sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve tahsil 
  durumlarına göre her 2, 3, 4 veya 5 yılı bir derece yükselmesine esas olacak 
  şekilde eklenerek bulunacak derece ve kademe aylığı esas alınır.
  Bunların, personel kanunlarına göre kazanılmış hak olarak aldıkları kademelerin 
  ilerletildiği veya derecelerin yükseltildiği sürece, emeklilik keseneğine esas 
  kademeleri ilerletilir ve dereceleri yükseltilir.
  Ancak, bunların emeklilik keseneğine esas aylık derecelerinin yükseltilebilmesi 
  için, tahsil durumları itibariyle personel kanunları hükümlerine göre, en son 
  yükselebilecekleri dereceleri geçmemeleri ve bir derecede en az geçirilmesi 
  gereken yıl sayısı kadar kademeden emeklilik keseneği ödemiş olmaları şarttır.
  Şu kadar ki, 18'inci yaşın ikmalinden önce veya iştirakçi oldukları tarihteki 
  tahsil derecelerinden daha aşağı bir tahsil derecesinde sigorta primi ödemek 
  suretiyle geçirdikleri süreler dikkate alınmaz.
  Sigorta primi ödemek suretiyle geçen sürelerin, personel kanunları hükümlerine 
  göre, memuriyette geçmiş sayılmak suretiyle, kazanılmış hak aylık derece ve 
  kademelerinin tespitinde değerlendirilen kısımları, bu madde uyarınca emeklilik 
  keseneğine esas aylığın tespitinde ayrıca nazara alınmaz." denilmektedir.
  01/03/1970 ile 01/03/1975 tarihleri arasında hizmet değerlendirmesi bu kanunlar 
  uyarınca yapılmakta iken, hatırlanacağı üzere 01/03/1970 - 01/03/1975 tarihleri 
  arasında görevde bulunmaları sebebiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 
  1897 sayılı Kanunla değişik ek geçici 2'nci maddesi uyarınca yapılan intibaklarda 
  kamu kurumlarında 18 yaşın bitirilmesinden sonra 87'nci madde kapsamında geçen 
  başarılı hizmetlerin değerlendirilmesiyle yeni bir anlam kazanmıştır. Gerek 
  bu intibaklarda gerekse bu intibaklar sonrasında özel sektör sigortalısı veya 
  bağkur mensubu olarak geçen hizmetler ise sadece emekli keseneğine esas derece 
  ve kademenin belirlenmesi açısından dikkate alınmıştır. Yani özel sektör, kamu 
  sektörü, işçi, memur veya bağkur mensubu ayrımı yapılmaksızın tüm hizmetler 
  emekli keseneğine esas derece ve kademenin belirlenmesi bakımından değerlendirilmiştir.
  Bu kez, 24/05/1983 tarih ve 2829 sayılı "Sosyal Güvenlik Kuruluşlarına 
  Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun"la hizmet 
  birleştirilmesi işlemleri yeniden düzenlenerek dağınıklıktan kurtarılmıştır. 
  Bu kanunla daha önce işaret edilen 228 ve 1214 sayılı Kanunlaryürürlükten kaldırılmış 
  olmakla birlikte hizmet birleştirmesi işlemlerinin yanısıra birleşen hizmetlerin 
  ne şekilde değerlendirileceğini öngören 1425 sayılı Kanun yürürlükte bırakılmıştır. 
  Nitekim, 2829 sayılı Kanun birleştirilen sigorta ve bağkur kapsamındaki hizmetlerin 
  personel hakkında ne şekilde değerlendirileceği yönünde bir düzenleme getirmemektedir.
Bu bakımdan;
  a) 01/03/1970 tarihinden önce geçmiş ve bu tarihten önce T.C. Emekli Sandığına 
  tabi bir hizmete atanmış olunması halinde 228 sayılı Kanunun 1214 sayılı Kanunla 
  değişik ek 1'inci maddesi uyarınca 01/03/1970 tarihi esas alınarak, 1425 sayılı 
  Kanun uyarınca da 01/03/1971 tarihi esas alınarak,
b) İlgilinin bu tür hizmetlerinin olmasına rağmen 1214 sayılı Kanunun yürürlüğe 
  girdiği 01/03/1970, 1425 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01/03/1971, 1897 sayılı 
  Kanunun yürürlüğe girdiği 01/03/1975 tarihinden sonra T.C. Emekli Sandığına 
  tabi bir göreve atanması (iştirakçi olması) halinde, iştirakçi olduğu tarihi 
  izleyen aybaşından itibaren,
  değerlendirilmesi gerekecektir.
  Günümüzde sıkça rastlanan hizmet değerlendirmesi işlemi, 01/03/1975 tarihinden 
  sonra memuriyete girenlerin memuriyete girdikleri tarihten önce sigorta veya 
  bağkur kapsamında geçen hizmetlerin değerlendirilmesine yönelik olmaktadır.
  Bu hizmetlerin birleştirilmesinde ilk müracaatın kurumumuza yapılması halinde 
  gerekli belgelerin T.C. Emekli Sandığına intikal ettirilmesi gerekecektir. Yani 
  ilk etapta hizmet birleştirmesinde kurumumuz doğrudan muhatap durumunda değildir. 
  Hizmet birleştirmesi işlemini ilk etapta T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü 
  gerçekleştirecek bu hizmet birleştirmesi sonucunu Bakanlığımıza intikal ettirecektir. 
  İşte Bakanlığımızca yürütülecek hizmetler bu safhada başlamaktadır.
  01/03/1975 tarihi öncesinde iştirakçi olan Devlet memurlarının kamu kurumlarında 
  geçen sigortalı hizmetleri Ek Geçici 2'nci madde kapsamında değerlendirileceğini 
  yukarıda ifade etmiştik. 01/03/1975 tarihinden sonra kamu kurumlarında sigortalı 
  olarak geçen hizmetler ise 2595 sayılı Kanun ile 241 ve 418 sayılı Kanun Hükmünde 
  Kararnameler kapsamında kazanılmış hak aylık derece ve kademeleri açısından 
  değerlendirilecektir. Bu Kanun ve kararnameler kapsamına girmeyen haller ile 
  özel sektörde geçen sigortalı ve bağkur mensubu olarak geçirilen süreler (657 
  sayılı Devlet Memurları Kanununun değişik 36'ncı maddesi (C) bendine giren haller 
  hariç) sadece emekli keseneğine esas derece ve kademenin belirlenmesi açısından 
  dikkate alınacaktır.
  Bu değerlendirme sonucunda emekli keseneğine esas derece ve kademeleri aylık 
  ödemesine esas derece ve kademesinin üzerine çıkacaktır ki bu durumda memuriyet 
  süresince ödenecek aylığa esas derece ve kademenin yükseltildiği sürece emekli 
  keseneğine esas derece ve kademesinde kadro şartı aranmadan ancak öğrenim durumuna 
  göre yükselebileceği dereceyi geçmemek şartıyla yükseltilecektir.
  Bu tür hizmet değerlendirmeleri sonucu meydana gelecek kesenek ve karşılık farklarının 
  hesaplanmasında bu hizmetlerin değerlendirilmesi gereken tarihlerde yürürlükte 
  olan katsayı ve gösterge tutarları ile yine o tarihteki kesenek ve karşılık 
  oranları esas alınacak kurumca karşılanması gereken karşılıklar kurum bütçesinden, 
  personelce karşılanması gereken kesenekler ise personelden usulüne uygun olarak 
  tahsil edilecektir.
  Konuyu bir örnekle açıklayacak olursak, 04/09/1977 tarihinde memuriyete başlayan 
  bir kimse aynı tarih itibariyle T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olacaktır. Bu 
  personelin 04/09/1977 tarihi öncesinde 5 yıl özel bir sektörde sigortalı işçi 
  olarak çalıştığını varsaydığımızda bu personelin sigortalı süresi özel sektörde 
  geçmiş olması nedeniyle ödenecek aylığı bakımından herhangi bir değerlendirmeye 
  alınmayacaktır. Ancak bu süre ilgilinin T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne 
  müracaatla hizmet birleştirmesi yaptırdığında bu süresi göreve başladığı (iştirakçi 
  olduğu) 04/09/1977 tarihi itibariyle emekli keseneğine esas derece ve kademesinin 
  belirlenmesinde şu şekilde dikkate alınacaktır. Lise mezunu olduğunu kabul edersek 
  04/09/1977 tarihinde memuriyete 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden başlayacaktır. 
  Henüz kamu hizmeti olmadığına göre 5 yıllık özel sektör sigortalılığı süresinin 
  her yılı bir kademe her üç yılı bir derece hesabıyla 1 derece 2 kademelik kıdem 
  süresi 13'üncü derecenin 3'üncü kademesi üzerine eklenerek emekli keseneğine 
  esas aylık derece ve kademesi 11 'inci derecenin 2'nci kademesine yükseltilecektir. 
  Dolayısıyla bu personel aylığını 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden alırken, 
  emekli keseneği 11'inci derecenin 2'nci kademesinden kesilecektir.
  Bu personelin memuriyet görevi içinde kademesinin ilerletildiği ve derecesinin 
  yükseltildiği sürece buna paralel olarak emekli keseneğine esas kademesi ilerletilecek, 
  derecesi yükseltilecektir.
01/12/2004 TARİHİNE KADAR PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN İNTİBAK VE HİZMET DEĞERLENDİRMESİ/BİRLEŞTİRİLMESİ İLE İLGİLİ YAYIMLANAN YÜRÜRLÜKTE BULUNAN GENELGE VE GENEL AÇIKLAMALAR
TARİHİ SAYISI
  (SEVK) NUMARASI KONUSU
  30/06/1992 89105 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
  08/10/1992 172543 Teknik Öğretmen Unvanı
  27/03/1995 39427 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
  14/07/1995 85881 Meslek liselerini bitirenler
  08/03/1996 28751 657/36. Maddesi 12/d fıkrasının uygulanması
  11/04/1996 44360 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
  12/09/1996 122478 Hizmet birleştirmesi
  24/09/1996 132976 657/3 6.Maddesi A/5 fıkrasının uygulanması
  23/05/1997 66671 657/64. Maddesi son fıkrasının uygulanması
  27/03/1998 30704 Teknik Öğretmen Unvanı
  07/07/1998 70768 1998/69 4359 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesinin uygulanması
  20/11/1998 140701 4359 sayılı Kanunun Geçici 7. Maddesinin uygulanması
  19/11/2001 114719 2001/95 Özel Öğretim Kurumlarında Geçen Hizmetlerin Değerlendirilmesi
  07/10/2004 76665 Emsal uygulaması