Diyanet'e verilen araç bütün makamlara veriliyor

Mehmet Görmez Bey'i yakından tanıyanlar bilir ki o, gösteriş meraklısı bir insan değil. Diyanet Başkanlığı önemli bir temsiliyete sahip bir kurumumuzdur. Söz konusu araç da devlet bütçesinden bütün makamlara tahsis edilen araçlardan biri. Ayrıca aracın 1 milyon lira olduğu da yanlış.

Kaynak : Habertürk
Haber Giriş : 15 Aralık 2014 08:44, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Diyanet'e verilen araç bütün makamlara veriliyor

Muhsin KIZILKAYA

Başbakan Davutoğlu, iç güvenlik yasasıyla ilgili "Polise ateş etme yetkisi verilmiyor ki... Yetki şu: Molotof silah olarak görülecek, ihtara rağmen polise molotof atılırsa silah kullanma yetkisine sahip olacak" dedi. "Emniyet henüz paralel yapıdan arındırılmış değil, istismar olabilir" iddialarınaysa, "Onların oyununa gelmek istemiyorlarsa, sokağa molotofla çıkmayacaklar" yanıtını verdi

Başbakan Ahmet Davutoğlu'yla 13-14 Aralık tarihlerinde Nevşehir, Adana, Elazığ ve Adıyaman'ı kapsayan bir geziye çıktık. Davutoğlu parti kongrelerine katıldı, çeşitli toplantılarda konuştu. Gezi boyunca, gittiği her yerde büyük bir ilgi gördü, farklı sloganlarla karşılandı. Başbakan uçakta, sorularımızı yanıtladı.

İki gün dört ilde izledim sizi. Halka yeni seçim yatırımlarını vaat eden bir Başbakan'dan çok, onları kendi kökleriyle buluşturmaya, ortak kültürle hemhal olmaya çağırıyorsunuz. Bu bir strateji mi?
Evet, bunu bilerek yapıyorum. Her yerde Türkiye'yle ilgili çizdiğim vizyonu, gittiğim o şehre uyarlıyorum. Mesela Kırklareli'nde konuşurken dedim ki, "Üç gün önce Şanlıurfa'daydım, oradan Ortadoğu'ya seslendim, dün Kars'taydım oradan Kafkaslar'a seslendim, buradan da şimdi Trakya'ya sesleniyorum, Rumeli'ye sesleniyorum" diyorum ve bu müthiş bir karşılık buluyor. Bizim şu anda toplumda en çok ihtiyaç hissedilen şey ortak bir dil yakalamak, bir zeminde buluşmak. Buna halk, tepedekilerden daha çok hazırdır. Bugün sözünü ettiğim yerlere Selahattin Demirtaş'la Bahçeli gitse onlara hiçbir şey anlatamazlar. Ama Demirtaş'ın oy aldığı tabanla Bahçeli'nin oy aldığı taban bir araya gelse ve ben ikisine hitap etsem aynı heyecanı uyandırırım. İşte bu AK Parti farkıdır.

'SLOGANI GENÇLER BULMUŞ'

Sloganı yeni duydum ben, gençler kongrelerde bağırıyorlar, "Ahmet bizi Osmanlı'ya götür" diye. Nasıl buluyorsunuz bu sloganı?

Bizim partinin reklam işlerini yapan Erol Kolçak'a sordum, "Seçim için neler yapacaksın?" diye, "Bekleyeceğim" dedi. "Halk zaten sizinle ilgili öyle şeyler üretecek ki o doğallığı beklemek gerekiyor. Bu işi 1 Ocak'a kadar kendi doğallığı içinde bırakalım." Hakikaten de öyle, beni şaşırtan öyle güzel şeyler buluyorlar ki, özellikle gençler. "Osmanlı'ya götür" derken, kastettiği "100 sene öncesine götür" değil. Bizim halkımız tanınmak, bilinmek, takdir görmek istiyor. Bizim halk şu anda aş, iş kadar bilinmek, tanınmak istiyor. Benim şehirler için yaptığım bir tasnif var, bir de milletler için... 'Şehir ve Medeniyet' diye bir türlü bitiremediğim bir kitap yazıyorum. Psikoloji olarak iki türlü millet var bence. Tarihte bir kez özne olmuş, tarihi sürüklemiş milletler var, bir de bu tecrübeyi hiç yaşamamış olanlar... Birincileri hangi dinden, hangi mezhepten, hangi ırktan olursa olsun bir kültürel psikoloji aktarıyorlar ve onları nesneleştirmek kolay kolay mümkün olmuyor. Bütün unsurlarıyla bizim millet tarihte özne olmanın ve tarihi sürüklemiş olmanın bilincine ulaşmış. Bu durum İngilizlerde de var mesela. Bu milletler bunu kaybettiği zaman, şizofrenik demeyeyim de, gerilimli bir hal yaşamaya başlıyor. Ve tekrar keşfetmeye çalışıyor, tekrar onu yakalamaya çalışıyor. Yani bir şekilde özne olmak istiyor. O özne olma halini bir siyasete dönüştürdüğünüzde, yani özgüveni aşıladığınızda milletin ruhunu yakalıyorsunuz. Ondan daha azına razı olmamaya başlıyor. Mesela CHP iktidara gelse ekonomide büyük şeyler yapamaz ama hadi yaptı diyelim, halk, "Yetmez, bak bizim eski Başbakan 'Van münit' demişti, sen niye demiyorsun?" der.

Yani halkın aradığı sadece iş, aş değil ayrıca onur ve vakar da arıyor. Bu Kürt'ünde de var, Türk'ünde de var, Alevi'sinde de, Sünni'sinde de var, işin enteresanı gayri müslim vatandaşlarda da var, bu bir gelenek olarak gelmiş bugüne. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları artık dünyanın her yerinde gururla "Ben Türk'üm" demek istiyor. Osmanlı'da aradıkları bu. Bu sloganı gençler kendileri üretti. "Bizi Osmanlı'ya götür" derken bizi tekrar o özne olduğumuz günlere götür" ya da "Gelecekte bizi özne yap" diyor. Aslında geriye referansla geleceği tanımlıyor. Ben bu sloganı böyle yorumluyorum. Bir kez baş çekmiş bir milleti bir daha nesneleştirdiğiniz zaman kimliğini kaybediyor ve tekrar onu keşfetmeye çalışıyor.

'Devlet tarafından alınan aracın fiyatı o kadar değil'

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in kendisine pahalı bir makam aracı aldığı iddia edildi, bu konuyla ilgili bilginiz var mı?
Mehmet Görmez Bey'i yakından tanıyanlar bilir ki o, gösteriş meraklısı bir insan değil. Diyanet Başkanlığı önemli bir temsiliyete sahip bir kurumumuzdur. Söz konusu araç da devlet bütçesinden bütün makamlara tahsis edilen araçlardan biri. Ayrıca aracın 1 milyon lira olduğu da yanlış. Diyanet İşleri gibi bir kurumu itibarsızlaştırmak için böyle çirkin bir tartışmayı gündeme getirdiler. Bu çok yanlış

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber