Taha AKYOL/Milliyet
BUGÜN size iki yayından bahsedeceğim. Önce,"Türk Solu" adlı bir dergi,
logosunda kalpaklı Mustafa Kemal, Nâzım Hikmet ve Deniz Gezmiş resimleri var.
Son sayında beş maddelik bir manifesto yayımladı.
"Her Türk, alışverişini mutlaka Türkten yapmalıdır. Kürde aktarılan para
PKK'ya maddi destek demektir..." diye başlıyor! Kürtçe kaset satan dükkânlardan
alışveriş edilmemesini, Kürtçe konuşulan minibüse binilmemesini istiyor! "Kürt
yemekleri"nin Türk damak tadını bozmasına izin verilmemesi gerektiğini
söyleyerek kebabı, lahmacunu afaroz ediyor!
Şehir medeniyetine karşı köylülüğe çatarken, köylülüğü Kürtlükle ve Alevilikle
eşitliyor! Sünni Türk köylülük yokmuş gibi! Köy-şehir meselesi ekonomik ve sosyal
bir konu değil de ırk ve itikat meselesiymiş gibi!
Türkiye'nin birliğini ve "vatandaşlık hukuku"nu dinamitleyen bu manyakça
hezeyanlara Yekta Güngör Özden ne tepki gösterecek, bekliyorum. Çünkü kendisi
derginin sürekli yazarlarından biri...
* * *
NİVİSKAR adlı Kürtçü sitede yazılanlar aynı manyaklık madalyonunun öbür yüzü.
Yazım kurallarında bile ırkçılık yapıyor! "Kürt" kelimesini büyük
harfle, "Türk, Arap" gibi kelimeleri küçük harfle yazıyor:
"Türkçe konuşmasını bilen insan gidip türk hava yollarıyla seyahat ederse,
bir türkofondur, kıymeti harbiyesi olmaz...
Kürdçe bilen bir Kürd, gidip Antalya'larda mal mülk edinecek ve tatiller yapacak,
inanılır gibi değil... Bu listeyi uzatmak mümkün. Bu listeye Kürdün, türk tüketim
maddelerini alması da dahildir, yediği ve içtiği de..."
Bu manyakça hezeyanlarda İsmail Beşikçi'nin vebali büyüktür. Türk bankalarından
kredi alarak, ortaklık kurarak, bayilik, müteahhitlik yaparak iş kuran, istihdam
ve refah yaratan işadamı Kürt vatandaşlarımızı "ajan sınıf" olarak
ilk suçlayan Beşikçi'ydi!
Peki ekonomik gelişme nasıl olacak?! Bölge kalkınmasının asıl düşmanları bunlardır.
Rızgari dahil, başka Kürtçü sitelerde de böyle birçok ırkçı-manyak yazılar çıkıyor.
* * *
ELBETTE bu iki yayın da marjinaldir. Ama etnik gerilim daha da kışkırtılırsa,
ne tür çılgınlıkların hortlayabileceğinin işaretleridir bunlar!
Irkçılık daima kan ve ölüm çağrısıdır!
Kürt ırkçısı, Kürt bir vatandaşımızın batı illerimizde mülk almasını, ticari
ilişkiler, dostluklar kurmasını "türkofonluk" diye suçluyor! Öbür
ırkçı ise, aynı ekonomik ilişkileri "Türkiye'yi istila ediyorlar"
diye suçluyor!
İkisi de ekonomik ilişkilerdeki yoğunlaşmanın nasıl bir entegrasyon geliştirdiğinin,
bunu koparmaya kalkmanın oluk oluk kan akıtacağının ya farkında değiller veya
kana susamışlar!
"Her ırk kendi ülkesine çekilsin" diyen Mehdi Zana... Daha 1967'de
yazdığı Kürtleri aşağılayan ırkçı yazısıyla Kürtçülüğü körükleyen Nihal Atsız!..
Ve yukarıya aldığım hezeyanlar!
Kökeniniz ne olursa olsun, bu ülkenin bin yıllık vatandaşları, bir düşünün!
Yugoslavya'da iç sınırlar az çok belliydi! Neler oldu biliyorsunuz!
PKK terörü nelere mal oldu, onu da biliyorsunuz!
Etnik gerilimi yükselterek Türkiye'nin üç beş ilinin "Kürdistan" olması
ve öyle bir durumda, kaçınılmaz olarak, bütün Türkiye'nin "Türkistan"
haline gelmesi nelere mal olur bir düşünün!
Türkiye'nin, Türk vatandaşı olmanın, hukukun, demokrasinin, huzurun kıymeti
bilelim!