Belediyeler Birliğinde yönetici mobbingi devam ediyor

Geçtiğimiz yılın Kasım ayında ele aldığımız bir olayda, Belediyeler Birliğindeki bir mobbing olayına dikkat çekmiştik. Kitap yazdığı için önce azar işiten, sonrasında sosyal denge sözleşmesi kesilen bir avukatın başına gelenleri ele almıştık.

Söz konusu bu avukat arkadaşımızın, naklen Ankara içindeki başka kurumlara gidişine de izin verilmemiş ve ancak Şanlıurfa Belediyesine res'en yani isteği olmamasına rağmen görevlendirilmesi yapılmıştı

O gün yaptığımız haberde de, mobbinge uğrayan avukatın babasının yüzde 90 engelli olduğu, ihtiyaçlarının oğlu tarafından giderildiğini belirtmiş ve bu nakil işleminin vicdana sığmadığına dikkat çekmiştik. Ayrıca nakil işleminin 657'e de aykırı olduğunu belirtmiştik. Ancak, Belediyeler Birliği, personelini bile bile hukuksuz bir şekilde res'en Şanlıurfa'ya gönderilmekten vazgeçmemişti.

Bu nakil sürecinde yaşanan olaylardan dolayı stres yaşayan baba, ne yazıkki bir gözünü kaybetmiş ve yüzde 100 engelli haline gelmiştir. Bu gelişmeye rağmen de, yöneticiler yine geri adım atmamıştır.

Diğer taraftan, avukat personel, Şanlıurfa'ya yapılan görevlendirmenin yürütmesinin durdurulması için dava açmış ve dava avukat lehine sonuçlanmıştır. Ancak hukuka aykırı bulunarak yürütmesi durdurulan geçici görevlendirme işleminde, idare avukata, geçici görevlendirildiği Şanlıurfa'da görevine başlaması için 15 günlük mehil müddeti vermesine rağmen kasıtlı olarak bu süre için avukat hakkında 15 gün izinsiz ve mazeretsiz işe gelmeme iddiasıyla soruşturma başlatmıştır.

Belediyeler Birliği, avukatın lehine sonuçlanan yargı kararını geçtiğimiz hafta uyguladı ve personelini işe başlattı. Ancak hukuk birimine atanan personele verilen bilgisayar yine kilitlendi. Dün itibariyle ise Türkiye'de hiçbir kamu kurumunda emsali olmayan bir şekilde, avukatın görevlendirmesi destek hizmetleri birimine çıkarıldı.

Bu olayın başka detayları da mevcut... Ancak daha fazla detay yazmayı gereksiz görüyoruz. Bir yöneticinin, 657'nin verdiği yetkileri, üstelik hukuka aykırı olduğunu bile bile bu şekilde hoyratça kullanması ne vicdana sığar ne insafa...

Vicdan ve insafı olmayan, merhamet duygusunda yoksun bir genel sekreter, yönetici değildir. Bu ayıp da, "küçük dağları ben yarattım kibrindeki yöneticileri" görevde tutanlara yeter...