Avukatlar arasından sınavla hakim alınacak

Kaynak : Anadolu Ajansı
Haber Giriş : 10 Ocak 2011 07:40, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Artık bundan sonra sadece ne istinaf mahkemelerini kurmak ne de sadece Yargıtay, Danıştay'ı takviye etmek yeterli olur. Bu tedbirlerin birlikte, eş zamanlı devreye alınması ve beraberce uygulanması halinde netice alınabilir'' dedi.

Kanal 7 televizyonu Başkent Kulisi programında soruları yanıtlayan Ergin, Ceza Muhakemesi Kanunu 102. maddesinin yürürlüğe girmesinin ardından yaşanan tahliyelerin kamu vicdanını yaraladığını, kamuda tepkilere yol açtığını belirtti.

Yargıdaki sorunların uzun süredir devam ettiğini, ne zaman hükümetler bunu çözmeye el atsa bir dirençle karşılaşıldığını söyleyen Ergin, yargıdaki iş yükünün fazla olduğunu, bu iş yükünü kaldıracak insan gücü bulunmadığını, alt yapı, mevzuat sorunları bulunduğunu anlattı.

Özellikle Yargıtay'ın iş yükünü azaltacağı belirtilen istinaf mahkemelerini kurmak için 2004-2005 yılında harekete geçtiklerini, ancak o dönemde muhalefet tarafından bunun eleştirildiğini belirten Ergin, önce dönemin Yargıtay başkanı Osman Arslan'ın, ardından da Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in, istinaf mahkemelerinin, hakim ve savcıların sayısı artırılıp, belli bir tecrübe kazanıldıktan sonra hayata geçirilmesi gerektiğini söylediklerini ifade etti.

Ergin, şu anda da 3 bin 300 civarında boş hakim savcı kadrosu bulunduğunu, bu atamalar yapıldıktan sonra İstinaf Mahkemelerinin kurulabileceğini belirtti.

Hakim savcı alımlarını, YARSAV'ın 2006 yılında Danıştay'da açtığı davalar nedeniyle yapamadıklarını söyleyen Ergin, ''(Niçin istinafları kurmadınız, niçin hakim, savcı sayısını artırmadınız?) diye bize hesap soruluyor. Biz bunlar için çırpındık, bunlar olsun diye gayret sarf ettik. Hükümetin yapabileceği şeyler yapıldı'' dedi.

''CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Tahliyelerin sorumlusu hükümettir' şeklindeki sözlerinin ve CHP'nin hazırladığı tahliye sürelerine ilişkin kanun teklifinin'' hatırlatılması üzerine Ergin, ''Muhalefet olmanın dayanılmaz hafifliğiyle birtakım laflar söyleniyor'' dedi.

Bazı suç örgütlerinin liderleri tahliye olduğu için CHP'nin de rahatsızlıklarını dile getirdiğini söyleyen Ergin, ''CHP'nin kanun teklifi, tutukluluk sürelerinin kısalmasını öngörüyor. Varsayın ki bu kanun teklifi kabul edildi, yasalaştı. Bu vicdanları kanatan, sızlatan tahliyeler kat be kat artacak demektir. Siz Türkiye'de şu andaki iş yükünü azaltmadan, oradaki yargılama sürelerini kısaltmadan, bekleme sürelerini azaltmadan böyle bir yasa yaparsanız bu defa örgütün içeride kalan diğer elemanlarını da tahliye edersiniz. Acaba getirdiği yasanın sonuçlarının ne getireceğini öngöremediler mi? Doğrusu hayretle karşılıyorum'' diye konuştu.

-AVUKATLAR DA HAKİM SAVCI OLACAK-

Ergin, şu anda bir yandan fiziki alt yapının iyileştirilmesi çalışmalarının devam ettiğini, insan kaynağı üretme noktasında problemler bulunduğunu belirterek, istinaf mahkemelerinin kurulması için insan kaynağının takviye edilmesi gerektiğini söyledi.

Yazılı sınavları yapılmış hakim ve savcıların mülakatlarının bu ay içinde yapılacağını, arkasından bu yıl en az üç yeni sınav açacaklarını anlatan Ergin, bu sınavların ikisinin hakim ve savcılar için olacağını, avukatlık mesleğinden hakimlik, savcılığa geçmek isteyenler için de ayrı bir sınav açacaklarını söyledi.

Bakan Ergin, ''Çare istinafın devreye girmesi, bunun için de olmazsa olmaz insan kaynağıdır. Artık bundan sonra sadece ne istinaf mahkemelerini kurmak ne de sadece Yargıtay, Danıştay'ı takviye etmek yeterli olur. Bu tedbirlerin birlikte, eş zamanlı devreye alınması ve beraberce uygulanması halinde netice alınabilir'' diye konuştu.

-''YASAMA, YÜRÜTME VE YARGI, ANAYASAL ÜÇ TEMEL ERK''-

Bir soru üzerine Ergin, konuyla ilgili yüksek yargı organlarının başkanlarıyla bir araya gelmesinin her zaman mümkün olabileceğini belirterek, ''Davet beklememize gerek yok. Biz bu işin siyasi sorumlusuyuz'' dedi. Ergin, şunları kaydetti:

''1960 yılından sonra, 60 darbesini, ihtilalini destekleyen anlayışın daha güçlendirilmesi açısından bir operasyon yapıldı. 1965'ten sonraki gazete arşivlerini bir tarayınız. Yüksek yargı başkanlarının adli yıl açılış törenlerinde yaptıkları konuşmalara bakınız. Adeta, siyaset kurumuna, parlamentoya ders veren, sopa atan, şamar atan, tokat atan üsluplar. Bunlar gazetedeki beyanlar, onları aktarıyorum. 'Şamar gibi cevap, tokat gibi cevap' şeklinde bir üslup görürsünüz 1965'ten bu yana. Medyamız da bu konuyu bu şekilde takdim etmekten çok fazla rahatsız olmamış. Ama hiç kimse unutmasın ki Anayasamıza göre, yasama, yürütme, yargı erkleri, millet adına yetkinin kullanıldığı anayasal üç temel erk. Hiç biri bir diğerinin amiri, patronu falan değil. Kimse kimseye ne şamar atma yetkisine sahip ne de bir diğeri ötekinin şamarını yemek zorunda değil.

Bu anlamda, sorunları tespit ettikten sonra, çağdaş zeminler önerebilen bir zeminin oluşturulması lazım. Zaman zaman diyalog arayışları oluyor. Ancak geçmişten gelen bir takım alışkanlıkların tam da tasfiye edilebildiği kanaatinde değilim.''

-''YENİLİK ÇALIŞMALARIMIZ YÜKSEK YARGIDA BELLİ ÖLÇÜDE KABUL GÖRMÜYOR''-

Hükümetin getirdiği yenilik çalışmalarının yüksek yargıda belli ölçüde kabul görmediğini, ''etkimiz azaltılmak isteniyor'' endişesiyle ötelendiğini söyleyen Ergin, Anayasa değişikliği sürecinde Danıştay ve Yargıtay başkanlarını ziyaret ettiğini, görüşlerini istediğini, onların da ''Daha önceki görüşlerimiz bellidir, Bakanlığa gönderdik'' dediklerini söyledi. Ergin, ''Biz ziyaretimizde kolumuzda çantamızla, tekliflerimizle gittiğimizde 'Bizim bu konudaki görüşlerimiz zaten bellidir' gibi bir cevapla karşılaştık. Bu tasarıyı Bakanlar Kuruluna sevk ederken, 'bize danışılmadı' gibi bir sözü oldu Yargıtay Başkanının. Konuyla ilgili görüşleri daha önceden malum olduğu için biz onu Bakanlar Kuruluna sevk ettik'' dedi.

''Yargıtay, tahliyeler için hükümeti zor durumda bırakmak için bilerek daha önceden harekete geçmedi'' şeklindeki iddiaların hatırlatılması ve ''Böyle bir şüpheniz var mı?'' sorusu üzerine Ergin, ''Bunu çok açık ifade edebilecek elimizde done olmadan kimseyi itam etmek doğru değil. Bunu söyleyecek durumda değilim şu anda. Öngörülmesi gerekiyordu, nitekim bu öngörüldü de. Yargıtay içinde bunun öngörenler vardı. Başkanlar Kurulunda, Başkanlık Divanında bunlar konuşulmayan konular değildi. Hatta tutukluluk sürelerinin limitleri konuşuldu belki. Bunu öngörüp tedbirini alanla almayan arasındaki fark ortaya çıktı'' şeklinde konuştu.

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber