Kansızlıkta vücut direnci düşüyor, hastalıklar daha sık görülüyor

Kaynak : Cihan Haber Ajansı
Haber Giriş : 12 Mart 2010 15:33, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Bolu Sağlık İl Müdürü Dr. Dursun Koç, kansızlığın, tedavi edilmediği takdirde önemli sağlık sorunlarına neden olabileceği uyarısında bulundu. Koç, "Gebelerde bebek ölümleri artabilir. Düşük kilolu bebek doğurma ve erken doğum riski oluşuyor. Vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür." dedi.

Dr. Koç, yaptığı açıklamada, kansızlığın (anemi) kan hastalıkları için de en sık rastlanılan durum olduğunu söyledi. Dr. Koç, dünyada her 5 erkekten birinin, her 3 kadından birinin, her 2 gebeden birinin ve her 5 çocuktan ikisinde kansızlık olduğuna dikkat çekti. Kansızlığın en çok bayanlarda (özellikle gebelerde) ve çocuklarda daha yaygın olduğunu kaydeden Dr. Dursun Koç, "Yorgunluk, halsizlik, baş dönmesi, çabuk yorulma, çalışma kapasitesinde azalma, sık hastalanma, iştahsızlık, bulantı, ciltte, göz kapaklarının iç kısmında ve avuçta solukluk, çarpıntı ve nefes darlığı, daha fazla üşüme, konsantrasyon bozukluğu gibi belirtileri var." diye konuştu.

Dr. Koç, kansızlığın tedavi edilmediğinde ya da geciktirildiğinde önemli sonuçlara neden olabileceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gebelerde bebek ölümleri artabilir, düşük kilolu bebek doğurma ve erken doğum riski artar. Vücut direnci düşer ve hastalıklar daha sık görülür. Doğum sonrası lohusalık dönemi problemleri artar. Bebek ve çocuklarda; büyüme yavaşlar. Fiziksel aktivite azalır. Hastalıklar daha sık görülür. Algılama, öğrenme ve yorumlama fonksiyonları azalır, dikkat dağılması, yorgunluk ve ilgisizlik artar (okul başarısı düşer). Yetişkinlerde; sürekli yorgunluk hissi vardır, halsizlik oluşur, iş gücü azalır. Hastalıklar daha sık görülür."

Dr. Dursun Koç, demirin kan yapımında gerekli olan temel maddelerden biri olduğuna vurgu yaparak, demir bakımından zengin olan besinlerin tüketilmesini önerdi. Dr. Koç, bu besinleri şöyle sıraladı: "Kırmızı et, sakatat, yumurta, kabuklu deniz mahsulleri ve balık (en zengini somon). Bitkilerden buğday, mısır ve yulaf taneli olduğunda demirden daha zengin durumda. Diğer pek çok vitamin ve mineral gibi demir de özellikle tahıl tanelerinin dış kısmında bulunur. Kuru üzüm, kuru kayısı, kuru erik, badem, fıstık, ceviz gibi kuruyemişler ile çekirdekler demir yönünden çok zengin olmamakla beraber yeterli düzeyde demir içerirler. Bir çorba kaşığı pekmezde yaklaşık 3 mg demir bulunur. Günde bir bardak portakal suyunun içilmesi bitkilerden alınan demirin emilimini bir kat artırırken, çay ve kahve tüketimi demir emilimini yüzde 75 oranında azaltmakta."

Dr. Koç, yemeklerde çay ve kahveden kaçınılması gerektiğine işaret ederek, "Çünkü bu gıdalar demiri bağlayıp bağırsaklardan emilimini azaltan maddelerdir. Kültürümüzde çay tüketimi önemli yer tutmakta. Bu sebeple tamamen vazgeçmek olası olmadığından en azından yemeklerden yarım saat sonra makul miktarlarda tüketilmeli. Süt ve sütlü mamuller demir emilimini engelleyeceğinden ilaç ile birlikte alınmamalı. C vitamini demir emilimini artırırken hemoglobin üretiminde de önemli yer tutar." diye konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber