Perinçek: Ak Parti'ye kapatma iddianamesini kısmen yazdım

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 08 Aralık 2014 10:37, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Perinçek: Ak Parti'ye kapatma iddianamesini kısmen yazdım

Siyasi partiler hukuku uzmanıyım. Doktoram siyasi partilerin kapatılması üzerine. Alman siyasi partiler kanunu üzerine de bana danışırlardı. Erdoğan'ın konuşmaları, uygulamaları ortada. Erdoğan'ın Yüce Divan'da yargılanması için kitap yazdım ve sonuna suç duyurusunda bulunulması konusunda bir ek yaptım, görüş yazdım. Onlardan faydalanılmış kapatılma iddianamesi hazırlanırken. Yoksa ben savcılığa falan başvurmuş değilim.

Balçiçek İLTER

Bir adam düşünün, neredeyse beş kuşakla hapis yatmış. 12 Mart'ta 2.5 yıl, 12 Eylül'de 5 yıl, 1990 yılında Diyarbakır Cezaevi'nde 4 ay, 1998'de 1 yıl, Ergenekon davasında ise 6 yıl... Her devrin istenmeyen adamı sanki.... Bunu ona da söyledim, "Gururlandım'' dedi gülümseyerek. Dışarıdan algılanışı kavgacı, ama karşılaşınca mizacının ne kadar duygusal olduğunu şaşırarak fark ediyor insan. İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçek, Pazartesi Sohbeti konuğum. Kendi anlatımıyla, Cumhuriyet kadını bir anne ile hukukçu ve adaletli bir babanın oğlu. Anne-babanın aşkları dillere destan, o kadar ki oğullarına önce Vuslat ismini koymuşlar, ardından Murat demişler. Ta ki Semiha Berksoy'un Özsoy Operası'nı izleyinceye kadar. Yani Doğu Perinçek, bugünkü ismine doğduktan ancak 10 ay sonra kavuşabilmiş.

Yaklaşık 15 yılınızı hapiste geçirmişsiniz. Son hapis süresi ise 6 yıl...
Valla bir gün gibi geldi bana. Özellikle son 6 yılı.

Neden?
Mutluyum bir kere, hapishanede acı çekmedim, bir görev yeri gibi, nöbetteymişiz gibi... Kendimi verdiğim bir dava var, ona çalışıyorum. Üzüntülerim, acılarım, hasretler oldu ama ümitsizliğe hiç kapılmadım. Kafam berraktı.

Çocuklarınız çocukluklarını babalarını hapishanede ziyaret ederek geçirdi.
Evet. Onlara büyük iyilik yaptım, karakterli insanlar olarak yetiştiler. Türkiye'nin serüvenini onlar kendi kişisel hayatlarında yaşadılar.

Ne için mücadele ediyorsunuz Doğu Bey?
İnsan için... Emek için... Başkaları için yaşadığınızda, emek verdiğinizde insan oluyorsunuz. Yoksulların ve mazlumların sesi olmayı seçtim ben.

Niye böyle bir misyon yüklendiniz? Yani ne oldu hayatınızda, var mı bir sahne?
(Uzun bir sessizlik) Hayatımda ilk defa birine anlatıyorum. Bir gece Ankara'da bir kız kaçırıldı. Nasıl feryat ediyor. Karanlıkta çığlıklar, beni çok yaraladı. "Baba'' dedim. "Kurtaralım.'' Ama kurtaramadık. 7 yaşındayım, çok etkilendim. Onun imdadına yetişememek benim bugünkü kişiliğimin oluşmasında etkendir. Annemle yıllarca konuştuğumu hatırlıyorum "Nasıl o kıza yardıma koşulmadı?'' diye. O çığlıkları hiç unutmadım ben. Ezilenlerin yanında olmak hep oradan gelir.

Peki ilk adaletsizlik tecrübesi?
İlkokulda... Başkanlık seçimi var. Kapıcı, hademe çocukları bana oy vermiş ama öğretmen "Diğer adayı destekleyin" demiş sınıfa. Bana söz geçiremiyor çünkü.

"İLKOKULDAN BERİ SAKINCALIYIM"

Ne zaman sakıncalı hissettiniz kendinizi?
İlkokuldan beri sakıncalıyım. Düzen tarafından daha sert sakıncalı görüldüm özellikle 1963'ten beri. Bugün daha olgun bir yerden bakıyorum ama kişiliğim, çizgim hiç değişmedi. Naboland şilebi ile Dumlupınar denizaltısının çarpışmasıyla ilgili dava babamdaydı. O zaman Yargıtay Başsavcısı... Gece yarılarına kadar dosyalar okurdu. Babam "Kabahat bizim'' dedi. Çok etkilenmiştim.

Pişmanlıklarınız var mı?
Bazı şeyleri daha doğru yapabilirdim. Yunus Emre'nin "Her işim yanlış benim'' cümlesi vardır. Daha mükemmel yapmalıydım.

Ya kin?
Sıfır... Tarih bilincinden ve insancıllıktan dolayı. Annem sevgi doluydu. Güzel bir yuva... Dedemin dizinin dibinde büyüdüm, tarih ve siyaset bilincim oradan geliyor zaten.

Doğu Perincek algısı farklı ama...
Sert, ses yükselten... Dışarıdan öyle. Acımasız olabilirim ama kişisel değil. Misyonlar var. Dedemin bıraktığı miraslar. Misyonların uygulanmasında kararlı olmak başka bir şey. İnsan kırmam, karıncayı bile incitmem ama vatan mevzubahisse düşman askerine acıyamazsınız.

Babanızı tanımazsınız yani...
Biraz öyle. Ama hayatımda hiçbir zaman kin duyduğum insan olmadı. Kimseyle bireysel rekabet içinde olmadım.

Bu kibir mi?
Belki de kibir. Ama kibir insanları yorgun bırakır.

Liderlikte kibir vardır.
Ben liderliği çivilerin üzerinde yatan Hint fakiri gibi yaşadım. Liderlik yapmak benim için eziyet. Kendimi görev verilmiş biri gibi hissediyorum.

Kim vermiş size o görevi?
(Uzun bir sessizlik) Dedem galiba... Oysa ben hiç lider olmak istemedim. Hevesim olmadı. 68 hareketinde bile, kendimi bir anda başkan buldum.

Çok düşmanınız var.
Büyük güçlere kafa tuttum ben. Nazım'ı düşünün, vatan haini ilan edildi. Bizim gibi statükoya isyan eden devrimcilerin düşmanı çok olur.

Devrimci düşmanından beslenir mi?
Nerede durmam gerektiğini bilirim. Hikmet Kıvılcımlı düşmanı azaltmaktan bahseder. Büyüklerimden onu öğrendim.

Ama siz düşmanı artırdınız...
Gerekliydi. Ergenekon davasında iki hedef vardı örneğin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve İşçi Partisi (İP)... Demek ki Ergenekon'u yapan küresel merkezlerin Türkiye'deki hedefi olmuşum.

Sizin için "Karanlık adamdır'' deniliyor, neden?
Evet. Aykırı bir algı.. Düşmanın yarattığı bir şey. Atatürk de sözde İngiliz ajanıydı, ahlaksızdı.

'AKP'YE KAPATMA İDDİANAMESİNİ YAZDIĞIM KISMEN DOĞRU'

Baransu, "AKP'ye yönelik kapatma iddianamesini İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek yazdı" diyor...
O iddia kısmen doğru. Siyasi partiler hukuku uzmanıyım. Doktoram siyasi partilerin kapatılması üzerine. Alman siyasi partiler kanunu üzerine de bana danışırlardı. Erdoğan'ın konuşmaları, uygulamaları ortada. Erdoğan'ın Yüce Divan'da yargılanması için kitap yazdım ve sonuna suç duyurusunda bulunulması konusunda bir ek yaptım, görüş yazdım. Onlardan faydalanılmış kapatılma iddianamesi hazırlanırken. Yoksa ben savcılığa falan başvurmuş değilim.

Sizin de partiniz kapatıldı. Niye parti kapatmayı savunuyorsunuz?
Cumhuriyet'i yıkmayı hedeflemiş bir parti kapatılmalı. Erdoğan "Ben Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanı'yım ve Diyarbakır'ı merkez yapacağım'' dediği an, o partinin kapatılması lazımdı. Neden? "Ben başka bir devletin görevlisiyim" diyor çünkü. AKP bugün de kapatılmalı.

8 seçim kazanıp oyunu sürekli artırmış, yüzde 50 oy alan bir partinin kapatılmasının demokraside yeri var mı?
Demokrasi değil bu; başka ülkeye, ABD'ye hizmet...

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber