Özyönetimmiş!

Kaynak : Akşam
Haber Giriş : 12 Eylül 2015 15:52, Son Güncelleme : 27 Mart 2018 00:42
Özyönetimmiş!

Özgür Gündemin Cizre için acil eyleme manşetiyle çıktığı gün, Demirtaş da Kürtlere binler-yüz binler halinde sokağa dökülme ve Cizreye yardıma gitme çağrısı yaptı.

Şu ana kadar sokağa dökülen kimse görmedik. Demirtaş ve küçük grubundan başka... İnşallah bundan sonra da olmaz.
Çağrıların sebebi çok açık. Zira Cizredeki PKKlı haydutlar fena halde sıkışmış durumda. İçlerinden biri geçen gün bir televizyon kanalına bağlanıp birkaç yüz kişi kaldık, ne olur yardıma yetişin diye feryat ediyordu.

Zaten HDPnin görevi de hep böyle zamanlarda başlıyor. Böyle zamanlarda terörizme kalkanlık yapacak Kürt lazım PKKya... Onun için de HDPnin acilen Kürtleri sokağa döküp devletle çatıştırması lazım. Bütün Türkiyeye ve dünyaya iktidar Kürtleri katlediyor diyebilmek için şöyle okkalıca sayıda sivilin bu çatışmalarda ölmesi lazım!

Ama asıl soru şu:

120 bin nüfuslu bir ilçede neden birkaç yüz kişi kaldılar acaba?
Koca ilçede birkaç yüz kişi kalmaları o özyönetimin kimin yönetimi olduğunu göstermeye yetmez mi?
Cizre merkezde yaşayan 120 bin insan şu anda evlerinde mahsur kalmış bir halde sokaklardan gelen silah seslerinin susmasını, yollara gömülü patlayıcıların temizlenmesini, hendeklerin kapatılmasını ve ilçelerinin yeniden yaşanabilir bir yer haline gelmesini bekliyor.

Bir de, ellerinde Kalaşnikoflarla güvenlik kuvvetlerine karşı özyönetim için hendek savaşları veren birkaç yüz maskeli haydut var.

Özyönetim halkın kendi kendini yönetmesi demektir. Yolu yordamı vardır, her şeyden önce o yönde bir halk iradesinin ortaya çıkması gerekir.

Ama PKK, Cizrede özyönetim ilan ederken o 120 bin kişiye hiçbir şey sormadı. Siz bu ilçeyi TCnin egemenliğinden çıkarıp kendi kendinize yönetmek istiyor musunuz? demedi kimseye. Hendekler kazarken, 800 kilo patlayıcı gömerken, 21 roketatarı yerleştirirken de fikrini almadı o 120 bin kişinin.
Halk, ilçelerinin Türkiyedeki iç savaşın merkez üssü olduğunu da ancak HDPli belediye başkanı bir İngiliz yayın organında Cizrede iç savaşı başlattık demesiyle öğrendi.

Evet, Cizrenin gerçekten de yardıma, kurtarılmaya ihtiyacı var. Ama Demirtaş ve arkadaşları tarafından değil...
O halk şu anda silahlı bir grup tarafından esir alınmış durumda. Özyönetim adı altında kendi küçük beyliğini kurmayı hayal eden bu grup etkisiz hale getirilmedikçe; sokakları mayın tarlasına çeviren silahlı çete mensupları saklandıkları yerlerden tek tek bulunup çıkarılmadıkça da bu esaretten kurtulamayacak.
Sadece Cizrede değil, şu anda Güneydoğunun birçok ilinde ve ilçesinde aynı esaret yaşanıyor.
Hani boyuna söyleniyor ya, 90lı yıllara mı dönüyoruz, diye; şu anda bölgede yaşanan şeyin 90lı yılların tersine dönmüş hali olduğunu söyleyebiliriz.

90lı yıllar bölgeye geri geldi ama bu defa PKK eliyle...
O zaman devletin baskısı altında ezilen Kürtler, şimdi PKKnın baskısı altında. O günlerdeki jandarma zulmünün yerini YDG-Hlı milislerin zulmü aldı. Halk o zaman Kürt olduğunu söyleyemiyordu; şimdi de PKKlı olmadığını söyleyemiyor. O zaman da serbest oy kullanamıyordu, şimdi de kullanamıyor. O zaman da tek tip toplum yaratma gayretleri vardı, bugün de aynı tek tip toplum yaratma gayretleri var.

Unutmayın:

90lı yıllarda izlenen devlet politikası, 2000li yıllarda başlayan açılım sürecinin sebebi oldu. Yarın PKKnın sonunu getirecek olan da şu anda izlediği politikalar olacak.

Ve Kürtler belki o zaman, kendi özgür iradelerine dayanan gerçek özyönetimler kurabilecekler.
Merkezi yönetimden belediyeye giden paraların terör örgütüne aktarılmadığından, belediyelerin iş makinelerinin hendek kazmaya gönderilmediğinden, belediye çalışanlarının gündüz memur, gece hendeklerde nöbet tutan maskeli terörist olmadığından emin olduğumuz günler geldiğinde demokratik özyönetim modellerini de, özerklik modellerini de enine boyuna tartışabileceğiz.

Gülay Göktürk

Bu Habere Tepkiniz

Sonraki Haber